1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Suriye Halkının Kardeşleri Beyazıt Meydanı’na
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye Halkının Kardeşleri Beyazıt Meydanı’na

16 Şubat 2012 Perşembe 08:20A+A-

Cuma Namazını yarın hep birlikte Beyazıt Meydanı’nda eda edelim. Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu 17 Şubat’ta Cuma namazını Beyazıt Camii’nde kılmak üzere bir çağrı yaptı.

Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu’nun çağrısı hem Baas Cuntası tarafından katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazını hem de namaz sonrası Baas cuntasının cinayetlerini protesto mahiyetinde.

Özgür-Der, İHH, İMKANDER, Mazlumder, Anadolu Platformu, Medeniyet Derneği, Araştırma Kültür Vakfı, Akabe Vakfı, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Hikmet Vakfı, Gençlik Der gibi birçok İslami kuruluş destek vereceği Cuma eylemi için yapılan çağrı metninden birkaç vurguyu sizlerle de paylaşmak istiyorum.

"Faşist Baas Diktatörlüğü Yıkılacak, Suriye’de İslami Direniş Kazanacak!" başlığını öne çıkaran Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu’nun çağrısı şöyle:

Yanı başımızda bir halk katlediliyor. Suriye’de vahşetin boyutları tırmanıyor! Suçu ne Suriye halkının? Günahı ne? Suçları adalet ve özgürlük talep etmek! Bu yüzden Esed çetesince kitlesel kıyıma tabi tutuluyorlar. Zulme direnmek suçunun (!) faili Suriyeliler genç yaşlı, kadın erkek demeden vahşice katlediliyorlar. Ama Baas diktasının zulümlerine, katliamlarına rağmen Suriye halkı izzetle direnişini sürdürüyor. Ve tüm dünyaya “vahşete seyirci kalmayın, zulme karşı tavır alın!” çağrısında bulunuyor.

Mazlum Suriye halkı tüm dünyaya ve Müslümanlara soruyor: “Neden yanımızda değilsiniz?”
Bizleri uyarıyor: “Zulme gözlerinizi yummayın, adil olun, insan olun! Yoksa size ateş dokunur!

Evet, ateş bize de dokunmasın diyorsak, bu sese kulak verelim, kardeşlerimizin feryadını duyalım! Suriyeli kardeşlerimizin kanlarıyla, canlarıyla yükselttikleri çağrıya sessiz kalmayalım! Zulüm, ifsad ve katliam karşısında kardeşlerimizin yanında yer aldığımızı haykıralım!

"Suriye’de şehit edilen kardeşlerimiz için tertip edilecek gıyabi cenaze namazında Müslümanların zaferi için dua edelim, zalim Baas diktatörlüğünü lanetleyelim!

Ha Baas Cuntası, Ha Siyonist Çete!

Suriye’de 50 yıldır silah zoruyla iktidarda olan Sosyalist Arap milliyetçisi Baas Cuntası Nusayri bir azınlığa dayanıyor. Muhaberat ve Şebbiha örgütleri siyaset ve toplum üzerinde asker ve polis teşkilatından daha etkili.

Baas Cuntası Müslüman Suriye halkına karşı ancak türlü zorbalık ve tuzaklar örgütleyerek iktidara gelebildi ve aynı tarz sayesinde iktidarını sürdürebiliyor. Suriye halkının kendilerine yarım asırdır kan kusturan bir azınlık rejiminden kurtulmak istemesinden daha tabii ve makul ne olabilir?

Hiç kimsenin, hiçbir örgüt veya devletin Suriye halkından zulme karşı direnişini ertelemesini beklemesi doğru değildir. Hizbullah’ın Lübnan direnişi adına, İran’ın Lübnan ve Filistin mücadelesine lojistik destek vermesi adına, Rusya’nın Ortadoğu’daki üslerini muhafaza adına Baas cuntasına sahip çıkması sadece zulmün devamına ve acıların katlanarak artmasına yol açacaktır.

Siyonist işgal ve katliam politikalarına karşı direnmek bir Müslüman için ne anlama geliyorsa Baas cuntasının katliam ve işkence politikalarına karşı direnmek de o anlama gelir. Siyonist işgal çetesi Gazze’ye yönelik ‘Dökme Kurşun” saldırısında kadın-çocuk-erkek ayrımı yapmaksızın 1.200 insanı katletmişti. Baas-Esed çetesi ise on bir ayda içerisinde 8.000 insanı katletti. Baas’ın Siyonist çeteden tek farkı fosfor bombaları yerine havan, tank, roket gibi klasik silahlarla katliam yapıyor olması.

Baas-Esed çetesini Türkiye kamuoyuna ‘direniş cephesi’ diye pazarlayan çevreler Suriye’nin her bir şehrine, beldesine sürülen tanklar neden 40 yıldır Siyonist işgal altında olan Golan’a gönderilmedi sorusunun cevabını veremiyorlar. Bu soruya tutarlı tutarsız birtakım cevaplar verilse dahi işleyip giden zulmü makul ve mantıklı bir çerçevede izah etmek mümkün değil.

Adalet ve özgürlük hakkı en az diğer toplumlar kadar Suriye halkının da hakkıdır. Nusayri bir azınlık tarafından oluşturulan çetelere Suriye halkının boyun eğmek gibi bir görev ve mecburiyeti yok.

Bize düşen Suriye halkının direnişinin arkasında birtakım karanlık odaklar ve fikirler aramak değildir. Bize düşen Suriye’de karakteri yolsuzluk ve işkence, katliam ve tehcir olan Baas isimli despotik cinayet şebekesine karşı kıyam eden kardeşlerimize destek olmaktır.

Türkiye’de kimilerinin gözünü Suriye direnişine dair karartan, şaşılaştıran hatta körleştiren ideolojik-mezhebi şaşkınlıklar yaşandığı da bir vakıa. Kemalist çevreler, sol-sosyalist örgütler, Alevi-Bektaşi derneklerin Suriye halkının haklı direnişine karşı duydukları nefret ve karalama kampanyaları, Baas cuntasına karşı duydukları muhabbet ve aklama operasyonları anlaşılır bir şey. Ama aynı kareye düşen bazı Müslüman çevreler asıl hayal kırıklığıdır. İran ve Hizbullah’a duyulan sevgi Baas cuntasıyla yakınlaşmayı ve Suriye direnişine savaş açmayı beraberinde getiriyor maalesef. Zulme ve zalime, katile ve katliama, çağdaş Firavunlara ve Firavun düzenlerine bitişik nizam duranlar inşa-Allah tövbe edip adaletin tesisi için Suriyeli kardeşlerimizle dayanışarak yanlıştan dönerler.

Türkiyeli Müslümanlar olarak ise bize düşenler de var elbet. Cuma namazları sonrasında katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılmak, dua etme, Baas cuntası gibi cinayet şebekelerini lanetlemek, Suriye halkının haklı mücadelesine maddi-manevi destek vermektir.

Pasif izleyiciler değil aktif olarak mücadele edenler Tevhid ve Adalet yolunda şahitlik-şehitlik görevini ifa edebilirler.

 

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum