"Onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise doğruyu söyleyenlerdendir"
Aziz’in karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise doğruyu söyleyenlerdendir. "
"(Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haşa" dediler. "Biz ondan hiç bir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf-51)
Ayetteki özgün sözcüğüyle “el-hatb”: Başa gelen önemli bir iş demektir. Bu sözüne bakılırsa kral, kadınlarla yüzyüze konuşmazdan önce gerekli tahkikatı yapmış ve onların ne yapmış olduklarını anlamış durumdadır. Bunun sonucunda kral, olaya ilişkin ipuçlarını toplamış ve olayı suçlularla tartışmazdan önce bunun hangi koşullar altında yaşandığını anlamış bulunmaktadır. Bu sebeple onların önemli ve etkili bir durumla karşı karşıya geldiklerini işaret ediyor.
“Yusuf’tan yatak yoldaşınız olmasını istediğinizde neler oldu?”
Kralın huzurunda böylesi bir suçlamayla yüzyüze gelme karşısında anlaşılan o ki, bunu inkâr etmek olanaksızdır:
Dediler ki kadınlar, hâşâ hâşâ, biz O Yusuf’ta her hangi bir kötülük görmedik. Onun hiç bir fenalığına, hiç bir iffetsizliğine şahit olmadık. O hiç bir zaman suçlu değildi. Azîzin karısı da dedi ki, işte şimdi gerçek açığa çıktı. Ben Onun nefsine sahip olmak istedim ama O sadıklardan oldu. Rabbine karşı, efendisine ve efendisinin karısına karşı sadık davrananlardan oldu ve korundu ve bana teslim olmadı.
Tüm bu bekleyiş dönemi süresince Hz. Yusuf’un bir an için bile olsa kalbinden çıkmadığını; onun takdirini kazanabilme, dikkatini çekebilme beklentisini halen koruduğunu açıkça belirtiyor. Bunun da ötesinde, Yusuf’un inanç sisteminin, artık onun kalbine de girdiği, onun da iman ettiği anlaşılıyor:
FİZİLALİL KUR’AN
Soruşturma ve delillerin ortaya çıkışı, özellikle soruşturma talebinin Hz. Yusuf'tan (a.s) gelmesi halkın dikkatini onun üzerine yoğunlaştırmış, bu da Hz. Yusuf'un (a.s) ülke çapında isim yapmasına yol açmıştır.
Tüm bilginlerin, kahinlerin ve sihirbazların başarısızlığa uğradığı, aciz kaldığı bir zamanda kralın rüyasını yorumlamıştır. Kralın bizzat kendi huzuruna getirilmesini emretmesine rağmen (yani bu denli ciddi bir durumda) hapse atılmasını protesto etmiş ve hapse atılmasına neden olan hadisenin soruşturulmasını istemiştir. Tabiatıyla bu istek halkı meraka boğmuş ve öfkeyle soruşturmanın sonucunu beklemeye sevketmiştir. Böyle bir durumda tahkik ve araştırma sonuçlarının, Hz. Yusuf'un (a.s) itibarını nasıl yükselttiği tahmin edilebilir.
Öylesine ki, kral ve maiyyeti Hz. Yusuf'u (a.s) yaklaşmakta olan felaketten ülkeyi kurtaran yegane şahıs olarak ilan etmiştir. Hz. Yusuf'un (a.s) artık ülkenin tüm kaynaklarının kendi ellerine, kendi tasarrufuna bırakılması gerektiğini önermesinde ve kralın bu teklifin acilen yürürlüğe konmasını kabul etmesinde şaşılacak bir taraf olmayacaktır. Çünkü, eğer rüyanın yorumu meselesinde vazgeçilmeyecek kişi olmasaydı Hz. Yusuf'un (a.s) koparabileceği en iyi karşılık biraz ödül ve serbest bırakılmaktan öte gitmeyecekti. Aksi takdirde "ülke kaynaklarının tasarrufunu bana devredin" diyemeyecek ve kral bu öneriyi hemen kabul edip iktidarı Hz. Yusuf'a (a.s) vermeyecekti.
HABERE YORUM KAT