1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. İngiltere İrlanda'ya kıtlık yaşattı, şimdi de Gazze soykırımına katılıyor
İngiltere İrlanda'ya kıtlık yaşattı, şimdi de Gazze soykırımına katılıyor

İngiltere İrlanda'ya kıtlık yaşattı, şimdi de Gazze soykırımına katılıyor

İrlanda gibi Filistin de İngiltere'nin ihanetinin kurbanıdır. Bugün öfkemizi en verimli şekilde kanalize etmenin yolu, Filistin'in özgürlüğünü talep etmektir.

31 Temmuz 2025 Perşembe 20:03A+A-

David Cronin’in Electronic Intifada’da yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Yoksullar Mezarlığı'nda gömülü olan insanlar Britanya İmparatorluğu'nun tarihinde yer almamaktadır.

Bir ziyaretçi onların isimlerini öğrenemeyecek, sadece bir Kelt haç’ının altındaki yazıtta yazdığı gibi “Wexford'un yoksulları, yoksunları, özürlüleri ve düşkünleri” olduklarını öğrenecektir.

Birçoğu İrlanda'nın güneydoğu kıyısındaki bu kasabanın çalışma evinde yaşamış ve ölmüştür.

Çalışma evi, İrlanda'da Büyük Kıtlığın başladığı 1845 yılında kurulmuştur.

Çalışma evi aslında yoksullar için bir hapishaneydi.

Mahkûmlar ailelerinden ayrılıyor ve günde 11 saat çalışmaya zorlanıyordu. Son derece sert koşullara sahip olmasının ardındaki mantık, yalnızca en çaresiz olanların böyle bir kurumdan yardım isteyeceğiydi - eğer bu doğru kelimeyse -.

Bu hafta başında Wexford'daki Yoksullar Mezarlığı'nda dolaşırken, Aralık 2023'te İsrail tarafından öldürülen etkili ve cesur Filistinli akademisyen Refaat Alareer'i düşündüm.

Refaat, Filistin ve İrlanda arasında paralellikler kurmuştu. Ekim 2023'te sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda “İngiltere'nin 170 yıl önce yaşanan İrlanda kıtlığının şiddetlenmesine nasıl yardımcı olduğunu” anlattıktan sonra “ABD/İngiltere'nin İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri aç bırakmasına yardım ettiğini” gözlemlemişti.

Bir sonraki ay ise İrlanda ve Bengal örneğini vererek “kıtlığın modern zamanlarda saf bir Avrupa silahı olduğunu” yazdı.

Donald Trump hakkında da düşünüyordum - kuşkusuz düşünmemek elde değil. ABD Başkanı geçtiğimiz hafta sonu golf oyunlarının arasında, Gazze'ye yapılan Amerikan yardımları için kimsenin minnettarlığını ifade etmediğinden yakındı.

Trump -bilerek ya da bilmeyerek- “insani” kelimesine olumsuz anlamlar yükledi. Bu terim eskiden fedakârlık ve merhamet ile ilişkilendirilirken, şimdi Filistinlilere yardım vaat eden ve yardım aramaya geldiklerinde katledilen Gazze İnsani Yardım Vakfı ile ayrılmaz bir şekilde bağlantılı.

Görünen o ki, Trump'ın teşekkür edilmesini beklediği, ABD tarafından finanse edilen “insani” yardım bu.

Kırıntılar için minnettar mı?

Açlık çeken bir halkın, zalimleri kendilerine birkaç kırıntı attığında minnettar olması gerektiği fikri yeni değil.

1848 yılında The Yorkshireman gazetesi, İngiltere'nin İrlanda kıtlığı için aldığı sözde yardım önlemlerini “hoşnutsuz ve sefil halkın kucağına” dökülen “altın hediyeler” olarak tanımlamıştı. Gazetenin görüşüne göre İngiltere “yüce gönüllülükle” öne çıkmış, ancak İrlandalılar tarafından “en derin nankörlükle” karşılanmıştı.

Refaat Alareer haklı olarak İngiltere'nin İrlanda'daki kıtlığı daha da şiddetlendirdiğinin altını çiziyordu.

Patates mahsulü 1845'te başarısız olunca, İngilizler başlangıçta Amerika'dan İrlanda'ya mısır ithal edilmesini sağladı. Liberal Parti'den John Russell'ın 1846'da Muhafazakârlardan Robert Peel'in yerine başbakan olmasıyla ithalat durduruldu.

Liberaller, İrlanda'ya getirilen gıda miktarının piyasa güçleri tarafından belirlenmesi gerektiğine karar verdi.

Tüccarların ve tahıl üreticilerinin kasalarını doldurmak siyasi bir zorunluluktu. İrlandalıların karınları daha da boşaldı.

Gazze'de yaşanan kıtlık, bilinçli bir politikanın sonucudur.

Uluslararası ajanslar İsrail'in kontrol ettiği geçiş noktalarının yanında ve yakınında büyük miktarda gıda stoku bulunduruyor. İsrail birkaç aydır bu yardımın ulaştırılmasını engelliyor.

İsrail'in Gazze'nin bazı bölgelerinde “askeri faaliyetlere” günde 10 saat ara verdiğini açıklaması - sözde yardım teslimatını kolaylaştırmak için - İsrail'in suçunu azaltmıyor. İsrail başbakanı Binyamin Netanyahu, açlığı bir savaş silahı olarak kullanmaktan dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hala resmen aranıyor.

İrlandalılar da 1840'larda kasıtlı olarak yiyecekten mahrum bırakılmıştı.

Ülkenin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmak yerine, o dönemde İrlanda'dan büyük miktarlarda tahıl, tereyağı, balık ve canlı hayvan ihraç edildi. Sevkiyatların çoğu silahlı korumalar altında gerçekleşti.

İrlandalıların öfkesini kanalize etmek

Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi, İrlanda'nın Büyük Kıtlığı'ndan neredeyse bir asır sonra yürürlüğe girdi.

Bununla birlikte, İrlanda'ya dayatılan açlık krizinin, bugün anlaşıldığı şekliyle soykırım içerdiği konusunda ikna edici kanıtlar bulunmaktadır: bir ulusal, etnik, dini veya ırksal grubu tamamen veya kısmen yok etme niyeti.

İrlandalıların çektiği acılar “kendi kötülükleri ve aptallıkları yüzünden” ortaya çıktı, diye ısrarla savundu The Economist 1846'da.

Milyonlarca Filistinliyi açlıktan öldürmek “doğru ve ahlaki olabilir”, diye açıkladı İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich Ağustos 2024'te, “dünya bize izin vermiyor” diye hayıflanarak.

Smotrich'in protestosu gereksizdi. Dünyanın en güçlü devletleri, İsrail'in kitlesel açlığa neden olmasını görmezden geldi, tıpkı İsrail'in katliam üstüne katliam yapmasını ve Gazze'nin neredeyse tüm sivil altyapısını yok etmesini görmezden geldikleri gibi.

Dünyanın en güçlü devletleri arasında İngiltere de var.

1840'lar ve 1850'lerin başındaki Büyük Kıtlık, İrlanda'daki son açlık krizi değildi. 1870'lerde ve 1890'larda, Arthur James Balfour'un Britanya'nın İrlanda'daki sömürge yönetimini üstlendiği on yıl içinde, yine yüksek düzeyde açlık yaşandı.

Balfour daha sonra, dışişleri bakanı olarak 1917 Balfour Deklarasyonu'nu yayınladı. Bu deklarasyonla Britanya, Filistin'deki Siyonist kolonizasyonun imparatorluk sponsorluğunu üstlendi.

Britanya bugün soykırıma doğrudan katılıyor.

Kıbrıs'taki Britanya “egemen” üssünden kalkan Kraliyet Hava Kuvvetleri uçakları, aç Filistinlileri katleden İsrail'e “istihbarat” sağlamak için kullanılıyor.

İrlandalılar hala İngiliz devletine karşı öfke duyuyorlar – tabii ki sıradan İngiliz halkına değil.

Öfkelenmekte haklıyız. İngiltere'nin suçlarını unutmak, atalarımıza saygısızlık olur.

İrlanda gibi Filistin de İngiltere'nin ihanetinin kurbanıdır. Bugün öfkemizi en verimli şekilde kanalize etmenin yolu, Filistin'in özgürlüğünü talep etmektir.

HABERE YORUM KAT