1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Ömer Muhtar'ın Kıyamına Destekten, Esed'le İşbirliğine: SKP
Ömer Muhtar'ın Kıyamına Destekten, Esed'le İşbirliğine: SKP

Ömer Muhtar'ın Kıyamına Destekten, Esed'le İşbirliğine: SKP

Evrensel gazetesinde Nasır Nazal ve Ali Karataş imzası ile Suriye Komünist Partisi hakkında bir analiz yayınlandı.

28 Ocak 2017 Cumartesi 11:52A+A-

HAKSÖZ HABER

Evresel Gazetesinde yayınlanan analizde "Komünistler sadece sendikal alanda faaliyet göstermediler. İllegal dönem sürecinde sömürgeciliğe karşı gösteriler düzenlediler. Faşist İtalya yönetiminin Ömer Muhtar’ı idam etmesini protesto etmek için Eylül 1931 yılında Libya halkıyla dayanışmak amacıyla Şam’da büyük bir gösteri düzenlendi. Komünist liderlerden birçoğu bu gösteri sırasında tutuklandı" deniliyor.

Evrensel gazetesi bu analizi ile solun bugünkü hali pür melalini de resmetmiş! Nereden nereye!! Öte yandan Aynı dönemde TKP Şeyh Said hadiselerine "gericilik" yaftası yapıştırarak SSCB politikası gereği Kemalist düzenle işbirliğine girişmişti. Tıpkı bugünkü Suriye ve Türkiye solunun serencamı gibi...

Haberin Tam Metni:

SKP; YERALTINDAN BAAS İKTİDARININ MÜTTEFİKLİĞİNE

Suriye Komünist Partisinin, Beşar Esad’ın yanında yer almasının tarihi kökleri nedir? SKP’nin tarihi, bu sorunun yanıtı hakkında fikir veriyor.

Nasır Nazal - Ali Karataş / Evrensel Gazetesi

Tunus’ta başlayan ve kısa süre içinde Mısır ve diğer Arap ülkelerine sirayet eden “Arap Baharı” en son Suriye’ye uğradı. İşsizliğe ve yoksulluğa karşı ayaklanan kitleler, içinde bulundukları durumun müsebbibinin gerici diktatörlükler olduğunun da farkındaydı ve bu nedenle işsizlik ve yoksulluğun son bulması talepleri ile birlikte demokrasi ve özgürlük talepleri de gösterilerde en çok haykırılan taleplerdi.

Kısa bir süre içinde emperyalizmin ve yerel iş birlikçilerinin güdümündeki şeriatçı örgütlerin Esad rejimine karşı silahlı ayaklanmaya girişmesi, demokrasi talepleri ile sokağa çıkan kitlelerin geri çekilmesine, sokakları terk etmesine neden oldu.

Bu aşamadan sonra, ayaklanmaya destek olan komünist gruplar ve sol partiler Esad rejimi ile görüşmeler yaparak, daha demokratik bir sisteme geçişin yollarını aramaya giriştiler. Suriye Komünist Partisi ise Esad rejimini destekleme tutumundan vazgeçmedi.

Suriye Komünist Partisinin Beşar Esad’ın yanında yer almasının tarihi kökleri nedir? SKP’nin tarihine kısaca göz atarak belki bu sorunun yanıtı hakkında biraz fikir elde edilebilir.

1908 SONRASI ORTAYA ÇIKAN SOSYALİST GRUPLAR

İttihat ve Terakki Örgütünün önderliğinde 1908 yılında gerçekleştirilen burjuva devrimi Osmanlı topraklarında ilerici çevrelerce coşku ile karşılandı.

İkinci Meşrutiyet'in ilan edildiği bu günlerde İstanbul, Selanik, Beyrut, Şam, Kahire vd. yerlerde sosyalist gruplar ve partiler ortaya çıktı. Gazete ve dergiler yayımlandı. Marksist, anarşist ve aydınlanma döneminin yazarlarının kitapları çevrilip basılmaya başlandı.

Bu dönemde Suriye’de Farah Anton, Şabli Şamil vb. sol aydınlar ilerici fikirleri yayıyordu. Gelişmekte olan ulusal hareketin sol kanadı, 1912’de Şam’da Sosyalizm Dergisini yayımladı. Gazetenin yayın hakkını Hilmi Fitali aldı. Ama bir ay sonra gazete yasaklandı. Fitali, iktidarın baskıları sonucu Şam’dan ayrılmak zorunda kaldı.

Suriye Komünist Partisinin tarihinden bahsetmeden önce iki önemli noktaya değinmemiz gerekiyor; Lübnan o zaman Batı Suriye’nin bir parçasıydı. Bundan dolayı Suriye komünist hareketi, pratik olarak Lübnan’da büyüdü. Partiyi kuranlar kendilerini Suriye’deki komünist hareketin öncüleri olarak gördü.

Lübnan’da Genel İşçi Birliği, 1919’da hareketi örgütleme girişiminde bulundu. 1921’de Lübnan’da Emek Partisi kuruldu. Parti yayın organı olarak Emek gazetesi yayımlandı. 1922’de Sosyalist Topluluk kuruldu. Bu topluluk Gezginci Gazeteciler adıyla bir dergi çıkardı. Bu dergide dönemin bilinen sosyalistlerinden Yusuf Yazbek “Lübnan’da sosyalizm” adıyla birçok makale yayımladı. 1923 yılında bağımsız bir sendikal hareket oluşması için girişimlerde bulundu. 1924’te daha sonra Suriye Komünist Partisinin genel sekreteri olacak olan Fuad el Şimali önderliğinde “Tütün işçileri genel sendikası” kuruldu.

VE PARTİ KURULUYOR…

Beyrut’un banliyösü el Hades’te işçilerin ve aydınların yaptığı toplantıda 28 Ekim 1924’te Suriye ve Lübnan Komünist Partisi doğdu. Toplantıya aralarında Mısır’dan sürgün gelen Sendikacı Fuad el Şimali, Fransız Devrimi rüzgarından ve özellikle sol cenahından etkilenen Aydın Yusuf Yazbek’in olduğu 9 kişi katıldı. 1925 mayısının ilk yarısında Ermeni Spartak grubunun partiye katılmasıyla Suriye ve Lübnan’ı kapsayan merkez komite oluşmuş oldu.

1 Mayıs 1925’te bölgedeki bütün komünist örgütler birleşti. Oluşan merkez komitesi Suriye ve Lübnan Komünist Partisi Merkez Komitesi olarak şekillendi. Parti kısa süre sonra manda yönetimi tarafından yasa dışı ilan edildi.

Bundan sonra parti grevler örgütlemeye başladı. Bunlardan en belirgin olanı Beyrut’ta 800 işçinin katıldığı grev ve 1 Mayıs 1925’te Beyrut’ta düzenlenen gösteridir. Bu gösteri, Arap dünyasında legal olarak gerçekleşen ilk 1 Mayıs gösterisidir.

Partinin rol oynadığı en bariz olaylardan bir tanesi de 20 Temmuz 1925'te Şehitler Meydanı’nda gerçekleşen gösteri oldu. Ticarethaneler kiraların sınırlandırılması kanununun kaldırılmasını protesto etmek için o gün açılmadı. Fransız idaresi bunu şiddetle bastırmaya çalıştı. Göstericiler taşlarla karşılık verince askerler ateş etti, on kişi öldü. Olaylar Fransız idaresinin zulmüne karşı bir protestoya dönüştü.

ENTERNASYONALE ÜYELİK…

Eylül 1928’de Fuad el Şimali partinin genel sekreteri iken Enternasyonal'in 6. Kongresinde Üçüncü Komünist Enternasyonal'e katılma kararı aldı. El Şimali Moskova’dan döndükten sonra merkez komitesi bir toplantı yaptı. Partinin ismini değiştirme kararı verdi. Partinin ismi bundan sonra “Suriye Komünist Partisi” oldu. Parti ilk yazılı programını Temmuz 1931'de yayımladı.

Komünistler sadece sendikal alanda faaliyet göstermediler. İllegal dönem sürecinde sömürgeciliğe karşı gösteriler düzenlediler. Faşist İtalya yönetiminin Ömer Muhtar’ı idam etmesini protesto etmek için Eylül 1931 yılında Libya halkıyla dayanışmak amacıyla Şam’da büyük bir gösteri düzenlendi. Komünist liderlerden birçoğu bu gösteri sırasında tutuklandı.

İlk komünistler, partinin bütün imkanlarıyla Fransa’ya karşı “Suriye Devrimini” desteklediler. Diğer bir adı “1925 ayaklanması” olan, isyan, Fransız emperyalizmine karşı Cebel el Arap devrimcilerinin önderliğinde 21 Temmuz 1925'te patlak verdi. Bu ayaklanma Fransızların askeri diktatörlük siyasetine karşı başladı. Aslında Fransız mandasına karşı mücadele 1920’de başladı ve 1927’lere kadar sürdü. Parti, Sovyetler Birliğinden gelen silahları devrimcilere dağıtmak için Türkiye Komünist Partisi üzerinden kaçak olarak ülkeye soktu. Fransız emperyalizmine karşı Suriye devrimini destekleyen bir beyanda bulundu.

PARÇALANMA PLANINA KARŞI ‘SURİYE’NİN BİRLİĞİ’

1928’de Fuad el Şimali Moskova’daki Enternasyonal toplantısından geri döndüğünde “Suriye’nin birliği” şiarını benimsedi. Bu tutum, Fransız emperyalizminin Suriye’yi Şam, Cebel el Düruz, Alevi devleti, İskenderun devleti ve Beyrut devleti olarak parçalama planına karşı alınmış bir tutumdu.

Bu süreçte parti, emperyalizme karşı ‘Birleşik Halk Cephesi’ taktiğini izledi. Partinin Fransız Komünist Partisi ile kardeşçe ilişkileri vardı. Bunun sonucu Fransız Komünist Partisi 1936’da anlaşma imzalanması için iktidara baskı yaptı. Suriye genelinde 50 gün süren genel grevden sonra Şubat 1936’da imzalanan anlaşma ile Fransız emperyalizmi anayasal düzene dönmek zorunda kaldı. Bunun sonucunda parti ilk kez yasal bürolarını kurma imkanına kavuştu. Şam’da Halep’te bürolar açtı. 15 Mayıs 1937’de Halkın Sesi dergisini yayımladı. Arapçada Marksist Leninist klasikler yayımlandı.

1930 yılında partiye katılan Şamlı Halid Bekdaş 1936 yılında partinin genel sekreteri oldu. Parti, Vichy Hükümetinin yıkılması ve Suriye’de buna bağlı olarak bazı hakların kullanılmaya başlaması ile daha açık çalışmaya başladı. Suriye-Lübnan Komünist Partisi 1944’ün başlarında Beyrut’ta ikinci kongresini topladı. 1944 yılında parti Lübnan ve Suriye Komünist partileri olarak ikiye bölündü.

Parti, 29 Kasım 1947’de SSCB gibi İsrail devletinin kurulmasına destek verdi. Bu tutum milliyetçi çevreler tarafından çok eleştirildi. 1949 yılından sonra peş peşe yapılan askeri darbelerden sonra, son darbeci general göstermelik bir demokrasi inşa etme babında Komünist Partisinin de katıldığı 1954 seçimlerini düzenledi. Bu seçimlerde SKP önemli bir başarı elde etti. Halid Bekdaş milletvekili seçildi. Bekdaş böylece o güne kadar Ortadoğu’da Meclise giren ilk komünist olma sıfatını kazandı.

Ellili yılların sonuna doğru gündeme gelen Suriye ve Mısır’ın birleşmesi projesine karşı SKP ciddi bir muhalefet örgütledi.1958’de Mısır ve Suriye’nin birliği ilan edildiğinde Halid Bekdaş, oylama oturumuna katılmadı. Ve birlik projesine karşı muhalefetinde ısrar etti. Partinin bu muhalefetini önlemek için birlik devletinin (Mısır-Suriye) emniyet teşkilatı tarafından parti yöneticileri ve üyeleri tutuklamalara, takiplere uğradı. Yüzlerce komünist işkenceye maruz kaldı. Bazıları işkencelerde öldü. Bunlardan biri partinin ikinci lideri Ferecallah Hulu’dur.

Mısır-Suriye Birliği yürümedi. Kısa bir süre sonra Suriye’deki bir askeri darbe sonrası Suriye, birlikten ayrıldı.

BÖLÜNMELER VE ZAYIFLAMA SÜRECİ

Arap milliyetçiliğinin yükseldiği bir süreçte partinin, Filistin’in bölünmesi ve Mısır ile birlik meselesindeki politikası halk desteğini azalttı. İlerleyen süreçlerde parti, birçok bölünme yaşadı. Filistin konusunda alınan tutum, iktidar ile ittifak vb. konular nedeniyle parti içinde ihtilaflar baş gösterdi. Partinin revizyonist Kruşçevci kliği desteklemesi, yeni iç tartışmalara ve partiden ayrılmalara neden oldu.  

Sovyetler Birliği’nde Kruşçev kliğinin parti yönetimini ele geçirmesi ve izlediği revizyonist politikalar; kapitalist devletlerle barış içinde bir arada yaşama politikası, bağımlı ve sömürge ülkelerde ulusal demokratik devrimler yerine kapitalist olmayan yol ismi verilen gerici güçlerle ittifak politikaları ve dış politikasını halkların mücadelesini desteklemek yerine kendine bağlı bölgeler yaratma politikasının alması, SKP’nin politikalarını da etkiledi. SSCB’nin Mısır, Suriye, Irak gibi ülkelerdeki Baasçı hareketleri desteklemesi ve onlarla iyi ilişkiler kurması, bu ülkelerdeki komünist partilerin de Baasçı partiler ve iktidarlarla ittifaka zorlanmasına yol açtı. Bu politikalara karşı çıkanlar komünist partilerden tasfiye edildi.

25 YIL SONRA KONGRE

SKP içinde yoğun tartışmalar sürerken 25 yıl sonra 1969’da parti 3. kongresini yaptı. Fakat, Kongrede de sorunlar çözülemedi, tartışmalar ve eleştiriler sona ermedi.Bu sorunları çözmek için 1971’de yeniden bir kongre toplandı. Parti içi muhalefet Riyad el Türk etrafında toplandı.

16 Kasım 1970'te Hafız Esad’ın askeri darbesi gerçekleşti. Esad, SSCB ile yakınlaşma politikası izledi. İktidar 1970’te Baas partisi de dahil olmak üzere partilerin iktidara katılmalarını teşvik etti. 7 Mart 1972’de kurulan Ulusal İlerici Cephe olarak adlandırılan cepheye SKP de katıldı. Bekdaş, 3 Nisan 1972 yılında ünlü bir bildiri yayımladı. Bildirinin başlığı “Riyad el Türk’ün liderlik ettiği revizyonist fırsatçı, maceracı blok”tu.  Sonrasında parti ikiye bölündü.

Bu süreçten sonra SKP,  iktidarın politikalarıyla özdeşleştiği için, iktidarın uyguladığı bütün politikaların muhatabı oldu. Hemen hiçbir konuda da bağımsız tutum geliştiremedi. Gelişen hiçbir toplumsal harekette belirleyici bir rol oynayamadı.

Sonuç olarak; her ne kadar “Ulusal İlerici Cephe”de hükümet ortağı olduğu süreçten bu yana kitle tabanı ve kitle üzerindeki etkisi gittikçe zayıflayan bir seyir izlese de, kuruluşundan sonraki on yıllarda emekçi sınıflar içindeki mücadelesi ve Fransız mandasına karşı aldığı tutum hafızalara kazındı.

HALİD BEKDAŞ; MANİFESTONUN İLK ÇEVİRMENİ

Halid Bekdaş, 1912 yılında Kürt bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Şam’da hukuk okudu. 1930’da Suriye Komünist Partisine katıldı. 1931 ve 1932’de hapse atıldı. Fuad el Şimali’den sonra 1933 yılında partinin genel sekreterliğine seçildi. 1935’te Komünist Enternasyonal'in Moskova’da toplanan 7. Kongresinde Suriye heyetine başkanlık etti ve eğitim görmek için bir süre orada kaldı. 1937’de partinin Suriye ve Lübnan’daki sesi olan Halkın Sesi dergisinin yayımlanmasını sağladı. Komünist Parti manifestosunu ilk olarak Arapçaya çevirdi.

1954’te Suriye Parlamentosuna seçilerek Arap dünyasının ilk komünist milletvekili oldu. Bu seçimde Şam’dan 17 bin oy aldı. Sosyalistlerle ve gittikçe güçlenen Baas Partisiyle ittifak politikasını benimsedi. Sovyetler Birliği’nin izlediği politikaların Suriye’deki savunucusu oldu. Bu ülkenin Ağustos 1957’de Suriye ile geniş kapsamlı bir ekonomik ve teknik iş birliği anlaşması imzalamasıyla Bekdaş’ın nüfuzu önemli ölçüde arttı.

1958’den 1966’ya değin Moskova’da yaşadı. Baas Partisinin Suriye koluna dayanan yeni bir askeri darbenin (şubat 1966) ardından nisan 1966’da Suriye’ye dönerek Suriye Komünist Partisinin genel sekreterliği görevini sürdürdü. Bununla birlikte halka açık siyasi faaliyetlere katılması yasaklandı. 1970’te düzenlediği askeri darbeyle iktidara gelen Hafız Esad’in kurduğu Ulusal İlerici Cepheye katıldı. Bekdaş’ın 1980’lerde Sovyetler Birliği’nde uygulamaya konan Perestroyka ve Glasnost politikalarına cephe alması Suriye Komünist Partisi içinde bölünmelere neden oldu. Genel Sekreter Yardımcısı Yusuf Faysal’la birlikte pek çok aydın partiden ayrıldı. Öldüğü yıl 1995’e kadar partinin genel sekreterliğini yürüttü.  Ölümünden sonra karısı Visal Farha Bekdaş parti yönetimini üstlendi.

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum