1. YAZARLAR

  2. İsmet Özel

  3. Popüler Kültürün Küpü, Sağcılığın Tüpü

Popüler Kültürün Küpü, Sağcılığın Tüpü

Haziran 1995A+A-

Dünya sisteminin ajanları müslümanların yolunu saptırmak, onları hedeflerinden alıkoymak için popüler kültürden ve sağcılıktan yararlanıyor. Dünya sisteminin ajanları denildiğinde aklınıza sadece çeşitli istihbarat servislerinde görev kabul etmiş zevat gelmesin. Dünya sistemi bunca yıllık tecrübesi sonunda ve bilhassa son elli yıllık etkinliği süresince hükümranlığını sarsmayacak her unsuru ajanları arasına dahil edecek hüneri göstermiştir. Dolayısıyla dünya sistemine ajanlık yapmaktan kurtulmak için sistemi geçersiz kılacak bir yola bilhassa girebilmiş olmak gerekli. Bu yoldan bihaber olan, bu yola girmeyi reddeden veya bir dönem girebilmiş olsa bile, bu yolu terk eden herkes istemese bile sistemin ajanı kalmak durumundadır. Demek ki bir insana sistem ajanı değildir dememiz için o insanın sistemi yıkmak uğrundaki kasti ve kesintisiz bir çaba gösteriyor olması elzem.

Popüler kültür dediğimiz zaman bu gün artık ne milletin ve halkın tarih içinde oluşmuş birikimini (popularitas), nede mütehakkim kültür formları dışında doğmuş veya o formları geçersiz kılmak üzere millet temsilcileri tarafından meydana getirilmiş kültürü (publicitus) kastediyoruz. Popüler kültür sermaye birikimini hızlandırmak ve kar marjını artırmak gayesiyle yaygınlaştırman kültürdür. İslami talepler işte bu popüler kültürün küpüne daldırıldığında ister istemez sermayenin iç işleyiş kurallarına uygunluk arz etmek zorunluluğu ile yüzyüze geliyor; kendi özgün formunu sunma cehdini terk ediyor.

Sağcılık halen etkisini sürdürdüğü biçimi soğuk savaş sırasında kazandı ve müslümanları ihata edebilecek vüsatini anti-komünist sloganlarla billurlaştırdı. Biraz daha geriye modern çağa mahsus deformasyonların yerküreyi işgal ettiği zamanlara uzandığımızda sağcılığın her türlü hurafenin gücünden yarar uman bir yaklaşım olduğunu fark ederiz. Türkiye'de ve dünyada kendi başına bir teklif olarak belirinceye kadar sağcılığın dini istismar etmek üzere açtığı alanda (tüpte) tutulageldi. Ama sağın ve solun İslam karşısında aynı savunma tedbirlerini almasıyla ortaya bağımsız bir siyasi tercih ve kendine mahsus hedefler, belirleme ehliyetine talip bir İslami eğilim çıktı. İşte bu eğilimin kasti ve kararlı yol haline gelmesini önlemek için denenen usullerin ikincisi onu yeniden sağcılık tüpüne sıkıştırmak olabilirdi. Ne var ki bunun tüpten çıkan diş macununu geri sokmak kadar zor olduğu belli. Kolaylaşması için bizatihi macunun çaba harcaması gerekiyor. Müslümanlar popüler kültürün küpüne daldırılabilir ve sağcılık tüpüne iade edilebilirse dünya sisteminin müdafaası için en etkili silahlar sağlanmış olacak. Böylece sistem sadık muhafızlara kavuştuğu için finansmanının bir kısmını ayırdığı ajanlara bile belki iş vermeyecek. Bu başarıya ulaştıktan sonra dünya sisteminin artık düşmanı kalmayacak. Benim de gazete yazısı yazmamın gerekçesi ortadan kalkacak.

7 Mayıs 1995 Yeni Şafak

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR