1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Dostlar Cenevre'de Görsün
Dostlar Cenevre'de Görsün

Dostlar Cenevre'de Görsün

Cenevre'deki Suriye görüşmelerinin amacı, soruna politik çözüm bulmak olarak ilân edilmişti ancak BM sözcüsüne göre toplantı, “Düşük profilli dolaylı görüşmeler” olacak. Bölgesel ve küresel güçler birbirinden çok farklı tavır içinde.

28 Ocak 2016 Perşembe 11:55A+A-

Ayşe Karabat / Al Jazeera

250 bin kişinin öldüğü, 6 milyon Suriyelinin ülkesi terk etmek zorunda kaldığı Suriye Savaşı’na politik bir çözüm bulma iddiasıyla toplanmasına karar verilen ama daha düzenlenmeden bu amacına ulaşamayacağı netleşmeye başlayan Cenevre görüşmelerinin 29 Ocak Cuma günü başlaması bekleniyor.

2015 yılında Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalede bulunması, hem mülteci akınının hem de IŞİD kaynaklı güvenlik endişelerinin, Avrupa’yı Suriye yorgunu haline getirmesi, İran’ın üzerindeki ambargoların kalkması, Suudi Arabitan’ın Yemen’e müdahale etmesi gibi Suriye İç Savaşını etkileyecek gelişmeler yaşanmaya başlanması üzerine, bölgesel ve küresel güçler Kasım ayında Viyena'da bir araya gelerek, soruna siyasal çözüm bulma arayışına girmeye bir kez daha karar verdiler.

Daha önce yine Cenevre’de yapılan iki girişim etkisiz kalmış, ortaya siyasi çözüme götürecek net bir yol haritası konulamamıştı. Üstelik, Suriye rejiminin en önemli destekçisi İran da bu toplantılara katılmamıştı. Cenevre’de 2012’de ve 2014’de yapılan toplantılar da Beşşar Esed’in geleceği hakkında da fikir birliğine varılamamıştı.

Oysa 2015 yılında Kasım ayında Viyana’da toplanan, aralarında Türkiye’nin de olduğu Uluslararası Suriye Destek grubu, İran’ın da katılımıyla, Beşşar Esed’in geleceği hakkında hâlâ net bir tavır ortaya koyamasa da bir yol haritası belirledi. Bu haritaya göre, taraflar, Ocak 2015’de Cenevre’de bir araya gelecek, altı ay içinde tüm icra yetkisini elinde bulunduran bir geçiş hükümeti kurulmasını sağlayacak, 18 ay içinde de ülkede seçimler yapılacaktı.

Ancak bu kararların alındığı Kasım ayından beri, Rusya’nın hava desteğiyle rejim, muhalifleri geriletmeye başladı.

Rusya’nın tavrı

Esed’i askeri anlamda da destekleyen Tahran yönetiminin, harcadığı büyük miktardaki paralara ve insan gücüne rağmen Esed’i ayakta tutamayacağını anlayarak Rusya’dan yardım istemesi üzerine, Moskova, Suriye’ye askeri anlamda da müdahil olmaya karar verdi.

İç Savaşın başından beri rejime destek veren Rusya, hem Ortadoğu’da kalıcı olmak istiyor, hem de küresel bir güç olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Ayrıca ABD’nin Ortadoğu bölgesinden çekilmesiyle oluşan boşluğu da doldurmaya çalışıyor.

Bununla birlikte Rusya, düşen petrol fiyatları nedeniyle ekonomik anlamda zorlu bir süreçten geçiyor. Moskova, Suriye’ye yönelik askeri müdahalesinin zaman içinde kendisine pahalı gelmeye başlayacağının da farkında. Yeni bir Afganistan deneyimi de yaşamak istemiyor. Şu anda sağlayabileceği bütün çıkarlara erişmiş gözüküyor, bundan sonra meseleyi uzatmanın kendi çıkarına olmayabileceğini, Suriye’deki radikal unsurların kendi topraklarında Rusya için her zamankinden de çok bir güvenlik tehdidi olabileceğini düşünüyor.

Bu nedenlerle Suriye’de geçiş süreci başlatılmasını isteyen Rusya, bu sürecin kendi çıkarlarına en uygun biçimde yapılması için hem askeri anlamda, hem de diplomatik anlamda olağanüstü çaba sarf ediyor. Muhalifleri ülke içinde gerileten Rusya, diplomasi masasında aynı şeyi yapmaya çalışıyor ve bu amaçla Cenevre görüşmelerine, rejimle yakın ilişkileri olduğu bilinen ülke içi muhaliflerle PKK’nın Suriye kolu PYD’nin de katılması için bastırdı.

Muhalifler, Rusya’nın bir yandan geçiş süreci görüşmelerini başlatarak ama öte yandan da muhalefeti zayıflatarak, görüşmeleri uzatmayı ve nihai olarak da Beşşar Esed’in mümkün olduğu kadar uzun süre görevde kalması için mücadele ediyor.

ABD, Rusya ve İran’a mı yaklaştı?

Suriye savaşının başından beri bütünlüklü bir strateji ortaya koyamayan Washington 2016’da yapılacak ABD Başkanlık seçimleri öncesi, Suriye’de işleri hiç olmazsa belli ölçülerde yola koyma arayışında.

ABD için öncelik, IŞİD ile mücadele. Ancak, Suriye’deki İç Savaş devam ederken bunun hiç bir zaman etkin bir biçimde yapılamayacağını da biliyor. Bu yüzden Cenevre görüşmelerinin bir an önce başlamasını istiyor ve diplomasi masasında kazanımlar elde edebileceğini düşünüyor.

