1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Kesintisiz bağlantılar çağında hayat
Kesintisiz bağlantılar çağında hayat

Kesintisiz bağlantılar çağında hayat

Ahmet Melih Karauğuz sürekli "bağlı" olmanın faydasından çok zararı olabileceğine dikkat çekiyor.

17 Ocak 2023 Salı 14:03A+A-

Ahmet Melih Karauğuz / Cins

Kesintisiz bağlantılar çağında hayat

Kesintisiz bağlantılar çağındayız. Birbirine bağlı nesneler, birbirine bağlı ülkeler, birbiriyle bağlantıda insanlar. Bu çağda, bağlantılarda oluşacak ufacık bir hasar, yıllarca sürecek gerilimlerin, depresyonların ve resesyonların sebebi olabiliyor. Oluşan anlık kopuşlarla artık dünya, bir an öncekine göre farklılaşıyor, dönüşüyor ve bu değişim bazen geri dönülmez adımların atılmasına sebebiyet veriyor.

Kesintisiz bağlantı çağında artık bireyin yerini, tüketici olarak kullanıcılar almakta, devletler arası ilişkilerin gücünü bağlı ülkeler arası geçişi sağlanan mal ve emeklerin nitelikleri belirlemektedir. Bu durum için küreselleşme kavramı icat olunsa da küreselleşmeyi de aşan yeni bir gerçeklik ve hatta yeni bir zorlukla birlikte yaşama gayreti içinde hayatlarımızı düzenleme arayışında geçiyor günlerimiz.

Kesintisiz bağlantılar çağı, kitlesel ama kitlesel olduğu kadar da güçsüz

Bugün, içinde yaşadığımız gerçekliğin, herhangi bir hataya, aksamaya tahammülünün olmamasının sebebi sadece anlık duraksamaların küresel şirketlerin kârlarında ciddi kayıplar oluşmasına sebep olmasından değil. Bugün artık bireyin yerini alan kullanıcı profillerinin, anlık bir aksamada hayata nasıl devam edeceğine dair bir cevabının olmaması, dijital ağlarda kurduğu bağlantıların varlığının gerçek hayatta bir karşılık bulamayacağını bilmesi, zihnindeki fikirlerin, ancak bir alıcıya ulaştığında değer bulacağına dair geliştirdiği inanışı, görülmediği zaman yok sayılacağıyla ilgili kuruntusu, bugünün dünyasının aksamaları kaldıramaz bir hale gelmesinin diğer sebepleri.

Kesintisiz bağlantılar çağı, kitlesel ama kitlesel olduğu kadar güçsüz, hikâyesinden, davasından ve itirazından arınmış, bir sonraki sefere yetişmek için sadece yürüyen insanlardan teşekkül edilen bir gerçekliğin inşa edildiği çağ. Bu çağın insanı, İsmet Özel’in şiirinde tanımladığı “şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin/ kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin” tanımını da içerecek özelliklerle birlikte, hafızasız, akışın içinden bir an olsun çıkmak istemeyen, her türlü duraksamaya düşman, kurduğu yeni sanal bağlantıları, beyninde nöronlarının her geçen gün daha az yeni bağlantılar kurmasına tercih ederek, kendi daha güçlü hisseden ama aynı zamanda hissizleşen, akışta olduğu kadar durağan bir yaşamı inşa eden, ilgilerini, anılarını ve öfkelerini kitlenin önünde yer alan yeni lideri influencerlara göre şekillendiren yeni bir insan tipi.

İnsanoğlu büyük adam olmak için hevesle doludur fakat bir gün anlar ki sadece küçük bir adamdır

Kesintisiz bağlantılar çağında yaşayan bizler için, kendi hayatlarımızda şahit olduğumuz gerçekliğin önemi, akış içerisinde konuşulan gerçeklere göre değişim gösterebilir. Zira, akışı duraklatmak, bu çağın en büyük günahıdır. Bildiğimiz, bilmediğimiz, öğrendiğimiz ama söyleyemediğimiz şeylerin doğru zamanı, akışta belirlenir. Akış, sokağın gündelik akışı dışında gelişir ve şirketlerin, influencerların, devletlerin, medya şirketlerinin, sosyal medya fenomenlerinin oluşturduğu “node” ların gündemine göre her gün yeniden düzenlenir. Kesintisiz bağlantılar çağında, kullanıcılar, akıştaki bilgilerin duraksamadan, hızlı bir şekilde akmasıyla görevlidir. Akışta neyin akacağınaysa, birbirlerine sıkı bağlarla bağlı “node” yapısındakiler karar verir. Çünkü güçlü bir ekonomi, politik değişim, toplumsal bakıştaki niteliğin durumu “node”ların gücünü belirler. Sistemin başında hem onlar vardır hem de sistemin devamlılığı için onların konumları hayati önemdedir.

Eric Hoffer, Kesin İnançlılar kitabında akışta yer alan, kitleleri nitelerken, onların özelliklerini şöyle sıralar: “insanoğlu büyük adam olmak için hevesle doludur fakat bir gün anlar ki sadece küçük bir adamdır, mutlu olmak için hevesle doludur fakat bir gün anlar ki sadece mutsuzdur, mükemmel olmak için büyük hevesler taşır fakat bir gün anlar ki sadece kusurlarla doludur, insanlar tarafından sevilen ve sayılan bir kimse olmak için devamlı ümitler taşır fakat bir gün anlar ki kusurlarından dolayı sadece insanların hoşgörüsüne muhtaçtır” Akışta yer alan ve “node” olamayan her kullanıcı, kesintisiz bağlantılar içinde kendi anlamını inşa eder. Bu inşa ettiği anlam sayesinde, kendi gerçekliğinde kavgalı olduğu, beğenmediği, rahatsızlığını duyduğu şeylerden soyunur. Bu soyunma hali onu çıplak bırakmaz. Zira çıplaklık bir yanıyla kusuru da beraberinde getirmektedir. Ancak akıştaki kişi soyunduğu bu şeyler yerine yeni bir kostümü üzerine geçirir. Tüm çıplaklığıyla ama giyinik bir şekilde, akış içerisinde kendi güçlü alanını inşa eder. Ancak bu alan da yine, akışa göre şekil alır. Zira alanının gücünü kanıtlamak için akışta sesini yüksek çıkarmalı, varlığını kanıtlamalı ve “node”lara bağlılığını göstermelidir.

Akış içerisinde, kapının dışındaki insan olduğuna inansa da aslında akışın insanıdır.

Kesintisiz bağlantılar çağında, bağlantıda kalıp, akışın içerisinde karşı bir hareket geliştirmek akışın gücünü kesmek, yönünü de- Gündelik hayatta önemli bir fikir adamı, akış içerisinde herhangi bir kullanıcıyla eş değerdir. Kullanıcı, gündelik hayatın içinde kendi kuralları, ahlâkî ilkeleri, düşünce yapısı ne olursa olsun, akışa girdiği anda hepsini kapının dışarısında bırakır. Kesintisiz Bağlantılar Çağında Herkes gidebilir, herkes kaçabilir ama herkes kendine hâkim olamaz, herkes kendine karşı zafer kazanamaz... ğiştirmek için yeterli değildir. Akışta yer alan herkes, akışın gücünü artırır. Akışta karşıt söylem geliştirmek günün sonunda akışa karşı bir güç yaratmaz. Aksine, karşıt söylemi içselleştiren akış, karşıt söylemlerden bir kutup oluşturup orada da yeni bir meşruiyet yaratarak, “node”ların güçleneceği şekilde o meşruiyeti kullanır. Gündelik hayatta konumu ne olursa olsun, her kullanıcı akışta eşittir. Gündelik hayatta önemli bir fikir adamı, akış içerisinde herhangi bir kullanıcıyla eş değerdir. Kullanıcı, gündelik hayatın içinde kendi kuralları, ahlâkî ilkeleri, düşünce yapısı ne olursa olsun, akışa girdiği anda hepsini kapının dışarısında bırakır. Akış içerisinde, kapının dışındaki insan olduğuna inansa da aslında akışın insanıdır.

Akışta, tarih, hafıza, yaşanmışlıkların bir önemi yoktur. Hepsi sabit bir noktadadır ve her biri akış içerisinde, “node”ların isteğine göre ya yeniden hatırlatılır ya da anında unutturulur. Bir ürün, onlarca yıl piyasada olsa da akış sayesinde sanki yeni çıkmış gibi gösterilip, herkes tarafından yeniliğin en son örneği olarak kabul edilir. Zira, akışta önemli olan, su yüzüne çıkanın herkes tarafından konuşulmasıdır. Bu sayede, suyun yüzeyine yakın halde durulabilir. Aksi halde ise akışın en dibine gidecek olan kullanıcı, algoritmaları aşamayacak ve görünürlüğünü kaybedecektir.

Kopartılan her bağlantı, kişinin derin varoluş krizlerine girmesine sebep olacaktır.

Kesintisiz bağlantılar çağının sürmesi için elektrik enerjisi, veri depolarının devamlılığı, internet ağ yapılarının sürekliliği ve güvenliği önemlidir. Ancak bütün bunların yanında akışa sürekli yeni insanların katılması, akışta geçirilecek sürenin sürekli artması da önemlidir. Her bir dijital uygulama, birbirinden bağımsız gibi gözükse de aslında birbirine bağlı yapılar içermektedir. Birbiriyle alakasız görülen bir oyunla bir video paylaşım platformu arasında sıkı ve güçlü bir bağ vardır. Zira her biri aynı ortamı paylaşmakta, kullanıcıların farklı uygulamalar arasında kolay ve sürekli geçiş yapmasını mümkün hale getirmektedir. Akış içinde yer alan her uygulama, aynı mantık üzerinden inşa edilmekte, kullanıcıların bir süre sonra beğenilerinin aynılaşmasına sebebiyet vermektedir. Tüm uygulamalar, hyper-casual olarak adlandırılan, basit arayüze sahip, kullanımı kolay, bu kolaylık sayesinde kullanıcıyı akışta tutan bir yapı üzerine inşa edilir. Bu yapı, McLuhan’ın “media is the message” olarak adlandırdığı, aracın mesajı belirlediği bir yapıyı kurgular. Bu kurguda vakit geçiren akış insanları gündelik hayatında da bu kurguya göre bir yaşam alanı düzenlemeye çalışır. Artık, gerçek hayat da akış için bir malzemedir. Atılan adımlar, yenen yemekler, doğan çocuklar, akış içerisinde suyun üstünde kalmak isteyen insanın kullanacağı araçlardır. Kesintisiz bağlantılar çağından çıkış zordur. Zor olduğu kadar da imkânsızdır. Çünkü bütün yollar akışa çıkar ve akışa kapılan bir kişi bir zaman sonra akıştan çıkışı sağlayacak olan yolu bulamaz.

Kesintisiz bağlantılar çağından çıkmak için bağlantılardan kopmak gerekir. Ancak kopartılan her bağlantı, kişinin derin varoluş krizlerine girmesine, anlam arayışı yaşamasına sebep olacaktır. Günün sonundaysa her arayış yolunda akışa yönlendiren işaretçiler vardır. Akış, bugünün insanını çepeçevre saran yeni gerçekliktir. Bu gerçekliği reddetmek için yeni bir gerçeklik inşa etmek gerekir. Ancak o gerçekliğin inşa için gerekli olanlar nerededir? Belki de akıştan çıkmanın tek yolu, yeni gerçekliği inşa etme arayışı olacaktır, kim bilir?

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

1 Yorum