Siyonist katliam şebekesi Filistin halkına karşı işlediği insanlık suçlarını kesintisiz biçimde sürdürürken Gazze bir kere daha yeryüzü ölçeğinde bir ayrışmaya yol açıyor. Saflaşma Filistin ya da İsrail’den yana tavır almaktan ibaret değil. Ayrışma ya haktan, hukuktan, adaletten ya da zulümden taraf olmak anlamına geliyor ve doğrudan insanlık ile canavarlaşma ayrımı şeklinde tezahür ediyor.
ABD yönetiminin tepeden tırnağa İsrail’in cürümlerine ortak olmasına karşın Amerikan sokakları zulmü lanetliyor, tepkiler yükseliyor. İnsanlıktan, hukuktan, yana vicdan sahibi Amerikalılar ile Evanjelist-Siyonist hurafelerin ve lobilerin güdümündeki Amerikan devleti arasındaki mesafe büyüyor. Aynı şekilde İsrail’i adeta tabulaştırmış haldeki Batılı devletlerin politikaları Avrupa sokaklarında giderek daha fazla tepkiyle karşılaşıyor. İslam dünyasında tahakküm ve despotizmi simgeleyen iktidarlar işbirlikçilik ve acziyet sarkacında gidip gelirken yönetimler ile halklar arasındaki mesafe, yabancılaşma derinleşiyor.
Türkiye’de de Gazze hadisesi Kemalist ideolojik tutumun beslediği ırkçı, ulusçu, laik anlayışa mensup kesimlerle Filistin halkının acısını yüreklerinde hisseden İslami hassasiyet sahibi kesimler arasındaki farklılaşmayı belirginleştirmiştir. İslami hassasiyet sahibi geniş kitlelerin Siyonist vahşet karşısında bir seferberlik içine girmesine karşın İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıkları tescilli çevreler bu duyarlılıktan had safhada rahatsız olduklarını türlü vesilelerle hissettirmişlerdir. Bu düşmanlıklarını bazen Ebu Ubeyde afişlerine, bazen Filistin kefiyesine, kimi zaman tevhid bayrağına tepki göstererek ortaya koymuşlardır.
İnsani, ahlaki, vicdani değerlerin de yok sayılması manasına gelen bu tutum Türkçü, laik, Kemalist ideolojinin toplumsal yapıda yol açtığı tahribatın boyutlarını sergilemektedir. Bu zihniyet binlerce çocuğun taammüden katledildiği, işgalcilerce bir halkın açlığa, susuzluğa mahkûm edildiği, üzerlerine gece gündüz bomba yağdırıldığı bir vasatta dahi sırf mazlumların kimliğinden duydukları rahatsızlık ve korku yüzünden işgalcilerin sözcülüğüne, savunuculuğuna soyunmaya yol açmıştır.
Gerçekten de tam üç aydır aralıksız süren soykırıma, kıyıma, katliama rağmen pervasızca katillerle aynı safta yer almayı sürdürenler, vahşete destek verenler, İsrail’in işlediği insanlık suçlarını mazur gören ve gösteren insanlık yoksunları ile vicdan sahiplerinin her yerde net biçimde ayrışmasına, karşı karşıya gelişine şahitlik ediyoruz.
Tüm bu berraklaşmanın kısa zamanda adalet ve özgürlük kapılarını açacağını beklemek kuşkusuz gerçekçi değil. Bunun uzun ve sancılı bir süreç olduğu ve ancak zorlu bir mücadele ile mümkün olabileceği biliniyor. Bununla birlikte bahsi geçen ayrışma ve netleşmenin olumlu bir gelişme olduğu ve yarınlar için bir kazanım olarak görülmesi gerektiği de açıktır. Bu boyutuyla tüm dünya Gazze’ye borçludur. Gazze direnişi herkesi insanlık ve canavarlık arasında tercihe zorlamak, pozisyonunu netleştirmeye mecbur bırakmak suretiyle ahlak ve vicdan sahiplerinin elini güçlendirmiş, kötülüğü içselleştirmiş olanlarla aralarına adeta yüksek duvarlar örmüştür.
Allah Teâlâ Gazze’yi Siyonistlerden, bizleri de müşriklerin tasallutundan kurtarsın!
Bu sayıda yer alanlar:
Kemalizm Siyonizm Kadar İslam Düşmanı Bir Tutum ve Pratiktir!
Aksa Tufanı ve Gazze Direnişinin Mayalanma Merhaleleri
Gazze Aynasına Yansıyan Halklar
Gazze Çoktan Kazandı ve Şimdi Ümmete Kazandırıyor
Gazze Tüm İnsanlığı Diriltiyor!
Gazze Hepimize İzzetin Anlamını Öğretiyor
“Gazze İçin Herkesin Yapabileceği Bir Şeyler Vardır”
Filistin Davası ve Kolonyalizm Teorileri
Siyonizm’in Dinsel Motivasyonu
Sıradanlaşan Kardeşliğimiz ve Gazze
Piyade Okulunda ve Futbolda Atatürk Ajitasyonu
Teşhirciliğe ve Sapkın Hareketlere Karşı Mücadelede Usul
Nûh Tufanının Sonu, Hz. Nûh’un Oğlu ve Tufan Sonrası Durum
Filistin’in İşgali 7 Ekim’de mi Başladı?
“İslam Medeniyetinde Anayasal Kriz” Kitabına Dair