Kitaplık

Haziran 2018A+A-

İlm-i Halimiz / Şefik Sevim / Ekin Yayınları / Mayıs 2018

Eğitimci-yazar Şefik Sevim, gündelik hayatın debdebeli ilerleyişinde insan zihninin maruz kaldığı yoğunluğa karşı okuru samimi ve sorumlu bir duyarlılığa davet ediyor. Daha evvel “Çocuk Eğitimi ve Aile” isimli çalışması da Ekin Yayınları tarafından neşredilen yazar bu çalışmasında Müslümanca bir hassasiyetle içerisinde bulunduğumuz kargaşa çağı karşısında nasıl bir anlam ve arayış çabası yürütmemiz gerektiğini sohbet tarzındaki yazılarında ele alıyor. Mevzu edilen konuların yıllardır tartışılan ve güncel olan tartışma konularından seçilmesi okurun muhakkak ki kitabın içeriğine daha rahat dâhil olmasını sağlıyor. Üslup açısından ise son derece hassas ve kapsayıcı bir tarza sahip olunduğunu belirtmek lazım. Yazarın hassasiyeti anlamak açısından önsözün giriş paragrafını alıntılamak kitabın nasıl bir dikkat üzerine inşa edildiğini anlamamızı sağlayacaktır: “Kâğıdın mayasına işlenen her bir kelimenin hesabının mutlak günün sahibi tarafından sorulacağı endişesini taşıyanlardanız. Aynı zamanda müminlerin kendi tecrübi birikim ve sermayelerini doküman düzeyinde kalıcı hale getirmeleri de gelecek neslimize taşınan önemli bir hediyedir.”

 

İslam Mantık Tarihi / Nicholas Rescher / Litera Yayıncılık / Nisan 2018

Mantığı, diğer adıyla ilm-i aleti; insanın düşünme eylemi gerçekleştirirken varsayımları, kavramları ve düşünmenin alanına giren bütün süreçlerin düzgün bir şekilde işlemesini sağlayan metot olarak tanımlayabiliriz. İnsanın ayırt edici özelliğinin düşünme/akletme olduğu düşünüldüğünde ise mantığın hem bizim kültür dünyamız hem de insanlığın ortak kültür birikimi açısından önemi tartışılmaz bir konuma gelmektedir. Klasik dönemde medrese müfredatında da İsagoci ile kendisine yer bulan bu ilim ilerleyen safhalarda ne yazık ki ehemmiyetini kaybetmiştir. Hamid el-Gazzali’nin “Mantık bilmeyenin ilmine güvenilmez.” sözünden de anlaşılacağı üzere İslam düşünce tarihinde bu ilmin üzerine ciddi çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Ancak daha evvel değindiğimiz gibi bu çalışmalar akamete uğramıştır. Tekrardan mantık üzerine okumalar yapmak bu ilmin Müslüman zihnin fikirsel problemlerinden kurtulması için bir alet olarak kullanıma sokulması öncelikle tarihsel sürecin farkında olarak gerçekleşecektir muhakkak.

Batılı bir yazarın kaleminden çıkan “İslam Mantık Tarihi” isimli çalışmanın bu ihtiyacı karşılayabilecek ilmî derinliği taşıdığını söyleyebiliriz. 1928 doğumlu olan Nicholas Rescher halen Pittsburgh Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanlığını yürütmektedir. 1964 senesinde yazdığı “İslam Mantık Tarihi” isimli eseri ise ilk defa Litera Yayıncılık tarafından Türkçeye kazandırıldı. Rescher çalışmasına Arap düşünürler üzerinden mantığın İslam coğrafyasında gelişim sürecini incelemekle başlıyor. Çeşitli dönemlere ayırdığı bu ilk bölümde Arapların mantık ilmi üzerinde hem bizim coğrafyamızda hem de dünya düşünce tarihi açısından katkılarını uzunca ve detaylı bir şekilde anlatıyor. Tabi ki Müslümanların mantık ilmini ele alırken benimsedikleri farklı yaklaşımları ve düşünürlerin özgün çalışmalarını da bu kısımda okuyucuya sunuyor. İkinci kısımda ise Müslüman mantıkçıların hayatlarını, düşüncelerini ve eserleri derli toplu bir şekilde aktarıyor. İslam mantık tarihi üzerine bir giriş olarak okunabilecek bu eser alanında Batı’da yazılmış ilk ve en kapsamlı çalışmalardan birisi olma özelliğine sahip. Uzun yıllar Türkçeye kazandırılmayan bu eserin neşrini gerçekleştiren ve çeşitli İslam düşünce klasiklerini de dilimize tekrardan özenli bir çabayla kazandıran Litera Yayıncılık bu anlamda bir tebriki hak ediyor şüphesiz.

 

Siyasetnameleri Yeniden Okumak / Ömer Dinçer / KlasikYayınları / Mart 2018

Akademisyen ve eski bakan olan Ömer Dinçer yönetim bilimi üzerine kaleme aldığı “Siyasetnameleri Yeniden Okumak / Bir Yönetim Bilimci Gözüyle Geleneksel Siyasi Düşünce” isimli çalışması tarih boyunca coğrafyamızda yazılan siyasetnameler üzerinden yeni bir okuma ve ders niteliğinde çıkarımlarda bulunuyor. Tarihi ibret vesilesi olarak gören Müslümanların nasihat niteliğindeki çalışmalara dikkat kesilmesi ve bugüne dair neler söyleyebileceği üzerine düşünmesi kaçınılmazdır şüphesiz. Birçok yöneticinin ve âlim kimlikli şahsiyetlerin kendi dönemleri ve yöneticilerine yönelik kaleme aldıkları bu çalışmalar problemlerin aşılması ve eleştiri geleneğinin inşası için önemli bir yerde durmaktadır. Bu bağlamda eski bir vekil ve bakan olan Ömer Dinçer’in bu kitabı okuyucuya derin ve nitelikli bir perspektif sunuyor. Türkiye’nin içerisinden geçtiği çalkantılı süreçler göz önüne alındığında çalışmanın önemi daha da artıyor. Ahlak temelli bir siyaset ve adalet merkezli bir eylemlilik inşa etmekle sorumlu olan Müslüman bilinç dünyadaki haksızlıklara ve gayri hukuki uygulamalara kayıtsız kalamaz. Bu açıdan bakıldığında siyasetin az evvel bahsedilen parametreler üzerine inşa edilmesi, sorunlu yaklaşımların giderilmesi için bir zaruret hali olarak önümüzde durmaktadır. Bu konu üzerinde düşünmemizi sağlayan eser yeni okumalara da kapı aralıyor.

 

İbn Teymiyye’nin Düşünce Metodu ve Kelamcılara Eleştirisi / M. Sait Özervarlı / İsam Yayınları / Ocak 2018

Marmara Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan Sait Özervarlı, bu çalışmasında İslam düşünce tarihinin en çok tartışılan isimlerinden birisi olan İbn Teymiyye’nin düşünce dünyasını daha yakından tanımak gibi önemli bir çaba güdüyor. Tabi ki ilerleyen tarihî süreçte önemli şahıslar üzerinde oluşan sis bulutlarının dağıtılması ve bu düşünürlerin ilmî çabalarının hakkaniyetli bir çerçevede ele alınması çok değerli bir çaba. Özervarlı’nın, eserde yapmak istediği şeyin kuru bir savunma veya eleştiri işi olmadığını sadece daha yakından anlama çabası içerisinde olduğunu belirtmesi de bu anlamda son derece değerli. Özellikle tarihimizin geçtiği zorlu süreçlerde ümmetin hayrına koşuşturan âlim-mücahid şahsiyetli isimlerin adil ve daha müşfik bir tavır ile ele alınması ama bunun yanında eleştirel tavırdan da geri durulmaması ilmî bir hassasiyettir. Bu açıdan bakıldığında eserin belki biraz daha dar bir kapsamdan da olsa  -İbn Teymiyye’nin sadece kelamcılara yönelik eleştirileri üzerinden- anlaşılmaya çalışılması bu çalışmayı kayda değer kılıyor.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR