1. YAZARLAR

  2. Bülent Korucu

  3. Yargıyı teröre kim bulaştırıyor?
Bülent Korucu

Bülent Korucu

Yazarın Tüm Yazıları >

Yargıyı teröre kim bulaştırıyor?

07 Ağustos 2009 Cuma 01:51A+A-

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, konuşmaya devam ediyor. Ömer Bey, 'yargıya terörist muamelesi yapılmasından' şikâyetçi. Terör ve yargı gibi iki zıt kutbun birlikte zikredilmesinden herkes rahatsız.

Bazı yargı mensuplarına atılan bir iftira mı, yoksa ispatlanabilir bir gerçek mi, bunun kararını bizzat yargı verecek. O karar gününe kadar herkesin ama öncelikle yargı mensuplarının hukukî sürece saygılı davranması gerekiyor. Ergenekon terör örgütü soruşturmasının başından beri her gelişmeye müdahil olan ve 'yargılamayı alenen etkileme' girişimlerinden söz edilen iki isim var: Eminağaoğlu ve emekli Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu. Bu ikili soruşturmayı yürüten savcılar ve ara kararları veren yargıçlarla ilgili ileri geri konuşuyorlar. 'Ergenekon'un sonu Şemdinli gibi olacak' bile denildi.

Önceki gün kabul edilen üçüncü iddianame, Ergenekon'un yargıya sızma teşebbüsleri açısından önemli iddialar içeriyor. Sanıklardan Engin Aydın'ın başta Kent Otel toplantıları olmak üzere, bir kısım faaliyetlerinin örgütün yargıda etkinliğini artırmayı amaçladığı kaydediliyor. Engin Aydın, son haftaların en çok zikredilen isimlerinden biri. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Ali Suat Ertosun'la görüntülendiği fotoğraf tartışma konusu yapıldı. Ertosun da kendini savunurken Aydın'ı 'dost' ilişkilerini ise 'vefa' şeklinde tanımladı. Aydın hakkında iddianame hazırlayan savcılarla ilgili taleplerin ne kadarının bu dostluk ve vefa kapsamında olduğu eleştirileri Ertosun'la birlikte HSYK'yı da yıprattı. Bu tür durumları anlatan güzel bir söz var: "Baş, bir batman saçı taşır, ama gözün tek kirpiğe tahammülü yoktur." Yargıç ve savcılarla ilgili kararları veren kurulun üyesi ve Yargıtay mensubu Ertosun, 'terör örgütü' suçlamasına muhatap kişilerle ilişkisini askıya almalıydı. Aksi halde terörle yargıyı aynı cümle içinde zikretmek kaçınılmaz hale geliyor. Tabiatıyla fatura hassasiyet göstermeyen yargı mensuplarına çıkıyor. Benzer bir durumu Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt yaşıyor. Mahkemenin gizli oturumlarıyla ilgili Ergenekon sanıklarına bilgi sızdırdığı tescillenen Paksüt'ün yargılamasına delillerin elde ediliş usulünden dolayı gerek görülmedi. O ise sanık eşiyle birlikte mahkeme salonuna, sorgu binasına gelip gitmeye devam ediyor. Bu kadar 'kör parmağım kör gözüne' yapılır mı!

Eminağaoğlu'nun sözlerine geri dönelim. YARSAV Başkanı, Adalet Bakanlığı müfettişleri eliyle telefon dinlemesi yapıldığını ileri sürüyor. Müfettişlerin bu imkân ve yetkiye sahip bulunmadığı apaçık ortadayken bu saptırmayı yapıyor. Ömer Bey, dinleme kararlarıyla ilgili "yetkisizce talep edilen ve yetkisizce ve hukuka aykırı olarak verilerek, itiraz edilememesi için muhataplarından gizlenen" ifadelerini kullanıyor. YARSAV Başkanı, kendini temyiz mercii gibi görme ve mahkeme kararlarıyla ilgili konuşmaya yetkili sanma alışkanlığını sürdürüyor. Bu durumu eleştirmek için cümle kurmanın israf olacağı açık. Ancak dinleme kararının muhataplara tebliğini istemesini komik bulduğumu söylemeliyim. Konuşmadaki asıl önemli facia, hep dikkat çektiğimiz, yargıyı kamplara bölme çabası. Eminağaoğlu, 'Yürütme organının beklentileriyle örtüşen işlemlere imza atanlar' ve 'atmayanlar' diye yargıyı ayrıştırıyor.

Eminağaoğlu hakkında iddianamede ilgi çekici bilgiler var. Engin Aydın ifadesinde, Ömer Bey'in Yargıtay'a seçilmek için yardım talep ettiğini anlatmış. Bir dönem Adalet Bakanlığı'nda danışmanlık yapan Aydın'ın, yargı mekanizması içinde bilinen resmî görevi ve doğal olarak yetkisi yok. Hal böyle olunca ister istemez akıllara Ali Suat Ertosun geliyor. Eminağaoğlu'nun 'abisi' Ertosun'un vefalı dostu Engin Aydın merkezli ilişkiler irdelendiğinde yargıyı yıpratacak daha çok bilgi ortaya döküleceğe benziyor.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT