
Bali, eski IDF askerleri için güvenli bir sığınak olmamalıdır
Bali, barış, kültür ve kapsayıcılığın sığınağı olarak kalmalı, bir zamanlar acımasız ve devam eden işgale katılanların oyun alanı olmamalıdır.
Dr. Muhammad Zulfikar Rakhmat’ın Middle East Monitor’de yayınlanan yazısı, Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.
Endonezya'nın ada cennetinin kalbinde, rahatsız edici bir gerçeklik ortaya çıkıyor olabilir: Avrupa vatandaşlığı kisvesi altında faaliyet gösteren iki eski İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) askeri, Bali'de lüks villaları yönetiyorlar. Tam gerçekler hala soruşturma aşamasında olsa da, bu vaka sadece göçmenlik bürokrasisi veya mülkiyet hakları meselesi değil — Endonezya'nın ahlaki kimliğinin ve Filistin halkıyla uzun süredir devam eden dayanışmasının tam kalbine vuruyor.
Söz konusu kişilerin Alman pasaportlarıyla Endonezya'ya giriş yapmış olmaları, başlı başına yasa dışı değildir. Aslında, birçok İsrailli çeşitli nedenlerle çifte vatandaşlığa sahiptir ve normal şartlar altında, Bali'ye yatırım yapan bir Alman vatandaşı pek fazla endişe yaratmayabilir. Ancak bunlar sıradan göçmenler değil, uluslararası alanda soykırım olarak nitelendirilen eylemleriyle dikkat çeken bir askeri güç olan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) eski askerleridir.
Filistin yanlısı duyguların ağır bastığı ortalama bir Endonezya vatandaşı için, eski IDF askerlerinin Bali'nin gelişen turizm endüstrisinden kar elde ediyor olabileceği düşüncesi son derece rahatsız edicidir. Dünyanın en büyük Müslüman çoğunluklu ülkesi olan Endonezya'nın İsrail ile diplomatik ilişkisi olmamasının bir nedeni vardır: Endonezya, Filistin halkına uygulanan on yıllardır süren yasadışı işgal, sistematik apartheid ve şiddetli mülksüzleştirmeye ilkesel olarak karşı çıkmaktadır.
Bu vaka, Endonezya'nın göçmenlik sisteminde, özellikle uzun vadeli yatırımcılar ve yabancı iş operatörleri söz konusu olduğunda, daha sıkı arka plan kontrolleri yapılmasının acil ihtiyacını ortaya koymaktadır. Pasaportun düzenlendiği ülkeyi doğrulamak yeterli değildir. Şu soruları sormalıyız: Pasaportların ardındaki bu kişiler kimlerdir? Geçmişte hangi kuruluşlarla bağlantıları vardı? Toplumlarımıza ne getiriyorlar — sermaye mi, yoksa tartışma mı?
Bu kişilerin IDF'de görev yaptıkları şüphesi doğrulanırsa, onların burada bulunmaları sadece ahlaki açıdan sorgulanabilir olmakla kalmaz, aynı zamanda kışkırtıcıdır. Filistinliler işgal altında acı çekmeye devam ederken, onların Bali ekonomisine sessizce entegre olmaları grotesk bir ironidir. Bir an için, Gazze'deki askeri operasyonlara katılan eski bir askerin, Filistinliler evlerinde temiz su ve gıda bulamazken, Bali sahilinde hindistan cevizi suyu içip lüks villaları yönettiğini hayal edin.
Açık konuşalım: Bu, İsraillilere veya Yahudilere karşı bir cadı avı değildir. Bu, etnik kökenle değil, askeri sorumlulukla ilgilidir. Bir İsrailli sivil gezgin ile Birleşmiş Milletler, Uluslararası Af Örgütü ve sayısız insan hakları gözlemcisi tarafından kınanan politikaları uygulamaktan sorumlu eski bir askeri aygıt üyesi arasında büyük bir fark vardır. Bu tür kişiler Endonezya'ya geldiklerinde ve sessizce ekonomik ve sosyal dokumuza yerleşmeye başladıklarında, kendimize hangi değerleri savunduğumuzu sormalıyız.
Ve bu risk sadece sembolik değildir. Onların varlığı, kanıtlanırsa, sadece Bali'de değil, tüm ülkede yaygın bir kamuoyu tepkisine yol açabilir. Endonezyalılar, kitlesel protestolardan bağış kampanyalarına kadar, Filistin'in kurtuluşunu desteklemek için defalarca bir araya geldiler. Birçokları için, eski IDF personelinin burada iş yapmasına izin vermek bir ihanet gibi geliyor. Bu, uluslararası duruşumuzun ahlaki netliğini zedeler ve halkımızın kolektif iradesine saygısızlık eder.
Güvenlik sorunu da var. Endonezya, sınırları içine kimi kabul edeceğine dikkatli davranma hakkına sahiptir — özellikle de soykırımla suçlanan kişilere. Göçmenlik politikamız, yurtdışında incelemeyi atlatmak veya kendilerini cennetteki kaygısız dijital göçebeler olarak yeniden markalamak isteyenler için bir boşluk haline gelmemelidir.
Şu an için dava inceleme aşamasında, ancak daha geniş kapsamlı sorun göz ardı edilmemelidir. Bu an, Endonezya'nın değerlerini yeniden teyit etmesi için bir fırsat sunmaktadır. Yurtdışında adaletsizliğe karşı tutarlı bir şekilde duran bir ulus olmak istiyorsak, bu adaletsizliğe bağlı olanların kar elde etmesine — dolaylı da olsa — imkân vermemeliyiz.
Bali, barış, kültür ve kapsayıcılığın sığınağı olarak kalmalı, bir zamanlar acımasız ve devam eden işgale katılanların oyun alanı olmamalıdır.
Zengin sömürgecilik karşıtı direniş tarihi ve Filistin davasına duyduğu derin empatiyle Endonezya daha iyisini hak ediyor. Filistinliler de öyle.
* Dr. Muhammad Zulfikar Rakhmat, Cakarta'daki Ekonomi ve Hukuk Araştırmaları Merkezi'nde (CELIOS) Endonezya-MENA Masası Direktörü ve Singapur Ulusal Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsü'nde Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaktadır. On yılı aşkın bir süre Orta Doğu'da yaşayıp seyahat ederek Katar Üniversitesi'nden Uluslararası İlişkiler alanında lisans derecesi almıştır. Daha sonra Manchester Üniversitesi'nde Uluslararası Siyaset alanında yüksek lisans ve Siyaset alanında doktora derecesini tamamlamıştır.
HABERE YORUM KAT