1. YAZARLAR

  2. Alison Weir

  3. Katledilişinin Yıldönümünde Rachel Corrie’yi Hatırlamak

Katledilişinin Yıldönümünde Rachel Corrie’yi Hatırlamak

Nisan 2005A+A-

Benim ya da belki sizin kızınız olabilecek yaşta genç bir hanımın hatırası için devam eden bir mücadele var. Bir yanda onu –yani eylemlerini, inançlarını, katledilmesini– hafızalardan, kayıtlardan, tarihten silmek isteyenler var. Bunu başaramamaları durumunda ise, hayata veda edişinin ardından karakteri üzerine suçlamalarda, hakaretlerde, ölümüne ilişkin çarpıtmalarda bulunmaktan kaçınmıyorlar.

Bir yanda da onun övgüye değer parıldayan ilkelerini, üstün cesaretini ve iç burkan ölümünü içinde hissedenler var. Bu tarafta kahramanlığın soylu, cesurluğun takdire şayan ve başkalarına merhametin ahlâkın en temel biçimi olduğuna inananlar var. Bu taraftakiler için Rachel Corrie asla unutulmayacak.

Rachel öldürüldüğünde henüz 23 yaşındaydı. Onun genç idealizmini, tatlı cesaretini, yok yere öldürülüşünü ve inançlarını unutmayacağız. Eğer iyilik muzaffer ve adalet hakim olmuş olsaydı İsrail'in onu öldürmesi mümkün olamazdı.

Ama hayır! O İsrail tarafından öldürüldü. 16 Mart 2003'te Gazze'de iki İsrail askeri, buldozerle üzerinden iki defa geçti. Diğer beş insan hakları savunucusuyla birlikte Rachel Filistin'de bir aileye ait evin önünde oturuyor ve İsrail askerlerinin bu aileye ait evi yıkmalarını engellemeye çalışıyordu. Evi yıkmadılar ama onu ezip geçtiler.

Arkadaşları çığlık atarak ona doğru koştu. Onu çamurun içinden çıkardılar. Rachel'in gözleri açıktı ve ağzından duyulan son söz şu oldu: "Belim kırıldı."

Aslında kırılan Rachel'in beli değildi sadece. Gün kırılmıştı, evren kırılmıştı, anne ve babasının kalpleri kırılmıştı. Değil mi ki haksız yere bir insan öldürüldüğünde her şey kırılır, incinir.

Son beş yılda, binlerce Filistinlinin, yüzlerce İsraillinin hayatı, günleri, dünyaları kırılmıştı. İsraillilerin trajedilerine dair haberleri hep duyuyoruz. Ama ya Filistinlilerinkini? Medyanın yalanlarla örülü haberlerindeki adlandırmayla harika "göreli sükûnet" döneminde öldürülen, sakat bırakılan Filistinli anaların, babaların, kızların, oğulların, kız ve erkek kardeşlerin haberlerini ise nadiren işitiyoruz.

Rachel Corrie'nin ölümünün ikinci yıldönümü olan 16 Mart'ta onun hakkında bir haber duyup duymayacağımızı merak ediyorum. İsrail tüm katliamlarında olduğu gibi onun ölümünün "kaza" olduğunu ya da "güvenlik zorunluluğundan kaynaklandığını" ya da "onun terörist olduğunu" veyahut "teröristleri koruduğunu…" iddia etmekte.  Bu İsrail teraneleri çürütülür çürütülmez yenileri piyasaya çıkarılıyor. Kendileriyle çelişkiye düşmelerini bir kenara bırakalım, suç ortaklığı yapan medyamız ise bu olayı asla sorgulamıyor. İsrail ne derse medyamız onu tekrar edip duruyor. İsrail ne istiyorsa, hükümetimiz veriyor. İsrail ne isterse, yardakçı lobi gereğini yapıyor.

Yine de her şeye rağmen bir şeyler değişiyor, hız kazanıyor. Amerikalılar ülke çapında Rachel'i anıyor ve ölümüne üzülüyorlar. Her ne kadar müttefikini kollama gerekçesiyle Kongre, Rachel'in ebeveyninin kızlarının ölümü hakkında soruşturma açılma taleplerini, reddetmiş olsa da, ABD'nin her şehrinde insanlar anma toplantıları ve eylemler yapmayı planlıyorlar.

Ülke çapında, yavaş ama istikrarlı bir şekilde Amerikan başkaldırısının başlaması söz konusu. İnsanlar ayağa kalkıyor, bir bir, topluluklar halinde ve şehir şehir. Biz karşılık görmeyen zalimlikten ve doymak bilmez şiddet çağrılarından bıktık ve daha fazla da tahammül etmeyeceğiz.

Halkımıza, ilkelerimize ve ruhumuza dayanıyoruz. Bunu yapabilecek olanlar bizleriz.

Rachel'i unutmayacağız ve bizi durduramayacaklar.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR