1. YAZARLAR

  2. Ömer Beşir

  3. Sudan emperyalist kuşatmaya boyun eğmeyecek! -1

Sudan emperyalist kuşatmaya boyun eğmeyecek! -1

Şubat 1996A+A-

- Güney Sudan'daki son askeri gelişmeler nelerdir? Albay Krankın dışarıdan destekli kuvvetlerinin saldırıları durduruldu mu?

- Saldırılar tamamen durduruldu. İsyancıların da itiraf ettiği üzere üstünlük Sudan silahlı kuvvetlerine geçti. Biz isyancı hareketin Uganda'da ve özellikle Eritre'deki planını, bu iki ülke hükümetinin Savunma Bakanları ve yetkililerinin bizzat gözetiminde sağlanan destekleri biliyorduk ve son saldırı için yapılan hazırlıkları da takip ettik. Çatışma alanında cesetlerinden bulduğumuz belgelerde Eritre ve Uganda tarafından bu komploya katılımın olduğuna dair kesin deliller elde ettik. Elimizde Eritre hükümetinin asiler için sağladığı ve eğitimleri için Eritreli subayların katıldığı bir kampta asileri görüntüleyen bir video kaseti var.

Bu iki Ülkenin desteğine ek olarak Mısırlılar da Eritre'den Uganda'ya tankların nakledilmesine refakat ettiler ve bu savaşa silah göndererek katıldılar. Ayrıca isyancılara diğer devletlerden ücretli askerler de katıldılar.

Fakat Allah'ın lütfuyla saldırılar başarısızlıkla sonuçlandı ve hezimete uğradılar.

- Şimdi Güney'deki askeri operasyonlar kimin kontrolü altında?

- Allah'a hamd olsun ki şu anda operasyonlar Sudan ordusunun kontrolündedir.

- Mısır'la olan ilişkileriniz niçin Mısır'ı, isyancı harekete askeri destek verecek noktaya getirecek kadar bozuldu?

- Mısır'la olan ilişkilerimizdeki sorun, uzun zaman önce başladı. Mısır hükümeti Sudan'la olan ilişkilerinde Sudan'ın ona tâbi olmasına alışmıştı. Biz bu tabiiyete bir sınır koyduk. Durumu zorlaştıran unsurlardan birisi de Mısırlıların Sudan'daki İslami yönelişe ve İslam şeriatinin benimsenmesine itirazları oldu. Bu yönelişi kendileri için büyük bir rahatsızlık kaynağı kabul ettiler. Sudan'da şeriatın uygulanmasının Mısır'daki İslami cemaatlere büyük bir manevi destek sağladığım ve onları İslam devleti kurma konusunda sürekli bir talep içinde bulunmaya sevk ettiğini bize açıkça itiraf ettiler. Son Körfez Savaşı'nda gerginliklerin artmasıyla aramızda ihtilaflar baş gösterdi. Bütün bunlara Mısırlıların Halayıp bölgesini işgali eklendi. Sonra da Sudan'a karşı olan muhalif basını desteklediler.

Gerçekte Sudan'a sahte ithamlar ve yalan haberlerle açılan propaganda savaşında Mısır diplomasisi ve iletişim araçları taraf oldular. Mısırlılar ülkemize karşı başlattıkları yalan kampanyasında dünyanın her köşesinde yayılmış yoğun diplomasi varlıklarından ve iletişim araçlarından yararlandılar. Bu kampanya bugün de devam etmekledir,

- Mısır sizi 26 Ağustos 1995'de Mübarek'e karşı düzenlenen suikast girişimi ile ilişkinizin olduğunu söyleyerek suçluyor. Bu konuda görüşünüz nedir?

- İyi hatırlayın... Başkan Mübarek suikast girişiminden 10 dakika sonra Etyopya yönetiminden veya diğerlerinden olayla ilgili bilgi alması için (yeterli) bir süre geçmeden uçağına dönerek Kahire'ye uçtu, Fakat Kahire havaalanına iner inmez bu operasyonun arkasında Sudan'ın terörizmi koruduğuna dair daha önce söyleyip durduğu ithamları tekrarladı. Bu davranış neyi gösteriyor? Bu davranış, Sudan'ı karalamak için entrikacı niyetler taşındığını gösteriyor.

