1. YAZARLAR

  2. Ekrem Kızıltaş

  3. Haklı Bir Sebebe Dayanmayan Şiddet Terördür

Haklı Bir Sebebe Dayanmayan Şiddet Terördür

Mart 2003A+A-

Bildiğiniz gibi devlet terörü gündemdeyken "terör" ve "İslamcı terör" 21. yüzyılın güvenlik paranoyası haline getirildi. Bir çok müslüman ülkede bu amaçla İslami hareketlere karşı geniş çaplı tasfiye operasyonları uygulandı. Eğitim müfredatlarından, finansal yapılarına kadar yapısal değişiklikler dayatıldı.

Bu yeni süreçte "terör", "devlet terörü", "İslamcı terör" söylemini ve bir uluslararası müdahale enstrümanı olarak "terör"ü nasıl tanımlıyor, yaşanan süreci nasıl algılıyorsunuz?

Terörü tanımlamak, bilhassa günümüzde, dünyanın en zor işlerinden birisi olsa gerek. Ya da terörü tanımlamak aslında belki çok kolay ama o tanımın sadece size has olması kaydıyla.

1935, Kopenhag Ceza Hukukunu Birleştirme Konferansı'nda 'terör'ün, zamanına göre en geniş tarifi; "bir devlet reisi ya da eşinin, ve yahut devlet reisi imtiyazlarına sahip bulunan diğer kişi ve eşlerinin, veliahdın, hükümet üyelerinin, diplomasi muafiyetinden yararlananların, anayasal kuruluşlar, yasama ve yargı organları mensuplarının hayat, beden bütünlüğü ve sağlıklarına yöneltilmiş kasti hareketler..." şeklinde yapılmış ve bundan sonra geçen senelerde uluslararası belgelerde terör tarifi sürekli olarak geliştirilmek mecburiyetinde kalınmıştır.

Terörün tanımı ile alakalı en enteresan nokta ise genel olarak kapsam içine alınacak faaliyetlerin 'yasadışı' olması  temelinden hareket edilmesi ve yapılabilen bütün tanımların böylelikle, 'devlet terörü'nü kapsam dışı bırakmasıdır. Yani uluslararası hukuka istinat ettirilmeye çalışılan anlayış, bir anlamda hakim çevrelerin arzu ettiği yönde ve kesinlikle objektif olmayan bir şekilde belirlenmekte ve keyfilik burada da hükümran olabilmektedir.

Bugünkü sürecin algılanılışının temelini belki bu açıdan 'aldatılmışlık'la izah etmek mümkündür. Çünkü, objektiflik ve teorik tutarlılık yerine 'duruma göre' değerlendirme ve burada da hükümran olanların arzusu esas alınmaktadır.

İslamcı terör, İslami terör ya da değişik şekillerde adlandırmayla bilhassa son senelerde karşımıza çıkan konu ise genel olarak, değişik niyetlerin kamuoyu/kamuoyları seviyesinde dillendirilmesidir. Eğer illa aidiyet belirtilecekse, Hıristiyan, Yahudi ya da Hindu, ateşperest vs. gibi mensubiyetlerin de belirtilmesi gerekirken, bunların genel terör kapsamı içerisinde bırakılması ama Müslüman asıllı birisinin yaptığı ya da yaptığı iddia edilen eylemlerin İslami/İslamcı terör olarak adlandırılması; bu şekilde bir adlandırmayla birtakım neticeler sağlamayı ümit edenler ve onlarla işbirliği içerisinde bulunanların planlı çabalarının neticesidir.

Burada soğuk savaş ve sonrası gelişmeler ve tabii ki bir düşman ihtiyacı içinde bulunan birtakım uluslararası kuruluşlardan söz etmek gerekse de bunlar bilinen şeyler. Farkında olmamız gereken şey, tanımlara dikkat etmek ve bir Hıristiyan ya da Yahudi teröründen söz etmeme konusunda dikkatli olanların, İslamiyet söz konusu olduğunda aidiyet belirten tanım için ne kadar cesur olabildiklerini gözden kaçırmamaktır.

Bizler, 'suçsuz yere bir kişiyi öldürenin, bütün insanlığı öldürmüş gibi olacağı' inancını genlerinde taşıyan insanlarız. Dolayısıyla terör ve İslam kelimeleri birbiriyle mümkün olduğu kadar az yan yana gelmesi ve getirilmesi gereken kelimeler iken, birileri ısrarla bu kelimeleri yan yana kullanma gayretindedir.

Terör için günümüzde yapılabilecek bir tanım, 'self determination'dan başlayıp, emperyalizm, sömürü, zulüm, savaş, kan... vb. bir sürü kavramı içeriğinde bulundurmak zorundadır. Çünkü, önceleri 'terörist' olarak damgalanmalarına rağmen, şimdi itibarlı birer devlet adamı olarak tanınan birçok insan vardır. Yine, kimileri 'devlet adamı' deseler de aslında su katılmamış birer terörist olduğunu hepimizin bildiği nice kimseler halen işbaşındadırlar.

Terör tanımının tarihi seyrine baktığımızda ise yapılabilecek en iyi bir tanımın bile çok anlamlı olmayacağını söylemek mümkün. Çünkü barışın, anlayışın, hoşgörünün, diyaloğun yani temel olarak hakkaniyetin, adaletin hakim olduğu bir ortam yerine; kaos, kargaşa dolu bir ortamdayız ve hakim güçler tanımlarla da insafsızca oynayabiliyorlar.

"Terör, onaylamadığımız kimselerin tatbik ettiği şiddettir" diyor, bir yazar. Bir diğeri de "terörist, bombası olup ta, hava kuvvetleri olmayan kişidir" demiş.  Bu tanımlar tabii ki hakim çevrelerin takındığı tavra yönelik bir eleştiridir.

Terör, şiddettir ve şiddetin haklı bir sebebe dayanmadan tatbik edilenidir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR