1. YAZARLAR

  2. Fevzi Zülaloğlu

  3. Sonsuz Mutluluk ve Esenlik Bahçeleri: Cennetler

Sonsuz Mutluluk ve Esenlik Bahçeleri: Cennetler

Nisan 2005A+A-

"(O gün) cennet Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanların görüş sahasına getirilecek ve hiç uzaklaştırılmayacaktır; (ve onlara:) Size vaad edilen yer budur (denilecek), Allah'a yönelen ve O'nu her zaman aklında tutanlara (vaad edilen); insanın kavrayış alanının dışında olduğu halde Rahman'ın ürpertisini duyan ve pişmanlık dolu bir kalp ile (O'na ) gelmiş olan herkese. Bu cennete huzur içinde girin, bu ebedi hayatın başladığı gündür. Onlar orada arzu ettikleri her şeye sahip olacaklar, ama (bilsinler ki) katımızda daha fazlası da vardır." (Kâf, 50/31-35)

c-n-n kök harflerinden gelen cennet; lafız olarak "örtmek, bürümek" anlamına gelen bir muhtevaya sahiptir; insanoğlunun idrak alanından uzakta olduğu için, gözle görülemediği için bu Arapça lafız terimleşmiştir. (En'am 6/76)

Anne karnındaki bebek de gözden ırak olması dolayısıyla aynı kökten bir lafızla ifade edilir: Cenin. (Necm 53/32)

Gözle görülmediği için ateşten yaratılmış olan varlıklar olan cinler de aynı kökten cin kelimesiyle ifade edilmiştir.

Bahçe anlamına gelen cennet bir mekandan, tek bir yerden ibaret değildir. Kur'an'da çoğul olarak geçmesinden hareketle,1 cennetin pek çok özellikte, çok sayıda bahçenin-bağın, güzel nimetlerin bulunduğu bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Cennetler huld diyarıdır; ebedidir/sonsuzluk yurdudur, çünkü orada hayatın bir sonu yoktur.

1. Cennet Nimetlerinin Özellikleri

1.1. Nimetler Hem Maddi Hem de Manevidir

Cennet nimetleri son derece maddi betimlemelerle anlatılmıştır. Öyle ki, niteliği tartışılabilir olmakla birlikte midenin ve diğer fiziksel organların ihtiyaçlarına hitap etmektedir. Bu betimlemeler de göstermektedir ki; yeniden dirilme salt ruhani değildir. Aynen dünya hayatındaki organların yeniden teşekkül ettirilmesiyle gerçekleşecektir.

Gölgeliklerde, tahtlarının üzerine yaslanmış vaziyette taze meyvelerden yiyen insan tasvirleri son derece maddi imgeler içermektedir. Ayeti kerimelerde Tahtlarına yaslanmış dinlenirken güzel meyvelerden yiyen, tadına doyulmayacak çeşitli içeceklerden içen, huzur ve güven içindeki insan tasvirlerine yer verilmiştir:2

"Kuşkusuz cenneti hak edenler bugün yaptıkları her şeyden hoşnut olacaklardır. Onlar ve eşleri sedirler mutlu bir şekilde yatıp uzanacaklar; orada yalnızca sevinç ve mutluluğu tadacaklar ve istedikleri her şeyden onların olacak: rahmet saçıcı Rabbin sözüyle gelen katıksız bir huzur ve rahatlık içinde." (Yasin, 36/55-58)

1.1.1. Vadilerde Akan Sular ve Bol Ürünlü Meyveler

Defterlerini sağdan alan cennet ehli, sürekli çağıldayan suların aktığı vadilerde, yayılıp uzanmış gölgeliklerde dinlenme imkanına kavuşacak; dalları ürününün yükünden bükülmüş kirazlardan, meyveleri üzerindeki ağırlığından sarkmış dallardaki muzlardan yeme olanağı elde edecektir. Bu cennet meyveleri kesilip eksilmeyen, çürüyüp yok olmayan bir karaktere sahiptir. Cennet dinlenmek için gölgeliklerin, içmek için, seyrine doyum olmayan pınarların bulunduğu tatlı bir huzurun yaşandığı sonsuzluk diyarıdır.3

1.1.2. Konforlu Dinlenme Mekanları ve Yumuşak Bakışlı Eşler

Cennet ehli yükseklere kurulmuş yataklarda dinlenecekler, kendilerine büyük bir sevgi ile bağlı, gözleri eşlerinden başkasını görmeyen yaşlanmayan eşlere kavuşacaklardır:

"Bu (ayetler Allah'a iman edenler için) bir uyarıdır. Çünkü Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanları bütün menzillerin en güzeli beklemektedir: (Yararlanmak isteyenler için) kapıları ardına kadar açık, sonsuz mutluluk, esenlik bahçeleri. Orada uzanıp dinlenecekler; (ve) her tür meyveyi ve içeceği serbestçe isteyebilecekler, yanı başlarında yumuşak bakışlı-uyumlu eşler olacak." (Sâd, 38/49-52)

1.1.3. İçinden Irmaklar Akan Vadiler

İnsanoğlunun dünyada iken sahip olmak istediği bir yer; genellikle suya yakın olan, manzaralı, göze ve gönle mutluluk veren bir yerdir. Bu nedenle yarattıklarına karşı son derece merhametli ve şefkatli olan Yüce Allah, insan fıtratının arzu ettiği şekilde cenneti yaratmıştır. Orada alt yanından ırmaklar akan vadiler yaratmıştır:

"Bütün mümin erkekleri ve mümin kadınları önlerinde ve sağ taraflarında hızla yayılan ışık dalgalarıyla (nurla) göreceğin gün, (O gün onlar şu hitapla karşılaşacaklar:) Bugün size bir müjde var: İçinden ırmaklar akan, mesken edineceğiniz bahçeler! Bu, en büyük mazhariyettir." (Hadid, 57/12)

1.2. Manevi Nimet Tasvirleri

Cennet sahnelerinde maddi nimet tasvirleriyle manevi nimet tasvirleri birlikte aynı sahne içinde beyan edilmiştir. Bir takım beşeri eserlerde iddia edildiği gibi, cennet durağan, hareketsiz, gelişi güzel bir mutluluk mekanı değildir. Cennet çatışma, gerginlik, yorgunluk, bıkkınlık, acı, üzüntü gibi ruhsal sorunların yaşanmayacağı, katıksız bir huzur, güven ve mutluluğun yaşatılacağı sonsuz nimetler yurdudur. Bu husus Fatır Sûresi'nde şöyle beyan edilmiştir:

"Bunlar sonsuz mutluluk bahçelerine girerler, orada altın bilezikler, inciler takınırlar, ipekten elbiseler giyerler. Ve şöyle derler: Bütün övgüler bize acı ve üzüntü tattırmayan Allah'a mahsustur. Rabbimiz gerçekten çok bağışlayıcıdır, şükran karşılığını anında verendir; O lütfuyla bu konak yerine bizi yerleştirdi; orada bize ne bir çatışma ve gerginlik bulaşır, ne de yorgunluk yada bıkkınlık." (Fatır, 35/34-35)

1.3. Nimetler Bitimsiz ve Sonsuzdur

"Ama Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlar, gölgeler altında ve pınarlar arasında oturacaklar, canlarının istediği her meyveden yiyeceklerdir. (Onlara:) Hayattayken yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin için denilecek. İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz." (Mürselât, 77/41-44)

Cennete giren insanlar canlarının istediği her şeyi orada bulabileceklerdir. Cennet nimetleri bitmek tükenmek bilmeyen, sonsuza dek hiç azalmadan içindekilere yetecektir. Cennet nimetleri Kur'an'da anılanlarla sınırlı değildir, sahiplerinin arzularına göre çeşitlenebilecek evsaftadır; zaten Kur'an'da bazı örneklerine yer verilmiştir. Allah, verilecek nimet ve rızkın çok çeşitli ve bitip tükenmez olduğunu belirtmektedir.4

1.3.1. Adn Cennetleri: Sonsuz Mutluluk ve Esenlik Bahçeleri

Fiil hali "yerleşme, sükunet bulma, tatmin olma" anlamına gelen Adn; isim olarak "sevinç, haz, mutluluk" manasına gelir. Bu durumda adn cennetleri "sonsuz mutluluk ve esenlik bahçeleri" diye tercüme edilebilir. Bu bahçelerdeki diğer nimetlerin yanı sıra en yüce mutluluk; alemlerin rabbi olan Allah'ın rızasını elde etmenin vereceği bahtiyarlıktır. Tevbe Sûresi'nde bu sevinç, mutluluk bahçelerinden şöyle söz edilmiştir:

"O, mümin erkeklere ve kadınlara, içinde yerleşip kalacakları, içlerinden derelerin, ırmakların çağıldadığı has bahçeler vaad etmiştir; ve adn cennetlerinde/esenlik dolu ebedi bahçelerde güzel ve ferah evler: Ve hepsinden daha üstünü de: Allah'ın hoşnutluğu, hoşça kabulü, işte budur, en büyük/en yüce bahtiyarlık." (Tevbe, 9/72)5

2. Cennete Girecek Olan İnsanların Özellikleri ve Eylemleri

Yüce Allah'ın cennete kabul edeceği insanlar mezarlarından kalktıktan sonra amellerin sicil kayıtlarının tutulduğu bir tür arşiv olan defterlerini "sağ"dan alacaklardır; bunlara "sağın arkadaşları" anlamında "ashabu'l-yemin" denilir:

"(Hesap günü) her insan yapmış olduğu bütün (kötü) fiilleri için rehin olarak tutulacaktır. Yalnızca dürüstlüğü ve erdemli olmayı başaranlar hariç." (Müddessir, 74/38-39)6

2.1. Allah'a ve Rasulüne İtaat Ederek Salihlerle Dostluk Kuranlar

Allah'ın farz kıldıklarını elindeki tüm imkanları seferber ederek yerine getirmeye çalışan, O'na karşı gelmekten ve O'na ortaklar koşmaktan azami derecede çekinen insanlar cennete girmeye hak kazanacaklardır.

Allah'a ve O'nun emirlerini tebliğ ve teşhid eden peygamberlere itaat edenler cennete gireceklerdir. Çünkü onlar peygamberlerin mücadele eksenini miras alarak, onların temsil ettiği değerleri sürdürmüşler, iyilerle dayanışma içine girip küfre karşı direnmişlerdir:

"Allah'a ve peygambere itaat edenler, Allah'ın nimetlerini bağışladığı kimselerden olacaklardır: Peygamberler, hakikattan hiç sapmamış olanlar, hakikate (hayatlarıyla) şahitlik yapanlar ve dürüst ve erdemli olanlar, işte böylelerininki ne güzel birlikteliklerdir!" (Nisa, 4/69)

Allah'a isyan etmeden, imanın sağladığı iç huzuru ve tatminle yaşayan müminler; kafirler için dehşet verici bir günde büyük bir bahtiyarlık olan Allah'ın rızasına kavuşacaklar ve ödüllerin en büyüğü, en bitimsizi olan cennete gireceklerdir:

"(Ama dürüst ve erdemlilere:) 'Ey iç huzuruna ermiş olan insanoğlu!' diye seslenecek Yüce Allah. Rabbine O'ndan hoşnut kalmış ve O'nu hoşnut etmiş olarak dön. Gir öyleyse Benim (öteki sadık) kullarımla birlikte cennetime!" (Fecr, 89/27-30)

2.2. Muttakiler/Allah'tan Sakınıp O'na Karşı Sorumluluklarını îfa Edenler

Takvayı kalbine yazarak, kalplerini yaşadıkları sürece Allah'ın arındırmasına açık tutanlar Yaratıcı'nın indirdiği ilkelere karşı gelmekten sakınırlar. Böylece dürüst ve erdemli insanlar arasına katılırlar; işte doğruluk makamında sebat eden böylesi insanların; nehirlerin çağıldayarak aktığı sahillerde bitimsiz nimetlere kavuşacakları müjdelenmiştir:

"Muttakiler kendilerini bir bahçeler ve akarsular cennetinde bulacaklar; her şeyin belirleyicisi olan kudret sahibi'nin huzurunda, doğruluk tahtı üzerinde." (Kamer, 54/54-55)7

Cennet muttakilere yaklaştırılırken müstağnilerden/kalplerini Yaratıcı'nın arındırmasına kapatarak gururları ve bencilce arzuları peşinde kuşanan kibir abidelerinden uzaklaştırılır. Çünkü müstağniler kibirlerinin esareti altında kalıp ön yargılarını kemikleştiren, kalplerini ilahi hakikate açık tutmayan insanlardır.

Muttakiler görmedikleri halde Rahman'dan korkup günahlarından tevbeyi şiar edinenlerdir. Öte yandan insan kavrayışının ötesinde olduğu halde, Yaratıcı'nın varlığının ürpertisini duyarak ibadet eden, Allah'ın huzuruna, günahlarından tevbe etmiş, pişmanlık içindeki duyarlı bir kalple çıkanlar kurtulup cennete vasıl olacaklardır.

"O gün cennet, muttakilerin görüş sahasına getirilecek ve hiç uzaklaştırılmayacaktır. (Onlara:) 'Size vaad edilen yer budur' denilecek; Allah'a yönelen ve O'nu her zaman aklında tutanlara (vaad edilen). İnsan kavrayışının dışında olduğu halde Rahman'ın ürpertisini duyan ve pişmanlık dolu bir kalp ile O'na gelmiş olan (herkese). Bu (cennete) huzur içinde girin; bu ebedi hayatın başladığı gündür." (Kâf, 50/31-34)

Dünya hayatında aile yaşantısı içinde iken, dünyanın gidişatına kapılmadan Allah korkusunu yüreğinde hissederek sonsuz merhamet sahibini anmayı unutmayıp O'nun zikrini yüceltenler cennet nimetlerine kavuşacaklardır:

"Ve (böylece nimet tattırılanlar) birbirlerine dönerek (geçmişte yaşadıkları hakkında) sorular soracaklar. Onlar, 'bakın' diyecekler, 'eskinden çok çocuğumuz arasında yaşadığımız sıralarda, (Allah'ın bizden razı olmadığını düşünerek) korku içindeydik; ve bu durumdayken Allah bizi lütfuyla inayetlendirdi, yakıcı fırtınaların azabından bizi korudu. Şüphesiz biz bundan önce (yalnız) O'na yalvarırdık: (O bize şimdi gösterdi ki) yalnız O'dur gerçekten iyilik eden ve gerçek rahmet kaynağı!" (Tur, 52/25-28)

4. Varoluş Gayesi Olarak İyi Davranışta Bulunmayı Belirleyen Muhsinler

Allah için çevresindeki tüm canlılara ve insanlara iyilikte bulunmayı şiar edinenlere ödüllerin en büyüğü olan cennet müjdelenmiştir:

"Ama Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlar gölgeler altında ve pınarlar arasında oturacaklar ve canlarının istediği her meyveden yiyeceklerdir. (Ve onlara:) Hayattayken yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin için denilecek. İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz." (Mürselât, 77/41-44)

Sözün Özü

Sonsuzluk yurdu cennetlerde insana yorgunluk, bıkkınlık vermeyecek şekilde sevinç, mutluluk, huzur ve güven gibi manevi nimetler vardır.

Günümüzdeki müşrikler, çeşitli sanatsal etkinliklerde, tiyatrolarda, parodilerde, filmlerde cenneti sanki bıkkınlık veren, hayatın durgun-durağan olduğu bir yer gibi tasvir etme eğilimindedirler. Oysa Yüce Rabbimizin beyanlarından cennetlerin hiç de cansız, hareketsiz, durağan olmadığını, oradaki hayatın son derece diri, heyecan verici olduğunu öğreniyoruz.

Cennetteki en önemli mutluluğun Yüce Allah'ın rızasını kazanmaktan kaynaklanacağını Adn cennetleri ile ilgili tasvirlerden anlıyoruz. Ancak hiç bir ayette cennetteki nimetlerin küçümsenmesine yol açabilecek bir ifade kullanılmamıştır. Tabii ki, hayatın en büyük ideali Yaratıcı'nın rızasını kazanmaktır. Bu idealle, cennet nimetlerini kazanmak arasında "birbirinin ayrılmaz parçası olmak" şeklinde bir ilişki vardır; yoksa biri diğerinin alternatifi değildir. Dolayısıyla "cennet cennet dedikleri birkaç huri… bana sana gerek seni" gibi ifadelerle o nimetleri küçümsemek doğru değildir. Değil mi ki Allah vaad etmiştir; öyleyse O'nun salihler için hazırladığı nimetleri küçümsemek doğru olmaz.

Dipnotlar:

1- Cennetin çoğul olarak geçtiği ayetler için bkz. 2/25, 3/15, 136, 195, 198, 4/13, 57, 122, 5/12, 65, 85, 119, 6/99, 141, 9/21, 72; vd.

2- Daha geniş bilgi için bkz. Sâd, 38/51; Vakıa, 56/51.

3- Bkz. Mürselat, 77/41.

4- Daha geniş bilgi için bkz. Sâd, 38/54; Kaf, 50/35.

5- Adn cennetleri Kur'an'ın on bir yerinde geçer; İlki nüzul sırasına göre Sâd, 38/50.'de diğerleri ise şu ayetlerde: Tevbe, 9/72; Ra'd, 13/23; Nahl, 16/31; Kehf, 18/31; Meryem, 19/61; Taha, 20/76; Fatır, 35/33; Mü'min, 40/8; Saf, 61/12; Beyyine, 98/8. Esed, 'adn' sözcüğünün, İbranicedeki neşe, mutluluk anlamına gelen "eden" sözcüğüyle akraba olduğunu söylemiştir; Muhammed Esed, Kur'an Mesajı, Çev. Cahit Koytak, Ahmed Ertürk, İşaret Yayınları, İstanbul, 1999, s. 931.

6- Ayrıca bkz.56/27-40.

7- Benzer ayetler için bkz. Sâd, 38/49; Mürselat, 77/41.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR