1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Gazze'de Ukrayna'dakinden çok daha kötü saldırılara tanık oldum
Gazze'de Ukrayna'dakinden çok daha kötü saldırılara tanık oldum

Gazze'de Ukrayna'dakinden çok daha kötü saldırılara tanık oldum

Gazze, amansız zorluklarıyla, saldırı altındaki bir yerden çok daha fazlasıydı. Benim için bir yaşam ve umut öğretmeni haline gelmişti.

24 Şubat 2025 Pazartesi 20:36A+A-

Olena Boyko’nun electronicintifada’da yayınlanan yazısı Barış Hoyraz tarafından Haksöz-Haber için tercüme edilmiştir.

 

1996 yılında Ukrayna'daydık.

Büyük kızım Oksana tıp okuyordu ve Gazze'den Muhammed El-Hissy adında genç bir adamla tanıştı. Muhammed de tıp öğrencisiydi ve ülkesine döndüğünde göz doktoru olarak çalışmayı planlıyordu.

İki yıl sonra Oksana ve Muhammed evlendi.

Muhammed 2001 yılında yüksek lisans derecesi aldı. Beş yıl sonra Gazze'ye dönmeye karar verdi.

27 Ocak 2006'da eşim ve ben iki sevgili torunumuza ve kızımıza veda etmek zorunda kaldık.

Sisli ve çok soğuk bir gündü. Kar dizlerimize kadar geliyordu.

2007 yılında sevgili eşimi cilt kanserinden kaybettik.

O yıllar son derece zordu. Ama Gazze'deki torunlarımdan her telefon ve mesaj aldığımda bir rahatlama hissediyordum.

En büyük torunum Emad bana mektuplar gönderir, Gazze'deki ailesini ziyarete gelip gelemeyeceğimi sorardı. Kardeşlerinden üçü, ailesi Ukrayna'dan oraya taşındıktan sonra doğmuştu.

Gazze'ye gitmenin tehlikeli ve yorucu bir süreç olduğunu biliyordum. Ancak sevgili ailemi görmek istediğim için 2012 ve 2018'de oraya gitmeye karar verdim.

2012 yılında Gazze'ye bir tünelden girmek ve çıkmak zorunda kaldım.

Kızımı ve torunlarımı hep özledim. Ve Gazze denen o yere olan sevgim yavaş yavaş artmaya başladı.

24 Şubat 2022'de uyandım ve işe gitmek için hazırlandım. Sonra her yönden gelen siren seslerini duydum.

Birden elektrikler kesildi, telefon ve internet bağlantıları koptu.

Rusya'nın Ukrayna topraklarına saldırdığı ve insanları bombalayıp öldürmeye başladığını öğrendik.

O dönemde yaşadıklarımızla başa çıkmakta çok zorlandım. Sürekli stres nedeniyle sağlığım bozulmaya başladı.

Savaşın yakında biteceğini düşünüyordum. Ama bitmedi.

Günden güne yoğunlaştı.

Sıfırdan başlamak

Torunlarım ve Gazze'deki kızım sürekli irtibat halindeydiler ve beni teselli etmeye çalışıyorlardı. Ukrayna'daki savaşın sonu görünmediği için Gazze'ye gidip onlarla birlikte yaşamamı önerdiler.

Tereddüt ettim. Gazze'ye taşınmak her şeye sıfırdan başlamak demekti. Ancak kızım ve ailesi bana mümkün olan her şekilde destek olacaklarına dair güvence verdiler.

Ocak 2023'te kızım Filistin'den Ukrayna'ya geldi. Sahip olduğum her şeyi sattım ve sonraki ay onunla birlikte Gazze'ye gittim.

Torunlarım Emad ve Halid, Gazze'yi Mısır'dan ayıran Refah sınır kapısında beni bekliyorlardı. Beş yıl önce Gazze'yi ziyaret ettiğimden beri onları görmemiştim.

Taksiden indim, onlara sarıldım ve ağladım. Onları tekrar gördüğüm için çok rahatlamıştım.

Yeni hayatıma başlamam için herkes bana yardım etti. Damadımın babası bana torunum Halid ile paylaştığım bir daire verdi.

Halid ile çok zaman geçirdim. Sabahları onu uyandırıyor ve üniversitedeki derslerine gitmeden önce kahvaltı hazırlıyordum.

Halid derslerinde mükemmel sonuçlar aldığı için üçüncü sınıftayken çalışmaya başladı.

Eve hiçbir zaman eli boş gelmezdi. Bana her zaman çikolata alır ve beni günlük gezilere çıkarırdı.

Halid hayatıma büyük bir neşe getirdi. Sağlığım düzeldi ve yeniden küçük mutluluk anlarının tadını çıkarmaya başladım.

Gazze'yi ve onun güzel kültürünü benimsedim.

Burada aile bağlarının bu kadar güçlü olmasını sevdim. Ramazan'daki toplantıları, bayramlardaki ritüelleri, tanık olduğum derin eğitim aşkını ve yaşlılara duyulan derin saygıyı sevdim.

Korku

7 Ekim 2023'te korkunç roket ve patlama sesleriyle uyandım.

Son derece endişeliydim. Ama kızım beni rahatlattı.

Bana bu saldırıların muhtemelen birkaç hafta içinde sona ereceğini söyledi.

8 Ekim'de durum daha da ciddileşti. İsrail'in bombalama ve top atışlarının gürültüsü her yerden duyuluyordu.

Günler geçtikçe işler daha da kötüye gitti. Elektrik ve su kesildi, mallar mağazalardan kaybolmaya başladı, fiyatlar sürekli yükseldi.

En kötüsü de İsraillilerin bombardıman ve top atışlarını hiç durdurmamasıydı. Artık olacakları tahmin edebiliyorduk: önce bir ıslık sesi duyuyordunuz, sonra yürek burkan bir patlama.

Günlerimi ailemle birlikte Gazze Şehri'nin Şeyh Radvan mahallesinde geçirdim, dehşete rağmen bir nebze de olsa normalliğimi korumaya çalıştım. Ama dehşet hiç azalmadı.

Tüm bu şiddetin ortasında Halid hastalandı.

Günlük kan testlerinden geçmek zorunda kaldı. Testlerinden biri için ona hastaneye kadar eşlik ettim - bu 16 Ekim 2023'teydi.

Hastanedeki manzara kıyamet gibiydi. İçeride tıkış tıkış insanlar vardı.

Yaralı insanlar - bazıları vücut uzuvlarını kaybetmişti - koridorlarda kanlar içinde yatıyordu. Acı çığlıkları tüm binada yankılanıyordu.

Ukrayna'da bir yıl süren savaşa tanıklık etmiştim.

Ama bu? Bu bir savaş değildi - kelimelerle tarif edilemeyecek kadar korkunç bir şeydi.

Hastaneden eve dönerken Gazze Şehri'nin el-Rimal bölgesinde büyük torunum Emad'ı kontrol etmek için durduk.

İsrail bir hafta önce Emad'ın evinin karşısındaki el-Susi camisini bombalamıştı. Bir ibadet yeri moloz yığınına dönüşmüştü.

Aradan bir hafta geçmesine rağmen sokaklar hâlâ kandan geçilmiyordu. Ceset parçaları hâlâ görülebiliyordu.

Hayatımda ilk kez bir katliama tanık oluyordum.

İçme suyu taşıyan bir kamyon gelmişti. Etrafında bir kalabalık toplanmıştı; herkes bir kaba su doldurmaya çalışıyordu.

Beklenmedik bir şekilde Emad'ı da kalabalığın içinde bulduk. O da su almak için sıranın kendisine gelmesini bekliyordu.

Kabını doldurduktan sonra Emad bize doğru koştu ve bize sarıldı.

Emad bana eşyalarından geriye kalanları topladığını söyledi. Ertesi gün bizimle yaşamaya gelecekti.

Nedenini sorduğumda, gelip dairesine bir göz atmamı istedi.

Daire, içinde bir savaş yapılmış gibi görünüyordu. Dış kapı paramparça olmuştu çünkü İsrail camiye saldırdığında meydana gelen patlama çok şiddetliydi. Dairenin her yeri cam kırıkları ve diğer döküntülerle doluydu. Havadaki toz boğucu bir hal almıştı.

Dairenin artık yaşanabilir olmadığı açıktı.

Ürkütücü

Gün batımı yaklaşırken, ertesi gün görüşmek umuduyla Emad'a veda ettik. Her yer kararmaya başlamıştı ve sokak lambaları yoktu.

Bir taksi bulmak uzun zaman aldı. Ve nihayet bir taksiye bindiğimizde, arabanın önünde bir şey patladı.

Ortam ürkütücüydü. Patlamadan çıkan dumanlara maruz kaldık; şüphesiz zehirliydi.

Şoför her şeye rağmen yoluna devam etti. Eve vardığımızda hem Halid hem de ben aşırı terliyor ve nefes almakta zorlanıyorduk.

İçeri girer girmez ikimiz de yatağa yığıldık.

Kızım hemen harekete geçerek burnumuza sıcak kompres uyguladı. Bu, daha rahat nefes almaya başlamamızı sağladı.

Bir hafta süren kan testlerinden sonra doktorlar Halid'in hemoglobin seviyesinin düştüğünü ve trombositlerinin tehlikeli derecede azaldığını gözlemlediler. Ardından 17 Ekim akşamı en kötü haberi aldık: Halid'e kan kanseri teşhisi konmuştu.

Bu haberi aldığımda acı acı ağladım. Halid iyilikte sınır tanımayan bir torunumdu.

19 Ekim'de, o zamanlar 8 yaşında olan torunum Zemzem'le birlikte evimin koridorundaki merdivenlerden iniyordum. Bir anda ıslık gibi bir ses kulaklarımızı delip geçti.

Duman ve toz havayı doldurdu.

Hava saldırısında dört pencere patlamıştı. Zemzem ve benim etrafıma yıkıldılar.

Saniyeler sonra, hava saldırısından sağ kurtulan komşuların çığlıklarını duyduk. Çığlıklar tüyler ürperticiydi.

Kırık camların çizikleri dışında ne Zemzem ne de ben yaralanmıştık.

Binamızdan sadece birkaç metre ötede, patlamanın bıraktığı büyük bir krater gördüm.

El-Hissy ailesinin on dört üyesi bu hava saldırısında İsrail tarafından öldürüldü. Patlamadan kaynaklanan ısı o kadar yoğundu ki bazı cesetler neredeyse buharlaştı ve geriye sadece küçük kalıntılar kaldı.

Bu dehşet verici sahneler sağlığıma zarar verdi. Kalp sorunları ve şiddetli anksiyete yaşamaya başladım.

Halid'in kanseri için tedaviye ihtiyacı olduğu açıktı. Ancak annesi ve ben Türk-Filistin Dostluk Hastanesi'ndeki randevusunda ona eşlik ettiğimizde, doktorlar durumunu tedavi etmek için yeterli malzemelerinin olmadığını açıkladılar.

Yurtdışında tıbbi yardım almasını tavsiye ettiler.

Biz oradayken İsrail, Türk-Filistin Dostluk Hastanesi'ne saldırdı.

Keskin nişancılar hastaneden çıkmaya çalışan herkesi hedef alıyordu. Bir saldırıda Halid'in tedavi gördüğü odanın camı kırıldı.

Hastanenin bodrum katına sığınmak zorunda kaldık. Hastaneden bir ambulansla ayrılıp evimize dönmemiz ayarlanana kadar günlerce orada kaldık.

Yaşam ve umut öğretmeni

6 Kasım 2023'te tüm ailemiz kuzey Gazze'den güneydeki Refah'a kaçtı. İsrail'in “güvenli koridor” dediği yerden yürümek zorunda kaldık.

En karanlık kâbuslarımda bile, kavurucu öğleden sonra güneşinin altında keskin nişancıların bakışları altında yürümek zorunda kalacağımı, patlayan araçların, çürüyen cesetlerin, dağılan uzuvların ve kemiklerin korkunç manzaralarına tanık olacağımı hayal etmemiştim.

Dört saat boyunca yürümeye devam etmek zorunda kaldım. 2018'den beri diz eklemi iltihabı yaşadığım için bu benim için acı vericiydi.

Güneşten bunaldım ve kaldırıma yığıldım. Damadım yanında taşıdığı suyu başıma dökerek beni ayıltmak zorunda kaldı.

O çetin sınavdan nasıl sağ çıktığımı ve benim yaşımdaki (yakında 68 olacağım) ve daha yaşlı diğer kadınların karşılaştığı zorlukları halen anlayamıyorum.

İsrail'in, Refah'ın insani bir bölge olduğuna dair iddiaları doğru değildi. Her gün yakınlarımızda bombalama sesleri duyuyorduk.

Buğday kıt bir meta haline geldiği için tam bir somun ekmek bulmak günlük bir zorluk haline geldi.

İçmek için temiz su bulmak zordu.

Bir binanın üçüncü katında kaldığımız için - kızımın arkadaşı bizi evinde ağırladı - kapları birkaç kat merdiven çıkmak zorunda kaldık. Sonra da suyu ailemizin yedi üyesi arasında bölüştürmek zorunda kaldık.

Duş almak, lavaboyu kullanmak ve internet bağlantısına erişmek çoğu zaman ulaşılamaz lüksler haline geldi. Temel ihtiyaçlar için marketlere gittiğimizde ise sürekli boş raflarla karşılaştığımız için hayal kırıklığına uğruyorduk.

9 Kasım 2023'te Halid ve ben acil tıbbi tedavi için Ürdün'e gitmek üzere Gazze'den ayrıldık. Diğer dört torunum ve aileleri Refah'ta kaldı.

Gazze'yi geride bırakırken, gerekli olduğu kadar uzak da görünen bir barış vizyonuna saplanıp kalmıştım.

Gazze, amansız zorluklarıyla, saldırı altındaki bir yerden çok daha fazlasıydı. Benim için bir yaşam ve umut öğretmeni haline gelmişti.

Her şeye rağmen bana her yerden daha çok evim gibi gelen bir yer, aile ve toplum bağlarının bana dayanıklılık ve neşenin gerçek yüzünü öğrettiği bir sığınak.

Yolculuğum devam ediyor, ancak kalbim Gazze'nin bir gün barış içinde gelişeceği umuduna bağlı.

 

*Olena Boyko, Ukrayna vatandaşı, Ukrayna'daki savaştan kaçarak Şubat 2023'te Gazze'ye yerleşti. Şu anda Ürdün'de torununa tıbbi tedavi için refakat ediyor.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum