1. YAZARLAR

  2. Fatma Betül

  3. ‘Günlük’le Başlasın ‘Gün’lerin Paylaşımı

‘Günlük’le Başlasın ‘Gün’lerin Paylaşımı

Nisan 1997A+A-

I. Bir Sabah Vakti

"Uzun yollara çıkmaya hüküm giymişiz" öyle mi dostum? Ne mutlu bize o zaman... Ama dostum, bu kadarı yetmez uzun yollara çıktığımızı göstermeye. Biz henüz bilmiyoruz yolların zorluğunu. Henüz patikadayız. Daha kavurmadı yüzümüzü kızgın asfaltların alevi. Susuz kalmadık, aç kalmadık. Bilmiyoruz daha dostum, bilmiyoruz. Ama derim ki, beraber öğrenelim. Hazırlanalım daha uzun seferlere. Ana yola dönsün hayatımızdaki tüm işaretler ki, yelkenler fora dendiğinde son yolculuk için, belki azık kalır yanımıza. Önceki seferlerin yorgunluğu...

II. Bir Akşam Vakti

Dostlar, bu akşam hepiniz buraya gelin. Elleriniz, yüzleriniz ulaşamasa da bana, yürekleriniz ulaşsın. Yorgunluk çaylarını beraber yudumlayalım bu akşam. Dertlerimizi bölüşelim. Çok olan az olana versin. Yeler ki aramızda dertsiz kimse kalmasın. Diller de kıpırdamasın bu akşam, kalemler de; sırf yürekleri­miz. Sırf yüreklerimiz. Gözyaşlarımızı biriktirelim, bir yarayı yıkasın bir yerlerde. Gelin ahdimizi yenileyelim. Akabeyi hatırlayalım bir kez daha. Daha doğrusu, eğer unuttuysak tevbe edelim bu akşam...

III. Zamansız

Bakın, ne boş gözler var çevremizde. Ne boş yürekler! Ne gamlar yutkunuyor insanlar üç günlük dünya için. Gelin öğretelim onlara omuzlarımızı çökerten bu yükün yüreklerimize verdiği hafifliği. Nasıl ağır yüklere talip olup nasıl kuşlarla yarışabildiğimizi gösterelim. Bu yarışı çoktan kazandığımızı bilmiyorlar...

IV. Bir Küçük An

Bugün 'seni dertli birisi olarak hatırlamayacağız' dediler. Şaşırdım. Sevindim. Demek ki bizi bir yapan hep 'derdimiz' olacak. Aslında herkesi herkes yapan da o. Ama dertlerimizin farkı, farkımızı belirliyor.

'Dertlerimizi dininde sabit kıl Rabbim. Dertlerimizi bitirme. Anladım ki onlar biterse her şey biter...

V. Bir Uzun An

On yıllık bir dostu hatırladım yine, O'ndan telefon beklemekle geçirirken dakikaları, saatleri... Beraber adımlamaya başlamıştık bu yolu. Hayatımıza anlam katalım demiştik. Belki de 'anlam'ın anlamım bile bilmeden. Ama uzaklardan bir rüzgar taşımıştı kokusunu bize. Tanıdık bu kokuyu ve içimize çektik. Ne kadar derin çektiğimizi görecektik zamanla.

Bu on yıl bir şeyleri ispatlamaya yetmedi elbette. Daha ne on yıllar isteyecek, ne derin soluklar gerekecek bize. O günkü coşkumuza, umutlarımıza, bu yolda edindiğimiz tecrübeleri katabilecek miyiz, dostum? Çorbada bizimde tuzumuz olacak mı? Yoksa biz, değerleri, anlamları çorbaya dönmüş bu hayatta tuz gibi eriyip gidecek miyiz? Haydi ara artık!

VI. Bir Bayram Sabahı

'Bu bir bayram sabahı" diyor, camiden odama dolan tekbir sesleri. Uzaklarda bir bayram. Acı bir bayram.

Kalktım. Hüzünlerle süsledim her yeri. Yalnızlığımı birkaç parçaya bölüp odamın duvarlarına astım. Özlemlerimi koydum vazoma bugün. Ve gözyaşı giyindim bayramlık yerine...

Ve sonra düşündüm. Düşündüm. Ve sonra ulandım. Sevdiklerimin yanındayken düşündüğün var mıydı, dedim bayramı boğazında düğümlenenleri. Şimdi sende düğümlendiği gibi. Yurtlarından kovulmuş, gülmeyi unutmuş insanlar için giyindin mi gözyaşlarını bayramlık yerine bir kez'? Evet diyemedim kendime. Ulanmaktan başka ne vardı yapacak. Tek bir şey vardı. Tüm süslerini odamın, toplayıp avuçlarıma göğe kaldırdım ellerimi. Tevbeye ve duaya çevirip tüm süslerimi kapadım günahkar yüzüme...

VII. Bir Bayram kutlaması

Afgani, "Bayramın bayrak olsun' diyorsun bana, Nereden buldun bu güzel sözü güzel çocuk. Haydi hepimizin bayramı bayrak olsun. Ya hepimiz kutlayalım bu bayramı, ya hiç birimiz. 'Ya hep ya hiç' yazalım seninle bayrağımızın üstüne. Renklerini de sen kendi dünyandan seç. Ya Filistin'de de kutlansın, ya hiç bir yerde kullanmasın. Sadece bu bayrak kalsın özgürlüğümüze dek, bayramlarımıza dek. Biz, yükseltmeye çalışalım bu bayrağı, sürekli kılmak da umarım senin nesline nasip olur.

Senin de bayramın bayrak olsun...

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR