1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Zulmü Kanıksamak Kişiliğin İmhasıdır!

Zulmü Kanıksamak Kişiliğin İmhasıdır!

Ekim 2009A+A-

Açılım, demokratikleşme, normalleşme tartışmalarını hamasi bir zemine evriltmeye yönelik çabalar meyvesini verecek mi? Gazete manşetlerinden mail ortamlarına, oradan stadyumlara taşınan ırkçı-şoven söylemler acaba Baykal-Bahçeli zihniyetinin yeşermeye başladığını mı gösteriyor? Umarız kışkırtıcı söylemler değil, aklıselim galip gelir de, zihni iğdiş edilmiş, vicdanı karartılmış kitleler bir kez daha tuzağa düşürülmezler!

Konuya hâlâ “Kürt sorunu da nereden çıktı, dün yoğ idi!” yüzeysizliğiyle bakan geniş bir zümre var. Ne yazık ki, İslami hassasiyet sahibi olduklarını iddia edenler arasında da bu dar kafalılık örnekleri az değil. Elbette etraflarında olan bitene bu kadar boş gözlerle bakanların kendilerinin muhatap oldukları sorunları, dayatmaları, sindirilmişliği kavramaları da kolay olmuyor.

İşte okullar açıldı ve eğitim adı altında tam bir aptallaştırma, köleleştirme operasyonu bir kere daha icra edilmekte. Ve ne acıdır ki, sorunun birinci dereceden muhatapları arasında bile inanılmaz ölçülerde bir umursamama, kanıksama, zulmü ve acziyeti içselleştirme eğilimi öne çıkmakta. Ekim sayımızda bu sorunu gündemleştirmek istedik. Maruz kaldığımız zulme ve ifsada karşı nefesimiz yettiği, sesimiz çıktığı oranda karşı koymanın öneminin, gerekliliğinin, zorunluluğunun altını çizmeye çalıştık.

Eğitim adı altında sistematik aptallaştırma operasyonunun tam gaz devam ettiği bir ülkede sözde adaletin tesisi ile görevli yargı mekanizmasının, verdiği kararlarla hukuk tabutuna son çivileri de çakmakta olduğunu görmek şaşırtıcı değil. Bu sayımızda gerek yerel mahkemelerin, gerekse de üst yargı kurumu olarak Yargıtay’ın resmi ideoloji muhafızlığından hareketle hukukun temel ilke ve esaslarını hiçe sayan kararlarını irdelemeyi sürdürüyoruz. Kamuoyunda pek gündeme gelmeyen ama okuyucularımızın vakıf olduğu benzeri olayların da bize iletilmesini bekliyoruz.

Bir taraftan “komşularla sıfır problem” kavramıyla ifade edilen yeni dış politika yaklaşımı dolayısıyla kamuoyunda yaygın bir iyimserlik havası göze çarpmakta. Suriye ile vizenin kaldırılması konusunda mutabakata varılması ve Başbakan Erdoğan’ın İran’a yönelik Batılı ülkelerin haksız politikalarına yönelttiği tepkiler ilk bakışta gerçekten de pek alışık olmadığımız adımlar olarak öne çıkmakta. Buna karşın komşularla sıfır problem arayışındaki bir ülkenin milyar doları aşkın bir meblağı Amerikalı kapitalistlere peşkeş çekerek füze kalkanı sistemi ithal etmeye kalkmasını ise sadece ikiyüzlülük ya da tutarsızlıkla açıklayamayız. Ortada klasik, oturmuş, daha doğrusu köhnemiş bir devlet siyaseti bulunmakta. Bu köhnemiş zihniyet, fırsatını bulduğunda eski alışkanlıklarını yürürlüğe sokmakta.

Düzenin çürümüşlüğü ve çürütme konusundaki ısrarı her zaman daha dikkatli olmayı ve sorumluluklarımıza sahip çıkmayı gerektirmekte. Bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirme azmi taşıyan herkese selam ederken, Kasım sayımızda yeniden birlikte olmayı diliyoruz!

 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR