
İlkesiz bir kabadayı şu anda dünyayı yönetiyor
"Bir diplomatik gözlemcinin Oval Ofis maskaralığını tanımladığı gibi, Zelenskiy'nin Trump ve Vance tarafından “planlı siyasi soyguna uğratılması”, Avrupa'nın güvenliğine ilişkin endişeleri güçlendiriyor."
Dr Amira Abo el-Fetouh’un Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Tüm dünya ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında Cuma günü Oval Ofis'te yaşanan anlaşmazlığı konuşuyor. Muhtemelen ABD tarihinde ilk kez bir başkan diplomatik görgü kurallarını çiğneyerek bir devlet başkanına televizyonda canlı yayında hakaret etti. Bu çok kötü bir emsal teşkil etmektedir.
Kötü yazılmış bir tiyatro oyunu gibiydi; Amerikan Başkanı ve Başkan Yardımcısı başrolde, Trump'a sadık bir grup gazeteci de yardımcı rollerdeydi. Uyumlu hacklerden biri Zelenskiy'yi kışkırtarak söze başladı ve ona sordu “Neden takım elbise giymiyorsun? Bu ülkenin en üst düzey makamındasın ve takım elbise giymeyi reddediyorsun.”
Zelenskiy kararlı bir şekilde cevap verdi: “Bu savaş bittikten sonra kostüm [takım elbise] giyeceğim. Belki sizinki gibi bir şey, evet. Belki daha iyi bir şey, bilmiyorum. Belki daha ucuz bir şey.”
Trump bu noktada sakin bir şekilde araya girdi ve evcil muhabirine Zelenskiy'nin kıyafetini beğendiğini söylerken omzunu hafifçe okşadı.
Ardından melodram ciddi bir şekilde başladı ve Trump Zelenskiy'ye saldırmaya başlayarak onu zayıf olarak tanımladı ve Biden'ın Beyaz Saray'da olduğu dönemde Amerika'nın yardımı olmasaydı Ukrayna'nın acımasız Rus işgaline yenik düşeceğini söyledi. Zelenskiy bunu kabul edip Amerika'ya teşekkür ederek karşılık verse de Başkan Yardımcısı JD Vance yüksek sesle araya girerek Ukraynalı lideri yeterince minnettar olmamakla suçladı.
Bunun üzerine Zelenskiy karşı atağa geçti.
Vance'e neden sesini yükselttiğini sordu ve Amerika'ya minnettar olduğunu söylediğine dikkat çekti. Bunun üzerine Trump aptal başkan yardımcısını savundu ve Zelenskiy'ye “üçüncü dünya savaşıyla kumar oynadığını” söyledi. İki Amerikalı daha sonra Zelenskiy'nin üzerine çullanarak onu sindirmeye çalıştılar ve tartışmayı Trump'ın Zelenskiy'ye “şu anda kartlar sende değil” diyerek hakaret ettiği bir tartışmaya dönüştürdüler; Zelenskiy aslında yenilgiyle karşı karşıya olduğunu ve şartları dikte etmeye hakkı olmadığını söyledi. Trump'a göre Zelenskiy şimdi bir anlaşma imzalamazsa Ukrayna tek başına mücadele etmek zorunda kalacak.
Zelenskiy sahneyi terk etti - daha doğrusu Beyaz Saray'dan kovuldu - ve perde dünyanın tanık olduğu en garip siyasi güç oyununun üzerine düştü. Oval Ofis'te yaşananların siyasi, ekonomik ve küresel sonuçları ne olursa olsun, gerçek şu ki Zelenskiy, Trump'ın tuzağına düşmesine ve hakarete uğramasına rağmen güçlüydü ve kendisine yöneltilen sürekli hakaretleri kabul etmedi. Acaba Zelenskiy'nin yerinde bir Arap ülkesinin başkanı olsaydı sonuç ne olurdu?
Trump'ın Zelenskiy'i Beyaz Saray'dan açıkça kovması, Ukraynalı'nın kararlılığının ve ABD başkanının kibir ve zorbalığına boyun eğmeyi reddettiğinin kanıtıdır.
Trump elbette güce, anlaşmalara ve paraya kafayı takmış durumda.
Beyaz Saray zorbası Zelenskiy'den, Washington'un savaş sırasında Kiev'e ödediklerinin karşılığı olarak Ukrayna'nın nadir bulunan maden zenginliğinin yarısının ABD'ye verilmesini öngören bir anlaşma imzalamasını istedi. Bunun Amerikan vergi mükelleflerinin hakkı olduğunu vurguladı - hmm, İsrail her yıl ABD'den aldığı milyarlar karşılığında bir şey yapmak zorunda mı? - Zelenskiy ise ülkesini Rus işgalinden kurtarmak, sınırlarını ve geleceğini güvence altına almak istiyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin üçüncü yıldönümünden günler önce gerçekleşen bu hararetli toplantı, Moskova'nın bakış açısına göre küresel jeopolitikte önemli bir oyuncu olarak rolü ve nihayetinde Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi bir süper güç olarak geri dönüşü için varoluşsal bir savaş.
Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana SSCB'nin bir parçası olan ve Varşova Paktı aracılığıyla onun yörüngesinde yer alan Doğu Avrupa cumhuriyetleri bugün NATO üyelerinin yaklaşık yarısını oluşturuyor: Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya, Slovenya, Arnavutluk, Hırvatistan, Karadağ ve Makedonya. Bu da Rusya ile NATO arasında Belarus ve Ukrayna dışında tampon devlet kalmadığı anlamına geliyor. Rusya, örgüte katılmaları halinde NATO tarafından kuşatılacağını ve bunun da Moskova'ya boğucu şartlar dayatarak küresel jeopolitik haritadan silinmesine yol açacağını düşünüyor.
Batı'nın gündeminde Ukrayna'nın NATO'ya katılması var ki bu Rusya için kabul edilemez bir durum.
Ancak kabadayı Trump, Ukrayna savaşında ABD için stratejik bir çıkar görmüyor; bunun yerine Amerika'nın Ukrayna bataklığına dâhil olmasını stratejik bir hata olarak görüyor. Washington'un NATO'nun Moskova'nın hayati etki alanındaki genişlemesinden elde edeceği görünmeyen kazançların peşine düşmek yerine kendisini Çin'le yüzleşmeye adaması gerektiğine inanıyor. Bu nedenle Rus mevkidaşı Vladimir Putin'le temas kurma girişiminde bulundu ve Biden yönetimini Moskova'ya yönelik politikası nedeniyle geri adım atmaya çağırdı.
Avrupalılar şimdi kendilerini kapılarının önünde nükleer silaha sahip bir devletin dâhil olduğu silahlı bir çatışmanın yönetiminde rol alırken bulacaklarından korkuyorlar. Hatırlanacağı üzere Trump, AB'yi bypass etmiş ve Riyad'daki toplantılarına hiçbir Avrupalı katılmadan Rusya ile Ukrayna konusunda bir anlaşmaya varmıştı. Hatta Ukrayna görüşmelerin dışında bırakıldı.
Avrupalılara göre Trump'ın vardığı mutabakat Ukrayna ve dolayısıyla Avrupa için yeterli korumayı garanti etmiyor. Avrupalılar, Washington'un Kremlin'in hedeflerine verdiği yanıtın NATO'nun güvenilirliğine zarar vereceğini ve istikrarı bozacağını söylüyor. Bir diplomatik gözlemcinin Oval Ofis maskaralığını tanımladığı gibi, Zelenskiy'nin Trump ve Vance tarafından “planlı siyasi soyguna uğratılması”, Avrupa'nın güvenliğine ilişkin endişeleri güçlendiriyor.
Geri kalanımız içinse, ilkesiz bir kabadayının artık dünyayı yönetmekte olduğu açıktır.








HABERE YORUM KAT