1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Kur'an'dan Habersiz Kur'an Savunucuları

Kur'an'dan Habersiz Kur'an Savunucuları

Eylül 1996A+A-

Ceviz Kabuğu programında Edip Yüksel'in yaptığı açıklamalara itiraz babında katılan konuşmacılar, ifade ve tezleriyle neredeyse ondan aşağı kalmadılar. Tabii bu söz en çok Prof. Suat Yıldırım için geçerli. "Kur'an'dan habersiz bir tefsirci olabilir mi?" şeklinde sorulacak sorunun cevabını Suat Yıldırım ismi teşkil ediyor diyebiliriz. S. Yıldırım söz hakkını "niçin Şambeli dediniz?" şeklindeki itirazlarla yerken, "peygamberin her sözü vahiydir. O ayrıca gayri metluv vahiy alıyor" diyor. Anlaşılan Suat Yıldırım tefsir profesörü olmuş ama, Risale-i Nurların dışında başkaca bir kitap da okumamış olmalı ki, E.Yüksel'e Kur'an'ın açık delilleriyle cevap verme basiretini gösteremiyor.

Programa telefonla katılan ikinci ilahiyatçı ise, Prof. Mevlüt Güngör oldu. Prof. Güngör, E. Yüksel ile hadisleri tartışmak yerine, peygamberin dindeki konumunu tartışmayı yeğledi. Prof. Güngör de, Prof. Yıldırım gibi E. Yüksel adından ve bu kişinin kamuoyunda yaptığı tartışmalardan habersiz olmalı. E. Yüksel ile hadisleri değil, Kur'an'da rasulün konumuna ilişkin ayetleri gündeme getirerek tartışması nispeten bir olumluluk olsa da, Allah'ın ayetlerini ebced hurufiliğine benzer formüle edip formüle uymayan ayetleri de inkar eden Reşad Halife'nin Hz. Muhammed'in ardından gelen rasul olduğunu kabul edip, 3/41 şeklinde Allah'tan ayetler aldığını ifade eden E. Yüksel karşısında silik ve yetersizdi. Kur'an'ı savunmak kimsenin tekeline verilemez ama, Güngör'ün daha ferasetli ve kuşatıcı bir şekilde Kur'an'ın korunmuşluğunu ve mübin oluşunu vurgulaması gerekirdi.

Katılımcıların en renkli siması ise hiç şüphesiz ki, Emine Şenlikoğlu idi. Allah'ın ayetlerini inkar eden ve saptıran E. Yüksel'e "Sen iyi çocuktun Edipciğim. Kardeşim, sen yarın yanıma bir uğrayıver. Ben sana doğrulan anlatayım" vb. gibi şefkat gösterileri yaparken gaf üstüce gaf yapıyor ve 19 uydurmasına inandığını söylüyordu. Gaflardan biri de var ki, Şenlikoğlu'nun Kur'an konusunda ne kadar cahil, ne kadar ilgisiz olduğunu açıkça ifade ediyor. Tevrat ve İncil'le ilgili Şenlikoğlu'nun verdiği cevap ise, kelimenin tam anlamıyla traji-komikti. Şenlikoğlu, "Tevrat ve İncil Hz. Musa ve Hz. İsa'nın hadisleridir" sözünü kabul ederken, bunların Allah'ın kelâmı olduğundan ve Kur'an'daki pek çok ayetin yanında, "Allah dedi ki: Ey İsa, sen insanlara Allah'ı bırakıp anamı ve beni iki tanrı edininiz mi dedin. İsa: Yarabbi, seni tenzih ederim" ayetinden habersizce, bilmediği bir işin peşine düşüyordu. Şenlikoğulları ve diğerleri İslam ve Kur'an'ı insanlara anlatacaklarına, oturup da ciddi ciddi Kur'an'ı anlamaya çalışsalar, hem kendileri, hem de muhatapları açısından çok büyük bir hayır işlemiş olacaklar. Kur'an'ı öğrenmeden öğretmeye kalkışanlar, bazen komik, bazen de acı duruma düşüyorlar. Ama ahiret hesabında komik duruma düşme şansları bulunmayacak maalesef.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR