1. HABERLER

  2. HABER

  3. Andıçta Askerî Mahkeme Talebine Ret
Andıçta Askerî Mahkeme Talebine Ret

Andıçta Askerî Mahkeme Talebine Ret

İnternet andıcı davasının askeri mahkemeye taşınması talebi rededildi.

14 Eylül 2011 Çarşamba 02:24A+A-

İnternet andıcı davasının sanıkları, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararı vererek dosyayı askerî mahkemeye göndermesini istedi. Mütalaasını açıklayan savcı, suçun sivillere yönelik planlanan bir terör eylemi olduğunu hatırlattı. Şüphelilerin üniformalı olmasının hiçbir anlamı olmadığını söyledi. Mahkeme, sanıkların 'görevsizlik' talebini reddetti.

Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız'ın da aralarında bulunduğu 22 sanıklı andıç davası ile birleştirilen 'Kaos Planı' davasının 33. duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'de görüldü. Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, iddianamenin okunmayacağını belirterek, görev ve yetki itirazlarına ilişkin taleplerin alınacağını söyledi. Bunun üzerine söz alan Hıfzı Çubuklu'nun avukatı Ünal Güllüoğlu, internet andıcının emir komuta zinciri içerisinde düzenlenen resmi ve yasal bir belge olduğunu söyledi. Müvekkiline hukuk süzgecinden geçirmesi için sunulduğunu, Çubuklu'nun da parafe ettiğini iddia etti. Andıcın asker kişiler tarafından, askerlik hizmet ve görevleri nedeniyle hazırlandığını savundu. Eğer suç varsa suç yerinin askerî yargı olduğunu söyledi. 2 Nisan 2009 tarihli andıcın Genelkurmay karargâh çalışmasının bir ürünü olduğunu belirterek, Genelkurmay Başkanlığı'nın da Ankara'da bulunduğunu, bu nedenle de yargılama yerinin Ankara olması gerektiğini kaydetti. Söz alan diğer bazı sanık avukatları da benzer gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesini istedi. Albay Hulusi Gülbahar'ın avukatı Ramazan Bulut, sanıklardan örgüt lilderi olmakla yargılanan Hasan Iğsız'ın internet andıcı olarak anılan belgeyi komutana arz ederek bu konuda inisiyatif almadığını ve son kararı vermediğini hatırlattı. Bulut, "Bu nasıl bir örgüt lideri ki bir yerlerden emir alıyor ama emir aldığı kişi örgütün lideri değil?" diye konuştu.

Tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek de dün (pazartesi) Silivri Cezaevi'ne nakledildiğini anlattı. Çiçek, "Terör örgütü suçlaması nedeniyle yargılandığım için tehlikeli görüldüm ve diğer tutuklularla beraber spora çıkmama izin verilmedi. Yani bir PKK'lıdan daha tehlikeli görüldüm.'' dedi. 'İnternet andıcı davası'na bakmakta yetkili ve görevli mahkemenin askerî mahkemeler olduğunu öne sürdü.

ÜNİFORMA TAŞIMALARI BİR ŞEY DEĞİŞTİRMEZ

Duruşmada, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, avukatların talebine ilişkin görüşünü açıkladı. Asker kişiler tarafından işlenen bütün suçlar hakkında Askerî Ceza Kanunu'nun uygulanmadığını, askerî kişilerin diğer kanunlar gereğince cezalandırılması mümkün olan suçların da bulunduğunu ifade etti. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Askeri Ceza Kanunu'ndaki düzenlemeler ile Anayasa Mahkemesi ve Askeri Yargıtay kararlarından örnekler veren Pekgüzel, sanıklara isnat edilen suçların, Askeri Ceza Kanunu'nun atıfta bulunduğu suçlar arasında olmadığını kaydetti.

Fiillerin askerî mahalde yapılmış olmasının suçu askerî bir suç haline getirmeye yeterli olmayacağını hatırlattı. Pekgüzel, "Dosyaya konu olayların tamamı, hemen hemen büyük çoğunluğunun kamuoyunda infial uyandıran ve sivil dünyada gerçekleşen yürütme organına yönelik terör eylemi olduğu, bu fiillerin azmettiricisi ve planlayıcı olan kişilerin muvazzaf asker olmaları, üniforma taşımaları salt askerî mahal gibi muğlak bir kavrama dayanak yapılarak, askerî yargının görevli olduğu sonucu doğurmayacaktır.'' ifadelerini kullandı. Savcı, birleşen davanın ayrılması ve yetkisizlik kararı verilmesi yönündeki talebe ilişkin de görüşünü açıkladı. Davaların bazı sanıkları arasında hukuki, fiili ve şahsi bağlantı olduğunu kaydederek, bir davadaki eylem ya da sanığın hukuki durumu hakkında verilecek bir kararın, diğer davadaki sanık ya da eylemin hukuki vasfına etki edebileceğini vurguladı. Pekgüzel, "Bu nedenler ile davaların birlikte veya aynı mahkemede görülmesinin, suçlamaların aydınlatılmasına ve sanıkların hukuki durumunun tayinine yarar sağlayacağı, mahkemenin yer olarak yetkisinin kamu düzenine ait bir usul kuralı olmadığı ve davaların birlikte görülmesinin usul ekonomisi açısından da gerekli olduğu hususları dikkate alınarak, bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi mütalaa olunur.'' dedi.

SUÇLAMA GÖREVLE İLGİLİ DEĞİL

Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, talepleri değerlendirmek için verdikleri aranın ardından aldıkları ara kararı açıkladı. Buna göre, sanıklara isnat edilen suçun Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında olduğunu, terör suçu sayıldığını, askerî suç kapsamında kategorize edilmediğini belirten mahkeme heyeti, bu suçlara da CMK'nın 250. maddesiyle görevli mahkemelerin bakmakla yükümlü olduğunu kaydetti. Mahkeme heyeti, bu gerekçelerle, mahkemelerinin davaya bakmakla görevsiz olduğu yönündeki talebi reddetti. Dosya sanıkları arasında fiili ve hukuki irtibat olduğunu dile getiren mahkeme heyeti, yetkisizlik ve 'kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri' davasının ayrılması yönündeki talebi de kabul etmedi. Ayrıca dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi talebi de reddedildi.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından 22 sanık hakkında hazırlanan 'Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri' davasının iddianamesinin okunacağını söyledi. Ardından Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, 93 sayfalık iddianameyi okumaya başladı. İddianame, Pekgüzel ve Savcı Nihat Taşkın tarafından dönüşümlü olarak okundu.

BÜŞRA ERDAL / ZAMAN

HABERE YORUM KAT