1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Açlık yeğenlerimi öldürüyor ve ben onları kurtarmak için hiçbir şey yapamıyorum
Açlık yeğenlerimi öldürüyor ve ben onları kurtarmak için hiçbir şey yapamıyorum

Açlık yeğenlerimi öldürüyor ve ben onları kurtarmak için hiçbir şey yapamıyorum

​​​​​​​Çocuklar, Gazze'nin genç nesillerini yok etmeyi amaçlayan İsrail'in açlık stratejisinin kurbanı oluyor.

30 Temmuz 2025 Çarşamba 21:43A+A-

Alaa Arafat’ın al-Jazeera’de yayınlanan yazısını Barış HoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


Benim büyük bir Filistinli ailem var. Çocuklarla dolu bir evde büyüdüm: Sekiz kardeşiz. Abilerim ve ablalarım evlenip çocuk sahibi olmaya başladıkça ailemiz daha da büyüdü. Her hafta sonu, evimiz çocukların kahkahalarıyla dolardı.

Perşembe gününün gelmesini sabırsızlıkla beklerdim, çünkü evli kız kardeşlerim çocuklarıyla birlikte bizi ziyarete gelirdi. Babam alışverişe çıkar, annem kızlarının en sevdiği yemekleri pişirmekle meşgul olur, ben de çocuklarla oynardım. Toplamda dokuz yeğenim var ve her biriyle oynadığım ve kucaklaştığım güzel anılarım var. Onlar ailemin hazinesidir, çünkü çocuksuz bir ev yapraksız bir ağaç gibidir.

Gazze'deki işgal ve kuşatma koşullarının zorluğuna rağmen, kardeşlerim çocuklarına bakmak ve onlara eğitim görmeleri ve hayallerini gerçekleştirmeleri için en iyi fırsatları sunmak için ellerinden geleni yaptılar.

Sonra soykırım başladı. Amansız bombardımanlar, sürekli yerinden edilme, açlık.

Benim kendi çocuğum yok, ama kardeşlerimin aç çocuklarının ağlamalarına maruz kaldıklarında duydukları dayanılmaz acıyı hissediyorum.

“Artık dayanacak gücüm kalmadı. Çocuklarımın boş midelerini nasıl dolduracağımı düşünmekten yoruldum. Onlar için ne hazırlayabilirim?” diye sordu kız kardeşim Samah geçenlerde.

Yedi çocuğu var: Abdulaziz 20, Sondos 17, Raghad 15, Ali 11, ikizler Mahmud ve Lana 8 ve Tasneem 3 yaşında. Diğer Filistinli aileler gibi, onlar da o kadar çok kez yerlerinden edildi ki, sahip oldukları eşyaların çoğunu kaybettiler. Şucaiye mahallesindeki evlerini son gördüklerinde, duvarları yıkılmıştı, ancak çatısı hala sütunların üzerinde duruyordu. Evlerinin önündeki zeytin ve limon ağaçlarıyla dolu arazi buldozerlerle düzleştirilmişti.

Samah'ın ailesi savaşın başlangıcından beri konserve gıdalara güveniyor. İsrail Mart ayı başında yardımı engellediğinden ve yardım dağıtımı durduğundan beri, fasulye ve nohut konservesi bulmakta zorlanıyorlar. Artık bir kâse mercimek çorbası ve bir somun ekmek bulabilirlerse şanslı sayılıyorlar.

Samah her gün çocuklarının acı çekmesini, kilo kaybetmesini ve hastalanmasını izlemek zorunda kalıyor.

En çok acı çeken Lana. Boyu 110 cm ama ağırlığı sadece 13 kg. Ailesi onu bir kliniğe götürdü ve orada muayene edildi ve şiddetli yetersiz beslenme olduğu doğrulandı. Besin takviyesi dağıtım programına kaydedildi ama henüz hiçbir şey almadı. Çünkü ellerinde hiçbir şey yok.

Lana'nın sarı tenli vücudu o kadar zayıf ki, uzun süre ayakta duramıyor ve aniden kaçmak zorunda kalırsa yürüyemiyor. Tek istediği uyumak ve oturmak, kardeşi ile oynayamıyor. Onun haline inanamıyorum: Eskiden enerji dolu, yanakları kızarık bir kızdı, kardeşleriyle sürekli oynardı.

Beslenme yetersizliğinden ölen çocuklarla ilgili haberleri sık sık duyuyoruz ve bu Samah'ın en büyük korkusu: kızını kaybetmek.

Ailesini beslemek için mücadele etmesine rağmen, Samah kocası Muhammed'in Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın yardım dağıtım noktalarından birine gitmesine izin vermiyor. Bunun bir ölüm tuzağı olduğunu biliyor. Muhammed'in, belki de elde edemeyeceği bir paket yiyecek için hayatını tehlikeye atmasını istemiyor.

Açlığın ortasında, diğer kız kardeşim Asma ikinci çocuğu Wateen'i doğurdu. Wateen şimdi iki aylık ve beslenme yetersizliği nedeniyle sarılık hastası. Wateen'i sadece fotoğraflarda gördüm. Doğduğunda iki buçuk kilogram ağırlığındaydı. Tüm fotoğraflarında sarı ve uykulu görünüyordu.

Doktorlar, emziren annesinin kendisi yetersiz beslendiği için kızına ihtiyaç duyduğu besinleri sağlayamadığını söyledi. Wateen'in yüksek yağlı mama ile beslenmesi gerekiyor, ancak İsrail Gazze'ye tüm bebek mamalarının girişini engellediği için bu mama bulunamıyor.

Esma, Wateen'e besleyici süt veremediği için kızının yetersiz beslenme sorunu yaşayacağından endişeleniyor. “Bir mum gibi eriyorum! Bu acı ne zaman sona erecek?” diye sordu bana geçenlerde.

Kız kardeşlerimle konuşup, çocuklarını mahveden acı ve açlığı dinlediğimde kalbim parçalanıyor.

İsrail işgal güçleri, soykırıma başladığından bu yana 18.000'den fazla çocuğu öldürdü. Yaklaşık 1,1 milyon çocuk hala hayatta. İsrail, onların geleceğinin olmamasını sağlamak istiyor.

Bu, savaşın talihsiz bir sonucu değil, bir savaş stratejisidir.

Yetersiz beslenme sadece ciddi kilo kaybı değildir. Karaciğer, böbrekler ve mide gibi vücudun hayati iç organlarına zarar veren yıkıcı bir durumdur. Çocukların büyüme ve gelişimini etkiler ve hastalığa yatkınlığı artırır, öğrenme güçlükleri, bilişsel bozukluklar ve psikolojik sorunlara yol açar.

Filistinli çocukları aç bırakarak, eğitim ve sağlık hizmetlerinden mahrum bırakarak, işgalci tek bir hedefe ulaşmayı amaçlamaktadır: zihinsel ve fiziksel olarak zayıf, düşünme yeteneğinden yoksun, yiyecek, içecek ve barınak aramaktan başka bir ufku olmayan zayıf bir nesil oluşturmak. Bu, topraklarının hakkını savunamayan ve işgalciye karşı koyamayan bir nesil anlamına gelir. Halkının varoluş mücadelesini anlamayan bir nesil.

Savaş planı açıktır ve hedef İsrailli yetkililer tarafından kamuoyuna açıklanmıştır. Şimdi soru şu: Dünya, İsrail'in Gazze'nin çocuklarını yok etmesine izin verecek mi?

 

* Alaa Arafat, Gazze İslam Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunudur. Savaştan önce Alaa, 1. sınıftan 12. sınıfa kadar Filistinli öğrencilere İngilizce öğretiyordu. Alaa, öğrencilerin düşüncelerini ve duygularını ifade etmelerine yardımcı olmak ve Filistinli yazar ve düşünürlerin yeni neslini teşvik etmek için öğrencilerle çalışmayı çok seviyor.

HABERE YORUM KAT