1. YAZARLAR

  2. Hasan Karakaya

  3. Bu açıklamalar, sadece Varan-2’yi tetikler!
Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Yazarın Tüm Yazıları >

Bu açıklamalar, sadece Varan-2’yi tetikler!

21 Mayıs 2010 Cuma 00:39A+A-

Sizleri bilmem ama, ben çok güldüm... Acı acı güldüm... Sadece ben değil, herhalde “karga”lar bile “münasip yerleriyle” gülmüşlerdir... Bir basın toplantısı, ancak bu kadar “komik” olabilirdi... Bir “bilimsel”(!) açıklama, ancak bu kadar “fiyasko” ile sonuçlanabilirdi... “Delil” diye sunulan bir rapor, ancak bu kadar “dandik” çıkabilirdi... Hepsinden önemlisi, “kaseti yalanlamak” için düzenlenen bir basın toplantısı, ancak bu kadar “kaseti doğrulayıcı nitelikte” olabilirdi... Ne yalan söyleyeyim; “zina kasedi” ile, özellikle de “Nesrin Baytok’un vücudu” ile ilgili benim de bazı “kuşku”larım vardı... Ama dün yapılan açıklamalardan sonra, artık “kesin” olarak inandım ki, “kaset gerçek”tir!.. Hatta, “daha ilerisini” söyleyeyim: Dünkü açıklamalardan sonra, “Varan-2”nin fitili ateşlenmiştir...

O “görüntü”leri çekenler ve yayanlar, korkarım ki, “Al sana görüntü” deyip, “Varan-2”yi de devreye sokabilir...
Çünkü, “yalanlama”lar, bir anlamda karşı tarafı “tahrik” edecek ve “çok daha iğrenç” yatak sahnelerini “servis” etmelerine yol açacaktır... Yani, CHP avukatı Muzaffer Yılmaz; kaş yapayım derken, göz çıkarmıştır!.. Dilerim ki; karşı taraf “tahrik”lere kapılıp da, “Varan-2”yi servise koymaz!..
İKİ KADIN... HER İKİSİ DE NESRİN BAYTOK!
Olayı biliyorsunuz... Dün, “tam saat 13.00’te” kameraların karşısına geçen Ulusal Kriminal Bürosu adlı “özel şirket”in yöneticisi Uğur Kurtulan ile Baykal’ın avukatı Muzaffer Yılmaz, günlerdir Türkiye’nin tartışma gündeminde bulunan “Deniz Baykal-Nesrin Baytok ikilisi”ne ait “seks kasedi” hakkında açıklamalarda bulundular ve özetle dediler ki;
“Görüntüleri 11 Mayıs’ta aldık, 12 Mayıs’ta incelemeye başladık... Görüntülerde Baykal-Baytok ilişkisi yok... Görüntülerdeki kadın 32-34 yaşlarında... Oysa, Nesrin Baytok’un 50 yaşında olduğunu yeni öğrendik... Milimetrik incelemelerden sonra, kasetin montaj olduğunu ispatladık.
Mekânda inceleme yapmadık. Biz, sadece görüntüleri inceledik... Yani, mekân görüntüsü ile kasetteki görüntüyü karşılaştırıp, test etme imkânımız olmadı.
Kamera, iki yere yerleştirilmiş... Hem birinci odaya, hem yatak odasına... Ama görüntülerdeki kişiler Deniz Baykal ve Nesrin Baytok değil!.. Orada 2 kadın var... Görüntüdeki kadın, 32-34 yaşlarında!.. Oysa Nesrin Baytok 50 yaşında!”
İşte bu son açıklama, kafamda şimşekler çakmasına yol açtı... Kafamdaki “şüphe”ler dağıldı ve “tamam” diye düşündüm;
“Bu kaset yüzde yüz gerçek olmalı!”
Niye şüphe ediyordum?..
Görüntülerdeki kadının vücudu, gerçekten de “genç ve diri bir kadın”a ait!.. Nesrin Baytok ise, bugün “50 yaşında” bir kadın ve gayet tabiî olarak, bu yaştaki bir kadının vücudunda “sarkma”lar, “selülit”ler ve “pörsüme”ler olabilir!..
Demek oluyor ki, bir “montaj” var!..
Ama, nasıl bir montaj!..
Hani, “görüntülerde 2 kadın var” deniliyor ya; bu da doğru!.. Evet, orada “2 kadın”ın vücudu var ama her ikisi de acaba Nesrin Baytok’a ait olamaz mı?..
Yani, biri “eski” Nesrin Baytok’a,
Diğeri “şimdiki” Nesrin Baytok’a!..
Hani, Zülfü Livaneli diyordu ya;
“Görüntüler 8 yıl öncesine ait!”
O halde şöyle denilebilir:
Bu ilişki, “en az 8 yıldan bu yana” devam ediyor!..
Görüntüdeki kadının “diriliği” de onu gösteriyor ki; görüntüleri çekenler, “eski ilişki”leri de kasede almışlar!..
Ama, “eski ile yeni”yi montajlamışlar!..
Sizin anlayacağınız;
O “görüntü”leri çeken adamların elinde, “bir tek ilişki”nin değil, “defalarca gerçekleşen ilişkiler”in görüntüleri olmalı!..
“Farklı zamanlarda” ve belki de “farklı mekânlarda” gerçekleşen “cinsel ilişki”leri görüntülemişler, buralardaki “ayrı ayrı görüntüleri” belli yerlerinden makaslayıp, “tek bir görüntü” haline getirmişler!.. Ne dersiniz, böyle yapılmış olamaz mı?
Evet, “montaj” var!..
Ama yapılan, “birçok görüntü”nün, “tek bir görüntü”ye sıkıştırılmasından ibaret gibi bir montaj var!.. Bütün görüntüleri peş peşe koysalardı, herhalde “saatler süren porno görüntüler” çıkardı ortaya!.. Bu da, hiç hoş olmazdı herhalde!..
Size bir şey söyleyeyim mi; bu “çekim”leri yapıp, “servis” edenler var ya, aslında “Baykal’a iyilik” etmişler!..
Ya, “Varan-2”yi de yayınlasalardı?!?..
UZMAN(!)LAR “ÇANTA”YI NİYE GÖRMEDİ?
Özetleyecek olursak;
“Görüntülerde 2 ayrı kadının olduğu” iddiası doğrudur...
Ama sormak lazım; biri “eski” Nesrin Baytok’a, öteki “50 yaşındaki” Nesrin Baytok’a ait olamaz mı?..
“Kıl”mış, “tüy”müş, “kravat”mış, “çorap”mış, “don”muş, “külot”muş, “baldır”mış, “bacak”mış, geç onları!..
Adamlar bunu söylüyor. Halbuki “çanta”dan bahsetmeliler!..
Yatak odasındaki görüntüler boyunca, yerde bir “çanta” duruyor mu, durmuyor mu?.. Baykal o çantaya eğilip, oradan “çorap” alıyor mu, almıyor mu?..
Yok “pantolonu kısa”ymış, “gömleğinin bir kolu uzun”muş, “kravatının rengi farklı”ymış, falan filan!..
Sen onları boşver de, “çanta”ya gel, “çanta”ya!..
Çantadan “çorap” alan kim, onu söyle!..
Şunu da söylemek zorundayım:
Yaptıkları işin “çok önemli” olduğunu ispatlamak için gazetecilere “gizli kamera”lar gösteren, “40 kiloluk cihazlar”dan söz eden, yani “en son teknolojiyi kullandıklarını” söyleyen Bay Uğur Kurtulan, halen “Youtube” adlı internet paylaşım sitesinde “var olan” görüntülere bile “ulaşamamış” ve bu görüntüleri “başkalarından” temin etmiştir, haberiniz var mı?..
Bunlar nasıl “uzmanlık”tır? Kendilerini “teknoloji dehası” olarak tanıtıyorlar ama, “analiz” ettikleri görüntülere bile “başkalarının yardımıyla” ulaşabiliyorlar!..
Kaldı ki, “inceleme” yaptıkları görüntüler de “orijinal” değil, yani “meta data”sı, yani “künye”si yok...
İnceledikleri görüntü, “kopya” bir görüntü!..
“ONLAR BİZ DEĞİLİZ” DESELERDİ!
Size bir şey söyleyeyim mi;
Dün yapılan ve “Baykal’ı aklamaya” yönelik olduğu anlaşılan açıklamalar, bana göre Baykal’a “fayda” yerine “zarar” getirmiştir.
Çünkü, “zina” olayı, nihayetinde tavsamış, unutulmaya yüz tutmuş ve küllenmeye başlamıştı...
Dünkü açıklamadan sonra, korkarım ki;
“Varan-2”deki görüntüleri de servise koyabilirler ve Deniz Baykal’ı hepten “rezil” edebilirler...
Çünkü bu açıklamalar, karşı tarafı “tahrik” edebilir!..
Açıklamanın, gerek “zamanlama”sı, gerek “sunuluş tarzı” şüpheleri daha da arttırmaktan ve insanları “ikinci kaseti beklemek” havasına sokmaktan başka bir işe yaramamıştır!..
Açık ve net söyleyeyim;
Bütün “CHP’liler” ve “CHP yandaşı gazeteciler” gibi, dünkü açıklamalara ben de inanmak isterdim...
“Türkiye’yi yönetmeye talip” bir adamın, böyle bir “zina kasedi” ile gitmiş olmasını, hiç içime sindirememiştim!..
İlk gün yazdığım gibi;
“Bu film, böyle bitmemeli”ydi!..
Ama, ne yapalım ki;
Baykal, “uçkuruna hakim olamayan” bir adammış!..
Bütün bunlara rağmen; yine de; Ulusal Kriminal Bürosu adlı “özel şirket”in yöneticisi Uğur Kurtulan ile Baykal’ın avukatı Muzaffer Yılmaz’ın yaptığı açıklamalara “inanmak” isterdim!..
Ama, inanamadım... Sadece ben değil, kimse inanmadı!..
Hatta, “karga”lar bile güldü o açıklamalara!..
Ben, onlar yerine Deniz Baykal’dan veya Nesrin Baytok’tan birer açıklama beklerdim...
“Görüntülerin yayınlandığı gün”ün ertesinde veya daha sonrasında, kameraların karşısına birlikte geçip, deselerdi ki;
“Bu görüntülerdeki kişiler biz değiliz!.. Bu, bize yapılmış alçakça bir iftiradır!.. Bizim, böyle bir ilişkimiz yoktur!.. Ne dün, ne bugün, bizim hiçbir cinsel birlikteliğimiz olmamıştır!”
Eğer bunu deselerdi, dün yapılan ve “bilimsel(!) fiyasko” ile sonuçlanan “dandik açıklama”lara hiç gerek kalmaz, herkes “Baykal’ın sözü”ne inanırdı!..
Ama, böyle bir açıklama yapmadılar!..
Ne “ilk günler”de, ne de “dünkü ispat”(!)tan sonra!..
Şahsen ben, dün yapılan açıklamalardan sonra, Baykal’ın kameralar karşısına geçip; “Bilimsel olarak da ispatlandığı gibi, oradaki kişi ben değilim” demesini beklerdim!..
MESAJI ALDI, MESAJ VERDİ!
Ancak, açıklamaya “Baykal da inanmamış” olmalı ki; “kasetle ilgili basın toplantısından 1 saat 36 dakika sonra” AA’dan geçen “yazılı açıklaması”nda aynen şu ifadeyi kullandı:
“Bu noktada aday olmam gibi bir şey söz konusu değildir!.. Yapılan açıklamalar komploya bir cevaptır!..”
Söyleyin hele;
İddia edildiği gibi, o kaset “düzmece, montaj ve komplo” olsaydı, böyle mi konuşurdu Baykal?..
Çıkardı kameraların karşısına, gümbür gümbür konuşur, bangır bangır bağırır ve “alçakça iftira” derdi!..
Demediğine göre, demek ki kendisi de inanmadı!..
Böyle bir “yazılı açıklama” yapmakla da, büyük bir ihtimalle “Varan-2”deki görüntülerin yayınlanmasını engelleme amaçlı bir mesaj vermiş oldu!..
Demek istedi ki;
“Tamam, ben mesajı aldım!.. Bakın, çekildim ve geri dönmüyorum!.. Artık yeter, daha ileri gitmeyin!”
KILIÇDAROĞLU “KOMPLONUN PARÇASI” MI?
Baykal, bu mesajı verdi vermesine de, kafalarda bir “istifham” oluşmasına da yol açtı!.. Zira, hem de “Kurultay’a 2 gün kala” dün “avukatının da katıldığı” basın toplantısında yapılan açıklamalar; “CHP Genel Başkanlığı’na aday” olduğunu ilan eden Kemal Kılıçdaroğlu’nu, ister istemez “Şaibe” altında bıraktı ve “komplonun bir parçası” haline getirdi!..
Kılıçdaroğlu, sanki “pusu”ya yatmış da, “böyle bir fırsat” kolluyormuş gibi bir duruma düşürülmüştür!..
Sanki, “şike”yi yapan, Baykal’ı “oyun dışı” bırakan Kılıçdaroğlu’dur gibi bir düşünce oluştu kafalarda... Kaldı ki, CHP’li Canan Arıtman, ekranlardan açıkça dillendirdi bu suçlamayı!..
Sonuç itibariyle, “Baykal’ı aklamayı” amaçlayan dünkü son çırpınışlar, hem “karga”ları bile güldürecek kadar “komik” olmuş, hem Kılıçdaroğlu ve ekibini “şaibe” altında bırakmış ve hem de “kasetçi”lerin “Varan-2”sini tetiklemiştir!..
Dilerim, “Varan-2”yi yayınlamazlar!..
Bu kadar “rezillik” yeter!..
Bundan sonrası, “porno”ya girer!..
Açıklamadan 6 gün önce!
Aşağıda yazmayı unuttuğum bir “ayrıntı”yı burada yazmak istiyorum... Herkesin duyduğu gibi; Ulusal Kriminoloji Bürosu adlı “özel şirket”in yöneticisi Uğur Kurtulan, dün, görüntülere “11 Mayıs”ta ulaştıklarını, “12 Mayıs’tan itibaren” de incelemeye başladıklarını açıkladı...
Tamam da, ben soruyorum kendisine: “Siz o incelemeyi 2 gün içinde mi tamamladınız?.. İki günlük incelemeden sonra mı düzmece olduğuna karar verdiniz?.. Bu ne hız böyle?..”
Bunu soruyorum, çünkü “dün yaptığı açıklamalar”ın tamamı, “14 Mayıs” günü, Soner Yalçın’ın Oda TV’sinde “yorum” olarak yayınlanmıştı... Hem de, Uğur Kurtulan imzasıyla!..
Dün, 20 Mayıs’tı... Demek oluyor ki, Bay Uğur Kurtulan, “6 gün önce ulaştığı sonuçları” açıklamak için, “Kurultay’a 2 gün kalmasını” beklemiş... Kimbilir, belki de “Baykal’ın kozu kalmadığını” görünce devreye girmiştir!.. Ama, ne yazık ki, “kasetteki görüntüler” değil, kendi açıklamaları “düzmece” çıkmıştır!..
Merak ediyorum; bu “organizasyon”da Soner Yalçın da var mıdır?.. Öyle ya, Soner Yalçın, bir “Doğu Perinçek sempatizanı”dır!.. Buna, Uğur Kurtulan’ın da “İşçi Partili” olduğunu ekleyecek olursak, fotoğraf, herhalde netleşir!..
Sonuç itibariyle, “Ergenekon avukatını kurtarma operasyonu” fiyaskoyla sonuçlanmıştır!.. Dünkü açıklamaların özeti budur!..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT