1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Yayınımız 8. Yılını Doldurdu

Yayınımız 8. Yılını Doldurdu

Mart 1999A+A-

Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişi ve 18 Nisan seçimleri siyasi gündemin iki öncelikli maddesi. Elbetteki her iki gündem de içi içe ve birbirini etkiler mahiyetlere sahip. Öcalan'ın iadesi meselesinin açık olarak tartışılmaktan kaçılsa da aslında "Uçak'ta ellerini birbirine vuran üç kafadarın bağlı olduğu kurumların başarısından çok, global bir niteliğe sahip olduğu bilinmekte. Kuzey Irak'tan Bakü-Ceyhan boru hattına; İncirlik'ten Kıbrıs sorununa dek bir dizi halkayı içeren meselenin önemi, aslında egemenlerce de dolaylı olarak itiraf edilen bir gerçek. Ama televizyon ekranlarında Apo operasyonuyla Türkiye'nin ne kadar "Büyük Devlet" olduğu halka anlatılıp durdu. Öylesine büyük bir devlet ki, İncirlik'in yolgeçen hanına çevrildiği bir dönemde, Talabani ve Barzani'nin bizzat davet edildikleri Washington zirvesine ancak gözlemci olarak kabul ediliyor. Kendisine gözlemcilik statüsünü uygun gören efendisi ise bugün, "al bakalım" diyerek "30 bin kişinin katilini" teslim ediveriyor. Unutmamak gerekir ki, bölge halkları olarak başımıza örülecek olan çorapların habercisi, 'ABD birşey verdiği vakit bedelini fazlasıyla ister' gerçeğidir.

Gündemin bir diğer ucunda yer alan seçim atmosferi ise mevcut gelişmeden oldukça etkilendi. Seçimler sonrası için bölgeye dönük yatırım hesaplarının dillendirildiği HADEP'siz bir sürecin, yeni bir 'karaoğlan' dönemi başlatmak isteyen Ecevit'in ve düzenin ekmeğine yağ sürdüğünü söylemek pek de yabana atılmayacak bir niteleme olsa gerek. Buna bir de FP'nin kendi kendisine koyduğu oto sansür ya da vites düşürme operasyonunu eklediğimizde, merkeze kayacak olan oylar hiç de küçümsenmeyecek bir öneme sahip.

Haksöz'ün bu ayki gündemi de Apo'nun Türkiye'ye getirilişi ve Kürt sorununun geleceğine ilişkin tespitleri içermekte. Demirel'in tabiriyle 29. isyanın bastırılmasına tekabül eden bu gelişme, acaba gerçekten rejimin iddia ettiği gibi Kürt sorununun da bitişi anlamına mı geliyor? Gündem yazımız rejimin kimliği merkezinde, bu meselenin perdelenen yüzünü sorguluyor. R. Kaya'nın, "Durduğumuz Yeri Bilmek" başlıklı makalesi, Apo'nun yakalanış sürecinde, devletin yarattığı propagandif gündemde İslami kesimlerin nerede durduğu ve bu bağlamda kimliksizlik sorununun pratik yansımalarını irdeliyor. B. Kurbanoğlu'nun, "Darbe Tehdidi Altında Seçimlerden Beklenen Ne?" başlıklı yazısı, mevcut sürecin siyasi ve sosyo-psikolojik bir tahlilini içeriyor. A. Hüseyin'in, "Yerel Meseleler, Küresel Sorunlar" adlı çalışması, özelde İngiltere'de ve genel olarak Batı'da İslam ve insan hakları meselelerine bakışı irdeliyor. İ. Özkan, "Ürdün'e Yeni Kral, Eski Misyon" adlı makalesinde, Kral Hüseyin'in ölümü vesilesiyle, ABD'nin Ortadoğu politikalarına ilişkin değerlendirmelerine yer veriyor. M. Kayacan'ın ve F. Zülaloğlu'nun yazıları Kur'an merkezli usul ve kavram çalışmalarını oluşturuyor. David Levi olayıyla ilgili 159. maddeden yargılanan B. Kavuncu'nun yaptığı son savunmasını ise önemine binaen yayınlıyoruz.

8. yayın dönemimiz bu sayımızla bitiyor. Yeni dönemde Haksöz dergisi olarak, İslami camiada yer alan ilkeli ve tutarlı şahsiyetlerin katılımıyla temel sorunlarımızla ilgili bir tartışma platformu oluşturuyoruz. Bunda güttüğümüz amaç, sosyo-politik alanda birikimlerimizi paylaşabileceğimiz ve sesimizi daha gür ve güçlü bir tarzda duyurabileceğimiz bir alan açmak.

Yeni yayın döneminde de, maliyet ve posta giderlerinin yüksekliğini kısmi olarak yansıttığımız bir fiyat ayarlamasına gitmek zorunluluğunu hissettik. Kimliğimizi ve ortak taleplerimizi paylaşacağımız nitelikli kitlelere ulaşabilmek amacıyla, aboneliklerin yenilenmesi ve dergimize yeni abonelerin kazandırılması hususunda okuyucularımız yükümüzü paylaşmaya davet ediyor yaklaşmakta olan Kurban bayramınızı kutluyoruz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR