1. YAZARLAR

  2. Ahmet Yıldız

  3. Tevhid ve Adalet Mektebi

Tevhid ve Adalet Mektebi

Mart 2016A+A-

Haksöz dergisi ve camiasıyla tanışıklığım lise yıllarına kadar uzanır. Aslında Haksöz büyürken, ben de büyüdüm. Öyle ki mensup olduğum cemaatim ve Haksöz dergisi tarafından büyütüldüm desem yeridir. Derginin ve camianın yetişmemdeki yadsınamaz etkisini inkâr, kendimin yapı taşlarını inkâr anlamına gelir. Farklı bir ekolden olmama karşın okuma çabalarımın derinleşmesine, düşünsel arınma sürecime ve Kur'an merkezli bir usule ulaşmama katkılarının yanında, insani ilişkilerimizin güçlülüğü de Haksöz camiası ile fikir ve gönül bağımızın boyutlarını göstermektedir. Aynı mahallenin yakın sokaklarında mukim olan bizler, her zaman birbirimizden etkileniriz ve etkilenmeliyiz de. Adreslerimizi farklı sebeplerle aynileştiremesek de yakınlaştırmanın derdinde olmalıyız.

28 Şubat post-modern darbe sürecinde yaşadığımız zorlukları birlikte göğüslediğimiz arkadaşların bir kısmı da Haksöz camiasının üniversite çalışmalarından kardeşlerimdi. Üniversite kampüslerinde yaptığımız eylemlerde birlikte karşı koyduk sol ve faşist çetelere. Darbe karşıtı yürüyüşlerimizde polisin faşizan baskılarına, copuna, tazyikli suyuna, gözaltılarına dik durduk ürkekçe olsa da. Aynı meydanlarda aynı marşları hep bir ağızdan söyledik, aynı sloganları birlikte haykırdık darbecilere ve onların sivil ve üniformalı uzantılarına inat. Kimi zaman siyasi kimi zaman usuli konuları paylaştık, tartıştık. Aynileştiklerimiz de oldu, sürdürdüğümüz farklılıklar da. Tüm bunlar, bizim kardeşliğimizi pekiştirdi. Şu biline ki hiçbir zaman birbirimize karşı siyasi davranmadık ve gerek yüz yüze gerek gıyaplarımızda şikâyet yüklü cümleler kurmuş olsak da kalplerimizde kardeşlikten başka bir duygu barınmadı.

Haksöz mekteptir. Dergiler okuru kadar yazarlarını da yetiştirir. Okuyucusuna olduğu kadar yazarına da mekteplik eder. Haksöz dergisi, yazarlarını da yetiştirdi, biz okuyucularını yetiştirdiği kadar. Dün dergi sayfalarında yazı yazan değerli kişiler, bugün ulusal kanallarda artık birer yorumcu, ulusal gazetelerde birer aranan kalem konumdadır. Bu yeni durum, onların hakkı ayakta tutma kaygılarını azaltmadı, azaltmamalı da ve onlara hakikatin bir savunucusu olduklarını unutturmamalıdır. Bugünlerde görece olarak Müslümanların lehine gelişmeler olması yarın aleyhe işlerin olmayacağı anlamına gelmez. Ki Allah insanların arasında günleri döndürdüğünü ifade etmektedir. Konjonktüre yaslanmanın ne kadar yanlış olduğunu gerek Türkiye sol tarihi gerekse de saltanat tarihigöstermektedir.

Geleneğin ve modernizmin birbirine mutlak zıt/düşman iki kavram olduğunun pazarlandığı ve iki kötüden birisinin bizim için zorunlu seçime konu olduğu sanrısının pompalandığı bir ortamda "İlim, müminin yitik malıdır ve nerede bulursa alır." nebevi hatırlatmasının Haksöz dergisi sayfalarında sıkça yapıldığına şahitlik ettik. Hakikatin ne mutlak olarak gelenek ne de çağdaş veriler olduğunu, asıl hakikatin üretilmiş olanda değil vahiyde olduğunu, tarihe ait ne varsa vahyin onayından geçmesi gerektiğini sürekli işledi Haksöz. Kur’an merkezli bir hayatı inşa etmenin derdini hedefinin merkezine oturttu. Vahiy-tarih ilişkisini usuli konulara da uygulayarak, Kur'an'ın belirleyiciliğini ve temel ölçüt olması gerekliliğini, birilerinin önyargılı veya kasıtlı tutumlarına karşın ısrarla vurguladı. Kınayıcının kınamasından korkmadan ve kemiyet yerine keyfiyeti önceleyici Nebevi tavra en uygun olanı kuşandı. Sünneti/hadisi inkâr iftiralarına rağmen Nebevi Sünneti aydınlatmak, en temel sorunlardan biri olarak ele alındı dergi sayfalarında. Haksöz, tekfircilikten uzak bir anlayışla, hakikatten bir pay taşıyan hiçbir İslami çevreyi dışarda bırakmaksızın tüm Müslümanlara seslenmeyi şiar edindi.

Ümmet coğrafyasına olan duyarlılığı, Haksöz dergisinin usuli konulardaki düşüncelerine karşı olan Müslümanlarca bile iftihar vesilesi olarak görüldü. Objektiflik saplantısına düşmeden meselelere Müslümanca yaklaşmayı yeğleyen Haksöz, çözüm önerilerini de meseleye dışarından bakan değil, meselenin sahibi olarak ortaya koydu. Haksöz, Filistin, Suriye, Afganistan, Irak, Çeçenistan, Lübnan, Arakan vd. ümmet coğrafyalarında yaşanan sıkıntılara mezhebî ve ulusal kaygılardan uzak ümmetçi bir bakış açısıyla yaklaştı.

İç siyaseti ümmet maslahatı ve coğrafyası üzerinden okumayı tercih eden dergi, ümmetin maslahatını belirleyen olarak görmekte ve farklı çevrelerce fırsat olarak algılanan durumları kendi hizbî çıkarları yerine Müslümanların genel kazanımlarına tahvil etmektedir. Haksöz dergisi tarafından kimi olaylara fazla duygusal ve olanın yerine temenni edilenin konarak bakıldığını düşünmekteyim. Bu kanaatimden kaynaklı olarak Haksöz dergisinin kimi siyasi okumalarına, duruşuna ve çağrılarına katılmasam da samimiyetine ve ümmetçi kaygılarına şahitliğimden başka bir tutumum olamaz.

Haksöz dergisi sayfalar arasına sıkıştırılamayacak kadar hayatın içindedir. Bir mektep olmanın ötesinde bir harekettir. Bu hareket örgütlü şirke karşı örgütlü mücadele edilmesi gerektiği tespitinden hareketle oluşturulmuş bir organizmadır. Bu yönüyle de Haksöz camiasının çalışmaları, şahsım ve mensubu olduğum Davet Derneği çalışmaları için de en güzel ve önemli örneklerden birisidir. Yine camia;  İslami çabaları İslami harekete dönüştürme yolunda önemli adımlar atmıştır, atmaktadır.

Haksöz camiası, diğer İslami hareketler gibi biz Müslümanlar için bir ahiret kapısıdır. Bu kapıları terk etmek ve bireyselleşmek bizi yozlaştırır. Liberalizmin değersizleştirmeye çalıştığı kutsala sahip çıkmak ve bu cepheyi terk etmemek gerekir. Her türlü şirkin ve tuğyanın her birinin yanımızda kol gezdiği bir zaman diliminde bizi Allah’ın rızasına götürecek olan cemaatleri, her ne sebeple olursa olsun terk etmek şeytani olana bizi daha da yakınlaştıracaktır. Tektipçiliğin fıtri olmadığını bilerek, bireylerimizin yeteneklerini ve potansiyellerini ümmetin yararına ortaya koyabilecek imkânlar ve fırsatları onlara sunmalıyız.Fert-cemaat ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtup bu hukuk üzerinden dünyanın geçiciliğini unutmadan, var gücümüzle Kur'an halkalarımızı güçlendirmeliyiz.

Haksöz camiasıyla lise yıllarımda başlayan ve ömrüm vefa ettiği müddetçe sürmesinden mutluluk duyacağım kardeşliğimin, cennet arkadaşlığına dönüşmesi duasıyla!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR