1. YAZARLAR

  2. Yusuf Aydın

  3. Necip Mahfuz ve "Evladu Haratina”

Necip Mahfuz ve "Evladu Haratina”

Ocak 1995A+A-

Son aylarda Mısır basının da ünlü Nobel ödüllü Necip Mahfuz'un otuz beş yıl sonra yayınlanabilen Evladu Haratina (Mahallemizin Çocukları) adlı kitap büyük fırtınalar kopardı. Kitap otuz beş yıl önce dini inançlara ters olduğu gerekçesiyle Ezher Ulemasının bir fetvasıyla 1959 yılında yasaklanmış, otuz beş yıldan beri de "el-Ehram" gazetesinde bir kaç bölümünün yayınlanması hariç bütünüyle yayınlanamamıştı. Necip Mahfuz'a yapılan suikastın hemen ardından "Ehali" adlı ilerici Sol Parti'nin yayın organı "Evladu Haratina" adlı bu hikayeyi tam olarak yayınlayacağını ve hikayeyi gazetenin eki olarak okuyucusuna vereceğini açıkladı. İşte ne olduysa bu haberden sonra oldu. Ve üst düzey hükümet yetkililerinde içine alan büyük bir tartışma koptu. Tartışma Necip" Mahfuzun Nobel ödülü aldıktan sonra bile yayınlanmasına izin verilmeyen "Evladu Haratina" adlı hikayenin tekrar yayınlanıp yayınlanmaması ile yayın hakkının kime ait olduğu noktasında düğümleniyordu. Mısır basını günlerce bu olayı konuştu ve tartıştı. Peki, niçin böyle bir konu Mısır'da flaş olmuştu.

Birincisi: Hikayenin yayınlanmasından gelecek olan ticari karın büyüklüğü. Bu da pastadan pay kapmak isteyenleri telaşlandırıyor ve rekabete sokuyordu.

İkincisi: Necip Mahfuz'un popüloritesi ve suikast olayından sonra tekrar gündeme gelerek şöhretine şöhret katması.

Üçüncüsü: Hikayenin içeriğinin terörist aleyhtarlığı bir kimliğe büründürülmesi ve ülkedeki radikal İslamcı akımlara karşı kullanılması.

Hiç kuşkusuz bu sebeplerin en önemlisi üçüncü şıkta belirtilen İslamcılarla laikler veya rejim arasındaki tartışma boyutu idi. Öyle ki resmi ulemanın da içinde yer aldığı Mısır müftülüsü ve Ezher ulemasından hiç kimse Mahfuz'u hastane de ziyaret etmeyerek tavır takınıyorlardı. Ancak tartışmayı alevlendiren en önemli olay şeyh Muhammed Gazzali'nin yayınladığı fetva idi. Gazali fetvasında hikayenin yayının durdurulmasını taleple yayınların küfrüne hüküm ediyordu. Fetvanın hemen ardından statüko yanlısı birçok gazete Gazali'yi fetvasından dönmeye ve "aklını başına almaya" davet ediyordu.

Gazali'nin fetvasının bu derece sert karşılanmasının diğer bir boyutu da onun daha önce İslam düşmanlığı yapan laik Ferec Fısda için de aynı fetvayı vermiş olmasıydı. Zira fetvasından sonra Fısda öldürülmüş ve ilk kez siyasiler ve askerler dışında aydınlara ve erbab-ı kaleme karşı suikast düzenlenmişti. İşte bu arka plan da gözönüne alındığında Gazali'nin fetvasının bu kadar sırf tepki alması daha bir anlaşılır oluyor. Yani Gazali bu fetvasıyla Mahfuz'un katline ferman çıkarmış oluyordu. Gelecek günlerin ne göstereceğini hep beraber göreceğiz. Bakalım zannedildiği gibi Mahfuz öldürülebilecek mi yoksa başka bir fetva ile bu ölüm fermanı kaldırılacak mı? Mahfuz'un akıbeti ne olursa olsun açık olan bir şey var o da Mısır da ulemanın müslüman kitleler üzerinde devrimi ateşleyebilecek güçte bir konuma sahip olduğudur. Gazali bunun ilk örneği değildir, son da olmayacaktır. Diğer taraftan İslam'la mücadele edenlerin ve Kur'an'ın kelimelerini eğip bükenlerin kararlılık ve cesaret karşısında nasıl korkup kendilerini meşrulaştırmak için dine, Allah'ın ayetlerine sarıldıkları noktasıdır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR