1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. Devlet değil, saltanat rejimi, isim ve kadro değiştirerek devam etmişti..
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

Devlet değil, saltanat rejimi, isim ve kadro değiştirerek devam etmişti..

18 Eylül 2022 Pazar 15:25A+A-

Cuma günkü yazının son paragrafına, 'Osmanlı da, son ânına kadar, (...) Ankara'daki, -yeni devletin değil- yeni rejimin kurucu kadroları da makamlarını, rütbelerini, yetkilerini, maaş ve makamlarını ve meşruiyetlerini, saltanatın kaldırıldığı 1 Kasım 1922'ye kadar, başında Sultan Vahiduddin'in bulunduğu saltanat rejiminden alıyorlardı. Bizzat M. Kemal de, onun tarafından gönderiliyordu (...)' denilmişti.

*

Bu konuda 15 Eylûl akşamı bir tv programında, tarihî konularda araştırmaları olan bir kişi, 'M. Kemal'in Samsun'a gönderilmesi, bir devlet operasyonuydu..' demeyi sürdürüyor da, Sultan Vahdeddin'in imzasını ise, 'önemsiz şeklî bir unsur olarak görmeye- göstermeye devam ediyor ve net olarak, 'M. Kemal'i Sultan göndermedi..' diyordu!.

Onun imzası olmasaydı, vazifelendirilişi ve yetkileri nasıl geçerli olacaktı?

Kaldı ki, o vazifelendirmeden sonra, vedâ için 'huzura çıktığı'nı, Sultan'ın kendisine, 'Paşa, istersen memleketi kurtarabilirsin!' dediğini bizzat M. Kemal söylemiyor mu?

Şunu da ekleyelim: Sultan Vahiduddin, hâtıratında, '1917'de Almanya ve Avusturya'ya Veliahd olarak iki ay kadar sürecek bir resmî ziyarete giderken M. Kemal'i 'Seryâver' olarak yanına aldığında, M. Kemal'in devamlı Enver Paşa'yı kötülediğini ve ayrıca onun, Osmanlı Hanedânı'na son vermek gibi bir kötü niyet beslediğini bile söylediğini' belirtmiyor mu?

*

Konuya bu kadarca değindikten sonra, dönelim, Cuma günkü yazının devamına..

M. Kemal'in 1 Kasım 1922 günü, Sultanlığın kaldırıldığı oturumda Meclis'te yaptığı konuşmayı, 'Kâzım Karabekir Anlatıyor' isimli eserinden (sh.50 ve devamından) , U. Mumcu'nun sâdeleştirdiği şekilde ve -özetle- aktaralım: '(...) Halifelik yönetimiz Müslümanlar için çok yararlıdır. Çünkü, Peygamber Halifeliği, Müslümanlar arasında bağ oluşturan yönetim biçimidir. Müslümanların tek bir sözle bir araya gelmelerini ve harekete geçmelerini sağlar. (...) Bugün de Sultanlık ve hâkimiyet makamıyla Halifelik makamının yan yana bulunabilmesi en doğal durumlardandır. Şu farkla ki, Bağdat ve Mısır'da sultanlık makamında bir kişi oturuyordu. Türkiye'de ise, o makamda, asıl olan milletin kendisi oturuyor. Halifelik makamında da, Bağdat ve Mısır'da olduğu gibi sığıntı, güçsüz bir kişi değil, dayanağı Türkiye Devleti olan yüce bir kişi oturacaktır.

(...) Böylece bir yandan Türkiye halkı çağdaş bir uygar devlet halinde her gün daha dayanıklı (...) olacak, 'Halifelik makamı da bütün İslam dünyasının ruh ve vicdanının , imanının bağlantı noktası , Müslüman kalplerin ferahlık kaynağı olabilecek bir saygınlık ve yücelikte belirecektir.(...)'

-18 Ocak 1923, İzmit konuşmasında ise-, 'Halifelik makamı yalnızca Türk'e değil, yüce İslam dünyasına aittir.';

-Bursa'da, 22 Ocak 1923'de – 'Halifelik, yalnız Türkiye halkını değil, bütün İslam dünyasını kapsadığı için, bu makam hakkında bir karar vermek, Türk milletinin yetkisi dışındadır..' der.. Evet, M. Kemal'in sözleri bunlar..

Ve (Sh.69'dan..) M. Kemal, 10 Temmuz 1923.'de (yani, Lozan Antlaşması'nın imzalanışından 1 gün önce, Karabekir'e der ki:

'Dini ve ahlâkı olanlar, aç kalmaya mahkûmdurlar.. (...) Dini ve nâmusu olanlar kazanamazlar, yoksul kalmaları kaçınılmazdır. Böyle kimselerle ülke zenginleştirilemez. Onun için önce din ve namus anlayışını kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle güçlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Böylece kalkınma kolay ve çabuk olur..' (...) Tartışmaya Fethi (Okyar) Bey de katılır:

'Evet, Karabekir, Türkler İslamlığı kabul ettikleri için böyle geri kaldılar . İslam kaldıkça da bu halde kalmaya mahkûmlar..'(Sh.72) .

*

1974-75'lerdi, bir 23 Nisan programında TRT ekranında Prof. Hıfzı Veldet konuşuyor ve bu konuları ele alıyordu.. 'Burada M. Kemal, millete yalan söyledi mi diyeceğiz..

Evet, yalan söyledi.. İyi ki yalan söyledi.. Yoksa, şimdi başımıza Said Nursî gibiler Cumhurbaşkanı olurdu..' demişti, özetle..

*

Ve, bir-iki tartışmaya 2 NOKTA:

1- KK Bey, devamlı 'helâlleşmek'ten söz ediyor, bir sevgi pıtırcığı halinde aynı sözleri tekrarlayıp duruyor.. Kimi safdiller de , 'Elini uzatıp helâlleşmekten söz eden kişinin elini havada bırakmamak gerekir..' diyor.

Yahu, bu ne sığ akıl yürütme..

KK Bey'in helâlleşmek istediği, tek veya bizzat KK Bey'in hatalarından, zulümlerinden vazgeçtiği, pişman olduğu bir konu mu? Yoksa, başında bulunduğu siyasî kadronun 100 yıllık geçmişteki yaptıklarından dolayı mı bir helâlleşme talebi?

'Evet öyle..' diyecek birisi varsa, ona da denilir ki, 'Başında bulunduğu siyasî hareketin milletin, diniyle, imanıyla giriştiği savaştan dolayı, şimdi, 'helâlleşmek'ten söz ediyorsa; önce, 'Bütün o 100 yıllık geçmişine bir reddiye yazmalı, bir redd-i mirâs eylemeli, ondan sonra da onların zulümlerinin mağdurları, burada bir oyun olmadığına inanırsa, o zaman, belki.. Ama, hayattan çekilenler adına, kim kiminle ve nasıl helâlleşir?

*

2-İzmir BŞ Belediye Başkanı, İzmir'in kurtarılışının 100. Yıldönümü törenleri sırasındaki konuşmasında, Sultan Vahdeddin'e 'hain' deyişine yönelik suçlamalara cevap verirken, "Hain Vahdeddin ülkeyi terk etti, kaçtı. Bu, ilkokul 2'nci sınıf bilgisi.. " diyerek, tarih bilgisini konuşturmaya boyuna ediyor.

Evet, o, ilkokul 2'nci sınıftaki 7-8 yaşındaki bir çocuğun beynine doldurulan resmî ideoloji yorumlarını, ilkokul 2'nci sınıftayken öğrendiklerini, 'tarihî gerçek' diye anlatmakta ısrarlı.. Bu, onun da fikir seviyesi ve yaşını gösteren bir kıstas..

Ayrıca, o kişi bunları söylerken, Sultan Vahiduddin'in 17 Eylûl 1922 günü İstanbul'u terk edişini ve İngiliz gemisine sığınmasını 'kaçış' olarak söylüyor da, M. Kemal'in, Refet (Bele) Paşa'yı Sultan'a gönderip, 'ülkeyi terk etmezse, hayatını garanti edemeyeceklerini' söylettiğinden habersiz gözüküyor..

Evet, bir Osmanlı Sultanının İngiliz gemisine sığınması büyük yanlıştı; hele de, 'Halife-i Müslimîn' sıfatıyla.. Kaldı ki, o, emrindeki çok güçlü Avcı Taburları aracılığıyla karşı koymaya kalkışıp mesele de çıkarabilirdi. O ise, 'kader' deyip giderken, emrindeki Beytulmal'dan hiç bir şey almamış ve İtalya'da parasızlık ve borç içinde vefat etmiş, alacaklıları tâbûtuna bile haciz koydurmuştu.

*

STAR

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum
  • Ferhat Karasari / 20 Eylül 2022 22:10

    Anti kemalist kardesim verdigin güzel biligiler icin tesekkür ederim. Hz Ömer galiba sehid edildigi günlerde yerine oglunun getirilmesi teklifine karsi cikmisti . Rahmet olsun cennet olsun ama yeine 6 kisilik suradan 5i birbirine akrabaydi hz Ali haric. (ra) yani savundugum seyler bunlardi Yoksa ilk vahiyden beriki elbetteki bizim tarihimiz kim inkar edebilir.. eger biri (Muaviye nin eli)tarafindan bu nebevi siyaseti ortadan kaldirip yikmasaydik,devam ettirebilseydik daha baska bír tarihde yazabilirdik.. olmadi buda bir hayali tahminimdi..Yani biz kendi deger ve örneklerinden yararlanabilseydik daha iyi olurdu tek düsünügüm buydu, bu konuda Güzel düsüncelerin icin tesekkür ederim selam olsun degerli kardesim

    Yanıtla (0) (0)
  • Antikemalist / 20 Eylül 2022 11:14

    Ferhat kardeşim cevabın için teşekkürler. Raşid halifeler hakkında söylediklerine aynen katılıyorum.
    Fakat saltanat sistemi hakkında bazı detaylara da dikkat etmek gerekiyor. Öneclikle saltanat rejimini İslam’a aykırı saydığımız an Abbasi, Selçuklu, Osmanlı ve diğer bilumum tarihteki İslam devletlerini gayri İslami saymak gibi bir durum sözkonusu ve bu İslam’a da tarihi gerçeklere de mantığa da uymuyor. Saltanat İslama aykırı olsa, Peygamber övgüsüne mazhar Fatih bu sisteme son vermez miydi mesela? İslam yönetim şekli hakkında BİLİNÇLİ şekilde bir sistem dayatması yapmadı, bunu zamana ve şartlara bıraktı. “Halife seçim ile belirlenir” şeklinde ne bir ayet var ne hadis. Hz. Peygamber vefatından önce Hz. Ebubekir’i imamlığa tayin etti, Halife de sonra o oldu. 4 raşid halife halk oylaması ile değil, sahabelerden ileri gelenlerin biat vermesiyle seçildi. 5. Raşid Halife denen Ömer Bin Abdulaziz, kendisinden önceki emevi halifesi onu tayin ettiği için halife oldu.
    Hz. Süleyman aynı zamanda bir kraldı ve krallığı babası Hz. Davut’tan yani saltanat ile devr aldı. Bu büyük peygamberler aynı zamanda kral.
    İslam’ın asıl reddettiği sistem Diktatörlük ve tiran rejimidir. İslam yönetimde İstişareyi ve ADİL olmayı emreder. Tek Adam tasallutunu kabul etmez! İşte Osmanlı’da bir yandan DİVAN var, bir yandan Şeyh-ül İslam! Padişah bir çok konuyu Divan’da istişare ediyor, verdiği kararlar konusunda Şeyh-ül İslam’dan fetva isityor fetva verilmezse karardan vaz geçiliyor! Hangi Cumhuriyet kılıflı diktatörlük rejiminde yönetici kişi kendini bu şekilde kayıtlayabilmiş?
    Hem Osmanlı ve Selçuklu devrinde dünyanın neresinde Cumhuriyet sistemi vardı ki? Nasıl uygulanabilecekmiş bu sistem? Şu çağda bile avrupanın bir çok ülkesinde hala krallık var ve halk da memnun. Saltanat ile yönetilen Kuveyt ve Umman gibi ülkelerin parası bizim paramızdan 25 kata daha değerli, daha müreffeh.
    Saltanat demek aynı zamanda devlet geleneği demek! Devletin başına geçecek kişinin daha küçük yaşta bu vasfa göre yetiştirilmesi, dini değerlere de bağlı olmasının sağlanması demek! Padişah, halkın oyuna talip değil bu sebeple halk dindar olmasa bile kendisi dindar yetiştikten sonra ve Halife vasfını haiz olduğu için dinin muhafazasına seçimle gelen birinden daha fazla riayet gösterir. Teşbihte kusur olmasın, Hz. Ömer veya Hz. Ali şu an hayatta olsa, bizim ülkenin yöneticisi olarak seçilme ihtimali kaçtır? 15-20’yi bile geçemez! İslami Sistem pek de bu değil diye düşünüyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • Ferhat Karasari / 19 Eylül 2022 20:16

    Antikemalist bey kardesim tesekkür ederim Biz Rasit halifelerden sonra kurulan devletlerin Nebevi siyasete benzemediginden düz saltanat kelimesini kullandik .. elbette osmanlinin son dönedeki uygulamalar dogrdur yanlistir diyemiyorum. Bizim hasretini cegdigimiz Hz Nebinin (s) v sahih hadislerden ve kuranii örneklerden ve rasid halifelerden ornek olan bir siyaset sevdamizdan saltanatin bize özgü olmayan ve bizansdan kopye alinan bir yönetim sekli olgu icin söyledik genc osmani bilirmisin daha cocuk ya, liyaket gözrtilmeden basa getirilmis.. yani bu manadan saltanatin hangi dönem olursa olsun iyi yada güzelini kullanmadik . genel olarak söyledik. tesekkür ederim degerli kardesim Cumhursuz cumhuriyeti herseyi ile degitirerek kurulusu. illaki ileri tarihde bu isin öncüleri bu yönetimi degisticeklerdir Kökden bir degisiklik hasretini cekdigimiz islami bir sistem illaki kurulacakdir. Zira Batinin bütün ürettikleri sistemler. bütün demokrasi laiklik ve tüm ...IZM ler miadini doldurmus ve insanliga bir yarari dokunmadigi bir huzur getirmedigi herkesce bilinen bir gercekdir Tabiki bizim tahminiz böyle . Yoksa ahiri yanliz ve yanliz Yüce Allah (cc) bilir.. Amenna.. selam ve dua ile....

    Yanıtla (0) (0)
  • Antikemalist / 19 Eylül 2022 12:18

    Osmanlı'dan sonra kurulan rejimi "saltanatın aynen devam etmesi" şeklinde tarif etmenin pek doğru olmadığı aşikar bir gerçektir. Galiba burada bir ifade hatası var.

    Osmanlı döneminde tamamen halk oyu ile seçilen bir meclis vardı, mecliste farklı çizgide 12 siyasi parti var sosyalist fırka bile var! CHP devrinde ise CHPden başka hiç bir partiye hayat hakkı tanınmadı!
    Padişah'ın bir çok kanunu veto hakkı bile yokken M.Kemal'den habersiz ve onaysız kuş uçmuyordu!
    Osmanlı devrinde farklı çizgide 200 civarı gazete varken, sadece İstanbul'da gazete tirajları 100 bin civarındayken, CHP devrinde tamamı CHP borazanı 28 gazete kaldı, gazete tirajları ise 19.700!! Takrir-i Sükun yasası ile tüm muhalif gazeteler kapatılmıştı!

    Diğer bir konu, Saltanat rejiminin İslam'a aykırı olduğunu savunanlar doğru söylemiyor! İslam hiç bir zaman ille de şu rejim geçerli olacak diye bir kaide koymadı. Şartlara, toplumlara ve zamana bıraktı rejim şeklini. Bu saltanat da olabilir cumhuriyet de! Katar'da, Kuveyt de saltanat rejimi var gayet de güzel ve adil bir yönetim sergiliyorlar mesela, Malezya da öyle!
    Katar dünyada mazlum ülkelere en çok sahip çıkan ülke! Refah ve adalet içinde yönetiliyor! Şimdi ne yapalım, "islam cumhuriyeti emrediyor" iddiası ile Katar'a cumhuriyet mi getirelim?

    Osmanlı yönetimi, kendisinden sonra dış destekle kurulan CHP yönetimine 500 kere tercih edilir! Şimdikinden 500 defa daha İslami bir yönetimdi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ferhat Karasari / 18 Eylül 2022 21:04

    Sevgideger Selahaddin bey kardesim degerli makaleleriniz icin tesekür eder saglikda sihatte olmanizi Rabbimden temenni ederim. Sag olasiniz sihhatte olasiniz insaAllah.. yerden göge haklisiniz. Tarihimizde hic bir dönem mezardan yönetlmedi. ölmüsler tarafindan yönetimedi. Islami olan her seyin dibine kiprit calanlar. hepside mezarda.... ölülerdem ölmüslarden medet ümanlar bir tarafda, ölmüsler tarafindan yönetilenlerde bu isin farkinda olanlarda bir tarafda.. Cumhursuz cumhuriyetini kuran kodomonlar derslerine ve Batili hocalarine iyi calismislar. Saltanati kaldirmislar olsun bu bizimde sahip cikmadigimiz islamide olmadigi bu düzen bizim degildi.. Ama saltanati kaldiranlar Kemalizmin saltanatina mahkum etmislerdi koca bir toplumu..Isin aci tarafi ki yöneticilerde yönetilenlerde derin bir uykudalar birinin bu konulara vakif olmalari lazimdi ama oimadilar.. Cünkü bu yönetim sürülestiriyor koca bir toplumu. Zaten sürülesenler revac görüyor uyaniklarada eli kolu bakglanip hapisahane koyuluyor.. suclu degildir vs da bir deger etmiyor cevap görüyür aninda yerinden yuvasindan ediliyor. " Sivas mahkumlari 28 subat maahkumlari Halis bayuncuk gin ve Hizbut Tahrirli kardaelerim gibi) Bati hayali bir dusman olusturuyor ve isine gelmeyen yine kendilerin kurdular yapiyi kamyonlar dolusu silahlarla destekliyor..Amerika toraklarinda olmuyor bu savaslar mücadelerde Her ne hikmetse ... Onlarin tabirleri ile orta doguda uzak doguda dünyamizi cehenneme ceviriyorlar. Hayatimda hic partici pirtici olmadim. Bu hükümtede oy vermedim ama kardeslerinden diye azicikda olsa köstekde olmadim ama dedik" belki "diyerek umutlandik kabul görmedi. müslümanlarin degerlerine savas acanlarin kurduklari yapida beklentimizde aslinda yoktu.. Bugün köprüler yollar tünneller insa edenlerin gündemi gelecek secime baglanmi durumda.. benim zerre kadar beklentim yok.. Kim gelirde gelsin Demoklesin Kemalizmin kilici altinda yönetilecekler Rejim yine ayni rejim devlet yine ayni devlet. Ama degerlerimizi bir ilk yönetimde birde bugün kü yönetimde kaybettik kaybediyoruz. Dünkü kodomanlar zorla dayatmayla yaptilar yapacaklarini bu günküler gönüllü yapiyorlar... Beyler AHLAK gidiyor elimiizden ar hidiyor Haya gidiyor sahsiyet onur haysiyet gidiyor nereye kadar? benide atin hapsede elinize kina yakin.. Birde secimden secime köle olanlar kul olanlar destek verenlerde kina yaksin.. son sözümüz yaziklar olsun...

    Yanıtla (0) (0)