1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. İslam Dünyasından Haberler

İslam Dünyasından Haberler

Mart 1999A+A-

SURİYE

1930'da Lazkiye'de doğan ve 197O'te ele geçirdiği iktidarını bugüne kadar koruyan Suriye devlet başkanı Hafız Esad, geçtiğimiz günlerde tek aday olarak katıldığı referandumda aldığı %99.97 oyla, 5. kez devlet başkanlığına seçildi. Nusayri kökenli Hafız Esad, sünni çoğunluğa egemenliğini devam ettiriyor.

İRAN

İran İslam Devrimi, 20. yılını kutladı. 20. yüzyılda İslam'ın dirilişini boğmak isteyen bütün şeytani güçlere rağmen devrimin bugünlere taşınması takdir edilmeye değer... Ancak devrimin, yıllar geçtikçe, kendisinden beklenen atılım ve yenilenmeyi sağlayamadığını da söylemek gerekiyor. Resmi söylem dışında kalan toplumun diğer kesimlerine, gerekli söz ve tavır serbestliğinin sağlanmaması, basın-yayın organlarına uygulanan anlaşılmaz yasaklamalar örneğin, bir milletvekili ve Haşimi Rafsancani'nin kızı olan Faize Haşimi'nin yayınladığı Zen (Kadın) gazetesi, kısa süre önce 2 hafta süreyle kapatılmıştı, bazı aydınlara uygulanan baskı ve dışlamalar, devrimin, toplumda sağlıklı ve yaygın bir açılım sağlamasını engelliyor. Ayrıca, biraz da dış faktörlerin etkisiyle, temel politika olarak benimsenen içe kapanma, kendini koruma ve dolayısıyla, öncelikle ümmet eksenli açılım yerine ülke sınırlarına çekilen siyaset, devrimi İran topraklarıyla sınırlı, güdük ve kısır bir şekle büründürüyor. Bir de liberalleşme eğilimi taşıyan yenilikçilerle, mevcudu koruma ve kollama eğilimindeki gelenekçilerin ülke sathına yayılma istidadı taşıyan çekişmeleri devrimin ilk yıllardaki coşkusunu ve tüm mazlumlar için ümit olma iddiasını gölgeliyor.

ÖZBEKİSTAN

Orta Asya kaynıyor. Özellikle geçtiğimiz günlerde, Özbekistan devlet başkanı İslam Kerimov'a yapılan bombalı suikast -başarıya ulaşamadıysa da- Orta Asya'da için için kaynayan kazanı fokurdattı. İslam Kerimov, uzun yıllar müslümanlara uyguladığı yok etme politikasıyla dikkat çekiyordu. Buna karşılık Özbek müslümanlar, Muhammed Tahircan önderliğinde örgütlenmişlerdi. Örgütlenme, düşünsel açıdan gelenekçi ve selefi renkler taşısa da, verilen varlık mücadelesi nedeniyle sahiplenilmesi gereken bir önem arzediyor. Şu sıralar A.B.D. ve Rusya, Kerimov'u kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmek için birbirleriyle yarışıyorlar.

IRAK-TÜRKİYE

Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz, Türkiye'yi ziyaret etti. A.B.D. bu ziyaretten rahatsızlığını apaçık dile getirdi. Azizin Türkiye'ye geldiği gün, İncirlik'ten kalkan A.B.D. uçakları Irak'ı vurdu. Ertesi gün, Abdullah Öcalan, Kenya'da CIA ve MOSSAD'ın onayı ve yardımıyla teslim alınarak Türkiye'ye getirildi. Böylece A.B.D., Irak'ta hazırlığını yaptığı, tampon bir Kürt devleti kurma ve İsrail'i koruma altına alma politikasını, Türkiye'yi yedeğine alarak güçlendiriyor.

