İsrail Dışişleri Bakanı David Levi'nin Türkiye'ye gelişini protesto etmek amacıyla düzenledikleri basın toplantısında yaptıkları konuşma dolayısıyla Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Burhan Kavuncu ve Rıdvan Kaya haklarında 1997 tarihinde TCK 159/1. maddeden açılan dava, 17 Mart 1999 tarihinde sonuçlandı. Mahkeme heyeti oybirliği ile Burhan Kavuncu'nun 11 ay mahkumiyetine karar verirken, Rıdvan Kaya'yı ise beraat ettirdi.

İslami vakıf ve bazı kitle örgüt temsilcilerinin de gözlemci olarak katılıp destek verdiği Kavuncu'nun son duruşmasında Av. N. Kibar'dan sonra Kavuncu savunmasıyla ilgili son sözlerini söyledi. Siyonist emeller taşıyan Levi'nin Türkiye gelişi sırasında halka ve halkın değerlerine rağmen işbirliği temayülü içinde olan ve Ordu içinde cunta teşekkül ettiren bazı subayları eleştirdiğini belirten Kavuncu özetle şu ifadeleri kullandı:

"TC kuruluşundan beri hukuk devleti olmayı kurumlaştıramamış ve genellikle çete devleti mantığıyla yönetilmiştir. Ayrıca ordu, periyodik aralarla sistemin işleyişine cebri olarak müdahale etmiştir. Ordu'nun temeli halktır. Ordu içinde yüksek rütbeli subaylar, generaller ve erler vardır. Ama bazı generaller bu halkın çocukları olan İmam-Hatip mezunu gençlere güvenmediklerini açıkça söylemektedirler. İşte bu sebepten dolayı Sincan'da tanklara bindirilenler arasında erler yoktur. 'Omuzu kalabalık çeteler' sözüyle ordu içinde çeteleşme mantığını sürdüren bazı rütbeli subayları kastettiğim açıktır. Bu mahkemede suçlanan bu çete zihniyetii subaylardır. Eğer bir tezyif ve tahkir varsa bana, ismini açıkça zikrettiğim bu paşalar ordunun arkasına sığınarak değil, doğrudan dava açmalıdırlar"

Duruşma sonunda kararı açıklayan yargıç, teknik olarak verilen cezayı erteleme imkanının elinde olmadığını belirtti.

Bilindiği gibi David Levi'nin Türkiye'ye gelişini protesto eden İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden gözaltına alınan 26 kişiye de daha önce toplam 39 yıl ceza verilmişti.