1. YAZARLAR

  2. Zaher Sahloul

  3. Suriye’de Gördüğüm Acının Eşi Benzeri Yok

Suriye’de Gördüğüm Acının Eşi Benzeri Yok

Şubat 2020A+A-

İdlib’de yerinden edilen insanlar için açılan 1.150 kamptan birinde çamurlu toprak üzerinde duruyordum. Yağmur yağıyordu ve çamur oldukça derindi. Ocak ayında hava epey soğuk ama orada çocuklar ince ayakkabı ve terliklerle geziyordu.

Tıbbi görevimden sadece üç hafta önce, yerinden edilmiş çok sayıda Suriyeli sivil geldi. İnsanların bu şiddetli havada, bu çadırların içinde nasıl yaşayabileceğini merak ettim. 10 yaşında bir çocuk olan Ali bana yeniden sıcak bir evde yaşamayı hayal ettiğini söyledi, şu halde uzak bir umut olsa da.

Dokuz yıl acıdan sonra öyle görünüyor ki uluslararası topluluk ve BM Suriye halkını kaderine terketti. BMMYK’nın (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) tahsis ettiği biraz sıcak tutan düzgün çadırlar bile ben oraya gittiğimde yoktu.

Son ayda 165 bini çocuk 359 bin sivil yerinden edildi ve 2019 Mayıs’ından beri 60’tan fazla hastane bombalandı.

Kara ile çevrili İdlib’de 4 milyon civarında sivil ve yerinden edilenler için 1.150’den fazla mülteci kampı var. İnsanların yarıdan fazlası Suriye’nin diğer bölgelerine kaçmak zorunda kaldı. Hâlihazırda 3.9 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, sınırı kapattı. Bombardırman ve şiddetten kaçacak hiçbir yer yok. İdlib devasa bir toplama kampı haline geldi.

İnsanlarla dayanışma içinde olmak ve Amerikan halkının desteğini temsil etmek üzere Chicago’dan İdlib’e yolculuk ettim. Organizasyonum Med Global ile birlikte birçok saldırı bölgesinde bulundum. Yerinden edilenler ve mültecilere ücretsiz tıbbi hizmet sunuyoruz. Yemen, Kolombiya, Gazze, Yunanistan, Irak, Lübnan ve Ürdün’den Bangladeş’teki Rohingya krizine kadar birçok tıbbi görevde yer aldım. İdlib’de yaşananlar şimdiye kadarki en kötüsü. Sivil, hastane ve çocukların güvenliğini güvenceye alan ‘uluslararası insancıl hukuk’ her gün ihlal ediliyor; ne yazık ki BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) üyesi bir ülke tarafından. Savaş durumlarında bile olsa bunun normalleşmesine izin verilmemeli.

İdlibli çocuklar acılar içinde. Rusya ve Suriye rejiminin bomba ve füzelerinin hedefindeler. İdlib’deki krizin çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisine dair son bir rapor, Save the Children (Çocukları Kurtarın), korkutucu istatistikler sunuyor: Geçen yıl her gün bir Suriyeli çocuk Rus/Suriye bombardırmanları sonucu katledildi. Özellikle bir ayda (2019 Temmuz’unda), 2018’in tamamında olduğundan daha fazla çocuk katledildi.

İnsani durum yerel Suriyeli STK’lar için başa çıkılamaz bir durumda, özellikle de BM organlarının sivil yardım operasyonunu duraksatıp sahadan çekilmesinden beri. Sınır-ötesi yardım 10 Ocak 2020’de tekrar başlasa da Güvenlik Konseyi’nin, erişim noktalarının sayısını azaltması sorunlar ortaya çıkardı. Benim gördüğüm kadarıyla hâlâ BM’nin uygulanabilir bir planı yok. Bu tür sorunlarda kullanılmak için erişilebilir bir acil durum fonu olmalıydı. Ancak BM yetkilileri, korumak ve insani yardım sağlamakla yükümlü oldukları bu insanlarla biraraya gelmede bile büyük ölçüde başarısız oldu.

İdlibli çocuklarla küresel dayanışmanın bir parçası olarak Med Global, çeşitli insani yardım örgütleriyle işbirliği içinde, İdlib’de yerlerinden edilen 1.2 milyon Suriyeli sivilin yanında durarak yaşanan felâkete ve korkunç koşullara dikkat çekti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i de yeni yerinden edilen 359 bin insanı ziyaret etmeye çağırdık. Şuana kadar bir geri dönüş almadık.

BM ve Guterres insani krize cevap vermede yavaş kaldılar. New York’taki BM ofisinden “derin endişeler” dile getirmek yeterli değil. Diğer felâket bölgelerine yaptığı gibi İdlib’i de ziyaret etmesi gerek. Bu onun görevi. Suriye’de, İdlib’de olanlar BM’nin sicilinde bir leke ve değişmeyen, köhnemiş sistemlerinin apaçık başarısızlığı.

Üç hafta önce ailesiyle birlikte Maaret en-Numan şehrini terkeden bir çocuk doktoru Dr. Loubna Saad, şehrindeki korkunç koşulları anlattı. Çoğu insan temel ihtiyaçların karşılanmadığı geçici sığınaklarda kalıyor. Isınma için gerekli mazot kıt ve pahalı. Aileler ısınmak için plastik poşetleri ve ellerine geçen herşeyi yakıyorlar. “Çocuklar travmatize olmuş halde.” dedi Dr. Loubna.

“Şiddetli yetersiz beslenme sorunu yaşayan çocukları tedavi ettim. Psikolojik travma ve yeterli/iyi beslenmemekten çocuklarını emziremeyen kadınlara bakıyorum. Yerinden edilen çocukların sert kıştan sağ çıkabilmesi çok zor.”

Tüm bunlara rağmen insanlar çok dirençli. Bildikleri en iyi şekilde başa çıkıyorlar bu felâketle. Sobalarını yakmak için plastik torbalar, eski ayakkabı ve terlikler, hatta sıkıştırılmış zeytin çekirdekleri ve fındık kabukları bile kullanmak var hayatta kalma yöntemleri arasında. Bir doktor olarak söylersem endişe verici, plastik solumanın uzun vadeli sonuçlarını biliyorum.

Son tıbbi durumu değerlendirmek için, İdlib’deki en büyük hastane olan Bab el-Hava Hastanesini ziyaret ettim, yönetim ve sağlık çalışanlarıyla görüştüm. Türkiye sınırına yakın olduğu için oldukça korunaklı, birçok cerrahi operasyon görece güvenli konumundan dolayı özellikle buraya sevkediliyor. Yılda 240 bin cerrahi ve tıbbi hastaya hizmet veriyor ama bu, kaynaklara ve korunmaya muhtaç olmadığı anlamına gelmiyor.

Suriye’de hükümetin kontrolü dışındaki bölgelerde çalışan doktor ve hemşireler hedefte. 2016’dan beri 589 hastane bombalandı ve Physiciansfor Human Rights’a (İnsan Hakları Doktorları) göre en az 914 sağlık çalışanı öldürüldü. Bu kahramanlar eziyet çekti, hedefe kondu ve unutuldu ama onlar bizim destek, saygı ve dayanışmamızı hak ediyorlar; özellikle de dünya liderlerinin.

Donald Trump, BMGK’nın 2254 sayılı kararına uymalı ve Suriye’yi bir öncelik haline getirmeli, insani krize tamamen son vermek için tüm diplomatik baskıyı uygulamalı ve Suriyeli çocuklara yerel Suriyeli STK’lar üzerinden insani yardımı artırmalı. Suriyeli çocuklar yeterince acı çekti. Sorumlu ülkeler yerlerinden edilmiş bu insanlara insani yardımı artırmalı ve İdlib’deki bombardırmanı durdurmak için Rusya’ya tüm diplomatik baskıyı uygulamalı.

İdlib’de Türkiye karayolunun kenarındaki bir kampta çocuklara gelecekte ne olmak istediklerini sordum. Bazıları mühendis, bazıları öğretmen, hatta bazıları cumhurbaşkanı olmak istediklerini söyledi. Ama kamptaki çocukların yarısından fazlası doktor olmak istiyordu. Umarım uluslararası topluluk, onlara, daha fazla ümitsizlik yaşamak yerine tüm bölge için iyileşmenin kaynağı olma fırsatını verir.

 

--------

* Zaher Sahloul, aslen Suriyeli, ABD’de doktor ve Med Global’in başkanıdır.

Independent / 21 Ocak 2020/ Çeviren: Musa Kurbanoğlu

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR