1. YAZARLAR

  2. Muhammed Gıyaseddin Sıddıki

  3. Ortadoğu Halkları Demokratikleşmek İçin ABD’yi Beklememeli

Muhammed Gıyaseddin Sıddıki

Yazarın Tüm Yazıları >

Ortadoğu Halkları Demokratikleşmek İçin ABD’yi Beklememeli

Haziran 2003A+A-

Ortadoğu ülkelerinin meşruiyet sorunları olduğu ve bu nedenle zayıf ve istikrarsız oldukları gerçeği inkar edilemez. Bu ülkeler adaleti, eşitliği, insani değerleri ve hukukun üstünlüğünü ihdas etmeyi amaçlamıyorlar. Herhangi bir sorumluluğun olmayışı, toplum çıkarlarının gözetilmeyişi ve siyasi istikrarsızlık bu ülkeleri istismar ve maniplasyona açık, kolay bir av haline getiriyor. Bu nedenle, Birleşik Devletlerin samimi olup olmadığına bakmaksızın bölge halkları kendi siyasi sistemlerini daha demokratik hale getirmeye çalışmalı ve sivil toplumun oluşturulmasını gündemlerine almalıdırlar. Demokratik bir toplum veya sivil bir toplum dış baskılara karşı daha dirençlidir. Doğal olarak böyle bir değişim talebinin içerden gelmesi, kabul edilemez sonuçlarıyla beraber dışardan gelmesinden daha iyidir.

Sovyetler Birliği'nin çökmesiyle Birleşik Devletler tek süper güç olarak ortaya çıktı. Şu anki Birleşik Devletler yönetimi, politik rakiplerinin kaynak ve pazarlarını yok sayarak gezegen üzerinde her alanda tek hakim olmayı istiyor. Birleşik Devletlerin tek yanlı dinamikleri ise uluslararası hukuku tehdit etmektedir. Bu durum dünyayı, bu gerçeği kabul ederek Amerikan hegemonyasını kabul eden ve bu gelişmeleri diğer ulusların egemenliğine yönelik bir tehdit ve daha adaletsiz bir düzen sinyalleri olarak gören iki kutba ayırıyor. Sonuç olarak, Amerikan tek yanlıcılığına karşı küresel ittifaklar oluşmaktadır. Şunu belirtmekte fayda var ki, bu tür ittifaklara karışan ülkeler bile kendi amaçlarına Amerikan karşıtı bir görünüm içine girmeden ulaşmaya çalışıyorlar. Bugün hiç kimse Amerikan politikasına açıkça cephe alarak hayatta kalamaz.

Müslüman grupların, İslam anlayışlarını yeniden değerlendirmeye ihtiyaçları vardır. İslam'ı 21. yy.'ın ihtiyaçlarını göz önüne alarak, muhteşem tarihi birikimlerini de kullanarak tanımlamalıdırlar. Gözlerimizin önünde ulus devletin, refah devletten pazar devletine dönüşmesi cereyan etmekte. Ancak asıl mesele bu kolektif birlikteliğin dünyayı nasıl ele geçireceği, birbirini izleyen çevre felaketlerinin nasıl kontrol edileceği ve küreselleşmenin gücünden insanlığın refahı için nasıl yararlanılacağıdır. Bugün tarih tekerrür etmektedir. Doğu Hindistan şirketlerinin, Hindistan'da yaptığı gibi, çok uluslu şirketler bütün bir ülkeyi kolayca ele geçirebilmektedir.

Müslümanlar önceliklerini belirlemelidirler ve Şeriatın uygulanması tek başına halka güç vermeyecektir. Ancak sivil bir toplum oluşturulması ve insanlığın faydasına adil bir düzen bu gücü verebilir. Adil bir düzen kurmak için Müslümanlar başkalarıyla aralarındaki tecrit engellerini kırmalı ve küresel mücadelede kendilerine yeni ortaklar bulmalıdır. Sonunda bu süreç, Müslümanlara uluslararası ilişkilerde şu an sahip olmadıkları politik bir alan açacaktır. Bugünse Müslümanlar tamamen ayrı, tecrit edilmiş bir şekilde yaşıyorlar.

Bush ve Şaron'la müzakereye başlayan Filistin iktidarının önünde çok zor bir mesele var, çünkü Amerika İsrail'e taraftar olarak bilinmekte. Fakat Filistin problemini çözmek için yapılacak hiçbir hareket, Bush'u Filistin problemini çözmek için adaletin Amerika'nın menfaatine olduğuna ikna etmedikçe başarıya ulaşamayacaktır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR