1. YAZARLAR

  2. Necip Kibar

  3. Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kaldırıldı (mı?)

Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kaldırıldı (mı?)

Ağustos 2004A+A-

 "Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve Devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara ilişkin davalara bakmak üzere ..." 16.06.1983 tarihinde kurulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri, kuruluşunun yıldönümü olan 16.06.2004 tarihinde TBMM'de kabul edilen 5190 sayılı yasa ile "ismen" kaldırıldı. İsmen diyoruz çünkü; Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırıldığına dair yasanın TBMM'de kabulünü müteakip, hiçbir DGM zorunlu işler dışında görev yapmadı. Sanıkların kimlik tespiti ile ileri bir tarihe duruşma günü vererek, hakimi, savcısı ve tüm personeli ile birlikte yeni kurulacak İHTİSAS mahkemelerinin kurulmasını beklediler. Hakeza avukatlar da tüm kamuoyu ile birlikte bu beklenti içersinde olayı takip etti.

Ancak 2 Temmuz Cuma günü bu mahkemelerde duruşması olanlar önemli bir sürpriz ile karşılaştılar. Yargılama işlemlerini durduran Devlet Güvenlik Mahkemeleri, tüm personeli ile birlikte tabelalarını değiştirerek AĞIR CEZA MAHKEMELERİ olarak görevlendirilmişler ve yaklaşık bir ayı aşan bir süredir kaldırılmış oldukları gerekçesi ile yapmadıkları yargılama işlemlerine bıraktıkları yerden yeniden başlamışlardı. Mesela daha evvel İstanbul 1 No'lu DGM ismi ile görev yapan mahkeme, 2 Temmuz sabahı İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 2 No'lu DGM, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi olmuştu.

Yapılan değişikliğin şekli olmaktan öteye gitmeyeceği yönündeki hakim kanaate karşı, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in aksi yöndeki açıklamaları kamuoyunun kanaatini değiştirmeye yetmedi. Zaten yapılan değişiklik de Devlet Güvenlik Mahkemesi isminin Ağır Ceza Mahkemesi olarak değiştirilmesinden öteye geçmedi.

12 Eylül 1980 Askeri darbesinin ürünü olan bu mahkemeler "Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun" çerçevesinde normal ceza mahkemelerinden farklı yargılama usulüne tabi mahkemeler olarak kurulmuşlar ve olağanüstü görev ve yetkilerle donatılmışlardır. Yine 12.04.1991 tarihinde yürürlüğe giren Terörle Mücadele Kanunu ile getirilen bazı suç çeşitleri de bu mahkemelerin görev alanı içersinde zikredilmiştir. Örneğin TMK 7. Maddesi çerçevesinde, Aczimendiler, Cemaleddin Kaplan taraftarları, Fethullah Gülen cemaati vesair bazı cemaat veya tarikatlar da Terör örgütü kapsamında değerlendirilerek Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılanmışlar, bazıları hakkında mahkumiyet kararları verilmiş, bazı davalar da beş yıl süre ile ertelenmiştir.

Yeni yürürlüğe giren 5190 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun bu kapsama giren suçlarla ilgili davaların kaldırılan DGM'ler yerine yeni kurulacak İHTİSAS mahkemeleri niteliğindeki Ağır Ceza Mahkemelerine devrini öngörmektedir. İşte yeni yasanın TBMM'de kabulü sonrası bir ay kadar hiçbir görev yapmayan, kaldırılan bahse konu Mahkemeler; hakimi, savcısı ve tüm personeli ile birlikte bir gecede ihtisas mahkemeleri niteliğinde görev yapacak Ağır Ceza Mahkemelerine dönüştürüldü. Kısacası dağ fare doğurdu.

2 Temmuz günü yeniden göreve başlayan Devlet Güvenlik Mahkemeleri, pardon, yeni adı ile Ağır Ceza Mahkemeleri çalışanları eski esas ve usul çerçevesinde büyük bir şevk ve heyecanla yeniden görev yapmaya devam etmişlerdir. İtirazda bulunan avukatlara, yeni kurulan mahkemeye yeni atanan mahkeme başkanları (!) "o iş bitti artık, yargılamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz, işinize bakın..." demişlerdir.

Hangi Suçlar DGM Kapsamındaydı?

Yukarda sözünü ettiğimiz Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 9. Maddesi, bu mahkemelerin görev alanını düzenlemiştir. Bu maddeye göre;

- Bölücülüğün suç sayıldığı TCK 125 maddesi, Devletin Anayasa ve temel nizamlarını bozmanın suç sayıldığı TCK 146 Maddesi, Cumhurbaşkanına fiili saldırıyı düzenleyen TCK 157 Maddesi, Anayasal Düzeni yıkmaya yönelik silahlı cemiyet ve çete kurma (TCK 168. Md) ile bu cemiyet ve çetelere bilerek ve isteyerek yardım yataklık etmeyi düzenleyen 169. maddesi, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında zikredilen suçlar, toplu veya teşekkül oluşturmak sureti ile silah veya uyuşturucu madde kaçakçılığı, çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadele kanununun kapsamında zikredilen suçlar, TCK 312. Madde. kapsamında zikredilen suçlar, siyasi ve ekonomik bozgunculuğun suç sayıldığı TCK 161. Maddesi, DGM yargı alanında bulunan suçlardan önemlileridir.

Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldıran yeni yasa ile bu kapsamda zikredilen tüm suçlar yeni ismi ile ihtisas mahkemesi niteliğindeki Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmeye başlandı.

Bunun tek istisnası TCK 312/2 maddesidir.

Değişikliğin Olumlu Yanları Yok Mu?

1983 yılından bu yana 21 yıldır bilfiil faaliyette bulunan DGM'lerin isminin bile değiştirilmesi başlı başına bir olumluluk sayılabilir. Zira bu Mahkemelerden söz edildiğinde, bu mahkemelerin işleyişini bilenlerin ve duyanların ürperdiklerini ve soğukluk hissettiklerini hatta tiksinti duyduklarını söylememiz mümkündür.

Hakeza TCK 312 Maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve DGM görev alanı içersinde olan düşünce suçu artık bu kapsamdan çıkarılmıştır. Bu değişiklik dahi yeni yasa açısından nispeten olumlu ve önemli bir gelişmedir. Dergimiz HAKSÖZ'de yayınlanan bazı yazılardan dolayı derginin Yazı İşleri Müdürü ve yazıyı yazan arkadaşlardan yine bazıları TCK 312/2. Madde kapsamında suç işlediklerinden bahisle sık sık DGM'lerde yargılanmışlardır. Dergimizin Yazı İşleri Müdürü Kenan Alpay, Esra Çifçi'nin bir yazısından dolayı söz konusu maddeden mahkum edilmiş, dosyası temyiz edilerek Yargıtay'a gönderilmiştir. Dava dosyası şu an Yargıtay aşamasındadır. Hakeza Esra Çifçi'nin yargılanmasına ise eski adı İstanbul 2 nolu DGM, yeni adı İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi olan Mahkemede devam edilmektedir. Esra Çifçi'nin bu davası 7 Eylül tarihinde yapılacak duruşmada olağan yararlanmaya tabi olan normal ceza mahkemesine, yani Fatih Asliye Ceza Mahkemesine gönderilecektir. Yeni Yasanın bir başka olumlu yanı da budur.

Zihniyet Değişimi Şart

Türk Ceza Kanunu; Devleti Korumayı esas olan bir temel üzerine oturtulmuş, Faşist dönem İtalyan Ceza Kanununun Tercümesidir. Yani insan merkezli değil, kutsal devlet merkezli bir yasadır. T.C. Devleti de kendi tebaasına potansiyel suçlu gözü ile bakan ve bu halktan kendisini korumayı amaç edinen bir devlet niteliğindedir. Mevcut TCK bu ihtiyaçlara göre çıkarılmış, kabul edilmiştir. Bu yasayı uygulamakla görevlendirilen Mahkemeler, yönetenler tarafından yeterli görülmeyerek olağanüstü yetkilerle donatılmış, Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulmuş ve mevcut yasada Devlet aleyhine işlenen cürümler başlığı altında tanzim edilmiş, suç sayılan fiillerle ilgili yargılama yetkisi bu mahkemelere bırakılmıştır. Bu uygulama ile T.C. Devleti güya bir kat daha fazla kendini güvence altına almıştır.

Avrupa Birliği Uyum Yasaları çevresinde, daha fazla demokratikleşme, daha fazla özgürlükçü olma adına Devlet Güvenlik Mahkemeleri isim olarak kaldırılmış, ancak aynı suçlarla ilgili görevli mahkemelerin isimleri bu defa Ağır Ceza Mahkemeleri olarak değiştirilmek sureti ile bu mahkemelerin (DGM'lerinin) görevlerine devamları sağlanmıştır.

Türkiye'de yapılan yasal değişiklikler bu zamana kadar halka rağmen hep tepeden inmeci ve güya idare edenlerin lütfuyla yapılmıştır. Bazen ise ABD ve AB'nin baskılarıyla olmuştur. Yazıya konu 5190 sayılı DGM'lerinin Kaldırılmasına dair Kanun da AB'nin baskıları ile yapılmıştır. Tabela değişikliğinden öte gitmeyen bu değişiklik ile yasayı çıkaranlar AB'ye şirin gözükebilirler. Ancak Türkiye'deki hukuki işleyişi bilenleri kandıramazlar, aldatamazlar.

Yeni yasanın getirdiği esaslı hiçbir değişiklik yoktur. Yine yasayı uygulayacak insanlar ve bu insanların bakış açıları aynıdır. 21 yıllık DGM'ler tarihinde, kamuoyu üzerinde hiç de olumlu bir intiba bırakılmamıştır. Yukarda sıraladığımız, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanı içersinde sayılan Türk Ceza Kanunu hükümleri aynen muhafaza edildiği sürece, yargılamayı yapacak mahkemenin isminin Devlet Güvenlik Mahkemesi veya Ağır Ceza Mahkemesi olmuş bir şey değişmeyecektir. Yine insanlar ve özellikle muhalif düşünce mensupları, yargılamayı yapan ihtisas mahkemeleri niteliğindeki Ağır Ceza Mahkemelerinde terörist muamelesi görmeye devam edeceklerdir. Köklü, zihni ve yapısal değişim olmadan yapılan ve yapılacak değişikliklerin pratikte bir değeri olmayacaktır. Hele bu değişiklikler göstermelik değişikliklerden öte bir amaç taşımıyorsa netice daha da olumsuz olacaktır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR