1. YAZARLAR

  2. Ahmet Emin Dağ

  3. Irak, Filistin ve Ortadoğu Dizaynı

Irak, Filistin ve Ortadoğu Dizaynı

Mart 2003A+A-

Arap ülkelerinin Amerika ve İsrail ile yaptıkları kirli pazarlıklarda pervasızca kullanılan Filistin sorunu, ABD'nin yeni Ortadoğu dizaynında merkezi bir rol oynayacak. Bugüne kadar Filistin halkının verdiği onurlu mücadele sayesinde elde edilen başarılar, her defasında Arap liderlerinin masa başı pazarlıkları ile heba olurken, kukla Arafat hükümeti maaşını aldığı Arap ülkelerine karşı hiçbir inisiyatif geliştirememektedir. Bölgeye ilişkin düzenlemelerinde Arap ülkeleriyle arayı sıcak tutmaya çalışan Amerikan yönetimi, özellikle Irak işgalinden sonra İsrail'le birlikte yapacağı bölgesel düzenlemeleri, Siyonistlerin "taviz görünümlü" bazı adımları eşliğinde yürütmeye özen gösteriyor. Şaron'un birden bire, büyük bir adımmış gibi sunulan "kısmi çekilme" teklifleri de bundan kaynaklanıyor.

1987 yılındaki Filistin halk ayaklanması (Birinci İntifada) 1991 yılında tüm Arap ülkeleri ile İsrail'i Madrit'te barış masasına oturtmuş ancak Arap ülkeleri ile Filistin heyetlerinin dirayetsiz tutumları sonucunda pazarlıklar masada kaybedilmişti. Filistin halkının ikinci defa bu kez 2000 yılı Eylül ayında yeniden baş kaldırarak, Aksa İntifadası'nı (İkinci İntifada) başlatması, oluşturulmak istenen bölgesel statüko için halen en ciddi tehdidi oluşturmaktadır. Amerika'nın, Suriye ve İran'a yönelik tehditlerinin temelini de aslında Filistin'de odaklaşan bu "baş ağrısı"(!) oluşturmakta.  Irak harekatı öncesinde Amerikan yönetimi İsrail'in Arapları kızdıracak bir hareket yapmasını engellemek amacıyla "Ceninvari" kitlesel katliamlar yerine, günübirlik cinayetlerle Filistin halkını öldürmesini öğütlemişti.

Son iki yılda hayatını kaybeden Filistinli sayısı 3 bini bulurken, bunların yarıya yakınını çocuk yaştakilerin oluşturması, Siyonist işgal rejiminin asıl hedefinin Filistin'in geleceği olduğunu göstermektedir. İsrail işgal devletinin Filistin kentlerindeki işgal operasyonlarında verdiği maddi zarar ise 6 milyar doları aşmıştır. Zaten kıt kanaat ve değişik ülkelerden gelen yardımlarla geçinmeye çalışan Filistinli aileler, ellerindeki tüm maddi imkanları da işgalcilerin yıkım siyasetine kurban vermektedirler.

Fanatik Yahudi partilerin iktidarda olduğu İsrail'in, iki büyük Filistin toprağı olan Batı Şeria ve Gazze'deki varlığı devam etmekte, ve katliam siyaseti sebebiyle Filistin'de her ay ortalama 75 ile 100 Filistinli hayatını kaybetmektedir.

Irak'ın Amerikan denetimine girmesinden sonra, Filistinlileri uzun vadede (10-15 yıl) Irak'a sürmeyi ve kurulması düşünülen kukla Irak yönetiminin vatandaşları yapmayı planlayan İsrail, bu sürgünün hazırlıklarını şimdiden tamamlamış görünüyor. Amerika ile yapılan gizli görüşmelerde, Irak'ın geleceği ile Filistin meselesinin geleceği aynı platformlara taşınmıştır. İsrail, Suriye'ye yönelik tehditlerinde, "terör" çığırtkanlığı yaparken, aslında Filistinli direniş gruplarının Şam'dan gördüğü desteği kastetmektedir. Dolayısıyla, Irak'la hızını alamayan Amerikan işgal güçlerinin Suriye'ye yönelik saldırılarında kullanacakları tek meşru (!) gerekçe Filistinli gruplara verdiği bu destek olacaktır. Ancak, Suriye'nin halen İsrail karşısında kalmış en güçlü cephe ülkesi olduğunun farkında olan Arap dünyası, Irak konusunda gösterdikleri zaafiyeti Suriye konusunda göstermeyeceklerinin güçlü sinyallerini verdi. Başta Kuveyt ve Suudi Arabistan olmak üzere, Amerikan politikalarının bölgedeki taşeronluğunu yapan birçok Arap ülkesi, söz konusu Suriye olunca tavır değiştirdi. Bu değişiklikte temel faktör, Filistin direnişidir. Zira, Suriye barajının yıkılması halinde İsrail'in sadece Filistin'deki işgalini pekiştirmesi değil, tüm bölgeyi işgal etmesi konusunda hiçbir engel kalmayacaktır.

Sonuç olarak, son 50 yıldır tüm Ortadoğu siyasetinin bel kemiğini oluşturan Filistin, Irak sonrası bölge dizaynında da temel belirleyici faktör olacaktır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR