1. YAZARLAR

  2. Paul Valley

  3. Gizlenen Gerçekler: Amerikan İşkencesi

Gizlenen Gerçekler: Amerikan İşkencesi

Ekim 2003A+A-

Amerikalılar terörist olarak şüpheli gördükleri esir tuttukları binlerce kişiyi Afganistan'daki Bagram hava üssünde işkence ve buna benzer şeyleri gerçekleştirdiklerini kabul ediyorlar.

CIA gizli soruşturma merkezinde El-Kaide ve Taliban esirleri birçok işkenceye maruz kalıyor. Kafalarında siyah torbalarla, görmeleri engellenerek saatlerce ayakta veya diz üstü bekletiliyorlar. 24 saat ışık bombardımanıyla uyumaları engelleniyor. Sorgucular bu işkenceleri "zorlama ve baskı" teknikleri olarak adlandırıyorlar. Amerikan ordusu ancak Bagram'da iki mahkumun dayaktan ölmesinden sonra bir suç tahkikatının gerçekleştirildiğini açıkladı..

Mahkumların gördüğü bu kötü muameleye şahit olan en az 10 Amerikalı güvenlik memuru, Bagram'da ve dünyanın dört bir yanındaki Amerikan sorgu merkezlerinde neler olup bittiğini açıkça ortaya koyan Washington Post gazetesine bu muameleler hakkında konuştu. "İnsanlar bu olanları bilmeli ve biz de bunları anlatmalıyız" dediler.

CIA'nın sorgu teknikleri iyi gelişmiş ve başarılı tekniklerdir. Öyle ki gözaltındakiler direnmenin faydasız olduğunu bilirler. Örneğin "Spinoza Metodu" olarak bilinen bir teknikte, psikolojik baskı yoluyla esirlere bildikleri anlattırılıyor ve ayrıca bilmedikleri olaylar hakkında işkence edilerek konuşturulmaya çalıştırılıyor.

Bush yönetiminin terörle mücadele milli güvenlik danışmanı General Wayne Downing, El-Kaide'nin dış faaliyetlerini yürüten kişi olan Ebu Zübeyd'in sorgularının zaman zaman kendini çıldırttığını söyledi. "Öyle ki bazen ben sorgudaymışım gibi hissediyorum. O ve diğerleri çok akıllılar. İlk önce bize önceden bildiğimizi düşündükleri şeyi anlatıyorlar daha sonra ise bilmek istediğimizi düşündükleri şeyi anlatıyorlar. Sanki hiçbir yere varmayan şeyler üretiyorlar. Bu hilelere rağmen hala önemli bilgiler alabiliyor ve suikast ya da saldırı düzenlemelerini engelleyebiliyoruz." dedi.

Şu açıktır ki akıllarımızdaki ahlaki kuralların ne olması gerektiği fikri, medeni bir ülkenin kanunlarıyla aşındırılmak isteniyor.. Ayrıca değişim adı altında suçlu olmayan şüphelilerin sıkı koşullarda hapsedilmesini, mahkumlara hukuki olarak kendini savunma hakkı verilmemesini, yargısız gözaltı ve gerekli yasal sürecin ertelenmesini gerçekleştirmek yönünde yeni toleranslar getiriliyor.

Bu gibi değişimler sadece Amerika ile sınırlı değil. Dünyanın dört bir yanında Çin'den Çeçenistan'a, İsrail'den Endonezya'ya, İngiltere'den Özbekistan'a kadar benzer değişiklikler meydana gelmektedir. "Teröre karşı savaş" sözü bütün hükümetler tarafından isyancı ve radikallere karşı müdahalelerin bahanesi olarak kullanılmaktadır.

Hiçbir yer insan haklarının ihlal edilmesinde, El-Kaide ve Taliban şüphelilerin başlıca tutulduğu yer olan Küba Guantanamo deniz üssünden daha iyi bir örnek oluşturamaz. Gözaltına alınan 680 kişi bir kodeste tutuluyor. Avukat tutuma hakları yok, sorgularının uzunluğu ve şiddeti ise belli olmuyor. Amerika memurları bu tutukluların en az %10'unun masum olduklarını bilmelerine ve kabul etmelerine rağmen şimdiye kadar sadece 40 kişiyi serbest bırakmışlar. Amerika, bunlardan 70 yaşlarında olan iki çiftçiyi yanlış yerde ve zamanda yakaladığını kabul ediyor.

Serbest bırakılanlar, kendilerine yapılan muameleler hakkında ilk defa geçen hafta konuştular. İlk haftalar 6 ya 8 fit uzunluğunda tahta çatı ile çevrili küçük hücrelerde tutulmuşlar. Haftada sadece bir dakika banyo yapabilme hakları varmış. Batı dünyasının güvenliğinde bu suçsuz insanların cezalandırılması (onlara göre) her ne kadar elzem olsa da, hapislerinin hangi şartlar altında bu kadar katı olacağı belli değildir.

Bu ayın başlarında ABD Adalet Bakanlığı İçişleri gözlemcisi Müfettiş General Glenn Fine, 11 Eylül saldırısının soruşturulması ile alakalı olan göç suçlarından dolayı gözaltına alınan yabancılara yapılan muameleler hakkında çok çarpıcı açıklamaları içeren bir rapor yayınladı. 1200'den fazla insanın gözaltına alındığı, 766'sının ise göç suçuyla uzun süredir alıkonduğunu ortaya koydu. Adalet Bakanlığı, duruşmaları gizli olarak yürüttü. Göç suçuyla suçlanan bazı mahkumlar ülkelerine geri gönderilme kararı alınmasına rağmen gözaltında tutuldu. Gözaltı şartları ise çok kötü. Günde 23 saat, el ve ayakları kelepçeli ve ağır zincirler takılı olarak, sürekli aydınlık olan hücrelerde tutuluyorlar. FBI memurları, tutukluların avukatlarının, ailelerinin hatta polislerin onların nerde tutulduğunu öğrenmelerini engelledi.

Bu ülkede uluslararası insan hakları ve özgürlük (amnesty and liberty) gibi bir çok insan hakları gruplarının İngiltere hakkında birbirine benzer şikayetleri var. Şüpheli teröristlerin yakalanıp mahkemeler vasıtasıyla alındığı Hollanda, Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkelerinin tersine İngiltere'de 2001 Anti-Terörizm Suç ve Güvenlik Hareketi (ATCSA) yönetiminde, İçişleri Bakanı'na terörist şüphelisi olarak gördüğü bir yabancıyı yargılama olmadan sınır dışı etme ve gözaltına alma hakkı veren yeni yasal tedbirler alındı. Ayrıca İngiltere herkese adalete uygun bir yargılama sağlayan Avrupa İnsan Hakları Anlaşmasından geri çekildi. İçişleri Bakanı 2000 terörizm hareketi idaresinde insanların herhangi bir suçu olmadan 14 gün gözaltında tutulabileceğini açıkladı.

2001 hareketi yönetiminde gözaltına alınanların çoğu Belmarsh ya da Woodhill'deki tam güvenlikli hapishanelerinde, en kötü işkencelere maruz bırakılıyorlar. Günde 22 saat 3 ila 1.8m büyüklüğündeki hiç ışık almayan tek kişilik hücrelerde tutuluyorlar. Uluslararası İnsan Hakları Organizasyonu bu gözaltı koşullarının insanlık dışı, alçaltıcı muamelelere eşit olduğunu söyledi.

Son zamanlarda hapishanelerde ve sorgu merkezlerinde farklı olaylar meydana geliyor. Örneğin, Müslüman bayan bir tercüman başörtüsünü çıkarmadığı için bir Amerikan sorgu merkezine alınmadı, aynı yerde tutuklu Müslüman erkekler ise bayanların önünde soyduruldu. Başka bir İngiliz hapishanesinde mahkumlardan biri namaz kılarken gardiyana cevap veremediği için cezalandırıldı. Şarbon hastalığı hakkında konuşan Pakistanlı iki Arabın ABD'li bir vatandaş tarafından polise ihbar edilmesi üzerinde bulundukları gaz istasyonunda tutuklandılar, üstelik bu istasyonda geçici olarak çalışan Hindistanlı bir iş adamı da 18 saat gözaltına alındı.

Burada düzeltilmesi gereken bir denge var. Asıl tehlike, dünyayı güvenli olmayan bir ortama çevirmemiz, insan haklarını ihlal etmemiz, azınlıkları göz ardı etmemiz ve uluslararası kanunlara zarar vermemizdir.

Tehlike terörizmden kaynaklanıyor olabilir. Fakat, bunun yanında bizim, teröre verdiğimiz tepkilerle değişmemiz de bir tehlike oluşturuyor. Eğer teröristler bizi onlardan ayıran yönümüze zarar verirlerse farklı bir zafer kazanmış olacaklar.

Yargısız İnfaz, İşkence, Sürgün ve Hapis

"Teröre Karşı Savaş"ta Kullanılan Taktikler

İşkencenin Yeni Tanımı

El-Kaide örgütünün dış faaliyetlerini yürüten kişi Ebu Zübeyd'in gözaltında bulunan en önemli "terörist" olduğu belirtiliyor. Faysalabad'da 2002 yılının mart ayında FBI ve Pakistan güvenlik güçlerinin birlikte yürüttüğü bir operasyonda Ebu Zübeyd gözaltındayken kasığından vuruldu. Bir askeri polis memuru umursamaz bir tavırla Zübeyd'in yarasının tehlike yaratmadığını söyledi. Bu itiraf işkencenin boyutları hakkında bize bilgi vermektedir. İşkencede uygulanan teknikler fiziksel işkencelerden çok, psikolojik olarak eziyet verici tekniklerdir. Fakat bu işkenceler şiddetli bir ışık kaynağı kullanarak kör etmek ve yüksek sesle sağırlaştırmak gibi durumları da içermektedir.

Zanlıların Alıkonması

Amerika, 11 Eylül saldırısından bir hafta sonra Londra'da tutuklanan Lütfi Reyisi'nin, bazı uçak korsanlarının uçuş öğreticisi olduğunu iddia ederek iade talebinde bulundu. Bunun sebebi Reyisi'nin bu ithamları açıklayamadığını iddia etmesi, ABD pilot lisansı için başvuruda bulunması ve küçük bir hırsızlık mahkumiyetinim olmasıdır. İngiltere hükümeti Reyisi'nin herhangi bir terörist eyleme katıldığına dair kanıt bulunmadığını söyleyerek geri iade talebini geçerli saymadı. Bundan önce Reyisi 5 ay boyunca hapishanede tutuldu.

Uluslararası insan hakları örgütü Amerika'nın Reyisi'nin iadesini istemesini onun bir Müslüman, bir Cezayirli, bir pilot ve bir uçuş öğreticisi olmasından kaynaklandığını söylüyor.

Beraat Etti Ama Hala Sınır Dışında

2001 yılının Nisan ayında İngiltere'den politik sığınma talebinde bulunan Adnan Abdullah, 11 Eylül saldırılarından ve bomba hakkında bilgilerinden övgüyle bahsetmesinden sonra tutuklandı. 2002 Mayıs ayında yapılan duruşmasında yasaklanmış Hamas örgütünün üyesi olduğu iddiasını yalanladı, daha sonra hakim tarafından suçsuz bulundu. Buna rağmen sığınma talebi süresince gözaltına alındı ve 19 Aralık'ta Fas'a sınır dışı edildi.

Sebepsiz Kötü Muamele

1995'te İngiltere'ye gelen Mahmut Ebu Rıza 1997'de ise mülteci olarak kabul edildi. İçişleri Bakanlığı onun İsrail'de gözaltındayken işkence kurbanı olduğunu kabul etti. Buna rağmen Aralık 2001'de terörist şüphelisi olarak yakalandı ve Belmarsh yüksek güvenlik biriminde gözaltına alındı. Diğer terörist şüphelileri gibi o da günde 22 saat tek kişilik bir hücrede kilitli tutuldu. Daha sonra intihar teşebbüsünde bulundu. Uluslararası İnsan Hakları Organizasyonu onun çok acımasız şartlarda göz altında tutulduğunu söyledi. Psikiyatristlerin önerisi üzerine akıl hastanesine sevk edilen Rıza, 2003 Ocak ayında tekrar Belmarsh' a gönderildi. Şimdi ise açlık grevi yapıyor.

Terör Şüphelileri Nerelerde Tutuluyor?

İngiltere: İngiltere'de 2000 Terörizm Hareketi yönetiminde gözaltına alınan 402 tutuklu var. 49'u göçle suçlanmış ve yargılanmayı bekliyorlar. Üçü yasa dışı örgütlere üye olmak üzere beş kişi suçlu bulunmuş. 15 tanesi ise ulusal güvenliğe bir tehlike olarak görüldüğü için ATCSA tarafından gözaltına alındı. Geri katanları ise aileleri ve avukatlarıyla görüşmeleri sınırlandırılarak tam güvenlikli Belmarsh ve Woodhill hapishanelerinde günde 22 saat tek kişilik hücrelerde tutuluyorlar.

ABD: 484'ü hala tutulan 1200 gözaltı bulunmakta. Amerika hükümeti tutukluların kimliklerini açıklamıyor. Amerika Adalet Departmanı Müfettişi geçen hafta insan hakları grupları tarafından rapor edilen işkenceleri onayladı. Herhangi bir suçlama yapmadan uzun süre gözaltına alma, avukat tutma hakkının engellenmesi, günde 23 saat kötü koşullarda hapsetme, ellerinin ve ayaklarının kelepçelenmesi ve ağır zincirler takılması, haftada sadece bir adli telefon görüşmesi hakkı gibi işkenceler...

Küba: En az 40 ülkeden toplanan 680 El-Kaide terör şüphelisi Delta kampı ve Guantanamo'da tutuklu bulunmakta. Bosna'da çoğu Afganlı ve Pakistanlı olmak üzere içinde Yemenli, Suudi vatandaşı, İngiltereli, Cezayirli ve Avusturyalıların bulunduğu toplam 250 kişi gözaltına alındı. Çoğu mahkemesiz tutuluyor. Amerika yargılama haklarını reddediyor. Mahkumlar çok kötü koşullarda tutuluyor ve CIA sorgularına maruz kalıyorlar. Avukat tutma hakları yok. Şimdiye kadar 28 intihar teşebbüsü gerçekleşmiş. İşin ilginç tarafı ise savunma bakanları bunların en az %10'nun masum olduğunu söylüyor.

İspanya: 50 tutuklu. İspanya'nın anti terör kanunları gözaltı boyunca tutuklunun, kimse ile görüşmemesi 4 yıla varan yargı öncesi tutuklama ve gizli yargılama yöntemlerinin kullanılmasına izin veriyor.

Mısır: Binlerce El-Kaide şüphelisi Afganistan'dan en gelişmiş işkence tekniklerinin kullanıldığı Mısır'a sevk edildi.

Fas: Kazablanka'da aynı zamanda gerçekleştirilen 5 intihar eyleminden sonra 35 terör şüphelisi yakalandı.

Ürdün: Binlerce El-Kaide şüphelisi Afganistan'da, uykusuz bırakma, dövme, tek kişilik hücrelere hapsetme gibi işkence tekniklerinin kullanıldığı Ürdün'e sürüldü.

Irak: 3087 savaş esiri ve gözaltına alınmış siviller koalisyon güçlerince 19 merkezde tutuluyor. Diğer 5905 savaş esiri ise Üçüncü Cenova Anlaşması'nın 118. maddesiyle serbest bırakılmış. Amerikan güçleri yarı askeri mangalarla ilişkisi olduğu düşünülen Iraklı sivil şüphelileri yakalıyor.

Diego Garcia: Binlerce mahkum İngiltere'nin kullandığı Hindistan okyanus adasındaki amerikan üssünde tutuluyor.

Endonezya: Otuz kişi terörizm suçuyla tutuluyor. İslami örgütlerle El-Kaide arasında bir bağlantı olduğu düşünülüyor. Kanunlar yakında polise sorgulama için terörist şüphelilerini altı aya varan sürelerle gözaltında tutma hakkını verecek. Politik muhalifler de terörizm suçuyla gözaltına alınabilecek.

Hindistan: 2002 Terörizmi Engelleme Hareketi idaresinde en az 300 kişi tutuklandı. Yasalar Keşmir'de ayrımcı Müslümanlara ve Müslüman eylemcilere karşı kullanıldı.

Çin: En az 400 Müslüman Çinli tutuklanmış. Çin, Usame Bin Laden tarafından finanse edilen Batı Türkistan İslam Hareketinin (ETİM ) 500 üyesinin Çeçenistan'da Talibanla mücadele ettiğini ileri sürdü. ETİM ise şimdi Amerika Dışişleri Bakanlığının hazırladığı terörist örgütleri listesinde yer alıyor.

Afganistan: 3000 Taliban ve El-Kaide mahkumu Bagram hava üssünde ve Jowzjan hapishanesinde tutuluyor. Bagram, zorlama ve baskı yöntemlerinin kullanıldığı bir CIA sorgu merkezidir. Burada mahkumlar gözleri bağlanarak duvarlara çarptırılıyor, kafalarına siyah başlıklar geçirilerek saatlerce ayakta ya da diz üstü tutuluyor, 24 saat ışık bombardımanı ile uykusuzluğa ve ayrıca yüksek seslere maruz bırakılıyorlar.En az 2 tutuklu dayaktan öldü.

Özbekistan: 11 Eylül'den beri binlerce kişi tutuklanmış. Özbekistan "teröre karşı savaş" bahanesini İslamcıları yok etmek için kullanıyor.

Çeçenistan: 11 Eylülden beri 1300 kişi kayıp. Bugünlerde ise kayıpların sayısı ayda altmışı buluyor. Bu senenin ilk iki ayında 70 cinayet, 126 kaçırma ve ölümle sonuçlanan 25 olay gerçekleşti.

Gürcistan: Gürcü birlikleri El-Kaide üyesi olarak şüphelendikleri kişileri gözaltına aldı ve onları Amerika'ya teslim etti. Amerika sponsorlu bir operasyona 60 Amerikan askeri personeli ve İngiliz anti terörizm uzmanları katıldı.

İsrail: 900 Filistinli hiç bir suçları olmadan ve yargısız gözaltında tutuluyor. Çoğunun avukat tutma hakkı yok. İsrail yönetimi Filistin'in bütün silahlı faaliyetlerini terörizm olarak atfediyor ve İsrail'in askeri harekatlarını teröre karşı savaş bahanesine dayandırıyor. Geçen sene ise, askeriyeye insanları sadece zan üzerine gözaltına alma hakkını veren kanun kabul edildi.

Çev: Sara Çaskurlu

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR