1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Çelik

  3. KHK veya Namı Diğer "Kara Name"

Abdurrahman Çelik

Yazarın Tüm Yazıları >

KHK veya Namı Diğer "Kara Name"

Ağustos 2000A+A-

Devlet memurlarını, vali ve kaymakamları, hakim ve savcıları, polisleri, iki müfettiş raporu ve bakan onayıyla meslekten ihraç etmeyi öngören Kanun Hükmündeki Kararname (KHK), toplumun geniş kesimlerinin tepkisine rağmen gizlice hazırlanarak Cumhurbaşkanına sunuldu. Böylece IMF'nin memur sayısında 1 /3'lük indirim dayatması, uygulama açısından yasal senaryosunu bulmuş oldu.

Memurların kolayca İşten atılmasını sağlamak için çıkarılan bu kararname, 29 Haziran 2000 tarihli ve 4588 sayılı Yetki Yasası'na dayandırılıyor. Bu yasa "Kamu kurum ve kuruluşlarında, hizmetlerin hızlı ve etkin bir biçimde yürümesini sağlamak, kamu mali yönetiminde disiplin temin etmek, ücret dengesizliklerini gidermek" amaçlarını içeriyor. Yani kararnameye dayanak teşkil eden yasada bile, 'Laik Cumhuriyet'i yahut 'Bölünmez Bütünlük'ü korumak gibi sebeblerle işten atılmayı kolaylaştıracak işaretler yok. Ne yönden bakarsanız bakınız, devleti koruma fobisi, büyük çelişkiler, tutarsızlıklar meydana getiriyor.

1950 dönemi öncesinde, İsmet İnönü iktidarında da bu tür uygulamalar denenmişti. Neticede hem ekonomi hem de sosyal hayat çökmüştü. 90 sonrasında da çeşitli nedenlerle bu tür hazırlıklar hep gündeme gelmişti. Mevcut kanun ve kararnameler yetmiyormuş gibi, kendi memurunu potansiyel suçlu olarak gören devlet 28 Şubat'ı da referans alarak baskıyı ve korkuyu büsbütün kitlesel hale getirmek istemektedir. Nitekim Ecevit, kararnamenin 28 Şubat Kararları'na dayandığını açıkça ifade etmektedir. Avrupa Birliği'ne giriş süreci eşliğinde insan haklarından, özgürlüklerin artırılmasından çokça bahsedildiği bir sırada, personel kanunlarında mevcut olan meslekten ve memuriyetten ihraç cezasının verileceği haller arasına "yıkıcı ve bölücü faaliyette bulunmak, Cumhuriyet'in niteliklerinden birini değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik veya bunlara aykırı faaliyette bulunmak" halleri böylelikle eklenmiş oluyor.

Daha önce kanun olarak çıkarılamayan bu uygulamanın bir kararname şeklinde oldu bittiye getirilmesi de ilginç. O kadar ki basma yansıdığı kadarıyla başta Ecevit olmak üzere birçok Bakanlar Kurulu üyesi böyle bir karardan haberleri olmadıklarını iddia ettiler önce. Ama sonra ne olduysa Bakanlar Kurulu'nca imzalanan kararname keşfedildi ve en başta Ecevit KHK'yi savunmaya geçti. Bu durum acaba Bakanlar Kurulu, Devletin yüksek mercilerine üstü daha sonra yazılmak üzere boş kağıtları imzalayarak vermek zorunda mı kalıyor tarzındaki soruları gündeme getirdi.

Gizlice, tatil döneminde, apar topar çıkarılmaya çalışılan kararname tepkilere neden oldu ve "hayalet kararname" veya "kara name" olarak vasıflandırıldı. Askerin ve Ecevit'in çıkmasını istediği kararname, son günlerde demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler vurgusunu sıkça yapan Mesut Yılmaz'ın da benimsemesiyle gündeme geldi ve bu Mesut Yılmaz açısından çelişki olarak değerlendirildi.

Şimdi Cumhurbaşkanı Sezer'in, sunulan kararname ile İlgili nasıl bir tutum takınacağı merakla bekleniyor. Kararname bir yönüyle YAŞ kararlarını da çağrıştırıyor. YAŞ kararlarının yargıya açık olması gerektiğini daha önceki konuşmalarında dile getiren ve kanun hükmünde kararnamelerden hoşlanmadığı belirtilen A. Necdet Sezer'in tavrı bu yüzden daha da önem kazanıyor. Başbakan Ecevit'in "Hizbullah" operasyonuna atfen "maaş alan katiller" vurgusunda bulunarak dikkatleri "irtica" tehlikesine çekmesinden sonra, "Memur Kıyımı Kararnamesine soğuk baktığı söylenen Cumhurbaşkanı Sezer'e "Bu konuda arkadaşlar size brifing versinler" sözü de yeni bir tartışma başlattı, Ecevit ile Kıvrıkoğlu'nun, kararnamenin Anayasa Mahkemesi'nden dönmeyeceği konusundaki kendilerinden emin tavırları 28 Şubat'tan kalan "mahkeme üzerinde baskı mı var?" şüphesini yeniden gündeme getirmiş durumda.

Öte yandan hükümetin hazırladığı kararnameye sendikalar, siyasiler ve sivil toplum örgütleri tepki göstermeye devam ediyor. Kararname, yargısız infaz ve toplumsal muhalefetin susturulması olarak değerlendiriliyor. Memurlar da Cumhurbaşkanlığına milyonlarca faks çekerek, tepkilerini gösteriyor. Kararname kimi siyasi partiler ve sendikalar tarafından "faşistlik, diktatörlük" göstergesi olarak yorumlanırken "Takrir-i Sükûn" benzetmesiyle karşı çıkanları da görüyoruz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR