1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Tutarsızlığın Bu Kadarı!

Tutarsızlığın Bu Kadarı!

Ağustos 2004A+A-

Kanun değişiyor kafa değişmiyor

Devlet Kürtçe yayın yapıyor, ama Ankara Başsavcılığı, 'anadilde öğrenimi savunduğu için' Eğitim-Sen'in kapatılmasını talep etti

ANKARA - AB süreci için de yaşamsal önemi olan demokratikleşme reformları, bu kez 200 bin üyeli Eğitim-Sen'in kapatılması için dava açılması direnciyle karşılaştı. Ankara Başsavcılığı, tüzüğündeki 'Bireylerin anadilde öğrenim görmesini savunur' ifadesi nedeniyle Eğitim-Sen'in kapatılmasını istedi.

06/07/2004 Radikal

Arapça broşüre takipsizlik kararı

DHA - MUĞLA - Ortaca ilçesindeki Ekşiliyurt İlköğretim Okulu öğretmeni Hasan Ali Erdoğan hakkında öğrencilere irticai içerikli Arapça broşürler dağıttığı iddiasıyla açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi.

Eğitim-Sen'in başvurusu üzerine açılan soruşturmayı yürüten savcı Gültekin Avcı, "Broşürlerdeki bilgilerin Kuran'da mevcut olan ayetler ve hadis kitaplarında mevcut olduğu anlaşıldı. Broşürleri öğrenciler rızalarıyla almış" dedi.

Eğitim-Sen Ortaca Temsilcisi Mehmet Tanrıkurt ise takipsizlik kararı hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz etti. Tanrıkurt, itiraz dilekçesinde, "Ortada kamu davasına konu olan, Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki Hakkındaki Kanun'a aykırı suç vardır. Öğrenciler sanığın öğretmenleri olması nedeniyle manevi baskı altında suç konusu broşürleri satın almak zorunda kalmışlardır" dedi.

05/07/2004 Radikal

Eğitim-Sen devletin muhalif bir örgütlenme adresi olarak uzunca zamandır baskı altına almaya, sindirmeye çalıştığı bir kuruluş. Eğitim-Sen'in sadece üyelerinin mesleki haklarını savunmakla yetinmeyip ülke ve dünya gündemindeki konulara dair politik bir tutum takınması ve bunu etkili eylemlerle kamuoyunun gündemine de taşıması doğal olarak statüko sahiplerini rahatsız etmekte. Bu rahatsızlığın en nihayet Genelkurmay direktifiyle başlatılan bir kapatma davasına ulaşması ise en temelde ülkede ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik açılımların makyaj kabilinden düzenlemeler olduğu kuşkularını besleyen bir gelişme. Muhalif bir kitle örgütünün tüzüğünde dile getirdiği toplumsal bir hak talebinin kapatma gerekçesi olarak yargıya taşınması düzenin otoriter ve baskıcı alışkanlıklarından kolay vazgeçmeye niyetli olmadığını ortaya koyan bir durum.

Elbette köhnemiş resmi ideolojik dayatma ürünü bu kapatma davası eleştirilmeyi hak ediyor. Ama ne gariptir ki Türkiye resmi ideolojinin baskıcı yaklaşımını fazlasıyla içselleştirmiş bir mağdurlar ülkesi aynı zamanda. Örneğin yukarıdaki alıntılarda da görülebileceği üzere Eğitim-Sen hakkında açılan kapatma davasının haberinin manşetten yer aldığı gazetenin iç sayfalarında ertesi gün yine Eğitim-Sen'in dahil olduğu bir başka haber yer almakta. Ne var ki bu kez Eğitim-Sen mağdur değil, şikayetçi daha doğrusu yasakçı tavrıyla karşımıza çıkıyor. Dini bilgiler içeren bir broşürün öğrencilere dağıtılmasını şikayet konusu haline getiren Eğitim-Sen Ortaca Temsilciliği broşürün suç unsuru içermediğinin anlaşılması üzerine şikayetinden sonuç alamayınca bu kez konuyu broşürün Arapça olması noktasında sürdürmeye kalkışmış. Suçlama gerekçesi de Türkçe'nin dışında bir dil kullanılmış olması! Ne ilginç değil mi, Genelkurmay Kürtçe talebinden dolayı Eğitim-Sen'in; Eğitim-Sen'liler ise Arapça broşür nedeniyle bir meslektaşlarının cezalandırılması peşinde!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR