
"(Musa:) 'İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın' dedi"
(Musa:) "İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi. (Kehf / 69)
قَالَ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ صَابِرًا وَلَٓا اَعْص۪ي لَكَ اَمْرًا ﴿٦٩﴾
69- (Musa:) "İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.
قَالَ فَاِنِ اتَّبَعْتَن۪ي فَلَا تَسْـَٔلْن۪ي عَنْ شَيْءٍ حَتّٰٓى اُحْدِثَ لَكَ مِنْهُ ذِكْرًا۟ ﴿٧٠﴾
70- Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiç bir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."
فَانْطَلَقَا۠ حَتّٰٓى اِذَا رَكِبَا فِي السَّف۪ينَةِ خَرَقَهَاۜ قَالَ اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ لَقَدْ جِئْتَ شَيْـًٔا اِمْرًا ﴿٧١﴾
71- Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."
İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın. Ve hiçbir zaman senin işine karışıp müdahalede ya da muhalefette bulunmayacağım. Yâni Allah bana sabır verirse sen beni sabırlı bulacaksın dedi.
Allah kontrolünde bir hayat yaşadığınızı unutmayın. Bakın Musa (a.s) diyor ki; inşallah beni sabredenlerden bulursun.” Ben diyor, kendi kendime bu sabır işini beceremem. Bir insan olarak bu konuda kendime güvenemem. Ama inşallah diyorum. Allah izin verirse diyorum.
Evet, söz verdi ama yaptıkları isyan değildi. Ben hiçbir konuda sana isyan etmeyeceğim demişti, ama karşı gelişi ona isyan mânâsına gelmiyordu. Meselâ bir iş yerinde çalışmak üzere mesai saatlerinin altına imza atan bir müslümanın, namaz saatlerinde mola vererek namaz kılması, asla o attığı imzaya isyan değildir. Çünkü namaz emri büyük yerden geliyor, yapmak zorundadır müslüman. İşte Musa (a.s)’ın da Hızır karşısındaki durumu bundan ibaretti.
Eğer bana tabi olmak ve benimle beraber olmak istiyorsan bunun şartı; her hangi bir konuda ben sana bilgi verinceye kadar bana o konuda hiçbir şey sormamandır. Bu şartlarda anlaştılar. Hz. Mûsâ soru sormayacak ve işine karışmayacaktı.
BASAİRUL KUR’AN
Adam konuyu biraz daha açıyor, meseleyi biraz daha pekiştiriyor, yolculuğa çıkmadan önce beraberce çıkmalarının şartını belirtiyor. Bu şart, sabretmesi, hiçbir şey hakkında soru sormaması, kendisi sırrını açıklamadığı sürece herhangi bir uygulaması hakkında yorum yapmaya kalkışmamasıdır.
Musa kabul ediyor… Ve biz onların yaşadığı ilk sahnenin karşısında buluyoruz kendimizi.
Bindikleri gemide, başka yolcular da var. Denizin ortasında yol alırlarken o kul geliyor gemide bir delik açıyor! Dış görünüşe bakılırsa bu davranış, gemiyi ve yolcularını batma tehlikesi ile karşı karşıya getiriyor, büyük bir kötülüğe neden oluyor. Şu halde bu adam niçin bu kötülüğe yelteniyor?
Hz. Musa -selâm üzerine olsun- mantıksal hiçbir gerekçesi bulunmayan bu tuhaf davranış karşısında hem verdiği sözü hem de arkadaşının ileri sürdüğü şartı unutuyor. Musa önceden, sebeplerini kavrayamadığı olaylara katlanamayacağı uyarısında bulunulmuş, ama o sabretmeye karar vermiş, yüce Allah’dan yardım dilemiş, sabredeceğine söz vermiş, ileri sürülen şartı kabul etmişti. Fakat o, bu adamın uygulamalarındaki pratik deneyimle karşı karşıya kalınca tepki gösteriyor, karşı çıkıyor.
Evet, Hz. Musa’nın tepkisel ve heyecanlı bir karaktere sahip olduğu doğrudur. Bu karakterin özelliklerini hayatın tüm devrelerindeki uygulamalarında gözlemlemek mümkündür.
Hz. Musa işte böyle bir karaktere sahiptir. Bu yüzden adamın davranışı karşısında sabredemiyor, işin tuhaflığı karşısında verdiği sözü yerine getiremiyor.
İşte bu yüzden Hz. Musa kızıyor, adamın yaptığına karşı çıkıyor:
“Musa,ona “İçindekileri boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten çok çirkin bir iş yaptın” dedi.
O bilge kul büyük bir sabır ve yumuşaklıkla, yolculuğa çıkmadan önceki sözlerini hatırlatıyor:
FİZİLALİL KUR’AN







HABERE YORUM KAT