1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Kurmaylar, biraz bakar mısınız?
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Kurmaylar, biraz bakar mısınız?

24 Ocak 2010 Pazar 07:18A+A-

Eğer her şey normalse, bir çarpıklık yoksa ve askeriyeyi aslında “Özel Harp” yönetmiyorsa... Tüm dünyada silahlı kuvvetleri “kurmay subaylar” yönetir. Orduların “beyni” kurmaylardır.

Bizim ordunun kurmayları da İstanbul Levent’teki Harp Akademileri’nde yetişir.

Benim bildiğim, Kara Harp Okulu her yıl sekiz yüz civarında mezun veriyor...

Her üç yıllık mezunlar arasından biri de genelkurmay başkanı oluyor.

Demek ki askeriyenin “beyinsel kimliğini” ve “en üst düzeye” yükselteceği askerlerinin düzeyini buralardaki eğitim şekillendiriyor.

***

Ben çeyrek asırlık bir üniversite hocası olmam hasebiyle, Türkiye’deki bütün üniversitelerin düzeyinin ve “insan kalitesinin” ne durumda olduğunu çok yakinen bilmekteyim... Nereden nereye doğru seyrettiğini de

gözlemlemekteyim.

Tabii “Harp Akademisi” hakkında da bir bilgim var... En azından kimlerin oralara hoca olarak çağrıldığını bilerek durumu

kestirebiliyorum.

Günümüzde ABD’deki “en iyi yüksek okul” sıralamasında, askeri kurumların Harvard’ın önüne geçtiğinden...

Dünyanın en eski askeri akademilerinden biri olan ve Kara Kuvvetleri’ne subay yetiştiren Amerika Birleşik Devletleri Askeri Akademisi West Point’ten söz etmeye de niyetim yok.

Bizim ve onların kurmay eğitimini derinlemesine kıyaslamakla da uğraşmayacağım.

***

Çünkü amacım Balyoz Darbe Planı ardından ortaya çıkan tabloya dikkat çekmek.

Bizim askerlerin, yeryüzü standartlarında, demokrasiye bağlı, teknoloji gücü yüksek, kısacası Saddam’ın Irak’ını değil de, bugünün Norveç’inin düzeyini benimseyen bir Silahlı Kuvvetler haline gelmek, daha çarpıcı bir ifade ile “içe” değil “dışa” dönük yüksek kalitede bir ordu yaratmak için gerekeni yapmak yerine, alt düzey bir husumet içinde olması şaşırtıcı.

Çarpıcı bir örnek vereyim.

Medyaya söylediklerinden anlaşıldığı kadarıyla Genelkurmay da “Balyoz Darbe Planı’nın” doğruluk ihtimalinin çok yüksek olduğunun farkında...

Bunun sinyallerini daha çabuk verseydi ve “sağlıklı bir üsluba ve mantığa sahip” gözükmeyen eski generalini canlı yayınlara

salmasaydı...

O general de neler yapıp ettiğini en iyi kendisi bildiği halde pişkince “hodri meydan” blöflerine kalkışmasaydı, eminim ki Taraf Gazetesi önceki günkü nüshasında Fatih Camii’ni bombalayacak timdekilerin adlarını, sicil numaralarını yayınlamayacaktı...

Askerler, gerçek demokrasilerde kabul edilemez olan imtiyazlarını var güçleriyle korumaya kilitlendikleri için “demokrasinin ilkelerini” hayata geçirmek için uğraşanların özenlerini anlamaktan da yoksunlaşıyorlar.

Büyük bir öngörü eksikliği sergiliyorlar.

***

Beni de şaşırtan nokta tam da burası.

Kendisine ordu emanet edilmek üzere doğru dürüst yetiştirilmesi gereken insanların zekâ, üslup, zarafet konularındaki eksiklikleri.

Cemal Tural, Cevdet Sunay, Kenan Evren isimlerinden giderek, “kurmay eğitiminin en parlak örnekleri bunlar mı” diye sormayacağım.

Çünkü daha güncel bir merakım var.

***

Mesela...

Bugün görevdeki kurmaylar...

Ve eğitimdeki kurmaylar...

Bir saat içinde verdiği iki demeç bile birbirini tutmayan...

Ayrıca “küfür kıyamet” bir üslupla konuşan... Ama pabucun pahalı olduğunu görünce de bir anda sırra kadem basan...

Muhtemelen elinde silah varken darbe planlarına yansıttığı hormonlu cesaretini, silahını yitirince kaybediveren...

Genelkurmay’ın da yalanlamaktan vazgeçtiği iddiaları yanıtlamak yerine, “sanıyorum ki kafasından hasta olanlar, ruhen hasta olanlar böyle bir senaryo yaparlar, bu senaryoyu da kafaları bozuk, hasta insanların gazetelerinde yayınlarlar” düzeyinde demagoji yapan bir kurmayı izleyince ne düşünüyorlar?

Üstelik de bu kişi Birinci Ordu’nun tepesine kadar yükselmiş.

Sizleri temsil eden bu gibi örneklerden hoşnut musunuz?

Nitelikli, zarif ve zeki buluyor musunuz?

***

Çapı ve düzeyi bu olan biri, West Point’den ya da Berlin Teknik’ten, Harvard’dan, Sorbonne’dan mezun olabilir miydi?

Acaba bizdeki askeri eğitimi, buralardaki akademik personeli, kurmaylık sürecini dünya standartlarıyla kıyaslayarak yeniden sorgulama zamanı gelmedi mi?

Bu soruyu, “çoktan geçti bile” dememek için soruyorum.

STAR

YAZIYA YORUM KAT