Bu nedenle de muhalefete, görüşmelere katılma baskısı yaptı. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Michael Ratney, muhaliflerin Cenevre görüşmelerinin, kimin gerçekten Suriye’de kalıcı çözüm istediğinin dünya kamuoyuna gösterilmesi için fırsat oluşturacağını iddia etti.

Oysa muhalefete göre, ABD, Rusya ve İran’ın pozisyonuna yakınlaştı. Muhaliflerin oluşturduğu Yüksek Müzakere Heyeti Başkanı Esad Zubi, ABD’nin Rusya ve İran pozisyonuna yakınlaşmasının ne ABD ne de muhalifler için hayırlı olmadığını söyledi.

Ayrıca ABD, toplantılara PYD'nin katılımı konusunda net bir tavır sergilemedi. Bu konuda ısrar etmeyi Rusya'ya bırakmışa benziyor. Ancak ABD, sık sık PKK ve PYD'nin aynı olmadığı vurgusu yapıyor. 

Tahran kararlı

Suriye’de Esed rejiminin ve Esed’in kendisinin yönetimde kalması Tahran için vazgeçilmez. Daha azına razı olmayı, Tahran yönetimi büyük bir kayıp olarak algılıyor çünkü daha azının İran’ın Doğu Akdeniz’deki etkinliğini kırabileceğini ve Sünni çoğunluğun olduğu bir coğrafyada çıkarlarına gelmeyeceğini düşünüyor.

Üzerindeki ambargolar kalktıktan sonra Suriye’ye aktaracak daha fazla kaynak bulabilecek hale gelen İran, görüşme masasını engelleyen ülke olarak gözükmek istemiyor ama masadan istediklerini almadan kalkma niyeti de yok. Üstelik rejim, muhalifleri ülke içinde de geriletirken, Batı’dan kararlı bir duruş gelmemesi nedeniyle de kendisini avantajlı hissediyor.

Avrupa panikte

Suriye meselesine mümkün olduğu kadar uzaktan bakmayı ve kendi çıkarlarına dokunulmadığı sürece aktif adım atmama tutumu benimseyen Avrupa için de işin rengi Suriyeli mülteci akınıyla birlikte değişmeye başladı. Avrupa ülkeleri de soruna bir an önce çözüm bulunmasını istiyor ve ülkede istikrarın sağlanmasını her şeyin önüne koyuyor. 

Suudi Arabistan da biraz yoruldu

Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri için, neredeyse yönetime geldiğinden beri hiç hoşlanmadıkları Beşşar Esed’in gitmesi, tehdit olarak gördükleri Tahran-Şam aksının kopması hayati önemde. Suriye’de geçiş dönemi sırasında ortaya çıkabilecek yönetiminin eskisi gibi Tahran’ın güdümünde olmayacağının garanti edilmesi, Körfez ülkelerinin ‘muzaffer hissetmesi’ için yeterli. Ancak, Suriye muhalefetinin en önemli destekçilerinden Suudi Arabistan, kaynaklarının önemli bir kısmını, 2015 yılında başlattığı Yemen’e askeri müdahaleye ayırıyor.

Muhalifler siyasal olarak birlikte, sahada zayıf

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler (SMDK) çatısı altında toplanan siyasal muhalifler ve ülkede savaşı yürüten silahlı gruplar, aralarındaki derin görüş ayrılıkları devam etse bile, savaş başladığından beri ilk kez birlikte hareket etme noktasına geldiler ve Suudi Arabistan’ın yardımıyla 2015 yılının Aralık ayında Riyad’da toplanarak Cenevre görüşmelerine katılacak müzakere heyetini belirlemeyi başardılar. Siyasal olarak, hiç olmadığı kadar geniş bir temsile ulaştılar ancak ülke içinde mevzi kaybetmeye devam ediyorlar. Özellikle Rusya’nın müdahalesinden sonra hem Güney’de hem de Kuzey’de toprak kayıpları yaşıyorlar. Üzerlerinde yalnızca Rusya ve İran’ın değil, kendilerine destek vermiş olan ABD ve Avrupa baskısını da hissediyorlar.

Çok düşük profilli görüşmeler

Bu şartlar altında 29 Ocak Cuma günü başlaması beklenen Cenevre görüşmeleri, BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın sözcüsü Ahmet Fevzi’nin dediği gibi, ‘çok düşük profilli dolaylı görüşmeler’ olacak.

Reuters’a açıklamada bulunan ve ismini açıklamayan bir Batılı diplomat da, Cenevre görüşmeleri, Viyana’da öngörüldüğü gibi Ocak ayı içinde başlamazsa bir daha başlayamayabileceğinden endişe edildiği için yapıldığını söyledi.

De Mistura da, 29 Ocak’ta başlayacak görüşmelerin altı ay süreceğini, önce ateşkes yapılmasına yoğunlaşacağını söyledi.

Görüşmelerin ilk aşamasının iki ya da üç hafta olacak biçimde planlandığını anlatan de Mistura, bu turdan sonra heyetlere destekçileri ve kendi aralarında durum değerlendirmesi ve bir sonraki tura hazırlanmaları için vakit tanıyacaklarını anlattı:

Oyunun adı, Suriye görüşmeleri boyunca ortaya çıkacak olan farklı meydan okumalar karşısında mümkün olduğu kadar yaratıcı ve esnek olmak.

Bütün bunlar da Cenevre görüşmelerinin, oyunun kurullarını değiştirecek kırılma noktaları olmadığı sürece, ‘Dostlar Cenevre’de görsün’ çerçevesinde yapılacağını gösteriyor.

HABERE YORUM KAT