1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Zalimlerin Hüznü, Mazlumların Sevinci

Zalimlerin Hüznü, Mazlumların Sevinci

Nisan 2014A+A-

Nisan sayımızla birlikte 23. yılımızı tamamlayıp 24. yıla girmiş bulunuyoruz. Rabbimizden Haksöz’ü önümüzdeki dönemde de hakka şahitlik ve hak sözü haykırma görevini sadece kendi rızasını gözeterek ve kınayıcıların kınamasına aldırmadan yerine getirmeye muvaffak kılmasını diliyoruz.

30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin sonuçlarını değerlendirebilmek amacıyla Nisan sayımızı bir haftalık bir gecikmeyle yayınlayabildik. Seçim sonuçlarına hiç değinmeyen bir Nisan sayısının eksik olacağı aşikârdı. Ülke gündeminde çok sıcak tartışmalara ve büyük gerilimlere neden olan her siyasi-toplumsal gelişme gibi seçimlerin de Müslümanlarca yakından takip edilmeyi gerektiren bir gündem olduğuna kuşku yoktur.

Kendimizin ve muhatap olduğumuz kitlelerin doğrudan etkileneceği politikaların belirlenmesine yönelik gelişmeleri dikkatle, ilgiyle ve sorumlulukla takip etmenin şahitlik görevimizin bir yansıması olduğuna inanıyoruz. Etrafımızı çevreleyen duvarları aşma yönünde bir yandan çaba sarf ederken, birilerinin duvarları daha da yükseltmeye yönelik girişimlerine “Bahçenin sahibi nasılsa biz değiliz!” argümanıyla ilgisiz kalmamız düşünülemez elbette. Ve aynı şekilde İslam’a ve Müslümanlara karşı düşmanlık besleyenlerin hedeflerine ulaşamamaları karşısında elbette sevinir ve şükrederiz!

Türkiye’de yapılan yerel seçimlerin Türkiye’yi aşan yansımalarının olması da çok dikkat çekicidir. Şüphesiz seçim sonuçlarının Batılı güçler ve İsrail tarafından üzüntüyle; ümmet coğrafyasında zulme ve işgale karşı direnen kardeşlerimizce ise sevinçle karşılanması anlamsız değildir. Filistin’de, Mısır’da, Suriye’de mazlumların maruz kaldığı zulme sırtını dönen, hatta daha da ileri gidip açıkça ümmetin direniş iradesini kırma yönünde tutum belirleyen unsurların güç kazanmaması, yetki sahibi olamaması bizim kazanımımız olmuştur. Aynı şekilde siyasi rakiplerince ve de maalesef kendilerine dinî aidiyet atfeden kimi yapılarca, “siyasal İslamcılık” eleştirisine-suçlamasına muhatap olan siyasi kadroların halktan güvenoyu alması son kertede siyasal-toplumsal yapının İslami doğrultuda dönüşümü ve ümmet dayanışmasını amaçlayan bizlerin lehine önemli bir gelişmedir.

Ve elbette mevcut ortamın eklektik, bulanık bir çizgide devam etmesi yerine sahih, ilkeli, net bir İslami perspektifle yönlendirilmeye çalışılması öncelikli sorumluluğumuzdur. Verili durumun sunduğu avantajları gözetmenin, asla onunla yetinmeyi, ona tabi olmayı getirmemesi gerektiğinin bilincinde olan Müslümanlar için süreç tebliğ ve davet sorumluluğumuzu çok daha güçlü ve azimli bir tarzda üstlenmeye yol açmalı; bizleri mazeretlerin ardına sığınanlardan olmak yerine şahitlik misyonunu bihakkın ifaya yöneltmelidir. Bu duygularla tüm okuyucularımızı selamlıyor, yeni sayımızda tekrar birlikte olmayı diliyoruz! 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR