1. YAZARLAR

  2. Bünyamin Doğruer

  3. Topraklar Bile Tedirgin Üstündeki Zulümlerden

Bünyamin Doğruer

Yazarın Tüm Yazıları >

Topraklar Bile Tedirgin Üstündeki Zulümlerden

Nisan 2002A+A-

Vahşi ateşlerini tutuşturuyor habire çağın Nemrutlar'ı. Topraklar oluk oluk kan deryasında. Kapıların önünde, sokaklarda, hayatın tam ortasında, henüz çocuk yaşta copla tanışan, sopayla tanışan, küfürle tanışan sevdanın çocukları... Yürekleri inanç dolu çocuklar, aydınlık ve özgürlük günlerine açılacak ama mutlaka açılacak olan kapıların önlerinde, yağan yağmurlara aldırış etmeden.

Dillerinde sadece hak ve adalet, özgürlük var. Yürekleri alabildiğince geniş. Gözleri çocuk gözleri, arı ve duru. Vahşi Amerika'nın varoşlarında horlanan, dışlanan, aşağılanan zenci çocukları gibi gözleri, yürekleri tertemiz, ne kadar da benziyor kaderleri.

Gel alnından öpeyim çocuğum, sendedir bütün çileler, hasretler ve acılar. Ama unutma birbirimize vereceğimiz yüreğimiz var, ellerimiz var. Zalimler Allah karşısında güçsüzlüklerini, aciz durumda kalacaklarını bir gün anlayacaklardır mutlaka.

Sen türkünü söyle mazlum çocuk, yayılıp gitsin Keşmir'e Filistin'e, Türkistan'a, İstanbul sokaklarına ve her yana. Gider o türkü ateşler içinde. Coplar altında kızgın ateşler altında. Soğuklarda gider o türkü, insanların olduğu diyarlara. Bulur yankısını gettolarda, varoşlarda, şehrin tam ortasında.

Sen türkünü söyle ki, esmer çocukların gözlerinde parlasın bir ışık. Baksınlar dünyaya en güzel gözleriyle. O zaman yeniden bulunur kaybedilen geceler, gündüzler. Serinlikler gelir o zaman çiğdemler açar ülkemde ey umut çocukları...

Kaldırım taşları ve zalimler çatlasa da, insanlığın göz bebeklerine yerleştireceğiz aşkı ve güzelliği, adaleti ve özgürlüğü. Güzel çocuk yaşamak direnmektir, işte o güzellikle yaşamaya devam etmeli.

Gün gelecek karanlıklara gömülmek istenen hakikat, güneş gibi evreni kaplayacaktır. İşte o günün acılarını çekiyoruz. Aşkın beklediği topraklara bak. Gülen çocuklara bak. Tüm gözyaşları katılacak bu kervana. Nehir olup akacak yemyeşil adalet vadisine. Ve o zaman güçlerimizin güllerini derleyeceğiz.

Çiçeklerin çiğnenmediği, fidanların kırılmadığı topraklarda, insanca yaşamanın güzelliğini anlayacaklar. Sen sabrını çiçeklendirmeye devam et. Yıldızların gözyaşları dinecek, sonunda inanç güneşi açacak insanlığın baharında.

Bil ki, imanından dolayı çekilen acılar boşa gitmez. Allah'ın hafızasına güvenelim, Allah unutmaz. Allah'ı hiç ama hiç hesaba katmayanlar, güneşin, aydınlığın düşmanları, yobazlardır, yarasalardır.

Sizler umudun çocukları, tarihin çığlıkları ve gözyaşları, kan gölünün ve tüm zulümlerin boğduğu dünyada adalet ve hakikat meşalesini taşıyarak zalimlerin, evrensel istikbarın, yalanların ve tüm karanlıkların gecesini tüketeceksiniz. Vahyin ışığıyla hüzünlü yüzler tebessüme duracak.

O zaman cellatlar alkışlanmayacak...

Biz yürüyüşümüzü sürdürelim geceleyin, fecre doğru adım adım. Gözyaşlarıyla yoğrulmuş gülleri taşımaktan yorulmayalım.

Adına yaşamak dediğimiz şey, yüreklerimizde açtıkları yaraların izinden sabırla, kararlılıkla gitmek değil mi çocuğum?

Gitmek üstüne üstüne ısrarla, şımarmış engereklerin üstüne üstüne direnerek. Engereğin dilini iyi tanı çocuğum.

İnancımızla aşkımızla ve tüm masumiyetimizle yanımıza ırmakları ve çocukları alarak yürümek, yürürken cellatların yüzünü aralayarak...

Seni alnından öpüyorum, ey mazlum çocuğum!..

Toprağın sancısını duyuyorum, altından gelecek bir tarih var unutma, ey mazlum çocuk!

Gerçekten sizler müthiş çocuklarsınız. Kimlikleriniz aşkla tanışmış.

Sakın ha, dinmesin bu türküler, yayılıp gitsin tüm coğrafyaya!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR