1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Onları hala her yerde görüyorum
Onları hala her yerde görüyorum

Onları hala her yerde görüyorum

Başka bir köşede bir üniversite öğretim görevlisi oturmuş, etrafına toplanmış küçük bir kalabalığa ders vermeye çalışıyordu.

14 Şubat 2025 Cuma 08:18A+A-

Lubna Ahmad Abu Sitta’nın electronicintifada’da yayınlanan yazısı Barış Hoyraz tarafından Haksöz Haber için tercüme edilmiştir.

 

Aralık ayında, henüz ateşkesten bahsedilmeden önce, Han Yunus'ta halen bankalardan ödeme alabilen (sadece nakit değil) tek manavda okuldan eski bir fen bilgisi öğretmenimle karşılaştım.

Salwa Dahlan farklı görünüyordu. Yüzü solgundu ve çok kilo kaybetmişti. Mavi gözleri çekik ve sıkıntılı bakıyordu.

Onu gördüğüme sevinmiştim ama görünüşü beni endişelendirmişti.

“Neyiniz var öğretmenim?” diye sormaya cüret ettim. “Yorgun görünüyorsunuz.”

“Çok şey yaşadım küçüğüm,” diye cevap verdi kırık bir sesle, her kelimesi dünyanın ağırlığını taşıyordu. “Kızım ve iki çocuğum şehit oldu.”

Ağlamaya başladı ve ben ne diyeceğimi bilemedim. Onu biraz teselli etmeyi umarak bir yere oturup konuşmayı önerdim.

Yolumuzun üzerindeki çadırların ve molozların arasında İsrail'in yıkımından bir şekilde kurtulmuş küçük bir kafe vardı. Burası sınavlara giren öğrenciler ve ders veren öğretmenler tarafından kullanılan bir yer çünkü bölgede internet erişimi olan birkaç yerden biri.

Oturduğumuzda, ‘muhtemelen ailesi için biraz ekmek parası kazanmaya çalışan, en fazla 10 yaşında olan’ bir çocuk siparişimizi almaya geldi. Bize “şeker olmadığını” söyledi - İsrail Gazze'ye çoğu gıda maddesinin girmesini engelliyordu - bu yüzden çay yerine kahve sipariş ettik.

Beklerken Salwa bana neler olduğunu anlattı.

12 Ekim 2023'te kızı Balsam'ın ailesi ve birçok akrabası Balsam'ın kocasının Deyr el-Balah'taki evinde kalıyordu.

Balsam sabah arayıp kocası Taher Azaizah ve oğlu 10 yaşındaki Saeed'in çocuklar için erzak almaya gittiklerini söylemişti.

Taher'in bir saat sonra onu arayıp “bir İsrail bombasının evi vurduğunu, herkesin öldüğünü, evdeki 26 kişinin, 30 yaşındaki Balsam'ın, babasından önce eve dönen Saeed'in ve 7 yaşındaki Ward'ın da dâhil olduğunu” söylediğini.

Nasıl çığlık atmıştı.

Buna inanmayı nasıl da reddetmişti.

Onları her yerde görüyorum.

Bunu bana ağlarken söyledi. Ben de ağladım.

Onun için ağladım.

Kendim için ağladım. Han Yunus'taki evimizin nasıl yerle bir olduğunu hatırladım. Han Yunus'taki Amal okulundaki sığınağımıza bir bomba düştükten sonra birbirimizi aramak için enkazdan nasıl çıktığımızı hatırladım.

Kaybettiğim herkesi hatırladım.

Sonunda ona Balsam ve çocuklarının nereye gömüldüğünü sordum.

Deyr el-Belah mezarlığına gömüldüklerini ama o kadar çok kişinin öldürüldüğünü ve hasarın o kadar büyük olduğunu söyledi ki bulabildikleri tüm ceset parçalarını bir arada gömmüşler.

“Mezarlık şehitlerle dolu” dedi.

Çocuk kahvemizi getirdi. Pahalıydı. Daha önce iki fincan kahve 1 dolardan az tutarken, bunlar bize 5 dolara mal oluyordu.

Yanımızda bir bacağı kesilmiş 20'li yaşlarında genç bir adam oturuyordu.

Başka bir köşede bir üniversite öğretim görevlisi oturmuş, etrafına toplanmış küçük bir kalabalığa ders vermeye çalışıyordu.

Kız kardeşimin bir arkadaşını da orada gördüm, yüzü ‘beyaz fosfor’ saldırısı nedeniyle kötü olmuştu. O da bir elini kaybetmişti ve kız kardeşi bilgisayarda bir test çözmesine yardım ediyordu.

Herkes titriyordu. Hava soğuktu ve hiç ısı kaynağı yoktu.

Salwa bana baktı:

“Bir yıldan fazla oldu,” dedi.

Ama “Onları hala her yerde görüyorum.”

 

*Lubna Ahmad Abu Sitta, Gazze'den bir öğretmen ve içerik yazarı.

HABERE YORUM KAT