1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. İmad çocukları için yiyecek ararken katledildi
İmad çocukları için yiyecek ararken katledildi

İmad çocukları için yiyecek ararken katledildi

Bütün gece bir parça ekmek için yalvarmışlar. Onları rahatlatmak için çaresizce, sonunda onlar uykuya dalana kadar hikâye üstüne hikâye anlatmış. Ama o uyanık kalmış, onların ve kendisinin açlığı peşini bırakmamış.

21 Ocak 2025 Salı 01:40A+A-

Dr. Ghada Ageel’nin, Middle East Eye’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber için tercüme etti.

 

Direniş, kuşatma altındaki bölgelerde farklı şekillerde devam ediyor, ancak asıl ihtiyaç duyulan şey küresel toplumun anlamlı desteğidir.

Trajedi Gazze'nin acımasız bir ziyaretçisi olmuştur. Ölümler artık bir sürpriz değil, bir beklenti, hatta bir norm - soykırım altındaki yaşamın ritminde acımasız bir kesinlik.

Ancak normalleşse bile, sevilen birinin kaybı derin yaralar açıyor, kelimelerin ifade etmekte zorlandığı yaralar bırakıyor.

Teyzemin komşusu İmad Kaskin'in yerinden edilmiş bir hayatın yıkıntıları arasında öldürülmesi bir anormallik değil, küresel sessizlik içinde hayatların silindiği Gazze'nin keder dokusundaki acı verici olaylardan sadece biri.

Geçen ay katledilen 35 yaşındaki İmad, güçlü bir mizah anlayışına sahip genç bir adamdı; yoksulların en yoksulları arasında olmasına rağmen sahip olduğu zaten az olan şeyi vermeye gönüllü birisiydi. Eşi Hadeel ve iki kızı, sekiz yaşındaki Retaj ve altı yaşındaki Dana ile birlikte İmad, Filistinlilerin sumud adını verdikleri dayanma gücünde ustalaşmış kişilerin sessiz asaletiyle yaşıyordu.

Gazze'de sumud milyonlarca şekil ve biçime bürünüyor - başka herhangi bir milletin hayal edebileceğinden ya da bildiğinden bile şüpheliyim.

Gazze'nin iki milyonu aşkın nüfusunun büyük çoğunluğu gibi İmad da (1948'den beri tüm haritalardan silinmiş olan Hamama köyünden bir mülteci) İsrail'in mevcut savaşı sırasında yerinden edildi. El Şati mülteci kampından kaçarak, hayatta kalmanın hem bir savaş hem de bir direniş eylemi olduğu bu topraklarda hayatta kalmayı umarak güneye, Han Yunus bölgesindeki El Mevasi'ye yöneldi. 

Öldürüldüğü sabah İmad, - Filistinliler için uzak bir lüks haline gelen kıt bir meta olan - ‘un’ aramak için dışarı çıkmıştı. Han Yunus'ta 25 kilogramlık bir çuval unun fiyatı 875 şekelin (yaklaşık 240 dolar) üzerine çıktı - İmad'ın da diğer sayısız kişi gibi karşılayamayacağı bir fiyat.

Umutsuz koşullar

Yardım kamyonlarının Gazze'ye girmesine izin verilebileceğine dair haberleri duyan İmad, ailesini doyurabilmek umuduyla sınıra yakın bir yerde kamyonların gelişini beklemek üzere doğuya yöneldi. Birkaç hafta önce İsrail, Gazze'ye giren insani yardım kamyonlarının sayısını günde sadece 30'a düşürmüştü ki bu da savaş öncesi seviyelerin sadece yüzde altısına tekabül ediyordu.

BM Filistinli Mülteciler Ajansı (UNRWA) Başkanı Philippe Lazzarini, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada bu miktardaki yardımın “çoğu açlık çeken, hasta ve çaresiz durumda olan 2 milyondan fazla insanın ihtiyaçlarını karşılayamayacağını” söyledi.

Geçtiğimiz Ramazan ayında Gazze'de temel gıda maddeleri sıkı bir şekilde karneye bağlanırken, bir kişinin iftar yemeği yarım yumurta ve yarım soğandan oluşuyordu. Altı kişilik bir aile, günün tek öğünü için sadece üç yumurta ve üç soğan alıyordu. İnsanların Noel tatili sezonunda tükettikleri lüksler düşünüldüğünde bu durum daha da şok edici.

On ay sonra durum daha da kötüleşti. Aileler üç yumurtadan sadece bir yumurta alır hale geldi. Geçtiğimiz ay, Han Yunus kampından genç bir yazar ve komşu olan Hamed Ashour, Facebook sayfasında bu korkunç gerçeği paylaştı:

“Evimizde bizimle birlikte kalan, üç yerinden edilmiş aile için yemek olarak üç yumurta aldık. İnanın bana, bunu şikayet etmek için yazmıyorum ama şimdi üç yumurtayı 20 kişiye dağıtma zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Açlığın üstesinden birlikte gelebilmemiz için, bunu bizi hem pratik hem de tatmin edici bir çözüme götürecek matematiksel bir denkleme kim dönüştürebilir?”

Bu çaresiz koşullar ailemin üyeleri için ‘acı verici bir şekilde’ bilindik bir durum. Han Yunus'taki baldızım geçenlerde UNRWA'da öğretmenlik yapan kardeşini arayarak en azından 200 gram un verip veremeyeceğini sordu. Genellikle hayvanlar kullanılan yemlerle karıştırıp, çocukları için bir şeyler -herhangi bir şey- pişirmeyi umuyordu.

Kuzenim ona yardım edemediği için utanarak, Deyr el-Belah'a, orada yerinden edilmiş ve hasta olan diğer kız kardeşini ziyaret etmek için yola çıktı. Onun da biraz unu olabileceğini umuyordu.

Orada çok iyi bildiği acı bir gerçekle karşılaştı: onların da hiçbir şeyi yoktu. Deyr el-Belah'ta tek bir çuval unun fiyatı 1.000 şekel (yaklaşık 275 dolar).

Şeker hastası olan ve 15 gündür ekmek yemeyen kuzenim geceyi kız kardeşinin çadırında geçirdi, çünkü gece dolaşmak çok tehlikeli. Ama uyuyamadı - kendi dayanılmaz açlığı yüzünden değil, kız kardeşinin çocuklarının ağlamaları yüzünden.

Bütün gece bir parça ekmek için yalvarmışlar. Onları rahatlatmak için çaresizce, sonunda onlar uykuya dalana kadar hikâye üstüne hikâye anlatmış. Ama o uyanık kalmış, onların ve kendisinin açlığı peşini bırakmamış.

Hüznü maskeleyen güç

Kuzenimin aksine İmad kendi kız kardeşinin unu olmadığını ve onun çocuklarının da kendisi gibi açlıktan kıvrandığını biliyordu. Bu nedenle un aramak için doğuya yöneldi.

Belki de hiç gelmeyecek olan bir torba unu beklerken, İsrail işgal güçleri tarafından sırtından iki kez vuruldu - çocuklarını doyurmaya çalıştığı için öldürüldü. Cansız bedeni cesur bir yardım kamyonu şoförü tarafından alındı ve Nasır Hastanesi'ne getirildi. 

İmad, ekmek için katledilen tek kurban değildi. Binlerce insan yiyecek ararken yaralandı ve öldürüldü.

İmad'ın eşi Hadeel ve iki küçük kızı için bu kayıp ölçülemez. Kız kardeşi Hiba bu acıyı olağanüstü bir güçle taşıyor. Amcam aileye haberi vermekle görevlendirilmişti ve Hiba'ya nazikçe “İmad yaralandı” diyerek haberi vermeye çalıştı.

Kardeşinin hayatını kaybettiğini hemen anlamış ve çığlık atmış: “İmad şehit oldu.” Hastaneye koştu ve kederli ailesiyle birlikte soğukkanlılığını korudu.

Hiba kardeşinin başını okşadı, alnından öptü, Kur’an ayetleri okudu ve etrafındaki kadınları ağlamamaya, dua etmeye çağırdı. Onun dayanıklılığı kocasını bile şaşırttı ve daha sonra itiraf etti: “Karımın bu kadar güçlü olabileceğini hiç düşünmemiştim.”

Ancak güç çoğu zaman keder için bir maskedir. Gecenin sessizliğinde, Hiba'nın çevresindeki insanlar uykuya daldığında, gözyaşları döküldü. Hıçkırıkları onu teselli etmeye çalışan kocasını ve çocuklarını uyandırdı. Acıya rağmen gülümsedi, onlara iyi olduğunu ve onların uyuması gerektiğini söyledi.

Dünya harekete geçmeli

İmad'ın öldürülmesinden iki gün sonra, balıkçı komşusu çocuklarının geçimini sağlamak için güneye, Mawasi kıyılarına doğru yola çıktı. Sahilde durmuş, ağını atmış ve çekmeyi beklerken, o da bir insansız hava aracı saldırısında öldürüldü.

Cesedi saatlerce ulaşılamaz bir şekilde sahilde yattı; ne zaman birileri onu almaya çalışsa, onlara da ateş açıldı.

Haber öğleden sonra eşine ulaştığında, kurşunlara ve tehlikeye meydan okuyarak kocasının cesedini kurtarmaya kararlı bir şekilde bölgeye koştu. Diğer kadınlar yardıma koşmadan önce onu birkaç metre çekti. Ghassan'ın cesedi nihayet çıkarıldığında, bir başka delici kurşun al-Mawasi'nin vücudunu parçaladı.

Mawasi'nin çocukları, babalarının ellerinden alınışını izlediler; sadece ailelerini doyurmaya çalışırken öldürülen binlerce kişiden biri.

Geçen yıl Gazze'nin Nabulsi kavşağında yaşanan un katliamında en az 112 Filistinli, sevdiklerini doyurabilmek için un temin etmeye çalışırken İsrail güçleri tarafından öldürüldü.

Tüm bu hayatlar, bütün bir ulusun çektiği acıları hatırlamamızı ve tanıklık etmemizi gerektiriyor. Dünya uzaklara bakmayı tercih edebilir, dikkati geçici ve empatisi seçici olabilir - ancak Gazze'nin bitmek bilmeyen acısı devam ediyor. Direniş de öyle, kökleri sumud'a dayanan kalıcı bir hayatta kalma dürtüsü.

Ancak Gazze halkının direnişi, uluslararası toplumun gerçek ve anlamlı desteğinin yerini tutamaz. Cezalandırıcı bir ortamda yapılan yardımlar rekor düzeyde düşerken, harekete geçme zamanı hiç bu kadar acil olmamıştı.

Küresel sivil toplum birleşmeli, İsrail'in silah tedarikine son vermesini talep etmeli ve savaş suçluları Netanyahu, Galant ve suç ortaklarını adalet karşısına çıkarmalıdır.

 

*Dr. Ghada Ageel, Alberta Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nde (Edmonton, Kanada) misafir profesör olarak görev yapmakta, bağımsız bir akademisyen ve Faculty4Palestine-Alberta'da aktif olarak çalışmaktadır.

HABERE YORUM KAT