1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Ortalık yangın yeri iken Haşdi Şaabi’nin derdi...
Ortalık yangın yeri iken Haşdi Şaabi’nin derdi...

Ortalık yangın yeri iken Haşdi Şaabi’nin derdi...

“Irak’ta İran yanlısı milis güçlerin devlet içindeki nüfuzu, milis-milis çatışmalarıyla görünür hale gelirken, bu durum kontrolsüzlüğün geldiği noktayı da ortaya koyuyor."

05 Ağustos 2025 Salı 12:30A+A-

Mahalle Yanarken İran Yanlısı Iraklı Milislerin Derdi ve Reformun Gerekliliği

Mehmet Alaca / Perpektif.online


Ortadoğu’nun yeni bir jeopolitiğe koştuğu ve İran’ın ABD ve İsrail’in gadrine uğradığı bir konjonktürde Tahran yanlısı Şii milisler Irak’ta siyasetin sinir uçlarını güçle test etmeye devam ediyor. Geçen hafta Bağdat Tarım Müdürlüğüne atanan Haşdi Şaabi mensubunun göreve başlamak isterken yine başka bir Haşdi Şabi üyesi olan eski müdürün görevi devretmek istememesi üzerine çıkan ve ordunun müdahale ettiği çatışmada üç kişi öldü.

Irak’ta İran yanlısı milis güçlerin domine ettiği Haşdi Şaabi bünyesindeki şahin gruplardan Ketaib Hizbullah’ın yeni atamaya karşı çıkmasıyla başlayan çatışma ülkede milis güçlerin kontrol altına alınması gerektiğini yeniden gösterdi. Her ne kadar Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani “sümenaltı edilecek” bir soruşturma emri verse de Haşdi Şaabi, ABD ve İsrail’in İran’a yönelik uyguladığı maksimum baskı stratejisinden nasibini alacak. Bu nedenle Bağdat hükümeti, yapısal soruna dönüşen milis güçleri ABD ve İsrail’in gazabından korumak ve ülkenin selameti için gerçekçi bir reforma gitmek zorunda. Aksi halde en geç Irak’ta kasım ayında yapılacak seçimlerin ardından Iraklı milislerin de Hizbullah ve Devrim Muhafızları güçlerinin yaşadığına benzer bir dekapitasyonla yüzleşmeleri muhtemel. Yani Irak için öngörülemez bir siyasi kaos ufukta beliriyor.

Haşdi Şaabi

Türk dış politikasının son yıllarda önemli enerji sarf alanlarından biri olan Haşdi Şaabi, Türkiye’de pek çok kesim açısından bölgeye dair çoğu dinamikte olduğu gibi ilgiye mahzar olamıyor. Bu nedenle “resmi milis güç” olarak nitelenebilecek örgütü biraz tanımlamakta fayda var. 

IŞİD’in 2014’te Musul’a yürümesinin ardından ülkenin en büyük Şii dini otoritesi Ayetullah Ali Sistani’nin cihat fetvası üzerine bir araya gelen çoğunluğu Şii milis güçlerinden oluşan ve “halk yığınları” olarak çevrilebilecek Haşdi Şaabi, 2016’da parlamento kararıyla güvenlik mekanizması bünyesinde resmi hüviyet elde etti. Zaman içerisinde Sistani ve Şii lider Mukteda es-Sadr’a yakın milis grupların çekilmesiyle İran yanlısı güçlerin hegemonyasına giren örgüt böylece yerel, bölgesel ve küresel tartışmaların daha fazla radarına girdi. Bugün yaklaşık 240 bin milisi bulunan örgüt, ülke bütçesinden yıllık 3 milyar doları aşan fon almanın yanı sıra Tahran’dan da eğitim ve teçhizat desteği alıyor.

Kurulduğunda parçalı bir yapısı bulunan ancak IŞİD’in yenilgiye uğratılmasından sonra nispeten homojenleşen Haşdi Şaabi artık bir milis gücünün ötesinde. Askeri ve sosyolojik konsolidasyonu tahkim eden örgütün siyasi uzantıları, 2021’de Irak seçimlerinin ardından devletin yürütücü gücü ve siyasetin belirleyicisi haline geldi. Mevcut Başbakan Sudani’yi de bu milis güçler seçti. Yine Haşdi Şaabi ülkede kayıtdışı başta olmak üzere ekonomik hayatta da siyaset ve zor yoluyla varlığını pekiştiriyor. Buna karşın, Haşdi Şaabi bünyesindeki milis güçler arasında rekabet ve İran ile ilişki boyutu milis-siyaset denkleminde gerilimleri daim kılsa da lağvedilmesi veya tamamen devlet kontrolüne alınması konusunda hem ABD’nin hem de Irak’ta belli güçlerin gündeminden düşmüyor. Irak, Haşdi Şaabi’yi kurumsallaştırarak ve meşrulaştırarak kontrol altına almaya çalışırken, İran örgüt üzerindeki etki alanını daha da genişletmek istiyor. ABD ise şu an zor olsa da yapının tamamen feshedilmesini bekliyor. Ancak siyaset-ekonomi-güvenlik mekanizmasıyla iç içe geçmiş örgütün yasal bağlamı da reform veya fesih için bir sınırlılık.

Yasa Tasarısı ve Eli Kulağında “Derin Devlet”

Haşdi Şaabi bünyesindeki milis güçlerin güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmesi ilk değil. Örneğin, Ketaib Hizbullah 2023’ün mayısında Bağdat’ta polisle, martında ise Speicher Kampı’nda Irak Terörle Mücadele Servisi ile çatışmıştı. Yine Ekim 2019’da Irak genelinde reform yanlısı gösterilerde 600 aşkın protestocunun ölümünde rolü olan milis grubu, Kasım 2021’de de dönemin başbakanı Mustafa el-Kazimi’yi “kulaklarını keçi gibi keseriz” diye tehdit etmiş ve ardından evine drone saldırısı düzenlemişti. Haşdi Şaabi bünyesindeki pek çok milis gücünün çeşitli seviyelerde otorite tanımazlığı ve devletin altını oyan hoyratlığı nedeniyle reform veya fesih tartışmaları uzun süredir devam ediyor ancak Kazimi ve selefi Adil Abdulmehdi döneminden bu yana devam eden girişimlerde sonuç alınmadı.

İsrail eliyle bölgede statükonun değiştirildiği, İran’ın sınırlandığı ve Irak’ın seçimlere hazırlandığı bir süreçte Irak parlamentosunda Haşdi Şaabi’ye dair yeni bir yasa tasarısı gündemde. Tasarı, Haşdi Şaabi’ye savunma ve içişleri bakanlıklarıyla eşit bir kurumsal statü öneriyor. Yani tasarı, örgütün istihbarat ve eğitimde özerklik, hükümete doğrudan danışmanlık yetkisi ve üyelerinin savunma ve içişleri bakanlıkları çalışanları ile eşdeğer emeklilik maaşı almasına imkân verecek. Tasarı ayrıca, Haşdi Şaabi’deki iç güç dengesini Komisyon Başkanından örgütün Genelkurmay Başkanına kaydırmayı amaçlıyor gibi görünüyor. Haşdi Şaabi Genelkurmay Başkanının Ketaib Hizbullah’ın gediklilerinden Ebu Fedek olduğu dikkate alındığında örgütün daha fazla İran tekeline girecek. Dahası, Haşdi Şaabi’ye mali açıdan bağımsız bir kuruluş olarak yasal statü kazandırılması da büyük endişe. Bu durum, örgüt üzerindeki denetimi zayıflatacağı gibi Haşdi Şaabi ve diğer devlet kurumlarını ABD yaptırımlarına daha fazla açma anlamına geliyor.

Yasa tasarısının ülkedeki İran nüfuzunu daha da artıracağını savunan ABD, yaptırım tehdidinde bulunuyor. Haşdi Şabi’nin başbakana hesap veren “resmi bir askeri kurum” olduğunu öne süren Sudani yasa tasarısını “geniş güvenlik reformu gündeminin” parçası olarak savunsa da güvenlik güçleri ile Haşdi Şaabi grupları arasında yaşanan son çatışma, ABD’nin İran yanlısı güçlerin kontrol altına alınması yönündeki çağrılarını daha da haklılaştırdı. Öte yandan, Sünni ve Kürtlerin önemli oranda tepki gösterdiği tasarının yasalaşması halinde, Haşdi Şaabi’yi bir “derin devlet” yapılanmasına iteceği ve örgütün feshedilmesi veya ordu güçlerine entegre edilmesini imkânsız kılacağı anlaşılıyor. Haşdi Şabi’nin geleceğine ilişkin tartışmalar, son haftalarda başta Irak Kürdistan Bölgesi olmak üzere kritik altyapıları hedef alan bir dizi insansız hava aracı saldırılarla aynı döneme denk geldi. Ayrıca, Sünniler de kendi bölgelerinde Haşdi Şaabi’nin “haydut” eylemlerinden dolayı oldukça rahatsız.

Şii dini otorite Sistani’nin yanı sıra Şii lider ve İran yanlısı grupların rakibi olan Mukteda es-Sadr da Haşdi Şaabi’nin sınırlandırılması için yapısal reform destekliyor. Buna karşın, Haşdi Şaabi içindeki silahlı gruplar, örgütü kalıcı ve bağımsız bir kurum haline getirmek için yasa tasarısını hızlandırmaya çalışıyor. Tasarının mevcut haliyle yasalaşması halinde hem Irak içinde hem de Bağdat-Washington dinamiğinde gerginliğin artması muhtemel.

Reform Önerileri

1980’den bu yana sürekli savaşlarla yüzleşen Irak’ta son yıllarda siyasi, güvenlik ve ekonomik açıdan iyileşme hissediliyor. Ancak halihazırda denetlenemeyen ve kontrol edilemeyen Haşdi Şabi, yasayla birlikte dış manipülasyonlara açık, bozucu ve siyasallaşmış pozisyonunu koruyacaktır. Iraklı siyasi elitler, çökmüş bir bölgesel güvenlik atmosferinde ülkenin içine düşebileceği tehlikeyi akılda tutarak Haşdi Şabi’nin geleceği konusunda tercih yapmalıdır. Örgütün lağvedilmesi şu aşamada gerçekçi olmasa da kamuoyu baskısı oluşturarak Haşdi Şaabi’yi gerçekçi bir reforma tabi kılmak için çaba harcamalıdır. 

Bu bağlamda ABD’nin gazabına uğramamak ve İran nüfuzunun azalması için şunlar denenmelidir: 

·-Haşdi Şaabi’nin İran’ın caydırıcı silahı olması engellenmelidir. Komisyon Başkanı dahil olmak üzere örgüt bünyesindeki liderlerin özellikle İran’a veya başka bir ülkeye seyahat etmesi engellenmeli, bu tür görüşmeler başbakanca yapılmalıdır. Aynı şekilde İran Kudüs Güçleri Komutanı İsmail Kaani’nin Bağdat’a serbestçe gelerek Haşdi Şaabi liderlerini toplamasına göz yumulmamalıdır.

·-Güvenlik mekanizmasındaki görev tanımı netleştirilmeli. Ordu bünyesinde tek tip giyim ve söylem benimsenmeli. Hesap verme mekanizması güçlendirilmeli. Şehir içlerindeki üsleri kapatılmalı, Kürt ve Sünni bölgelerdeki varlıklarına son verilmeli.

·-Haşdi Şaabi diğer tüm güvenlik kurumları gibi iç ve dış politika konularında siyasi görüş beyanından kaçınmalıdır.

·-Örgüt üyeleri hükümete karşıtı söylemden kaçınmalı, hükümet aleyhine gösterilere katılmamalı, katılması halinde yaptırım uygulanmalı ve kamuyu olumsuz etkileyen eğilimlerden vazgeçmelidir.

·-Ekonomik ve teknik açıdan yeniden yapılanmaya gidilmelidir. Siyasi bağlantıları ve seçim hevesleri bulunan aktörlerin örgütle ilişkisi kesilmelidir. Bu, Komisyon Başkanı Falih Fayyad başta olmak üzere pek çok ismin sivilleşmesi anlamına geliyor.

·-Örgütün sadece yüzde 80’i maaşlara kullanılmak üzere devletten aldığı bütçe 3 milyar doları aşıyor. Ancak bu miktarın hangi güçlerin kişisel çıkarı için kullanıldığı sır değil. Bu açıdan örgütün milis sayısı kati çerçeveyle belirlenmeli. Maaşların nereye gittiği tespit edilmelidir. 

·-Örgütün gelir gider dengesinde şeffaflık sağlanmalı. Maliye Bakanlığı, Savunma veya İçişleri Bakanlıkları hakkında aylık raporlar yayınlıyor, ancak Haşdi Şaabi harcamalarına dair sağlıklı verilendirme bulunmuyor.

·-Haşdi Şaabi yerelde petrol kaçakçılığı, haraç alma başta olmak üzere ticaretin kirli yönüyle ilişkilendiriliyor. Ayrıca bünyesinde kurulan “El Mühendis” adıyla şirketleşmeye girmesi İran Devrim Muhafızlarının gidişatına benzeşme konusunda alarm zilleri çalıyor. Bu nedenle örgütün parayla ilişkisi tamamen devlet kontrolüne alınmalı ve net bir çerçeve belirlenmeli. Kayıt dışı faaliyetlerin mümkün olduğunca önüne geçilmeli.

Hem iç hem dış uyarılara rağmen yasa tasarısında ısrar, ülkenin güç bela elde ettiği istikrarı baltalama riski taşıyor. ABD ve İsrail’in İran ile ilişkilenen vekil ağı tasfiyeye odaklandığı bir konjonktürde devlet kapasitesini güçlendirmeye çalışan Irak’ın kırılgan mali durumu, dış ilişkileri ve güvenlik koordinasyonu harap olabilir.

Haşdi Şabi’nin daha fazla güçlendirilmesi, ülkede hem Şiiler arasında kutuplaşmayı artırabilir hem de Şiilerin Kürt ve Sünni Arap siyasi bloklarıyla ilişkilerini gerginleştirir. Irak’ta makul aklın bütün bu riskleri hesaplayarak Haşdi Şaabi’nin güçlenmesini engellemesi ve güçlü bir reform planına geçmesi gerekiyor.

 

 

HABERE YORUM KAT