1. YAZARLAR

  2. Mehmet Doğan

  3. Türkiyeleşen Fransa'da Tesettür Zulmü

Türkiyeleşen Fransa'da Tesettür Zulmü

Kasım 1994A+A-

Türkiyeleşen Fransa'da Neler Oluyor?

Son dönemde Fransa hükümeti, Eğitim Bakanlığı'nın bir genelgesi ile ülkede yaşayan Müslüman azınlık üzerinde baskıcı uygulamalarına, başörtüsünü bahane ederek hukuki bir boyut kazandırmıştır. Fransa Eğitim Bakanının 20 Eylül'de okullara başörtüsü yasağı mektubu göndermesi ile bir anda medya gündeminde "Fransa'da Başörtüsü Sorunu" olarak gündeme gelmişse de, müslüman azınlık üzerinde cebri baskılar ve sindirmeler, Cezayir'deki son genel seçimler ve FIS sendromu olgusuyla birlikte değerlendirmek gerekmektedir.

Sınır dışı Edilen İmamlar

1993 okul sezonunun başlamasından sonra Fransa'nın Nantva kentinde dört müslüman kız öğrencinin başörtüsüyle okula gitmelerine tepki olarak gelişen olaylarda, bölgedeki Diyanet Camisinde görev yapan Türkiyeli bir imamın; "Allah'ın kanunları Fransa kanunlarından daha üstündü!" demesi ve basına yansıyan bu açıklamasından sonra İslam'a olan düşmanlığı ile tanınan ve bunu birçok kereler açıkça ifade eden Fransa İçişleri Bakanının emriyle ertesi gün sınır dışı edilmesiyle başlamıştır.

Bu olay bahane edilerek Fransa'da bütün camiler, özellikle mağrip müslümanlarının ibadet yerleri sivil polisler tarafından basılmış ve yüze yakın müslüman tutuklanmıştır. Halen Fransa'da FIS ile irtibatlı olduğu iddia edilen müslümanlar tutuklu bulunmaktadır. Öte yandan bundan bir kaç ay önce Cemaleddin Kaplan'a yakınlığı ile bilinen Abdurrahman Çiftçi isimli bir imamın; "Türkiye laik rejiminin ve TC Başbakanı Tansu Çillerin müşrikliği"ni, "gayri meşruluğu"nu bir cuma hutbesinde cemaatine anlatması sebebiyle sınır dışı edilip TC polis yetkililerine verilmesiyle devam etmiştir.

Ekim ayı içerisinde sınır dışı edilen imamlar halkasına, ülkenin Metz kenti yakınlarındaki Wolppy kasabında bir camide imamlık yapan Fas kökenli Abdullah Hamdunu ve Boulugnesur Mer bölgesinde başka bir imam da eklenmiştir. Bu kişiler, ülke güvenliğini tehdit suçlamasıyla ülkeleri mağribe gönderilmişlerdir. Muvahhid tavırları ile tanınan imamların "suçları" müslümanların Fransa'da asimilasyonlarına karşı çıkmak ve Allah'ın emirlerini söylemek şeklindedir.

"Siyasi Maksatla Örtünmek Yasak"

"Siyasal amaçlı", "Gruplaşma sembolü', ve hatta sözüm ona ilmi çok hocaların; "komünist erkek militanların ülkemizin huzurunu bozmak, anarşi çıkarmak için çarşaf giyerek olaylar çıkarmak.." şeklinde ciddiyetsiz ithamları 80 sonrası Türkiye'sinde müslümanların sıkça duyduğu ve hatta halen duymakta oldukları ithamlardır. Artık bu gibi klasik söylemler; örtü karşıtlarının tipik ruh hallerini yansıtmaktadır. Bu açıdan Türkiyeleşen Fransa'da eskimeyen yeni örtü karşıtı söylem; "ayrıcalıklı müslüman kızlar", "radikal İslam'ın propagandası", "toplumun gruplaşması amaçlı sembolle?" şeklinde ifade edilmektedir. Son dönem Fransa hükümetinin İslam düşmanlığı politikasını bir parça açıklamak için Fransa Eğitim Bakanı'nın 20 Eylül'de resmen okullarda başörtüsü yasağı ilan etmesinden sonra Almanya'da günlük, haftalık ve aylık basından sadece Frankfurter Allgemeine Zeitung-FAZ, Westdeutsche Zeitung-WAZ, Rheinische Post Zeitung gibi yüksek tirajlı gazetelerde yayınlanan haber-yorumlarda "Türkiyeleşen Fransa'da Neler Oluyor" bir bakalım istedik:

"Müslümanca Örtünmek Laik Fransa Okullarında İstenmiyor: Siyasi Maksatla Örtünmek Yasak!!"

"Fransa'da son beş yıldan beri müslüman öğrencilerin başörtüsü, Fransa'nın okullarında öfke duyulan bir olgu haline geldi. Her şey 1989 yılında aynı aileden 10 kadar müslüman kız öğrencinin başörtüleri ile okula gelip, diğer öğrencilerden ayrıcalıklarını sağlamalarıyla başladı. Bu yıl ise ayrıcalıklı talebelerin sayısı yedi yüzden fazla. Okul yöneticileri ve Milli Eğitim Bakanlığı, bu ayrıcalıklı müslüman kızların radikal İslam'ın propagandasını yaptıklarını düşünüyorlar. Bununla laik Fransa okullarına bir saldırı olduğu kanaatindeler. Laik devlet gelişen bu olguyu engelleme peşinde. Ancak bunu yaparken İslam'a karşı olduğunu göstermemek için, uyanıklığı da elden bırakmıyor. Fransa'da 5 milyon müslüman yaşamakta. Geçen ay Sheffield'de yapılan bir konferansta müslümanlar, Fransa'nın bu tutumunu kınayarak, hükümetin ırkçı-ayrımcı politikalardan vazgeçmesi çağrısında bulundular. Bunun yanında Milli Eğitim Bakanı Bayrau, okul yöneticilerine gönderdiği bir mektupta Fransa anayasasının eğitim yerlerinde ayrıcalık gösteren sembollerin yasaklandığını belirterek, ayrıcalık taşıyan sembollerin okul dışında kalması gerektiğini, Fransa toplumunun ayrı gruplara ayrılmasının yasak olduğunu, okulların asimile yeri, kadın erkek, kültür ve din ayrılığı yapan sembollere göz yumulamayacağını bildirdi. Bakanlık okul yöneticilerine başörtüsü gibi sembollerin yasaklanmasını emrediyor. Yalnız sembollerin ne olduğu açıklanmıyor. Yasak olan yalnız İslami başörtüsü. Ne yahudi takkesi, ne hristiyan sembolü haç, yasaklar arasında. Yasak semboller okul yöneticilerinin insafına bırakılıyor. Okul yöneticilerinin bazıları bakanlığın daha açık konuşması gerektiğini söylemekte.

(...) Zorlukların kısa vadede bitmeyeceği bir gerçek. Aslında bu yasaklar RPR milletvekili Ernest Cheniere'nin başının altından kaynaklanmakta. Antillan soyundan olan Cheniere seçimden önce Paris'in kuzeyinde yüksek okul müdürlüğü yaptığı dönemlerde İslami tesettüre savaş ilan etmesi ile tanınmakta. O zamanlar 3 Fas kökenli müslüman kız üzerinde denenmesi yapılmak istenen tatbikat, Fransa'nın dışına taşan gündem konusu olmuştu. Şimdi o kızlar meslek okulu son sınıf öğrencisi. Bu öğrencilerden Fatıma "Saçlarımı açmam söz konusu olamaz. Senelerdir ben bu örtüyü örtüyorum. Bundan sonra da örteceğim." diyor. "

Franfruter Allgemeinne Zeitung, 22.9.1994

"Fransa'daki Müslümanlar: 'Başörtüsü Namusumuzdur'."

"Fransa'da yaşayan 5 milyonluk müslüman azınlık, Fransa iç politikasında gün geçtikçe artan bir sorun haline geldiler. Sorunun birinci sebebi Fransa'da yaşayan müslümanların İslam'a dönmesinden kaynaklanıyor. Bunlar 5 milyonluk kitle içerisinde yüzde 10'luk bir bölümü oluşturmakta. İkinci sebep ise; kenar semtlerde yaşayan müslüman genç kuşağın, sosyal hayatta, diğer insanlardan daha az imkanlara sahip oluşu ve gettolara sıkışıp kalmaları. Fransa'nın iç politikasındaki bu problem şu olaylarla gün ışığına çıktı: Fransız polisinin Cezayirli fundamentalistlere -müslümanlara- karşı giriştiği operasyonlar ve müslüman kızların örtüleri... Fransa Eğitim Bakanı'nın 20 Eylülde okullara başörtüsü yasağı ilan eden açıklaması her ne kadar başörtüsünden bahsetmese de "Dini semboller" diyerek başörtüsü kastediliyor. (...) Bakan Bayrau'nun sözlerine bakarsak, bu yasaklardan etkilenen öğrenciler için, alarm çanları çalmaya gerek yok. Bayrau, günlük bir gazeteye yapmış olduğu mülakatta düşüncelerini şöyle açıklamakta: "Okullar açıldığında 1143 kız öğrenci başörtüsü takıyordu. Başörtü bazen çarşaf şeklini alıyordu. Anlamıyorum bu yasaktan etkilenen okullar hemen haberlerde baş sırayı alıyor. Bütün ülkede başörtüsü tartışması başlıyor. Fransa laik bir ülke olduğu için okullarda başörtüsü takılamaz. En son kamuoyu araştırmasında, kamuoyunun yüzde 78'i başörtüsüne radikalizmin sembolü olduğu için karşı çıkıyor..." Fransa Eğitim Bakanı'nın başörtüsünü yasaklaması sorunu halletmemekte, tam tersine yasak olduğu için müslüman kızlar daha çok başörtüsü örtmektedirler. Kendilerine göre bu eylemleriyle Allah'ın emrine uyduklarına inanıyorlar. Tıpkı Cezayirli müslüman bir kızın dediği gibi: "Biz bir bakanın emrine uymayacağız!" Ayrıca Fransa'daki müslümanlardan başka, Fransa içerisindeki resmi ve sivil kurumlardan da tepkiler gelmeye başlıyor. Öte yandan başörtüsü yasağında dolayı geçen hafta da birçok okulda olaylar meydana geldi. Paris'in batısında bulunan bir okulda öğrenciler bir gün sonra derslere alındılar. Ancak Lille kasabası okul müdürü başörtüsü yasağından taviz vermemek için, başörtülü öğrencileri okula sokmayarak polis kuvveti çağırdı. Okul çevresindeki Al-İmam Camii İmamı Ömer Lasfer öğrencilere kanuni destek vereceğini söyledi. Protesto eden kalabalığı kameraya çekmek isteyen İranlı bir TV ekibi polis tarafından geçici olarak tutuklandı. Bir başka lise müdürü, Lille'deki meslektaşının aksine başörtülü öğrencilerini okuldan atmayacağını açıkladı. Eğitim Bakanının emrine göre başörtüsü yasağı her şeye rağmen okullarda uygulanmaya devam edecek. Bakanın bu tavrı karşısında, şimdiye kadar gelişen olaylar gelişecek büyük olaylara zemin hazırlıyor. Yasak süresinin sonunda Fransa okullarında bir güç denemesi olacağa benziyor. Bu yasak her yerde uygulanamadığı için ölü bir bakan emri olarak da kalabilir. Ya da başörtüsü mağdurlarını destekleyen geniş bir müslüman kitlenin direnişine zemin hazırlayabilir. Büyük gazetelerden Le Monde "Fransa ve İslam" başlığı altında 12 sahifelik özel bir sayı yayınladı. Bundan da anlaşılacağı gibi müslüman öğrencilere uygulanan bu yasak Fransa kamuoyunda büyük yankı yapıyor."

Rheinische Post Zeitung, 22.10.1994

"İsviçre'deki Türk Hanımları Rahibelere Verilen Hakkın Kendilerine de Verilmesini İstiyor!"

"Aslında sorun pasaport resminde kulak ve saçların görünmesi sorunu olmaktan ziyade, İsviçre'de alevlenen bir inanç kavgasına doğru gidiyor. Bu tür olayları İsviçre Adalet Bakanlığı'nın yatıştırması bekleniyor. Sebebi ise yabancı azınlığın pasaport kimliklerine başörtülü resimlerin yapıştırılmasına getirilen hukuki engeller. En son olarak iki Türk bayan kendilerine yapılan bu haksızlıktan şikayetçi.

İsviçre yabancılar polisi Müslüman Türk bayanların ancak başörtüsüz resim vermeleri halinde kimliklerinin geçerli olacağını söylüyor. Aslında şimdiye kadar İsviçre'deki uygulamaya göre örtüsüz resim ehliyetler için mecburi. Ancak Zürih günlük gazetesinin haberine göre, bu son uygulamaları Argaaver mahkemesi, din ve vicdan hürriyetine ve anayasaya aykırı buluyor. Bu arada haftalık bir dergi "L'hebdo" 1984 yılına ait pasaport düzenlemesinde "Özel" bir hal uygulaması olduğunu yazdı. Bu düzenlemeye göre mesela, rahibelerin dışarıda başörtülü olarak gezmeleri gerekmekte, onun için pasaport resimleri de başörtülü olarak yapıştırılabilinir. Müslüman bayanlar da bu "özel" haktan yararlanmak İstiyor.

(...) Yakın bir zamanda da buna benzer bir olay kamuoyunda dikkatleri üzerinde toplamıştı. Lozan Yüksek mahkemesi, müslüman bir ailede yetişen genç kızın babasını okulda yüzme derslerine göndermemesini haklı bulmuştu."

Westdeutsche Ailgemeinne Zeitung- WAZ, 28.07.1994

"Müslüman Kız Öğrenciler Okullardan Atılıyor"

"Dokuz müslüman kız öğrenci, inançları gereği başörtülerinden dolayı Kuzey Fransa'nın Lille kasabasındaki bir okulda derslere alınmıyorlar. Bundan kısa bir süre önce onbeşe yakın kız öğrenci bu yasağa karşı ölüm orucuna başlamışlardı."

WAZ, 26.10.1994

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR