
Gazze'den Trump'a bir mektup
Gazze zaten 'Orta Doğu'nun Riviera'sıydı ve biz Filistinliler onu yeniden inşa ettiğimizde yine öyle olacak.
Hassan Abo Qamar’ın aljazeera’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber için tercüme etti.
Sevgili Bay Trump,
Size, sevgi ve direnç şehri Gazze'de doğup büyümüş bir Filistinli ve soykırımdan kurtulan biri olarak yazıyorum.
Gazze ile ilgili açıklamalarınızı okudum ve açıkçası kafam karıştı.
“Barış yanlısı” olduğunuzu iddia ediyorsunuz ama İsrail'i soykırıma devam etmesi için teşvik ediyor, talepleriniz yerine getirilmezse ‘kıyametin kopacağı’ çağrısında bulunuyorsunuz.
Bay Trump, biz zaten cehennemi yaşadık. Bu uğurda 60,000 şehit verdik.
Ateşkes anlaşması için kredi talep ediyorsunuz, ancak garantörlerinden biri olan hükümetiniz İsrail'e anlaşmadaki tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapmayı reddediyor.
Gazze'yi “yıkım bölgesi” olarak adlandırıyorsunuz ama asıl suçlunun adını söylemiyorsunuz - aynı zamanda ona daha fazla bomba, finansman ve diplomatik koruma sağlıyorsunuz.
Filistinlilerin “güvende” ve “mutlu” olduğundan bahsediyorsunuz ama bizden Ürdün'e, Mısır'a ya da bizi kabul edecek herhangi bir ülkeye yük olacak bir yükmüşüz gibi bahsediyorsunuz.
“Sadece Gazze Şeridi'nde olmak istediğimizi çünkü başka bir şey bilmediğimizi” iddia ediyorsunuz.
Sayın Trump, sanırım bizim kim olduğumuzu ve Gazze'nin bizim için ne anlama geldiğini son derece yanlış biliyorsunuz.
Bizi lüks tatil köyleri vizyonunuzun önünde sadece bir engel olarak görüyor olabilirsiniz, ancak biz derin kökleri, uzun bir tarihi ve devredilemez hakları olan bir halkız. Bizler topraklarımızın gerçek sahipleriyiz.
Gazze sizin ticari girişiminiz değildir ve satılık da değildir.
Gazze bizim evimiz, toprağımız, mirasımızdır.
Ve hayır, “başka bir şey bilmediğimiz” için burada kalmak istediğimiz doğru değil. 17 yıldır süren İsrail kuşatması hayatı bizim için inanılmaz derecede zorlaştırmış olsa da, bazılarımız eğitim, tıbbi tedavi veya iş için seyahat etmeyi başardı. Ancak bu insanlar hala geri dönüyor çünkü Gazze evleri.
İsrail işgalinin 2023'te hedef alıp öldürdüğü Dr. Refaat Alareer bu konuda ilham verici bir örnek. Yüksek lisansını İngiltere'de yapmış ve daha sonra Malezya Putra Üniversitesi'nde doktorasını tamamlamıştır.
Yurtdışında kalma fırsatı olmasına rağmen Gazze'ye dönmeyi tercih etti ve burada İslam Üniversitesi'nde yazarlık ve edebiyat dersleri verdi. Ayrıca, Filistinli genç yazarları deneyimli yazarlarla bir araya getirerek seslerini duyurmalarını ve hikâye anlatıcılığı yoluyla işgale direnmelerini sağlayan “We Are Not Numbers” adlı girişimin kurucuları arasında yer aldı. Bu seslerden biri de benimkisi.
Geçen bahar benim de gitme fırsatım oldu ama kalmaya karar verdim. Soykırıma varan bir savaşın ortasında ailemi, arkadaşlarımı ve Gazze'yi terk edemezdim. Ancak, diğer pek çokları gibi ben de eğitimimi tamamlamak için seyahat etmeyi ve ardından halkımı desteklemek için geri dönmeyi planlıyorum.
Filistinlilerin yolu budur - topraklarımızı terk etmek için değil, onu inşa etmek ve güçlendirmek için bilgi ediniyor ve fırsatlar arıyoruz.
İnşa etmekten bahsetmişken, Gazze'yi “Orta Doğu'nun Rivierası” haline getirme planlarınızdan bahsediyorsunuz. Aslında Gazze Orta Doğu'nun Rivierasıydı. Atalarımız burayı gelişen bir ticaret merkezi, liman kenti ve kültür merkezi haline getirdi. İsrail kurulana ve onu yok etmeye başlayana kadar - sizin deyiminizle - “muhteşemdi”.
Yine de İsrail'in Gazze'ye yönelik her acımasız saldırısından sonra Filistinliler burayı yeniden inşa ettiler. İsrail'in tüm şiddetine, kısıtlamalarına ve hırsızlıklarına rağmen Filistinliler Gazze'nin güvenli bir yer olmasını, rahat bir yaşam ritmine sahip olmasını, gençlerin iyi geçim kaynakları için ellerinden geleni yapmasını, ailelerin mutlu ve bir arada olmasını ve evlerin gelişmesini sağladılar.
İsrail şimdi Gazze'nin tamamını moloz yığınına ve ölüme çevirmeye çalışıyor ki artık orada yaşamamız mümkün olmasın. Siz de bu fikri benimsediniz ve insani yardım maskesi altında etnik temizliğimizi fiilen onayladınız.
Hayır, Bay Trump, başka bir yerde “mutlu” ve “güvende” olmayacağız.
Ancak söylediğiniz başka bir konuda size katılıyorum: “Tarihten ders almalısınız”. Gerçekten de tarih bize modern zamanlarda yerleşimci-sömürgeciliğin sürdürülemez olduğunu öğretiyor. Bu anlamda sizin ve İsrail'in planları başarısız olmaya mahkûmdur.
Bizler, Gazze halkı - her yerli halk gibi - kökümüzden sökülmeyi reddediyoruz. Mülksüzleştirilmeyi reddediyoruz. Toprağımızın en yüksek teklifi verene verilebilmesi için sürgüne zorlanmayı reddediyoruz. Biz çözülmesi gereken bir sorun değiliz; biz vatanımızda özgür ve onurlu bir şekilde yaşama hakkına sahip bir halkız.
Hiçbir bomba, abluka ya da tank bize bunu unutturamayacak. Yerimiz değiştirilmeyecek, yeniden yerleştirilmeyecek ya da yerimize yenisi konulmayacak.
Gazze'nin kaderini güç ve zenginlik belirleyemeyecek. Tarih hırsızlar tarafından yazılmaz - tarih direnenler tarafından, halkın iradesiyle yazılır. Baskı ne olursa olsun, bu topraklarla bağımız asla kopmayacaktır. Teslimiyet ve terk etme bir seçenek değildir. Bu toprakları sevgi, özen ve hatırayla besleyerek şehitlerimizi direnişle onurlandıracağız.
Nafile çabalarınızda size başarılar dilerim,
Hassan Abuqamar
Gazze, Filistin
* Hassan Abo Qamar, Gazze'de yaşayan bir yazar.





HABERE YORUM KAT