- Bir süre önce Etyopya suikast girişiminde bulunanlardan bazılarının Sudan'a girdiklerini açıkladı. (Bu konuda) araştırmalarınız hangi aşamada?

- Etyopya'dan bize, operasyonu planlayanlardan birinin olay günü Sudan'a girdiğine ve diğer ikisinin de aslen Sudan'da bulunduklarına dair bilgi ulaştı. Olayın üzerinden bir aydan fazla bir vakit geçtikten sonra bize ulaşan ve büyük eksiklikler taşıyan bu bilgilere rağmen biz olumlu bir şekilde harekete geçtik. İlanlar yayınladık, Sudan'dan çıkış limanlarını kontrol altına aldı. Çok çaba sarf ettik, onlara Albay Abdurrahman Muhamrned Hüseyni bilgileri aktardı, sonra onlardan daha geniş bilgi istedik. (Bu konuda) yardımlaşmak ve istenilen şahısların yakalandığında teslimi için hazır olduğumuzu vurguladık. Maalesef bizim yardım teklifimize Etyopya'nın cevabı diplomatik temsilciliğin azaltılması, Sudan havayolları seferlerinin ve buna benzer diğer icraatların durdurulması oldu.

- Bu sizinle Etyopya arasındaki ilişkilerin daha da kötüleşmeye doğru gittiği anlamına mı geliyor?

- Biz Etyopya ile aramızdaki ihtilafları gidermek için çok uğraştık. Çünkü ihtilafları arttırmanın bir gerekçesi yoktu. Başkan Mübarek'e suikast girişiminde bulunanlardan biri eğer Sudan'a sahte pasaportla girdiyse, onların hepsi Etyopya'ya girip bu suçu orada işlediler.

Sudan, toprakları dışında, Sudanlı olmayanlar tarafından işlenilen bir suçtan dolayı nasıl kınanabilir? Eğer sebep şahsın sahte pasaportla ülkeye girmesi ise kınanması gereken olayı gerçekleştirenlerin girdiği ve sonra da ayrıldığı Etyopya'dır. Bu nedenle biz Sudan'ın yalan ve asılsız iddialarla siyasi hedef kılındığını defalarca söyledik.

- Gözlemciler Mübarek'in Sudan'ı ithamı konusunda yaklaşık bütün Arap devletlerinin çekimser davrandıklarını gözlemlediler. Bazıları da sizinle Mübarek'in arasını bulmaya çalıştı. (Arap ülkelerinin) bu tutumunu nasıl açıklıyorsunuz?

- Operasyonun ilk günden beri ikna edici olmadığını söylemiştim. Herhangi bir akıl sahibinin Başkan Mübarek'in olaydan 10 dakika sonra yaptığı bu suçlamayı kabul etmesi imkansızdır, bu ancak Mısır'ın Sudan'ı karalama kampanyasından bir bölüm olarak kabul edilebilir. Bunun için Arap ülkeleri Mısır'la olan ilişkilerinin Sudan'la olan ilişkilerinden daha iyi olmasına rağmen Mübarek'e uymaktan çekindiler.

- Bir süre önce Katar'ı ziyaret ettiniz. Bu ziyareti Körfez ülkeleri ile olan ilişkilerinizin düzeliyor olduğuna dair bir işaret olarak kabul etmek mümkün mü?

- Bu ülkelerle olan ilişkilerimizde her biri farklı olmakla beraber genel olarak olumlu bir gelişmenin varlığından bahsetmek mümkün. Katar, Bahreyn ve Umman'da ilişkilerimiz gayet normal ve olumlu. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile olan ilişkilerimizde bozulmalar olurdu. Bu ilişkilerin gelecekte daha iyiye doğru gitmesini umuyoruz. Fakat Kuveyt'le olan ilişkilerimizde şu ana kadar herhangi bir yenilik yok.

- Batı Arap ülkeleriyle ilişkileriniz ne durumda?

- Fas'la ilişkilerimiz çok iyi. Herhangi bir şaibe karışmadı. Cezayir ve Tunus'la olan ilişkilerimiz de istikrarlı bir şekilde sürüyor. Sudan'ın bu ülkelerin (iç) işlerine karıştığına dair suçlamalar da durdu. Bu ilişkilerin gelecekteki ilişkilerimizi daha iyiye götüreceğini ümit ediyoruz.

- Fakat Libya'daki Sudan'lı işçilerin sınırdaşı edilmesi gibi bir sorununuz var?

- Sınır dışı uygulamasının sadece ikameti olmayan, iş sözleşmesi veya pasaportu bulunmayan şahısları içermesi üzerinde anlaştık ve sorun çözümlendi. Libya'daki kardeşlerimizle iletişim kurduktan sonra onlar Sudan'lı işçilerin durumlarını düzenlemeleri için 3 aylık bir süre verdiler. Bu sürenin bitmesine rağmen Libya tarafından özel herhangi bir uygulama kaydetmedik. Şimdi (Sudan'a) dönenler gönüllü olarak dönüyorlar. Libya'lı kardeşlerimizin kararı kanuni ikamet şartlarına uyanları etkilemiyor.

- Yeniden Sudan'a dönelim. Hartum'da bulunduğum bir hafta içerisinde, ülke sınırlarını savunmak ve isyancı hareketin saldırılarını önlemek için hükümetinizin kampanyasında halkla resmi çevrelerin büyük bir uyum içerisinde olduğunu gördüm. Diğer bir çok Arap ülkelerinde hükümet, vatandaşının canından fedakarlıkta bulunmasını istemeksizin yardım talep ediyor. Fakat bu isteğe kimse icabet etmiyor. Sizin görüşünüze göre Güney dağlarında düzenli ordu kuvvetleriyle beraber savaşan gönüllüleri ve size mal ve besin maddeleri sağlayan vatandaşları buna teşvik eden şey nedir?

Görüşüme göre birinci sebep; bizim halkın istek ve beklentilerini ifade eden bir siyaset uygulamamızdır. Eğer gençler Kurtuluş devriminin, onların izzet ve şerefi olan isteklerini ifade ettiğini ve İslami değerlere bağlı olduğunu hissetmeseler sizin onları Güney'de bizimle beraber savaşmaya zorlamanız mümkün değildir.

Hükümetin, İslam esasları üzerine kurulması, dış baskılar karşısındaki mücadelesi ve Sudan'ın izzet ve şerefini savunmaya olan bağlılığı onu ümmetten soyut ve ümmete tahakküm eden bir hareket değil, ümmetin sesi yaptı. İsrail'le (ilişkilerin) normalleşmesi, Güney ve Kuzey konularında bizim konumumuzu bu ruh belirledi ve bu nedenle Sudan halkıyla ilişkilerimiz uyum gösterdi. Bu uyum hükümetimizin Sudan halkının ideal ve beklentilerini doğru bir şekilde ifade ettiği anlamına gelmektedir. Bunun için biz kendimizi bölgesel ve uluslararası tehditler karşısında savunmasız görmüyoruz. Çünkü halk bizimle beraber ve bizi tüm kuvveti ile destekliyor. İşle bu Sudan halkının fiyatların yükselmesi, hayat pahalılığı ve hayatın birçok zorluklarına tahammülünün açıklamasıdır. İşte bu gençlerin şehadeti üstlenmelerinin ve şehitlerin matemini düğün (sevincine)e dönüştürmelerinin açıklamasıdır. Onlar bizim onlarla bir safta olduğumuzu biliyorlar.

- Yabancı komplolara karşı cihaddan bahsedildiğinde konu otomatik olarak barışa dönüyor. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?

- Öncelikle cihad(ımız)ın sebeplerini hatırlamamız gerekir. Biz herhangi birine zulmetmek için cihad etmiyoruz. Biz uluslararası ve bölgesel güçler tarafından açıktan desteklenen, isyancı hareketin ülkemize getirdiği zulme karşı cihad ediyoruz. Barış ülkemize saldıran, bize komplolar düzenleyen ve bizi açıktan tehdit edenlerin önünde ellerimiz bağlı kalmamız mıdır? Cihadımız barış yapmak için bir projedir. Yönetime geldiğimizden beri barış programlan sunuyoruz. Güney'de ve kuzeydeki bütün Sudan halkının kapsamlı bir barış ve federalizm beklentilerini gerçekleştirmeyi benimseyen politikalara ulaştığımız barış sempozyumundan bu yana barışı gerçekten çok istediğimizin delilleri çoktur. Barış için uğraşılarımıza cevap vermeyen karşı taraftır. Belki de Sudan'ın kötülüğünü isteyen güçler, onları buna teşvik ediyor.

Fakat bütün bu oyunlar başarıya uğramayacaktır. Her ne zaman olursa olsun, biz görüşmeler için hazır, barış için istekliyiz.

- İsyancı harekete katılan güneylilerden oluşan bazı siyasetçiler İslam şeriatinin uygulanmamasını, bazıları da kendi geleceklerini saptama hakkı istiyorlar. Bu istekler hakkında görüşünüz nedir?

- Hükümetin, güney illerinde İslam şeriatı kanunlarının uygulanmaması konusundaki siyaseti gayet açıktır. Had uygulaması gereken hırsızlık suçunu işleyen suçlu güneyde had cezası ile değil tazir (dövme) cezası ile cezalandırılıyor. Bu istisna gayri müslimlerin, yani azınlıkların haklarını koruduğu gibi aynı zamanda diğer illerde şeriatın uygulanmasıyla aynı zamanda çoğunluktaki müslümanların haklarını da koruyor.

Krankın ve diğerlerinin müslümanlara, müslümanların hesaba çekilecekleri şeriat kanunlarının uygulanmamasını dikle ettirmeleri hakları değildir. Eğer böyle bir şey olursa, kuzeylilerin de şeriatın uygulanması için silahlı mücadele etmeleri hakkı olur. Ben bizim getirdiğimiz sistemin aynı anda hem azınlığın, hem de çoğunluğun hukukunu koruduğundan tamamen eminim.

Yalnız kendi geleceklerini saptama hakkı kiminin pazarlık ettiği, kiminin de müzayedede bulunacağı kadar kolay bir seçim değil. Afrika'daki silahlanan bütün dini ve ulusal topluluklara geleceklerini saptama hakkı verilse, bölgedeki bütün devletler istisnasız parçalanır. Bölünme kapısı açılırsa, bir daha kapanmaz. Bizim benimsediğimiz adil çözüm, bütün azınlıkların hukukunu korumak, onların hayata katılımlarını sağlamak ve kültürünü koruyarak gelişmesini sağlamaktır.

- Yaklaşık bir aydır Batı televizyon kanallarında Sudan'ın köle ticaretine başladığına dair bazı misyoner kilise kurullarına ait raporlar yayınlandı ve hükümetiniz bunu gizlemekle suçlandı. Bu suçlamalara cevabınız nedir?

- Satan, satılan ve satın alan kişilerin varlığına dair bu suçlamaların doğruluğunu ispat etmek onların görevidir. Bu suçlamaları yapanlar niçin varlığını iddia ettikleri köle ticareti yapan grupları bize bildirmiyorlar? Onlarda satıcının satılan veya satın alan bir kişinin ismi var mı? Propagandada uzman bazı gruplar bu röportajımda da bazılarını açıkladığım sebeplerden dolayı Sudan'ın itibarını her seferde zedelemek için acele ediyorlar. Fakat bu asılsız propagandalara akıl sahibi bir kişinin bile inanacağına ihtimal vermiyorum.

- Amerika ile Sudan arasındaki ilişkiler hâlâ zikre değer bir iyileşme göstermeksizin yerinde sayıyor. Bu donukluk niçin?

- Bana öyle geliyor ki, Amerikan resmi çevrelerinden bazıları Sudan'la olan ilişkilere, Sudan'ın İsrail, İsrail'in de Sudan karşısındaki konumu açısından bakıyorlar. Öyle ki, İsrail bizden razı olsa, Amerika otomatikman razı olacak. Kanıtı da Amerika ile güçlü bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin iyi, komşuluklarının doğal seyrinde ve her geçen gün gelişiyor olmasıdır.

- Sudan hükümeti Amerika ile iyi ilişkiler kurmayı istiyor mu?

- Biz Amerika ile iyi ilişkilere sahip olmak için uğraştık. Amerika gibi iktisadi, askeri ve siyasi bakımdan güçlü bir devletle düşman olmamız için bir sebep yok. Sorun, Amerika'nın bu ilişkilerin gelişmesinde istekli gözükmemesidir. Amerika bize saldırmaya ve başkalarını bize zarar vermeleri için kışkırtmaya başladığında biz kendimizi savunmak zorunda kalıyoruz.

- Amerikan hükümeti Sudan'ın terörü destekleyen bir ülke olduğunu söylüyor. Bu suçlama üzerine size herhangi bir delil sundu mu?

- Amerika bir kaç yıldır Sudan'ı terörü destekleyen ülkeler listesine sokmak için uğraştı. Fakat bu suçlamayı doğrulayacak herhangi bir delil bulamadı. Sudan'ı karalamak için (başlatılan) yoğun iletişim kampanyalarından bir yıl sonra Amerikan yönetimi bizi suçlayan ilk raporunu sundu. Fakat delillerin zayıflığı ve tutarsızlığı nedeniyle bir sonuca varamadı. Ertesi yıl Amerikan yönetimi aynı rapora dayanarak bizi terör devletleri sınıfına koydu. Karar sabit olmuş bir itham ve açık deliller üzerine verilmiş bir karar değil, ülkemize karşı siyasi düşmanlık için verilmiş bir karardı.

Bundan sonra Amerika uluslararası kuruluşlara hakkınızda terörle suçlama propagandaları yapmaları için baskı yaptı ve Dünya Bankası toplantılarında karşımızda yer aldı.

- Bu düşmanlığı ne ile açıklıyorsunuz?

- Amacın tüm Arap ülkelerini İsrail'le barış sürecine sokmak ve onunla ilişkilerini normalleştirmelerini kabul ettirmek olduğu gözüküyor.

- Fakat Amerika insan hakları dosyasındaki bilançonuzdan da bahsediyor.

- Amerika ile Sudan arasındaki ilişkilerde gerçek öneme sahip olan bu değil. Bir süre önce 32 siyasi tutukluyu serbest bıraktığımızda bize bu dosyanın yetkililerinden hiçbir kimse (dosyadaki) notumuzun eksik ya da yanlış olduğunu söylememişti. Ülkemizin açıktan birçok devlet tarafından kuşatmaya alındığı ve dışarıdan destekli askeri isyancı hareketin tehditlerinin bulunduğu o günlerde ülkemizdeki siyasi tutukluların sayısı bu kadardı. Şimdi bu rakamı Amerika'nın dostu ve müttefiki olan ülkelerdeki siyasi tutuklu sayısıyla karşılaştırın. Bu ülkelerdeki siyasi tutukluların gerçek sayısını bulmak için 30'u (Sudan'daki siyasi tutuklu sayısı) 10'la, bilakis 100'le, hatta 1000'le çarpın. Buna rağmen onların Amerika ile olan ilişkileri bu gerçekten kesinlikle etkilenmiyor. Bize komşu olan ülkelerden birinin hükümeti İslamcı olduklarından şüphelendiği onlarca kişiyi tutuklamadan, yargılamadan öldürdüğünü açıkça söylüyor. Mısır'daki İhvan-ı Müslimin günlerden beri askeri mahkemelerde. Öldürme veya şiddete dayalı suç işlediklerine dair haklarında hiçbir şey tesbit edilmedi. Onların tek suçu, seçimlere katılmadaki amaçlarını açıklamaları idi.

Bunlar Mısır'ın Amerika ile olan ilişkilerini etkiledi mi? Asla hâlâ Mısır Amerika için dost bir ülke, Amerika'dan senelik 3 milyar dolar civarında yardım alıyor.

Bütün bunların Sudan ile Amerika arasındaki ilişkilerin kötüye gitmesinin sebebinin insan hakları meselesi olmadığım ispat ettiğine inanıyorum.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR