1. YAZARLAR

  2. Melek Şabkun

  3. Kasım Süleymani Anti-Emperyalist Bir Kahraman Değil

Kasım Süleymani Anti-Emperyalist Bir Kahraman Değil

Şubat 2020A+A-

İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şa’bi komutanı Ebu Mehdi el-Mühendisi’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından Batılı sol çevreler sürekli dillendirdikleri III. Dünya Savaşının başladığı tezini bir kez daha öne sürdüler. Bu çevreler daha önce de ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Kore’ye içi boş tehditler sıraladığı zaman aynı retoriği dile getirmişlerdi. Ancak önce yaşanan olaylarda bir dünya savaşı patlak vermediği gibi şimdi de böyle bir şey olmayacak.

Kendini ilerici olarak gören Batı’daki sol çevreler, Süleymani ve Mühendisi’nin ölümüne sevinen insanları acımasızca eleştirdiler. Trump’ın iki komutana suikast düzenlemesinin alkışlanması yanlış olduğu kadar meseleyi sadece sol çevrelerin eskimiş anti-emperyalist söylemleri üzerinden değerlendirmek de bir o kadar yanlış. Aynı zamanda bölgenin kendi iç dinamikleri içinde değerlendirilmesi ve bölgedeki diğer zorba unsurların da göz önünde bulundurulması gerekir. Trump’ın pervasızlığı ve siyasi oportünizmine karşı durmak lazım ancak Kasım Süleymani ve Mühendisi’nin işlediği suçları da göz ardı etmemek gerekir.

Trump’ın Güdüleri

Amerikan senatosu tarafından azledilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan ve ABD halkının çoğu tarafından eleştirilen Trump, yaklaşan seçimler öncesi yerini sağlamlaştırmak istiyor. Geleceğiyle ilgili belirsizlik olan Trump, sık sık golf oynarken görüldü ve çoğu zaman gerçeklerle ilgisi olmayan twitler attı.  Trump’ın Kasım Süleymani suikastının emrini vermesi başkanlığını kurtarması anlamına gelmiyor.

Güdüleriyle kendini motive eden Trump, Kasım Süleymani’ye suikast düzenleyerek küresel terörü bitirmek noktasında büyük bir adım attığını iddia etti. Bu retorik kasım ayında yapılacak seçimler öncesinde Trump’a kredi sağlayabilir ancak Süleymani’nin ölümü dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmeyecek. Trump’ın Ortadoğu’ya yaptığı müdahaleler, ABD’li sağcıların iddia ettikleri gibi bölgeyi güvenli hale getirmedi.

Yemen, Irak, Suriye, Lübnan ve Kasım Süleymani’nin etkin olduğu diğer bölgelerde insanlar, İran’ın dış müdahalelerine ve baskısına maruz kalmaya devam edecek. ABD’nin Haşdi Şa’bi’ye yaptığı birkaç saldırı ve Mühendisi’yi ortadan kaldırması, Irak’ı neredeyse tamamen ele geçiren Şii milislerin gücünü kırmayacak.

Aynı şekilde IŞİD lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin öldürülmesi de bölgeyi daha güvenli hale getirmedi. IŞİD, saldırılarına devam etti. Esed rejimi ve Rusya ise “teröre karşı mücadele” bahanesini devam ettirerek yüzlerce sivili katletti, yüz binlerce kişiyi de yerinden etti.

2017-2018’deTrump yönetiminde ABD ordusunun Esed rejimine yaptığı hava saldırıları, rejimin Suriyeli sivilleri katletmesinin önüne geçmedi. Batılı sol çevreler ve Rusya’nın o zaman sosyal medya mecralarında iddia ettiği gibi bir III. Dünya Savaşı da çıkmadı.

Ortadoğu’da ikiyüzlü bir politika izleyen Trump, bir yanda Ortadoğu’daki ABD askerlerinin çekileceğini dile getirirken bir yandan da bölgede askerlerini tutmaya devam ederek hem sağcıları hem de solcuları memnun etme çabası içinde oldu.

Askerlerini Suriye’den çeken ABD, ülkedeki petrolü korumak için geri gönderdi. İran’ın Körfez ülkeleri üzerinde etkisini kıracağını belirten Trump, müttefiklerinin istediği şekilde ciddi bir hamle yapmadı.

Gelinen aşamada, sağ ve sol çevreler, Trump’ı ABD halkının yararına siyaset yapan ve küresel terörü bitirmek için mücadele eden bir politikacı olarak görmüyor. Taraflar, Trump’ın iç ve dış politika hamlelerini kendi ego ve menfaati doğrultusunda yaptığının farkında.

Bölgedeki Reaksiyonlar

Ortadoğu’da Süleymani ve Mühendisi’nin zulmüne maruz kalan insanlar, iki komutanın öldürülmesinin ardından büyük sevinç yaşadı. İran yönetimi, Suriye, Irak ve Yemen’de büyük savaş suçları işleyen iki komutanın ölümünü kutlayan bölge halkını eleştirdi. İran, sevinç gösterileri yapanlara kendi ülkelerini yeterince tanımadıklarını ve öldürülen iki komutanın emperyalizmle mücadele ettiğini iddia etti.

Aynı perspektife sahip Batılı sol çevreler ve savaş karşıtı aktivistler, iki komutanın emriyle katledilen binlerce insanın ölümünü görmezden geldi. Onlar, sadece ABD, İsrail ve müttefikleri tarafından öldürülenleri ‘sivil ölüm’ olarak görüyor.

Ancak İran ve müttefiklerinin son 10 yılda Ortadoğu’da işlediği suçları örtmek mümkün değil. Suriye’deki barışçıl gösterileri çok acımasızca bastıran ve akabinde binlerce sivili öldüren Esed rejimine destek veren İran, binlerce Afgan çocuğu Suriye’deki savaş cephesine gönderdi. Suud ve BAE gibi Yemen’de savaş suçu işleyen İran, Yemen’deki Husilere silah ve askerî teçhizat desteği verdi. Irak’ta da binlerce sivile karşı büyük suçlar işleyen Haşdi Şa’bi örgütünü kurdu.

Bunun için Halep’te ailelerini ve arkadaşlarını kaybeden ve büyük travmalar yaşayan Suriyelilerin, topraklarının her yerinde gezerek katliam yapan Kasım Süleymani’nin ölümüne sevinmelerinin şaşırtıcı olmaması gerekir. Ayrıca Irak’ta İran destekli askerî grupların hükümet karşıtı gösteriler esnasında sert müdahaleler yaparak yaraladığı ve öldürdüğü insanların Mühendisi’nin ölümüne sevinmesi de şaşırtıcı değil.

İran’a olası bir müdahale için ayağa kalkan sol çevreler, Suriye, Irak ve Yemen’de zorbalığa, yolsuzluğa, mezhepçiliğe ve sosyo-ekonomik çöküşe karşı ayaklanan halka müdahale eden İran’ı görmezden geliyorlar. Aynı güruh, 2018 ve 2019’da İran’da benzeri nedenlerle gerçekleşen ayaklanmaları dış güçlerin oyunu olarak tanımladı.

İran’ı, rejimin baskısı altında yaşayan insanlara karşı bile savunmak çok ilginç bir ruh halinin tezahürü olsa gerek. Bu durum, Ortadoğu’da İsrail ile aynı suçları işleyen İran’a yapılan eleştirileri, İsrail müttefikliği olarak değerlendiren solun çelişkisini ortaya koyuyor.

Tek Emperyalist ABD mi?

ABD’nin Irak işgalini çokça eleştirenler, İran ve Rusya’nın Ortadoğu’daki işgallerine pek ses çıkarmıyor. Süleymani’nin Irak topraklarında Iraklı güvenli güçlerine ve devlet yetkililerine emirler vermesi, İran’ın Irak’ın egemenliğine saygı göstermediğinin bir belirtisiydi. Ancak sol çevrelere göre, Süleymani Irak’ta ABD işgaline karşı savaşıyordu!

Sözde savaş karşıtı aktivistler, Rusya ve İran’ın rejimin daveti üzerine Suriye’de olduğunu söylerken, Suriyelileri, özgür ve adil bir seçim ortamından men eden Esed diktatörüne razıymış gibi lanse ediyorlar.

Süleymani ve Mühendisi’ye yapılan suikast, ‘ilerici sol’un çarpık anti-emperyalist anlayışını bir kez daha ortaya koydu. ABD ve İsrail’i işlediği suçlardan dolayı emperyalist olarak tanımlayan sol mantalite, Rusya, İran, Çin ve müttefiklerinin işlediği aynı suçları emperyalizm olarak tanımlamıyor, aksine, bu suçları ABD ve İsrail’in yaptığı gibi “terörizme karşı savaş” retoriğiyle örtüyor.

Böylece, ABD ve İsrail’in Esed rejimine ve İran’a yönelik saldırıları emperyalist eylemler olarak görülürken, işgalci Rusya ve İran’ın Suriyeli mazlumları katletmesi ya göz ardı edildi ya da “terörizmle savaş” olarak lanse edildi.

ABD ve İsrail’in bölgede işlediği suçları eleştiren ancak Irak, Suriye ve Yemen’de kendi jeopolitik amaçları uğruna ağır bedeller ödeten diğer küresel ve bölgesel güçlere ses çıkarmayanlar, acı çeken bölge insanına hiçbir yarar sağlamıyor. ABD’nin her Ortadoğu’ya yönelik her saldırısında “III. Dünya Savaşı başladı!” diye nara atanlar, şunu bilmeli: ABD ve İsrail’in ya da Rusya, İran ve Çin’in bölgeye yaptığı müdahaleler çoktan bir dünya savaşını başlatmış durumda.

Gerçekten savaş karşıtı olmak, ismi ister Kasım Süleymani olsun ister Eddie Gallagher olsun savaş suçu işlemiş tüm suçlulara karşı olmak demektir.

Al-Jazeera / 6 Ocak 2020 / Çeviren: Fırat Taşdemir

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR