1. HABERLER

  2. KİTAP

  3. The Beekeeper of Aleppo (Halep’in Arıcısı)
The Beekeeper of Aleppo (Halep’in Arıcısı)

The Beekeeper of Aleppo (Halep’in Arıcısı)

Christy Lefteri’in The Beekeeper of Aleppo (Halep’in Arıcısı) kitabını Durmuş Kancı Haksöz Haber okuyucuları için tanıttı

23 Mart 2020 Pazartesi 20:25A+A-

Durmuş Kancı / Haksöz Haber

Zaffre Yayınları tarafından basılan The Beekeeper of Aleppo (Halep’in Arıcısı) romanı; Halep, Gece, İstanbul, Deniz, Ateş, Dalgalar, Gündoğumu, Sabah, Umut, Bir anahtar ve Uzak gibi 11 arabaşlığa bölünerek anlatıma akıcılık kazandırılmış.

Kıbrıslı mülteci bir ailenin çocuğu olarak Londra’da yetişen yazar Christy Lefteri, gönüllü olarak Atina’da bulunan bir mülteci merkezinde çalıştığı dönemde Yunanistan’a gelen mültecilerden hareketle –kendini görmenin ve görülmenin ne demek olduğu-sorusuyla zihnini meşgul ederken, Suriyeli bir arıcı olan Nuri ve bir patlama sonucu kör olan sanatçı eşi Afra’nın İngiltere’ye doğru olan zorlu bir yolculuk hikâyelerinde bu cevabı aramaya çalışır.

Nuri arıcı, karısı Afra bir sanatçı. Başlarına gelecek olandan habersiz, Suriye'nin güzel şehri Halep'te zengin bir aile, geniş arkadaş çevresiyle sakin bir hayat yaşıyorlar. Tüm değer verdikleri şeyler savaşta yok edilince kaçmak zorunda kalırlar. Ancak Afra'nın gördükleri o kadar korkunç ki bir patlama sonucu görme becerisini de kaybeder, bu yüzden İngiltere’ye –belirsiz bir geleceğe- doğru Türkiye ve Yunanistan üzerinden tehlikeli bir yolculuğa çıkmaları gerekir. Nuri, arı kovancılığı işini başlatan ve arı işlerini İngiltere’nin Yorkshire bölgesinde bulunan mültecilere de öğreten kuzeni ve iş ortağı Mustafa ile irtibata geçer. Hikâye bu minvalde devam eder.

Hepimiz, soyut mülteci hikâyeleri dinleme eğilimindeyiz; savaştan, yoksulluktan ve zulümden kaçan milyonlarca insanı anlamak için kelimelerlerle bu dramı somutlaştırma önemini hiç göstermiyoruz. Ama Halep’in Arıcısı’nda, Lefteri bir çiftin hayatlarını derinlemesine inceler ve samimi bir anlatımla bizlere bunu sunar.

Nuri tarafından anlatılan roman iki önemli zaman diliminden bahseder; biri 2015’de çiftin Suriye'den ayrılmaya ve Türkiye ile Yunanistan arasında tehlikeli bir yolculuk yapmaya karar verdikleri dilimi, diğeri ise ertesi yıl İngiltere'de ki bir sahil kasabasından iltica başvurusunda bulunacakları dilimi.

Yazar Lefteri, ayrıca çekilen mülteci fotoğrafları üzerinden medyayı incelikle eleştirir. Bu gördüğümüz kriz görüntülerinin ötesine geçmemizi gerektiğini ister. Bu durumu Atina'daki Pire Liman’ında geçen bir sahnede; Nuri'ye siyah bir nesne görünür ve bu nesnenin flaş ışığı gözlerine parlar ve Nuri şunları söyler: “Silah mı? Nefesim kesilecek gibi oldu, nefes almak için mücadele ettim. Gözlerim bulanıklaştı. Yüzüm ve boynumda sıcaklık hissettim ayrıca parmaklarım uyuştu. Bir kamera mı?" Nuri, fotoğrafçının “gerçek bir insanın resmini çektiği” aklına hiç gelmemişti.

Time Dergisi’nin Eylül 2019 sayısında Naina Bajekal, bu kitap için şunları yazar: ‘’Lefteri’nin yer yer duygusallığı bulan anlatımı ezici bir gerçekliği gözler önüne seriyor. Nuri’nin arıcılık sevgisi ve Afra’nın Suriye’yi daha mutlu hatırlamasıyla serpiştirilmiş sanat armağanı, hala ulaşılabilecek güzelliklere bir bakış sunuyor. Böyle zengin, karmaşık iç yaşamlara sahip karakterler yaratarak Lefteri, şefkatin milyonlarca insana yayılması için biriyle başlamanın ne kadar da yardımcı olacağını gösteriyor.’’

Kitabın arka kapağında yeralan isimlerce, kitap için söylenmiş birkaç görüş ve öneri de şöyledir:

Heather Morris:  ‘’Uluslararası öneme sahip bir roman; cesur, uyandırıcı, unutulmaz ve gözlerimizi açabilecek nitelikte.’'

Benjamin Zephaniah: Christy Lefteri, kabiliyeti ile düşündürücü, güzel bir roman hazırladı. Bu kitabı önem verdiğim herkese tavsiye ediyorum. Bu kitabı size tavsiye ediyorum.”

Esther Freud:"Bu kitap derinlemesine olayları ele alıyor, incelik ve özenle gerçek bir hikâyeyi bizlere anlatıyor."

Son söz Lefteri, bu kitabın ortaya çıkışı ile ilgili şöyle yazar: ‘’Halep’in Arıcısı bir kurgu eseridir. Fakat Nuri ve Afra, Yunanistan’a gelen çocuklar ve ailelerin içerisinde gördüğüm, kalbimde ve zihnimde gelişen bir kitaptır. İlgilendiğimiz birçok şeyi kaybettiğimiz bu dünyada adım adım beraber ilerlemenin bir yolu olarak bu romanı yazdım. Halep’in Arıcısı derin kayıplar, sevgi ve umut bulmakla ilgilidir. Atina’nın sokakları ve kamplarında bunları gördüm, duydum ve hissetim.’’

HABERE YORUM KAT