FİLİSTİN-İSRAİL

İsrail, Kuzey Irak'ta Barzani'yle yakın ilişkiler kuruyor. Barzani için özel bir radyo istasyonu kuruyor. Ancak İsrail'in baş ağrısı dinmiyor. Hizbullah, karşı saldırılarını sürdürüyor. İşgal altındaki Güney Lübnan topraklarında bir İsrail generalini ve iki askerini düzenlediği başarılı bir operasyonla öldürdü. İntifada ise İsrail için ayrı bir problem... Arafat bile İntifada'yı geriletemiyor. Arka arkaya yapılan Arafat-İsrail anlaşmaları yeterli olmuyor. Ortadoğu'da boyun eğmeyen kazanıyor.

ENDONEZYA

Müslümanlarla-Hristiyanlar arası çatışmalar ve hükümet karşıtı gösteriler devam ediyor. Son olarak Ambon adasında, Hristiyan polisler cami çıkışında 10 müslümanı şehid etti. Endonezya'da gelişen olaylar, hükümete tepki olarak başladı. Ardından dini ve etnik çatışmalarla devam etti. Hükümetin uygulamalarından hoşnutsuzluk, genelde halkın birleştiği ortak nokta... Ancak bu hoşnutsuzluğu, devrim potasında eritecek bir karşı irade, özellikle de müslümanların iradesi, kendisini hissettirebilmiş değil... Bu da müslümanların, genel hatları itibariyle pür-devrimci karşı duruşa sahip olmayışlarından kaynaklanıyor. Endonezya'nın da Cezayir benzeri uzun bir yola gireceği düşünülebilir.

MALEZYA

Devlet Başkanı Mahattir Muhammed, A.B.D.'nin dünya genelindeki siyasi ve ekonomik egemenliğinin zayıflatılması gerektiğini belirtti. Bu amaçla, Japonya'ya elindeki A.B.D. hazine bono ve tahvillerini satması çağrısında bulundu. Ancak bu beyanatı, neden Asya krizi ve Enver İbrahim olayından önce yapmadığını açıklayamadığından, samimi olup olmadığı konusunda ciddi şüpheler uyandırdı.

FİLİPİNLER-MİNDANAO ADASI

Filipinler hükümetiyle masaya oturmaya hazırlanan Moro İslami Direniş Cephesi, gerilla çalışmalarını da aksatmadan sürdürüyor. Cephe'nin askeri lideri Hacı Murad, yağmur ormanlarındaki sabah antrenmanından sonra yaptığı açıklamada, anlaşmanın detayları üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Cephe lideri Selamet Haşimi ise Filipin Anayasası'nı tanımadıklarını belirterek, "Eğer hükümet egemenlik hakkımızı tanımazsa zalimdir ve zalimlerle savaşmaktan başka seçeneğimiz yoktur." dedi.

FİLİSTİNLİ TUTSAKLARIN DİRENİŞİ SURUYOR

İsrail işgal rejimini razı edebilmek için Filistinli gençleri zindanlara dolduran ve onlara işkence eden özerk yönetime ve ona yön veren İsrail işgal rejimine karşı tutsakların başlattığı direniş sürüyor.

HAMAS'ın ileri gelenlerinden Cemal Selim, özerk yönetim zindanlarında tutulan tutukluların bir mektubunu kamuoyuna açıkladı. Tutuklular bu mektuplarında, ya hürriyetlerine kavuşuncaya ya da şehadete kadar bu direnişlerini sürdürmekte kararlı olduklarını dile getiriyorlar.

Bunun yanı sıra Filistin'de faaliyet yürüten 16 insan hakları kuruluşu ortak bir açıklama yaparak özerk yönetim zindanlarında tutulan tüm siyasi tutukluların bir an önce serbest bırakılmasını istediler. İnsan hakları kuruluşlarının açıklamasında, bu kişilerin zindanda tutulmalarının hiçbir haklı gerekçesi olmadığına dikkat çekilerek özerk yönetimin işgal rejimini memnun edebilmek için bu zulmü işlediği dile getirildi.

Özerk yönetimin yanı sıra İsrail işgal rejiminin de tutuklulara yönelik insanlık dışı uygulamaları devam ediyor. İşgal rejiminin Filistinli tutuklular karşısındaki uygulamalarını hiçbir hukuk mantığına uydurmak mümkün değil. Bu konuda tam anlamıyla bir eşkıya mantığına göre hareket ediyorlar. Bundan dolayı haklarında mahkeme kararları olan tutukluların ceza sürelerinin dolması halinde hiçbir gerekçe ileri sürülmeden ceza süreleri uzatılıyor veya cezalarını sıfırdan alıp yeniden çekmelerine karar verilebiliyor.

İsrail işgal rejimi bazen Filistinli tutukluların aileleri ve yakınları tarafından ziyaret edilmelerini de engelleyebiliyor.

İsrail işgal rejimi Filistinlilerin yanı sıra yabancı tutuklulara karşı da eşkıya mantığına göre hareket ediyor. Örneğin bazı Lübnanlılar, İsrail mahkemelerinin haklarında vermiş olduğu ceza sürelerini çoktandır doldurmuş olmalarına rağmen işgal rejimi onları hala zindanda tutuyor. Vicdan Örgütü adlı bir insan hakları kuruluşu bu kişilerin herhangi bir hukuki gerekçeyle değil sırf rehin olarak zindanda tutulduklarını dile getirdi.

İŞGALCİLER FİTNE PEŞİNDE

Siyonist işgal rejimi ve işbirlikçileri Filistin halkını birbirine düşürmek amacıyla yoğun bir fitne faaliyeti yürütüyor. Bu amaçla zaman zaman çeşitii provokasyonlara da başvuruyor. Bunlardan biri de bu ayın başında Filistin'in Rafah kentinde meydana geldi. Burada gerçekleştirilen bir saldırıda özerk yönetimin üst düzey emniyet görevlilerinden baş komiser Rıfat Muhammed Cevdet ve Fedva Cerevane adında bir kız çocuğu hayatını kaybetti. Özerk yönetim zindanlarındaki siyasi tutsakların hürriyetlerine kavuşmak için açlık grevi sürdürdükleri ve bu yüzden Filistin topraklarında havanın gergin olduğu böyle bir ortamda bu cinayetin işlenmesinin amacı ise Filistinlileri birbirine düşürerek işgalci Siyonist rejimin rahatlamasını sağlamaktı.

Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS) konuyla ilgili bir açıklama yaparak kendilerinin olayla kesinlikle ilgilerinin olmadığını ve cinayeti kınadıklarını bildirdi. HAMAS bildirisinde, özerk yönetimin izlediği tutuma karşı olsa da Filistin halkının birlik ve bütünlüğünü korumaktan yana olduğunu, herhangi bir iç çatışmaya yol açabilecek her türlü tavır ve eylemden uzak durmayı tercih ettiğini dile getirdi.

Öte yandan HAMAS'ın manevi lideri Şeyh Ahmet Yasin de baş komiser Rıfat Muhammed Cevdet'e yönelik cinayetle HAMAS'ın hiçbir şekilde ilgisinin olmadığını, bu cinayeti işleyenlerin şu günlerde yaşanan sıcak ortamdan yararlanarak Filistinlileri birbirine düşürmeyi hedeflediklerini ifade etti. Ahmed Yasin, olayın arkasında özerk yönetim içinde yaşanan birtakım ihtilafların da olabileceğine dikkat çekerek: "Onlar kendi içlerinde bir ihtilaf yaşadıklarında hemen bir tasfiye yoluna gidiyor ve sonunda bundan HAMAS'ı sorumlu turnaya çalışıyorlar. Bizim bu olayla hiçbir ilgimizin olması söz konusu değildir. Bu tamamen kendi içlerindeki ihtilaflardan kaynaklanmaktadır..." dedi. Ahmed Yasin cinayet olayının HAMAS'la özerk yönetim arasında bir çatışmaya sebep olması ihtimalinin de bulunmadığını dile getirerek: "Bizim aramızda açık ve kesin kırmızı çizgiler var. Biz dahili çatışmalara, Filistinlilerin kanlarının akıtılmasına asla izin vermeyiz. Biz bu konuların konuşulmasına bile müsaade etmeyiz" dedi.

ÖZERK YÖNETİM ZİNDANLARINDAKİ TUTUKLULAR HAKKINDA BİLGİLER

Görünüşte Filistin sorununun çözümü için iş başına getirilmiş gibi gösterilen gerçekte ise İsrail işgal rejimine hizmet etmesi ve Filistin halkının bağımsızlık mücadelesine karşı bir tampon güç oluşturması için göreve getirilen özerk yönetim son Wye Plantation Anlaşması'yla bu görevini resmen de tescil etmiş oldu. Bundan dolayı bağımsızlık ve direniş yanlısı Filistinlilere zulüm ve işkencede işgalci Siyonist yönetimden geri kalmıyor. Filistin halkının özellikle de gençlik kesiminin bağımsızlık mücadelesini kırabilmek için, bu konuda ısrarlı davrananları zindanlara doldurarak onları çeşitli işkencelere maruz bırakıyor.

FİLİSTİNLİ TUTUKLULARIN DİRENİŞİNE DESTEK SÜRÜYOR

Özerk yönetimin zindanlarındaki Filistinli siyasi tutsakların başlattığı direnişe Filistin halkının desteği de devam ediyor. Bu amaçla Batı Yaka'nın El-Halil şehrinde geçtiğimiz Perşembe günü (18 Şubat 1999 tarihinde) geniş çaplı bir eylem düzenlendi. Özerk yönetim zindanlarındaki siyasi tutukluların eşlerinin ve çocuklarının da katıldığı eylemde göstericiler önce El-Halil'deki Kızılhaç merkezinde toplandı, oradan El-Halil belediye binasının önüne doğru yürüdüler. Gösteri esnasında tutukluların çocukları, özerk yönetim zindanlarında tutulan babalarının serbest bırakılması için sloganlar attılar. Göstericiler eylem esnasında: "Ey özgür tutuklular, bunlar sizi dolar karşılığı sattılar" şeklinde slogan atarak özerk yönetimin ihanetlerine dikkat çekmeye çalıştılar.

Hişam Şirbani adlı tutuklunun eşinin gazetecilere yaptığı açıklama ibret vericiydi. "Ne yazık ki, özerk yönetimin İsrail işgal rejiminin ajanlarına yaptığı muamele Filistin direnişinin kahramanlarına yönelik muamelelerinden çok çok daha iyi. Bu son derece üzücü bir durumdur." Münir el-Harub adlı tutuklunun eşi ise özerk yönetimin bir tür eşkiya sistemi gibi çalışmasından yakmıyordu: "Başvuracağımız bir kanun olmadığını söylemek zorunda kalmam beni çok üzüyor. Özerk yönetimin herhangi bir suçlamada bulunmaksızın evlatlarımızı tutuklaması ve bu kadar uzun süre tevkif etmesi, topraklarımızı işgal altında tutan ve özerk yönetime teslim edilen topraklar üzerinde de hala saltanatını sürdüren işgal rejiminin geçmişteki "idari tutuklamalarından daha kötü bir şey."

Öte yandan özerk yönetim zindanlarındaki tutuklular hürriyetlerine kavuşmak için başlattıkları açlık grevi eylemlerini sürdürüyorlar. Tutukluların eylemleri yaklaşık bir ayını doldurmak üzere. HAMAS'ın el-Halil'deki ileri gelenlerinden Abdülhalik en-Netişe konuyla ilgili bir açıklamada bulunarak, aralarında açlık grevini sürdüren Şeyh Ahmed Yasin'in ve tutukluların birçoğunun sağlık durumlarının kötüleştiğini ve bu yüzden hastaneye kaldırıldıklarını dile getirdi. en-Netişe tutukluların bu durumlarına rağmen özerk yönetimin hala baskıcı tutumunu devam ettirmesinin son derece şaşırtıcı olduğuna dikkat çekti.

Özerk yönetimin tutukluların direnişleri karşısında geri adım atmak istememesinin ABD ve İsrail'in baskılarından kaynaklandığı, Arafat rejiminin bu iki baskı rejimini memnun edebilmek için kendi halkının insanlarına bu zulmü yaptığı sanılıyor.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR