1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Özgürlük Filosu görevini yerine getirdi
Özgürlük Filosu görevini yerine getirdi

Özgürlük Filosu görevini yerine getirdi

​​​​​​​Madleen, İsrail’in suçlarının durdurulması için verilen çabanın hala devam ettiği mesajını veriyor.

16 Haziran 2025 Pazartesi 21:39A+A-

Yara Hawari’nin al-Jazeera’de yayınlanan yazısını Zeynep Nursel BoyrazHaksöz Haber için tercüme etti.


İsrail güçleri 9 Haziranın erken saatlerinde Madleen gemisine, Gazze şeridine yakın uluslararası deniz sularındayken baskın düzenledi. Madleen bir haftadan fazla süredir yolda, içerisinde yedi farklı ülkeden toplam 12 aktivist, insani yardım ve gıda malzemeleri taşıyor. Aktivistlerin arasında Filistin meselesine olan desteği yüzünden İsrailli politikacılar ve diğerleri tarafından şeytanlaştırılmış ve kendisiyle alay edilen GretaThunberg de bulunuyor.

Gemideki yardım sadece sembolik miktarda, Gazze’deki Filistinlilere ulaşsa bile pek de büyük bir farklılık oluşturacak düzeyde değil. Birleşmiş Milletler oradaki insanların sadece günlük ihtiyaçlarını karşılamak için bile her gün en az 500 kamyon yardım gitmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca gemi Gazze kıyısına ulaşmadan önce İsrail güçleri tarafından durdurulabileceği de bekleniyordu.

Yine de Madleen önemli bir misyonu yerine getirdi. Dünyaya ve uluslararası yasal yükümlülükleri yüzünden soykırımı durdurmayı reddeden hükümetlere Gazze’nin unutulmayacağını gösterdi.

Madleen, Filistin halkı ile anlaşmalar yürüten bir taban grup olan Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından kuruldu. Geçtiğimiz mayıs ayında aynı kuruluşun bir diğer gemisi olan Conscience (Vicdan) Malta karasularının hemen yakınlarında dron saldırısına uğradı. Aldığı hasarın ciddiyeti yüzünden Gazze yolculuğunu tamamlayamadı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, aktivistlerin Gazze ablukasını kırmak için sarf ettiği eforun bir parçası. 2010 yılında Türkiye’den yola çıkan ve altı gemiden oluşan bir filo uluslararası deniz yolunda İsrail askerleri tarafından ele geçirildi. Aralarındaki en büyük gemi olan Mavi Marmara İsrailli komandolar tarafından basıldı ve hepsi Türk olmak üzere dokuz aktivist ve gazeteciler orada katledildi. Bugüne kadar hala bu konu ile ilgili adalet sağlanmadı.

Filodaki kanlı yağmacılık sonrasında Noam Chomsky şöyle bir yazı yazdı: “ İsrail onlarca yıldır Kıbrıs ve Lübnan arasındaki uluslararası sulardan geçen gemileri sürekli olarak gasp ediyor, yolcuları öldürüyor veya kaçırıyor, hatta bazen onları İsrail’in gizli hapishaneleri de dâhil olmak üzere işkence odalarına götürüyor. Bazen de yıllar boyu esir tutuyor. İsrail bu tür suçları cezasız bırakabileceğini düşünüyor çünkü ABD bunlara göz yumuyor ve Avrupa da genellikle ABD'nin izinden gidiyor."

Uluslararası hukukta iki geminin de -Mavi Marmara ve Madleen- işgali kesinlikle yasadışı. İsrail güçlerinin yasal olarak uluslararası aktivistleri ve uluslararası suları ele geçirmek gibi bir hakkı yok. Filistinli Amerikan avukat ve Özgürlük Filosu Koalisyonu organizatörü olan Hüveyda Arraf’ın da belirttiği gibi: “Bu gönüllüler İsrail yargı yetkisine tabi değildir ve yardım götürdükleri ya da yasadışı ablukaya karşı çıktıkları için suçlanamazlar - alıkonulmaları keyfidir, hukuka aykırıdır ve derhal sona erdirilmelidir.”

Gazze, Akdeniz kıyısında bulunuyor, yine de onlarca yıldır Akdeniz’deki komşularıyla tecrit edilmiş durumda. İsrail’in kara, hava ve deniz ablukası 2007 yılında başladı, ama bunun öncesinde bile İsrail deniz kuvvetleri Gazze kıyı şeridini gözlemliyordu ve ulaşıma engel oluyordu.

1993 Oslo Anlaşmaları Filistinlilere kendi sularında bile tam egemenlik hakkı tanımadı. Onun yerine balıkçılık, rekreasyon ve gaz gibi doğal kaynaklarını çıkarabilmeleri için Gazze kıyısından itibaren 37 kilometrelik bir alan verdi. Bu Birleşmiş Milletler Deniz Kanunları Kongresi’nde egemen ülkeler için koyulan 200 deniz mili sınırının sadece %10’u kadar.

Ama bu 20 deniz mili kadarlık alan bile, Filistinlileri çok çok daha küçük kıyı alanlarıyla sınırlayan İsrail rejimi tarafından asla saygı görmedi. Bu Filistinlileri dış dünyadan tamamen koparmakla beraber Gazze’nin denizcilik geleneğine ve balıkçılık endüstrisine karşı yıkıcı bir etkiye neden oldu.

Madleen’deki aktivistler hedeflerine ulaşamayacaklarını biliyorlardı, ama tüm dünyanın dikkatini yeniden Gazze’ye çekmek ve kendi hükümetlerinin cezai eylemsizliğine dikkat çekmek için bu hayati tehlikeye neden olan askeri eylem karşısında yer almayı seçtiler. Greta’nın da dediği gibi: “Biz bunu yapıyoruz çünkü karşımızdaki olasılıklar ne olursa olsun denemeye devam etmek zorundayız, çünkü denemeyi bıraktığımız an insanlığımızı kaybettiğimiz andır.”

Madleen deniz yollarında engellenmiş olabilir ama verdiği mesaj engellenemedi: Yapılan bu abluka görünmez değil ve sonsuza kadar sürmeyecek. Alıkoyulan her gemi, gözaltına alınan her aktivist, yapılan her meydan okuma eylemi Gazze’nin unutulmadığını ve özgürlük geri gelene ve adalet sağlanana kadar denizin Filistin kurtuluş mücadelesinde bir cephe hattı olmaya devam edeceğini bir kez daha teyit ediyor.

 

* Yara Hawari, Filistin Politika Ağı Al-Shabaka'nın eş direktörüdür. Daha önce Filistin politikası uzmanı ve kıdemli analist olarak görev yapmıştır. Doktorasını Exeter Üniversitesi'nde Orta Doğu Siyaseti alanında tamamlayan Yara, burada çeşitli lisans dersleri verdi ve onursal araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam ediyor. Yerli çalışmaları ve sözlü tarih üzerine odaklanan akademik çalışmalarının yanı sıra, çeşitli medya kuruluşları için sık sık siyasi yorum yazıları yazmaktadır.

HABERE YORUM KAT