1. YAZARLAR

  2. Oğuz Üçüncü

  3. Avrupa’da Başörtüsü

Avrupa’da Başörtüsü

Kasım 2003A+A-

İCMG Genel Sekreteri

Almanya Federal Anayasa Mahkemesi müslüman hanım öğretmenlerin başörtüleri ile öğretmenlik yapıp yapamayacağı konusunda topu siyasilere attı. Mahkeme'nin verdiği karar hem kesin ve hem de kesin olmayan bir karar. Karar kesin; zira, mevcut yasa ve Anayasal kurallara göre Almanya okullarında, başörtülü olarak öğretmenlik yapmanın yasaklanamayacağı ifade ediliyor. Karar kesin değil; mahkeme, yasaklamanın ancak yasa ile mümkün olacağına bunun da ilgili eyaletlerin parlemantolarınca yapılabileceğine hükmediyor.

Nitekim, kararın açıklanmasından sonra bazı eyaletlerin yasaklama getirebilecekleri yolunda adım atmaları, kimi eyaletlerin de yasaklamaya gitmeyerek haklılıklarının tesbit edildiği yönündeki iki birbirine zıt tutum da bunu gösteriyor.

Fakat, Anayasa Mahkemesi'nin kararının gerekçesinde belirttiği hususlar göz önünde bulundurulursa, eyaletlerin böyle bir yasaklamaya gitme hakları bulunmakla birlikte, mevcut anayasal düzenlemenin bu yasaklamayı mümkün görmediği yönündeki görüşler de ağır basıyor. Yani, Anayasa Mahkemesi'nin kesin bir karar almayarak. Eyaletlere yasaklama getirme önerisinde bulunmasının yanı sıra, bu yasaklamaların da yine Anayasal temel değerlere aykırı olmamasına dikkat çekmesi, yasaklamanın, özellikle müslümanlara karşı ayırımcılık yapacak bir özellikte olma­masına vurgu yapması da önemli.

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi, başörtüsünün, müslüman kadınların baskı altında tutulduğu şeklinde yorumlanamayacağına ve bir kimlik göstergesi olduğuna karar vermesi de Almanya'da siyasilere önemli bir mesaj olarak kabul edilmelidir.

Anayasa Mahkemesi'nin kararı oy çokluğuna göre vermiş olması, Almanya'da siyasilere önemli mesajlar veriyor. Bu mesajların başında Almanya'nın siyasi geleceğini çok dinli ve çok kültürlü bir toplumsal yapıya göre bina etmesi yönünde uyarılar yer alırken, muhalif kalanların görüşlerine göre, devletin bazı kuralları, din özgürlüğünden önce görülüyor. Dolayısıyla, konuyu, Almanya'nın geleceği ile ilgili görmek daha doğru olur. Biz, çok kültürlü, çok dinli bir Almanya'nın, ülke içindeki toplumsal barışı daha da güçlendireceğine inanıyoruz. Bunun için de müslümanların, kadınıyla erkeğiyle, dini-kültürel mensubiyetlerini saklamadan kamu alanlarında yerlerini almalarını istiyoruz.

Dediğimiz gibi iş siyasete kalmış durumdadır. Siyasileri ikna edebildiğimiz oranda bunda başarılı olunacak demektir. Siyasiler, belki günlük politikaları icabı bazı şeylere ucuz polemiklere başvurarak insanların korkularından rant elde etmeye çalışabilir, ama, müslümanlar hukuki" haklarını aramaya devam ederek, kamuoyunu da bilgilendirmeyi sürdürmelidir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR