1. YAZARLAR

  2. Salih El-Nami

  3. Gazze Kuşatmasının Tanığı Batılı Aktivistler ve Yakınlaştıran Acılar

Gazze Kuşatmasının Tanığı Batılı Aktivistler ve Yakınlaştıran Acılar

Ekim 2008A+A-

Güneşin batışı ve akşam ezanı o günün orucunun bitişini haber verdiğinde Jimmy Lail’in yüzünde büyük bir gülümseme belirdi. Lail, iftar yemeğine birkaç hurmayla başladı. O ve arkadaşları, İsrail ve Mısır tarafından Gazze Şeridi’nden ayrılmalarına izin verilmeyen uluslararası barış aktivistlerinden... Aktivistler oruçlarını birlikte açmak için davet eden Gazzeli bir ailenin misafiri oldular. 

Lail ve arkadaşları dayanışma amacıyla Ramazan ayında Filistinlilerle birlikte oruç tutmaya başladılar. Lail, “Ölümcül bir kuşatma altında oruç tutmaya çalışan 1.5 milyon Filistinliyle birlikte biz de oruç tutuyoruz.” dedi. Ramazan ayının başından beri Filistinli aileler ve Kuşatmayı Kırma Halk Komitesi, altı aktivisti iftar masalarına davet ettiler ve sahurlarını onlarla birlikte yaptılar. Ayrıca bu altı aktivist, Filistinlilerle birlikte olduklarını göstermek için Ramazan ayı boyunca oruç tutmaya karar verdiler.

İsrailli ve Mısırlı yetkililer Gazze Şeridi’nden çıkmalarını yasaklamalarına rağmen, uluslararası aktivistler Gazze’de zorla tutulmalarından dolayı hiçbir şikayette bulunmadılar. Aksine, İsrail ve Mısır’ın yaptığı bu hareketin binlerce Filistinlinin çektiği ıstırabı, kendilerinin daha iyi görmeleri için fırsat oluşturduğunu ifade ettiler. Gazze’den ayrılmaya niyetlenen dayanışma aktivistlerinden bir tanesi de önceki İngiltere Başbakanı ve Quarted komite delegesi olan Tony Blair’in baldızı olan Lauren Booth’du. Haftalık el-Ahram Weekly’ye konuşan Booth, “Gazze Şeridi’nden çıkmamıza engel olan İsrail ordusuna teşekkür ediyorum, bu sayede dünyanın en büyük hapishanesindeki yaşamın nasıl olduğunu öğrenmemi sağladılar.” dedi. Booth, çocukları okula başlayacağı için İngiltere’ye dönmeye niyetlendiğini, fakat Gazze’deki mecburi ikametinin, kuşatma altında olan Filistinlilerin çektiği zorlukların büyüklüğünü görmesi açısından deneyim kazanmasını sağladığını ifade etti.

Booth, “Burada yapılanlar Filistinlilere karşı gerçekleştirilen organize bir devlet terörüdür. Seyahat etme özgürlükleri olmadığı ya da yeterli tıbbi tedavi göremedikleri  için hastaları ölüme terk etmek zorunda kalıyorlar. Gazze’ye gelenler buradaki insanların yaşadığı trajedinin gerçekliğini öğrenebilirler ve İsrail’in iddialarında ne kadar aldatıcı olduğunu görebilirler.” dedi. Booth, İsrail’in kendisinin buradan ayrılmasına izin vermemesinin sebebinin de  kuşatmayı kırmak için bulunduğu “Özgür Gazze Gemisi”nde yer almasını gösteriyor. Bir şekilde İsrail, Booth’u cezalandırıyor. Fakat kendisine yapılan baskıların Gazze’de gerçekleştirilen kuşatmaya karşı olmasını asla engelleyemeyeceğini üstüne basa basa söylüyor. Booth için rahatsız edici olan şey ise Mısır’ın tavrıydı. Refah sınır kapısı iki günlüğüne açılmasına rağmen, Mısırlı yetkililer sınırı geçmesine izin vermediler. Üç gün içerisinde 25 saatini 100 kişinin bulunduğu bir otobüsün içerisinde 50 derece sıcaklıkta Refah sınır kapısından geçmeyi denemekle geçirdiğini söyledi. 

Gazze’de bulunan altı aktivist, kuşatmaya karşı protestolar geçekleştirmek için her dakikalarını değerlendirmeye karar vermişler. Kuşatılmış Filistinlilerin yaşadıklarını paylaşmak istiyorlar ve onları işgale karşı durmaları konusunda cesaretlendiriyorlar. Örneğin aktivistler bir sabah bir balıkçı teknesiyle saatlerce Refah şehri sahilinden en uç güney Gazze Şeridi noktasına yol aldılar. Gerçekleştirmiş oldukları bu eylemle, kendilerine engel olmaya çalışan İsrail ordusuna karşı kuşatmayı kırarak büyük bir zafer kazandıklarına inanıyorlar. Eylemi yapmalarının sebebi de Filistinli balıkçıların avlanma sahalarının genişletilmesini sağlamak.   

Oslo Anlaşması’na göre Filistinli balıkçılar avlanmak için sahilden altı kilometre açığa kadar çıkabiliyorlardı. Aksa İntifadasından bu yana, İsrail Deniz Kuvvetleri, balıkçıların 2 kilometreden fazla açılmalarına izin vermiyor. Bunu çeşitli güvenlik sebeplerinden dolayı uyguladıklarını söylüyorlar. Ayrıca belirlenen hız limitini aşan teknelere de savaş gemilerinden ateş açılıyor. Cumartesi günü, aktivistler işgal ordusu tarafından konulan hız limitini aşmaları konusunda balıkçıları cesaretlendirdiler ve ağlarını sahilden 4 kilometre açığa yerleştirdiler. Daha yarım saat geçmemişti ki İsrail savaş gemileri, balıkçılara ve uluslararası barış aktivistlerine karşı uyarı atışları yaparak geri dönmeleri için kendilerini zorladı. Aktivistlerden George Crafest, “Yaptığımız eylem başarısızlığa uğramasına rağmen, İsrail ordusu tarafından Filistinlilere karşı uygulanan adaletsiz kurallara itaat edilmeyeceğini göstermemiz açısından çok önemliydi.” dedi.

Uluslararası aktivistler mülteci kamplarındaki yaşam koşullarını gözlemleme ve Gazze Şeridi’nde bulunan birçok kampı gezme fırsatı buldular. Filistinlilerle sohbet ettiler. Aynı zamanda geceyi fakir mülteci ailelerin evlerinde geçirdiler. Yunan aktivist Andu Monica, geceyi iki odası olan, 12 kişinin yaşadığı bir ailenin evinde geçirdiğini ve bundan çok etkilendiğini söyledi. Andu, “En fazla 4 kişinin konaklayabileceği bir evde 12 kişinin kalması çok kötü. Nakbadan beri 60 yıl boyunca Filistinlilerin topraklarından kovulması ve mülteci kampları, işgal altındaki yaşamın en kötü resmidir.” dedi.

Aktivistler aynı zamanda Filistin  kurumlarını ve birkaç hastaneyi de ziyaret ettiler. Kuşatma altında yaşayan Filistinlilerin trajedilerini daha yakından inceleme fırsatı buldular. Gazze’nin en büyük hastanesi olan Daruşşifa’nın farklı bölümlerini ziyaretlerinde, ölümlerini bekleyen hastaların bağrışmaları gözyaşlarının akmasına engel olamadı.

İsrail ve Mısır’ın, aktivistlerin Gazze Şeridi’nden ayrılmalarını yasaklamaları, diğer aktivistlerin Gazze’ye deniz yoluyla gelmesini engelleyemeyecektir. Gazze Şeridi Kuşatmasını Kırma Halk Komitesi Başkanı Cemal el-Hudarî, bir yıldan fazla süren Gazze Şeridi’ndeki kuşatmayı kırmak için başka aktivistleri taşıyan bir geminin bu ay sonuna doğru Gazze sahiline geleceğini açıkladı.

El-Ahram Weekly’nin verdiği habere göre el-Hudarî, geminin acil müdahale gerektiren hastaları tedavi etmek için gelen 22 doktor, çok sayıda gazeteci, sanatçı, akademisyen ve 8 Avrupa Parlamentosu üyesinden oluşacağını belirtti. Bunun yanında insani yardım malzemesi taşıyan bir başka geminin de daha sonra İskoçya’dan hareket edeceğini, ayrıca Ramazan ayında Mısırlı parlamenterlerin ve profesyonel sendika üyelerinin yüklü miktarda insani yardım malzemesi ile birlikte Refah sınır kapısından geçerek kuşatmayı kıracaklarını ekledi.

El-Hudarî’ye göre Gazze Şeridi’ndeki kuşatmayı kıran “Özgür Gazze Gemisi” Mısırlı yetkililerin Refah sınır kapısını geçici olarak açmalarını sağladı. Böylece Gazze’de zor durumda olan 4500 Filistinli sınırı geçti, 1400 Filistinli de Gazze’ye giriş yaptı. El-Hudarî, bu uluslararası seferberliğin, Arapların benzer bir hareketliliğine sebep olacağını ve bunun Gazze’deki kuşatmaya ilgisiz kalan Arap rejimlerinin durumlarını da zorlaştıracağını umduğunu söyledi.

Gazze Zihinsel Halk Sağlığı Programı yöneticisi ve kuşatmaya karşı mücadele eden bir aktivist olan İyadu’s-Sirac, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olan Ban Ki-Moon’a gönderilmek üzere Gazzelilerden 1 milyon imza toplanacağını ve Gazze’deki kuşatmanın kaldırılması için arabuluculuk görevini üstlenmesini isteyeceğini söyledi.

İyadu’s-Sirac üzerlerinde imzalar olan belgenin BM Genel Kurulu’nda sunulacağını belirtti. Bu eylemin amacı uluslararası toplumda ve BM Genel Kurulu’nda Gazze Şeridi’ndeki kuşatmaya son vermek için baskı oluşturmaktır. İyadu’s-Sirac, insan hakları standartlarının, uluslararası insani hukukun ihlal edildiğini ve İsrail’in 4. Cenevre Anlaşması’nda belirtilen “savaş zamanında sivillerin korunması” kuralını çiğnediğini belirtti.

Belge, aynı zamanda kuşatmanın fakirliğin ve işsizliğin artmasına, özellikle çocuklar ve hamile kadınların yetersiz beslenmesine,  kamu hizmetleri ve altyapıda olduğu kadar tarım ve endüstri alanlarında da aksamalara sebep olduğuna dikkat çekiyor. Belge bu kuşatmanın, sağlık ve eğitim alanları başta olmak üzere birçok alanda insani hizmetin engellenmesini hızlandırdığını, Filistin dışında tedavi olması gerekenlerin ve çeşitli üniversitelere okumaya gidenlerin engellendiğini ortaya koyuyor.

El-Ahram Weekly(11-17 Eylül 2008)’den

Çev: Barış Hoyraz 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR